25 Kasım 2012 Pazar



Dilleri, gelenekleri,  görenekleriyle Cengizhan ın  efsanevi savaşçıları: 









CEYHANDAKİ  KIRIM
TÜRKLERİ


Yazan/derleyen
ABDULKADİR KAÇAR...









( ÖNSÖZ...)
Bu kitapta Ceyhan daki kırım  Türklerinin karakteristik özelliklerini; dillerini, geleneklerini, göreneklerini, hala  yaşatılmaya çalışılan karşılıklı  atışma anlamına gelen Şıńglarını ;(dörtlük  mani - şiirlerini ), özdeyişlerini, deyimlerini, bilmecelerini, fıkralarını,yemek tariflerini, sözlüğünü bulacaksınız....Bunu şöyle gerçekleştirdim; önce kendi dağarcığımda olanları yazdım;  sonra da çevremde yaşayan bu kültürü hala yaşatanların bilgilerini topladım...
Kuşaklar boyunca dilden dile dolaşarak; orta asya dan anadolu ya kadar gelen, bin yıldan beri bu topraklarda yaşayarak  günümüze kadar ulaşan bu güzellikleri ;
-Alim unutur, kalem unutmaz; özdeyişine uygun olarak belgeselleştirmeye çalıştım...
  Kitabı  hazırlarken en büyük desteği aldığım, en büyük bilgi birikimini bana cömertçe sunarak inanılmaz katkısı olan İsmail Amcamın torunu Habibe TUNCER(Kaçar)’a ayrıca teşekkür ederim...
Yaşamım boyunca geliştirip, zenginleştirdiğim bu dosyayı, benden sonra ellerine geçecek  akrabalarımın  ve soydaşlarımın   çeşitli eklemelerle,Kırım türklerinin bu kültürlerini  gelecek nesillere  aktarmalarını vasiyet ediyorum......2012 adana /Türkiye Abdulkadir KAÇAR...
....














KIRIM  TÜRKLERİNİN GELENEKLERİ VE  KAREKTERİSTİK ÖZELLİKLERİ ;
Dünyanın en büyük İmparatorluğunu kuran; Cengizhan ın Efsanevi savaşçıları olan; Kırım Türklerinin geleneklerini-göreneklerini, karekterlerini yaşama biçimlerini şöyle sıralayabiliriz;
Kırım  Türkleri   renk, cins, dil, din, tip, parti, mezhep, sosyal statü, politik güç, varsıllık–yoksulluk ayırmadan;  her insanı  eşit görür, her insanın aynı derecede sevgiye, saygıya, değere sahip olduklarına inanırlar...
Tüm dünya insanları; Kırım Türkleri  için kocaman bir ailedir... En değerli varlığını hiç tanımadığı insanlara sunmaktan, paylaşmaktan, karşılıksız vermekten onuru duyar...
Merttir, dürüsttür, sır saklar, delikanlıdır, yiğittir...Yüreği insan sevgisiyle doludur...
Entrika, politika, hile, yalan üçkağıtçılık bilmez..Ölür de sırrını vermez...
Kimseyle yarış etmez....Yarışları hep kendisiyledir..
Kendisini geçtiğin de  tüm insanları geçmekten daha büyük mutluluk duyar...
Başarmanın motorunun çalışmak, daha çok çalışmak, durmadan –dinlenmeden son nefesine kadar çalışmak ve  üretmek  olduğunu bilir...Yaptığı işi yüzde yüz başarı, sıfır hatayla ve coşkuyla yerine getirir...Bunun için  zaman, mekan, ortam, koşullar, önemli değildir...
En olumsuz, en verimsiz, en  kötü koşullarda bile sınırsız yaratıcılığını hep ortaya koyup inanılmazları başarma konusunda rakip tanımaz...
Kimseyi kıskanmaz; kıskançlığın kıskacına hiçbir bir zaman düşmez...
Kimsenin dedikodusunu yapmaz; dedikodu yapanların yanına yaklaşmaz;  bu şekilde davrananların yanından hızla kaçıp uzaklaşır...
Kimseyi hor görmez; yaptıklarının boyutu ne olursa olsun; en küçük bir pişmanlık gösterenleri, özür dilemeleri durumunda affeder  bağışlar...Gerekirse, yanlış anlaşıldığı için özür de diler..
Çocuklarına kin/öfke sözcüğünü öğretmez; onların yüreklerini tüm dünyaya yetecek hatta artacak kadar büyük sevgilerle doldurur...
Kimseye sırtını dönmez; sırtını dönenlere asla ihanet etmez...
Kimsenin ekmeğiyle oynamaz; ekmeğiyle  oynanmasına asla izin vermez..
Birisi mal aldığında ondan çok sevinir; birisi sosyal statüsünü yükseltmeyi başardığında ilk kutlayan  olur; onun sevindiğinden daha çok sevinir coşar...
Kırım  Türklerinin   yaşadıkları beldelerde; evlerin kilitleri yoktur...Kapıları açıktır; hırsızlık olaylarına asla  rastlanmaz...
Cinayet işleyen Kırım Türkü  yoktur...
Kırılana, dökülene, yanana, çalınana, yitirilene telef olana; hiçbir zaman  acımaz,kızmaz; üzülmez, hayıflanmayız,  kinlenmez...
Büyüklere saygı konusunda; eşsiz bir yüceliğe ve sınırsız  hoşgörü ve erdemlere sahibtir...Anne–babası yanında yaşlanıp öldüğünde en büyük  kendisini en büyük  zenginliğe, ulaşmış sayar...
Yaşamın geçiciliğini;  bir gün yüzde yüz biteceğini asla aklından çıkarmaz... Bu nedenle insanları kırıcı, evrene zarar verici, diğer canlıları yok edici, şekilde davranmaz...
Yaşama, mesleğine, çalışmaya dair elde ettiği ve bazılarının sır diye gizlediği, bilgileri isteyen tüm  insanlarla sınırsızca cömertçe ve karşılık beklemeden verir...
Kendisine hep doğru, iyi, erdemli, ahlaklı, bilge insanları örnek olarak alır....
Anatomik yapısı gereğidir yüzü sürekli gülümseme halindedir... Bazen olumsuzluklardan ve uğradığı zararlardan ortaya çıkan konularda; işin gülmece boyutuna bir şeyler bulup kendisiyle dalga geçip–alay edip güler; diğer insanları da güldürmeyi  başarır...
  Yabancılara karşı inanılmaz saf, dürüst, güzel, olumlu bozulmamış, pırıl pırıl tertemiz düşünceler  besler; onlara bu saflıkla yaklaşır; sorunlarını çözmek, ikramda bulunmak, yaşamlarını kolaylaştırmak konusunda Kırım Türkleri adeta birbirleriyle  yarışır...
Eve bir konuğun gelmesi; yeni birisiyle tanışmayı; en büyük bayram sayar....
Olayların hep  olumlu yanlarını görür; insanları mutlu etmek yaşı ve kimliği ne olursa olsun tüm insanları onurlandırmak için  güzel sözler söylemek en büyük erdemidir...
Her çağda paraya  efendi olur...
Kırım Türkleri dünyanın en iyi barışçıl, en özgürlükçü insanıdır;  ancak yurdunun birliği- bütünlüğü, milletin  özgürlüğü –huzuru ve gönenci söz konusu olduğunda da dünyanın en eşsiz  savaşçıları olur...
Devletine milletine bağlıdır...
Yurt  ve bayrağı uğruna gerekirse çekinmeden canını verir...
Devletin güvenlik güçlerine saygı  temel ilkesidir...
Kırım Türkleri bu evrende, özgürlük, barış içinde yaşamak  ve yaşatmak için inanılmaz bilgi, deneyim, yetenek, çalışma hırsı ve azmine sahiptir..
Tarih bunun inanılmaz örnekleriyle doludur... 
Türkiye, Adana 2012/Abdulkadir Kaçar...
...

KIRIMDAN GELİŞ ÖYKÜLERİ....
YELLİBEL KÖYÜNÜ KURAN  KIRIM TÜRKLERİ...
Yıl 1870 ler... Kırım hala Osmanlı toprağıdır...İmparatorluk pek çok cephede savaşmakta her yandan yara almakta, insanlık tarihinin gördüğü en uzun ömürlü 600 yıllık  devlet  yıkılma sürecinin tüm sıkıntılarını yaşamaktadır...
Vefa dedem(Babam yunus kaçar ın  babası)  bıyıkları yeni terleyen(14. 15 yaşlarında) bir delikanlıdır...Kırım da Bahçesaray civarında geniş topraklara ve sahip çiftçidirler...Ayrıca vefa dedem babası abileri ve kardeşleriyle, değirmencilik yapmaktadırlar...
Bölgenin en ileri gelen, en çok paraları olan  zenginleridir...
Kuşaklar boyunca yaşadıkları Kırım da soyadları BAVLUBEG, (Yani beye bağlı soy, sülale )olarak çevrelerinde çok sevilen, çok akıllı, çok çalışkan, çok saygın  bir ailedir....
Değirmenciliğin yanı sıra  sahip oldukları binlerce dönüm  toprakları çok  verimlidir; mısırların boyu neredeyse  evlerin boyunun iki katına çıkmakta; koyunlar/inekler bir  günde iki defa sağılmaktadır....
600 yıl süren Osmanlı nın yok olmasını bekleyen Rus lar, sürekli Kırım Türkleri üzerine baskısını arttırmakta ve  Türk soyunun, öz yurt topraklarını terk etmesini istemektedir...Bunun için, her türlü  entrikayı, tehdidi, şantajı, provakasyon, terör eylemlerini her geçen gün arttırmaktadır...
Ve ”RUS TELİ KESTİ “( yani kırım a girdi)  haberi üzerine, dinlerinin, namuslarının, onurlarının  ellerinden gideceğine inanan vefa dedemin babası ve  diğer Tatar Aileler; Türk  boyları;
-Aktoprak a ( dedikleri Anadolu ya ) göçmeye karar vermişler...
Önce, Kırım ın iç bölgelerindeki yurtlarından, mallarıyla, at arabalarıyla, koyunları/sığırları atları ve tüm varlıklarıyla birlikte Karadeniz sahillerine inmişler...
Bunların arasında  bıyıkları henüz terleyen 14-15 yaşlarında olduğu tahmin edilen dedem Vefa, ileride eşi olacak, aynı yaşlarda  Müsemma  ninem de bulunmaktadırlar.... 
Aileleri Kırımın Karadeniz sahillerinde Rusların etkisinin geçtiğini hissederek, diğer türk boyları ile birlikte Kırımın Karadeniz sahillerinde de ev tutup, erzak alırlar...Burada bir süre kalmaya, gelişmeleri beklemeye karar verirler....
Rusların Karadeniz sahillerine doğru ilerlediği haberi gelince, içlerinde dedemin babasının da bulunduğu  binlerce Kırım Türkü aileler, Karadeniz limanında atlarının koşumlarını söküp, sahip oldukları her şeyi(yüzlerce koyun, keçi, at, öküz, inekleri) rıhtımda  bırakıp gemilere binmişler...Bu gemilerle  önce Köstence limanına gelmişler; oradan da İstanbul a, Aktoprak‘ a  Akyurt a Anadolu ya yani İstanbul gelmişler...Kırımda zengin ve hatırlı aile oldukları  İstanbulda da tanınıp-bilindikleri için ;İNGİLİZ DAYI  lakaplı bir konakta  bir süre konuk edilmişler, ağırlanmışlar....
Vefa Dedem Kırım a geri dönmeyi düşünmüş ;
-Kırım da zengindim, burada yoksullaştım, fakirleştim  ben ülkeme, bıraktığım Kırım daki  topraklarıma/yurduma geri döneceğim; artık dayanamıyorum...demiş...
Ancak geri dönmeye kesin  karar verdiğinde; İstanbul daki bir camide Cuma namazında bir hoca vaazında şöyle demiş ;
-Albayrakla  gururlu biçimde  bu ak  topraklara
(anadolumuza) geldiniz hoş geldiniz-sefalar geldiniz; 40 sene içinde ölürseniz şehitsiniz; ama kırım a  geri dönerseniz kara bayrakla (kafir)gidersiniz...
Vefa Dedem, hocanın bu dokunaklı  vaazından sonra Kırım a geri dönmekten vazgeçmiş...
Osmanlı devleti, Kırım dan gelen Türkleri   ülkenin çeşitli yerlerine yerleştirmek için göndermiş... Dedemler de İstanbul dan yine  gemiyle, Tarsus un( Frengülüs)- bu günkü adıyla  ÇİÇEKLİ köyüne gelip kısa süreli olarak  yerleşmişler...
Kırımın serin ve saf /dağ havasına alışık olan dedemler buradaki deniz havasından  fazla hoşlanmamışlar, Ceyhan a (nazımbey yeni köyü civarına) göçerek gelmişler ve bu ovaya yerleşik düzene geçmeye karar vermişler; O zamanlar bataklık ve ulu ormanlarla kaplı olan Ceyhan ovasında yüzlerce, binlerce dönüm tarla açmışlar...
Sivrisinekten şikayetleri bitmemiş; bir yandan sıtma, bir yandan sıtmadan ölen insanları görünce; bu kez  Kırım ın yüzey şekillerine benzeyen, Ceyhan a  23 kilometre uzağında ve ovadan yaklaşık 300 metre yükseklikte dağların üstünde olan  bu günkü YELLİBEL Köyünün bulunduğu yere gelmişler...Roma ve Bizans tan  kalan kale – kilise kalıntılarından oluşan tarihi ören yerini   görünce ;
-Burası kötü olsaydı, küffar (kafirler ) binlerce yıl önce yerleşmezlerdi...diye köyü buraya kurmaya karar vermişler...
İlk  kazmayı Vefa Dedem  vurmuş; köyün camisine  10 metre uzağındaki) arsaya ilk dam evi o yapmış; İkinci evi de müsemma ninemin kardeşi Seyit Osman(Kaliy akay  -  Halil Yalçın babası ) yapmış...Yıllarca iki ev olarak yaşamışlar...Bir un eleği varmış, iki ev bunu ortaklaşa kullanıyorlarmış...
Daha sonra akrabaları, tanıdıkları yıllar içinde buraya gelip gelip yerleşmişler...
Vefa dedem kısaca boylu , sarısın , gök mavisi gözlü , çok enerjik, spor yapılı, ve çok çalışkan bir kişiymiş...Tarlada, bağda bahçede öküzlerle çalışırken, onlar yorulur kendisi yorulmazmış; öküzleri dinlenmeye bıraktığında kendisi çalışmaya devam edermiş, öyle güçlü, öyle çalışkanmış...
Vefa Dedemin eşi müsemma ninemden; çocukları, İsmail, Yakup, Yunus( Babam), Fatma(Patiy), Rukiye, isimli çocukları kurdukları Yellibel köyünde  dünyaya gelmiş...İki kızı nedeni bilinmeyen bir hastalıktan aynı günde ölmüş...
Diğer oğlu Yusuf Amcam 9 yaşlarında,  tarlanın kenarında beline atının yularını bağlamış; otlardan kendisine düdük yapıyormuş...O sırada geçen çerçinin atını görünce amcamın atı birden şahlanmış, köye doğru ürküp dört nala koşmaya başlamış...Yusuf amcam, beline bağladığı atın ipi çözmeye uğraşırken kendi  uçkurunu çözmüş...At  3-4 kilometre hiç durmadan eve kadar dörtnala gelirken, Yusuf amcam çalılara, taşlara sürtüne sürtüne  parça parça olmuş;  feci biçimde ölmüş
Müsemma ninemin oğlu Yakup amcam  Çanakkale de şehit, diğer oğlu İsmail gazi olarak yellibel köyüne dönmüş...Müsemma ninemin babasının adı seyit, annesinin adı zöhreymiş...Ve  ninem 1953 yılında 96 yaşındayken rahmetli olmuş...
...

GERÇEK KAHRAMANLAR
ÇANAKKALE ŞEHİDİ VE GAZİSİ 2 AMCAM...
İsmail ve Yakup Amcam Tatar TÜRK  geleneklerine göre  aynı ayda evlenip, yuva kurmuşlar....Her ikisinin de günde  aynı anda  birer erkek çocukları dünyaya gelmiş...
Geleceğin ve umudun olan iki erkek çocuğun dünyayı gelmesi aileyi büyük sevince boğmuş...
Evdeki ocak başının bir yanına İsmail Amcamın oğlu Hasan ı, diğer yanına Yakup Amcamın oğlu Hüseyin i yatırmışlar... Aileler sevinçten mutluluktan bayram ederken; tam o sırada yani çocukların doğduğu anda Ceyhan dan Osmanlı devletinin seferberlik çağırısı gelmiş...İki amcam aynı anda ve  birlikte  askere çağırılmış...
İsmail ve Yakup amcam, yeni doğan çocuğunun yüzüne bile bakmadan; seferberlik  çağrısına uyup   hemen  yola çıkmak için hazırlanmaya başlamışlar... 
Müsemma ninem;
-İsmail/Yakup oğlum, yeni doğan çocuklarınızın  yüzüne bir bakın da askere öyle gidin...diye yalvarmış...
İsmail ve Yakup Amcam da ;
-Bizim  derdimiz çocuk / mocuk  değil....Vatan elden gidiyor...Bizim  orduya  yetişmemiz  gerek...Savaşarak yurdumuzu  namusumuzu, dinimizi kurtarmamız gerek demişler; yeni doğan çocuklarının yüzüne bile bakmadan  ve yola çıkmışlar...Ceyhan Askerlik Şubesine teslim olmuşlar....Oradan da Çanakkale ye savaşmaya gitmişler....
Çanakkale yi geçilmez yapan, insanlık tarihinin gördüğü en büyük savaşta  o zamanlar sadece 20 haneden oluşan Yellibel Köyü tam  12 şehit vermiş....
İki amcam Çanakkale de gece gündüz demeden yemeden / içmeden aylarca kahramanca  savaşarak sayısızca  düşman askerlerini yok etmişler....
İsmail Amcam çok iyi bir atıcı olduğu için bir kurşunla iki bazen de üç-dört düşman askerini birden yere seriyormuş...Öyle ki; iki tüfeği çaptan düşürmüş...Yani, tüfekler İsmail Amcamın kullanması karşısında iflas etmişler...Namluları lale gibi açılıp işe yaramaz hale gelmiş...Başka tüfeklerle savaşmaya devam etmiş...
İsmail Amcam düşmanların attığı top güllelerinin yanında  saçtığı toprağa  üç kez  gömülmüş, üçünde de yara almadan toprağın altından  çıkıp yeniden savaşmayı başarmış...
-Öldürmeyen Allah öldürmez..Bana sıkılan kurşunun üzerinde ismim yazılı olmadıkça ölmem..dermiş...
Günlerce savaşmaya devam etmiş...Öyle zamanlar olmuş ki;  her gün, sadece bir kuru incir yiyerek  24 saat savaşmışlar... 
Cephede çatışmaların en yoğunlaştığı sıralarda; İsmail amcam en ön sırada koşarak düşman askerlerini ikişer, üçer yere seriyormuş...Kardeşi olan yakup amcam, onu yavaşlatmak, durdurmak için İsmail Amcama ;
-Abi yavaş git...Çarığımın bağı çözüldü...diye çarığının bağını kesiyormuş...
İsmail amcam, biraz durup kardeşinin  çarığının mahsustan kestiği ipini bağlıyor, sonra yine en önde aynı hızla hem koşup hem de  usta atışa devam ederek  düşmana saldırıyormuş... Biraz sonra Yakup Amcam, yine onu yavaşlatabilmek için;
-Abi, mataramda su bitti...diyormuş...
İsmail amcam yine  biraz geride kalıp, matarasından kardeşi Yakup a su içiriyor, sonra yeniden en ön saflara geçip düşmana kurşun yağdırıyormuş...
Düşmanlar, su kuyularının ağzını zincirlerle kapatmışlar...İsmail Amcam gelip ;
-Ya Allah...diye zincirli taşı kaldırıp öteki tarafa koymuş...
Askerlerimiz doya doya su  içmişler; amcam öyle gelişmiş, öyle güçlü, öyle avcıymış...
Aylarca süren savaşlarda yüz binlerce( bu günkü resmi rakamlara göre 253 bin şehit verilmiş) asker ölmüş...Onların kanı derelerden su olup akıyormuş..
Su sıkıntısının inanılmaz boyutlara ulaştığı bir savaş gününde İsmail Amcam; saatler süren savaş sonunda susamış...Su yok ne yapsın? Cesetlerin arasındaki su birikintisinin üstüne mendilini serip, gözünü kapatıp kanlı  suyu  içer içmez hemen kusmuş...
Askerlerimiz susuzluktan kırılıyormuş; topal bir düşman askeri bir fıçı su getirip Türk askerlerine vermiş...Türk askerleri düşman askerine;
-Allah sana iman nasip etsin diye gözlerinden öpmüşler...O düşman askerinin gözlerinden öpenler düşüp düşüp bayılmış....
Bir parça hayvan derisi  bulmuşlar; ateşe atmışlar, kıllı tarafı derinin içine bükülmüş...Saatlerce kemirmelerine karşın yiyememişler...Öyle açlık çekiyorlar, öyle susuzluktan bayılıp düşüyorlarmış ki; atların pisliklerinin arasından tüm arpaları bulup elleriyle temizleyip yiyorlarmış...
İsmail amcamın  babama, oğlu hasana ve yakınlarına anlattıklarına göre; Türk askerleri  düşman saldırılarından daha çok açlıktan ve susuzluktan ölmüş...
Yakup amcam  şehit olmuş; İsmail Amcam Çanakkale de kazanılan zaferden sonra gazi olarak köye dönmüş...
Şehit olan Yakup amcamın Oğlu Hüseyin de yaşamamış...
Yellibel Köyündeki karısı da Adana nın Kürkçüler Köyünde (Yusuf Hocanın karısı Emine Konak annesi) birisine verilmiş... Müsemma ninem; şehit olan oğlu Yakup un  dul kalan gelini başka bir köye giderken ;
-Yakup um, oğlum savaşta değil de  şimdi öldü...diye ağlamış...
...

GAZİ AMCAMIN KÖYE DÖNÜŞÜ...
Çanakkale savaşı kesin zaferle sonuçlanmış...Ama devlet o kadar yoksul, asker o kadar inanılmaz aç ve sefilmiş ki; İsmail amcam bir arkadaşıyla Çanakkale den Ceyhan ın yellibel köyüne  yürüye yürüye; dağları taşları aşa aşa; bahçelerde tarlalarda buldukları yaban meyvelerini, yiyerek yıllar sonra ancak dönmüş...Saçları, sakalları bir birine karışmış ve tanınmayacak haldeymiş...
Çocukluğunda kendisinin  ektiği incir bahçesinden olduğunu (Kale dediğimiz antik kalıntının olduğu ) incir yediğinin farkına bile varamamış...
-Acaba bahçe sahibi bizim incirlerini yediğimizi görse kızar mı? diye korkuyormuş...
Daha sonra kendi köyüne, kendi bahçesine geldiğini fark etmiş...Müsemma ninem (yani annesi) onları bahçede  görmüş;
-Kurtiy (köyün  tutması ) geldi...demiş...
Hanımı Habibe, İsmail Amcamı gözlerinden tanımış;
-Ana bu Kurtiy değil, Oğlun İsmail...demiş...
Savaşa giderken yüzüne bakmadığı, kundakta bıraktığı hasan 3-4 yaşına gelmiş...
Babası  yani İsmail Amcam  Hasan savaşta olduğu için çok şımarık büyütülmüş...Hasan isteklerinin yapılması için topuklarından kan gelinceye kadar yere sürtermiş...
-Baban geldi Hasan...demişler...
Çocuk Hasan babasını  önemsememiş; İsmail amcam, oğluna bir sert tokat atınca; Hasan; 
-Babanın ne demek olduğunu o zaman anladım...demiş...
İsmail amcam artık ulaştığı yellibel köyündeki evinde traş edilmiş, yeni elbiseler giydirilmiş, yemek yemiş, aradan saatler geçmiş, İsmail Amcam  birden  ;
-İncir bahçesinde ( Kale de) bir arkadaşım kaldı...diye aklına gelmiş...O arkadaşını da çağırmışlar, o da yıkanmış, yeni elbiseler giydirilmiş....
Kardeşi Yakup Çanakkale de şehit düştüğü yerde yüzbinlerce askerlerle koyun koyuna yatarlarken; İsmail amcam  gazi olarak döndüğü  Köyünde artık en otoriter kişisi olmuş..
Her türlü etkinlikte en önde yer almış...
Her konuda kendisinden akıl sorulur olmuş...
Sinsin oynarken ayağı kırılmış ...
Çanakkale de savaştığı sırada  komutanı Enver Paşayı çok severmiş...O nedenle oğlu Hasan ın oğluna adını Enver koymuş....
Köye bir cere satıcısı gelmiş; kahvehanede Enver paşa nın aleyhinde konuşmaya başlamış; İsmail Amcam çok fena kızmış....İyi bir dayak atmış cereciye....
Cereci Söğütlü çeşmenin kurnasından su içerken çenesi kırılmış...Atı kaçmış, arabası devrilmiş...Cerelerinden birisi bile sağlam kalmamış...
Ceyhan ve çevresinde halen; 
-Senin ağzını cerecinin ağzına döndürürüm...diye özdeyiş olarak 
kullanılır...

MADALYA VE MAAŞ İSTEMEM...
Gazi olarak  yellibele doğup büyüdüğü köye dönmeyi başaran İsmail amcama Ceyhan dan gazilere madalya verileceği  ve gazilik maaşı bağlanacağı çağrısı gelmiş... Amcamda çağrı belgesini alınca  şöyle demiş;
-Ben kafirle savaştım, vatanıma milletime karşı görevimi en iyi biçimde yaptım...Devletimin tek kuruşunu ve madalyasını istemiyorum...diye  gazilik maaşını ve madalyasını istememiş...demiş...
Onun bu davranışı çevrede büyük takdir toplamış...
...

BAHÇESARAY İLE CEYHAN KARDEŞ ŞEHİR...
Ceyhan a 23 kilometre uzaklıktaki yellibel köyü125-130 yıllık bir geçmişe sahiptir....
İnsanlık tarihinin gördüğü en büyük dünya imparatorluğunu kuran  ünlü Cengiz Hanın  Efsanevi savaşçıları olan  Kırım Türkleri  geleneklerini, göreneklerini, törelerini yaşatmak için; köyümüzde,her yıl Ceyhan belediyesince düzenlenen TEPREŞ  isimli ( doğanın depreşmesi uyanması anlamındaki ) bahar bayramı etkinlikleri yapılmaktadır...Bu etkinliklere katılmak için Türkiye nin hatta dünyanın  her yanından Kırım TÜRKLERİ gelmektedir...
Kırım Özerk cumhuriyeti  KIRIM TÜRKLERİ MECLİS BAŞKANI Mustafa Abdulcemil  Kırımoğlu da bu etkinliklere geçtiğimiz yıllarda onur konuğu olarak katıldı...Kırım daki Bahçesaray kenti ile Ceyhan kardeş şehir ilan edildi; karşılıklı imzalar bizim köyümüzde Yellibel köyünde  atıldı... 
Yellibel Köyünde doğmuş, büyümüş, ilkokulu bitirmiş birisi olarak; dedemle, babamla, soyumla Kırım Türkleriyle her zaman gurur ve onur duydum...
ABDULKADİR KAÇAR...
....
YELLİBEL KÖYÜNÜN KURUCU İLK AİLELERİ....
(SOY KÜTÜĞÜ)
1. Kurucu Aile; dedem Vefa Akay; karısı ninem Müsemmabay..(Kaçar soyadımızı   yıllar sonra almışlar...Yellibel köyünün ilk kurucu ailesi...)
2.Aile; Seyit Osman (müsemma ninemin kardeşi) ve eşi zeminabay(lakabı Manka cengiy)(Yalçın olan soyadlarını yıllar sonra almışlar...Yellibel köyünün kurucu ikinci ailesi...)
3.Aile; salimakay: karısı Leylabay( Coşkun olan Soyadlarını  yıllar sonra almışlar...
4.Aile; Kurtnebiakay karısı Zeyneygül(Kurt soyadını yıllar sonra almışlar...)
5.Aile; Adil Akay karısı miyremdaday(Kayıgısız soyadını yıllar sonra almışlar...)
6.Aile; Süleymanakay karısı;Zareabay(Kahraman soyadını yıllar sonra almışlar...)
7.Aile; Ömerakay karısı ünzilabay(Türkkan soyadını yıllar sonra almışlar...)
8.Aile; Abdullah  karısı Emine (Kandemir soyadını yıllar sonra almışlar...
9-Aile; Abdullahakay karısı Melvadabay(İlkmen soyadını yıllar sonra almışlar...)
10.Aile; Süleyman karısı Zeynepcengiy(Aydın soyadını yıllar sonra almışlar...)
11.Aile; mollanın çocuğu Adem ağa eşi Refiye (Güleç  soyadını sonradan almışlar...)
12.Aile; saraçlardan Kerim Çakar karısı Hatçedaday...(Çakar soyadını sonradan almışlar)
13.Aile; Kalaycı İzzet hanımının ismi Sebilabay...(Hayırkuş soyadını sonradan almışlar...
14.Aile ;Aliosman.karısının ismi Hayriye (Sarışın soyadını sonradan almışlar...
15.Aile ; Abdurrahman karısının Alişağa nın kızı AYŞE (Serçe soyadını sonradan almışlar...)
16.Aile; Hacıyakup, karısının adı Ayşe...(Konak soyadını sonradan almışlar...
17.Aile ;Kesikli İsmail, karısı Kerimabay ...(Yaylagülü soyadını sonradan almışlar...
18.Aile İsmail, eşinin adı; Ayşe...(Yıldız soyadını sonradan almışlar...)
19.Aile ; Hacı İbrahim; karısın ismi bilinmiyor.. Yunus efendi, eşinin adı bilinmiyor(Türker soyadını sonradan almışlar...)
20.Aile Hasan eşi  zeliha(Pınarbaşı soyadını sonradan almışlar...)
Daha sonra Kırım dan gelip Çukurova nın bazı bölgelerine yerleşen akrabalarını / tanıdık Kırım Türklerini de çağırmışlar...
Soyadı alma yasasına göre bu  aileler  bu gün çocuklarının, torunlarını onurla taşıdıkları soyadlarını almışlar....
...


YELLİBEL KÖYÜNDE YAŞANMIŞ  (gerçek)İKİ
  GELİN ÖYKÜSÜ

ZILİYKA(ZELİHA YENGE) CENGİY...
Zıliyka Cengiy, kençliğinde köp güzel eken...Beyaz betli, şakır közlü eken....Ceyhan ın Çakaldere Köyünde cangı kelin eken...Bayı köyün agası eken...Kuyruklu pistan kiyeeken...Üylerinde bir talay tutmaları bar eken...Üylerinde çalışkan tutmalardan birisi Zıliyka Cengiyge aşık bolgan...Birgün Zıliyka cengiy otabayda aş pişireken aşık olgan tutma  aniden şıkıp yanına yaklaşgan;
-Menim  ciyaramı bir caksana dep yanına keen...
Zıliyka Cengiy maşaman bir parça köznü alıp uzatkanman barabar tutma Zıliyka Cengiy ni öpekoygan...
Bunu da  uzaktan bayı körgen; Zıliyka cengiyni o saat boşagan...Zıliyka Cengiynin başına  kelmeeen kalmagan...Bir vakıttan sonra Yellibel Köyündeki Kalig akay Zıliyka  Cengiyni apakay  algan...
Kaliy akay zaten, Merziye Cengiymen üylü eken...Akapaylarnı köp kötekliyeken...Bir gün Zıliyka Cengiynin başını kök kazmasımman cargan...Zıliyka Cengiy catkanda keen, tepikleeen ;
-Sen kimge naz yasaysıng? degen...
Zıliyka Cengiy kakan  aşını pişirgen...
Kaliy akaydan bir  talay balası bolgan...Özününg
ne nüfus katı, ne de resmi nikahı bolmaan uçun ballarının alayı Merziye Cengiy inin  üstüne yazılgan...
Çileli keşgen uzun bir ömürden sonra  Zıliyka Cengiy Yellibel Köyündeki üyünde ölgen... Ömründe heç nüfus kadı bolmağan Zıliyka Cengiynin yaşanından da ölgeninden de devleting heç haberi bolmağan...
Ceyhan ın Yellibel Köyündeki mezarlıkta sonsuz uykusunu uyuyor...Nur içinde yatsın...Rahmet ve saygıyla anıyoruz...
....

ZİYNEP CENGİY...
İsmet Aydın ın, kart anasınan kart akası Kırım dan kelgenner...
Kartbabasının akası Kırım da kalgan...Ceyhan ın Yellibel Köyünde Ziynep Cengiy tuvgan...Kişkene Ziynep in akası hacca ketmege karar bergen...Cayav colga tüşken...Haccın yarı coluna bargan eken, bir mollanan karşılaşgan...
-Kayda ketensing degen ?
-Hacca ketemen degen...
Molla;
-Anandan akaňgdan helalık alman kerek..değen...
-Almadım, onnar Kırım da, pek uzak...değen...
Molla da ;
-Anaňgdan / akaňgdan helallik almasaňg  haccıňg kabul bolmaz...değen...
Ziynep Cengiy in akası, coldan dönüp Kırım ga  geri ketgen...Belki hastalangan, belki de ölgen...Ziynep Cengiy 7 yıl akayınıňg dönmesini bekleğen, kelmeğen...Ziynep Cengiy  KARA KASIM  nan üylenmek zorunda kalgan...
Ceyhan ın Yellibel Köyünde filmlerni aratmaycak öyküler hala yaşanmaktadır...
...

KELİNŞEK CENGİY...
Kelinşek cengiy taa bala eken; anası ölgen, akası caş bir apakaynan  üylengen; analığın öz balları da bar eken...Analığı öz ballarının  başına kına kuyganda, körgenner, ballarınıng başına kına kuydung  kelinşekin başına bir şiy kuymadıng demesingler diye Kelinşek Cengiy in başına sıyır boku kuya eken...Analığı bunday yasay eken...
Kelinşek Cengiying attınnıg   ne bolganını kimse bilmiyeken...İşerde analık bolgan uçun bek kişkene bala  eken kelin etkenner... (çok küçük gelin anlamında) KİŞKENE KELİN... anlamında KELİNŞEK değenner...Atı Kelinşek kaalgan...Asıl atı unutulgan...
Ketken bir gün Kelinşek Cengiy, bir yerden bir incır ağaşı dalı ketirgen köyge ekken...Bek aruv olgan ağaş..Körgen komşular  cinsini begengen; incir dalını alıp ekkenner...İnciring  adını KELİNŞEK İNCİRİ kuygannar...
Bunu tuygan Kelinşek Cengiy pek aşuvlangan; değen ki;
-Kelinşek inciri deenner kermecee kerilsin...
Ceyhan ın Yellibel Köyü mezarlığında ebedi uykusunu uyuyor...Rahmet ve saygıyla anıyoruz...
...

TATARCA ÖZDEYİŞLER...
Kuş yuvada körgenińg işler; (Anlamı;  Kuş  doğup, büyüdüğü, yetiştiği yuvada neyi görmüşse ileride yetişip  güçlendiğinde  onun aynısını yapar ...)
...
Açka kazan astırma; üşengenge ocak caktırma; (Anlamı; aç kazan asarsa  gözü doymayacağı için yiyeceğinden fazla yemek yapar; üşenen kişi  ise ocağı çok geç yakacığından işler zamanında bitmez...)
....
Yaş kırk, kötü tırt dedi;(Anlamı; yaşlandı, artık her şeyden uzaklaştı, artık gazını bile tutamaz hale geldi...
....
Tükrüğünen tüyülmek; (Anlamı; tükrüğü genzine kaçtığı için, sürekli öksürmek...)
.....
Anan tat, baban tat, nenge kerek balaban at; min eşeğine corgalat; (Anlamı; anan da Tatar, baban da TATAR,  senin büyük at neyine; her şeyin ortada ...Sen eşeğine bin  sür  git...)
....
Alma terekten uzakka tüşmez; (Anlamı, elma ağacının altından uzağa düşmez...)
....
Üyden şıkmaz  külbastı karışqmaz elge, ber koluna cartı ekmek, kuv ciber şölge; ( Toplum insanı olmayı başaramayanlar için kullanılır......)
Mıllığı tüştü; (Anlamı; küsmeye yaklaştı, küstü gibi oldu...
....
Hıyık tımık; ( Anlamı; sessiz sedasız...)
...
İtni öldürgenge sürütürler; ( iti öldürene sürütüp uzağa attırırlar...)
...
Tedariklinin  başına  kar cavmaz;  (Anlamı; önlemini alan kişi mağdur olmaz...)
...
Şank day oturgan; (Anlamı; Şeytan gibi oturmuş...)
...
Şingenening cartı kaşık aşı bolsa, tıp yukusu kelmez; 
(Anlamı; çingene hep açtır, bir avu yemeği olsa bile onu yemeden duramaz , uykusu gelmez...)
....
Kızganganı kızıl itge cem boldu; (Anlamı; kıskandıkları, kendisine de yarar sağlamadı..Başkaları yedi içiti kendisi baka kaldı...)
....
Laf bolsuńg molla akam, korazıń kozladı mı?;  (Anlamı;  konuşacak konu bulmakta zorlanan insanların; sadece laf olsun diye sorar;  abi, hocam, horozun yumurtladı mı ? )
....
Tiryak kadar, köz otu cambaz kötü;(Anlamı; herhangi bir şeyin çok az olduğunu, işe yaramazlığını anlatır...)
....
Allah bergen Patmaa, Cumalimen catmaa; (Anlamı; iş yapmayı sevmeyen, sürekli kocasıyla yatmaktan hoşlanan tembel kadın....)
...
Cańı elekniń bavu yokarda; cańı iştanın bavu yokarıda bolur;  (Anlamı; yeni her zaman büyük saygı görür, o nedenle insanlar yeni olan değerleri hep yukarılarda tutarlar...)
...
Tor köt torbaa kirdi; (Anlamı; uzun zaman boş gezen, yeni çalışmaya başlayınca zorlanır...)
....
Kalgıma, ket cat;(Anlamı; oturduğun yerde uyumaya başladın...Başın düşüp duruyor, git yerine yat...)
.....
Çipiyim ; (Anlamı; canım, küçüğüm, bebeğim...)
...
Cańı elek tuvarda gerek;  (Anlamı; yeni olan her şeye değer vermek gerekir..Yeni alınan elek bile duvarda olmalı...)
...
Pantik burun; taşmańlay;  (Anlamı; Tatarların, bedenlerinin anatomik yapısını anlatan, küçük burunlu, alnı açık ve büyükçe olan demek...)
....
Canımı tımdırsıńg da , can başımı sındırsıń; (Anlamı; bana iyilik yapsın da, ondan gelecek kötülüğe de razıyım...)
....
Cıyıl cıyıl cıyıl taz /Cıyılmağańıń aklı az; (Anlamı; Toplanıp, bir araya gelmeyenler sadece aklı az olan insanlardır...)
...
Kelinińiz  kermeceğe kerilsin; (Anlamı ; gelininiz  çok büyük acı veren germece isimli alete yatarak cezalandırılsın...)
...
Akay balası 40 yaşında akılbaliğ bolur; (Anlamı; Tatar ın aklı 40 ından sonra başına gelir...)
....
Aşkarsız bala(Anlamı; çirkin çocuk, sevilmeyen çocuk...)
....
Angsız angılıp tura(Anlamı; her an saldıracak gibi pusuya yatmış halde bekliyor...)
....
Ilbırgan soyundan aşagınız ballar(Anlamı; incirlerin, iyice olgunlaşmış, yetişmiş, neredeyse daldan düşecek hale gelmiş olanlarından yeyin...)
....
Cantık dayın cebiń bar , mışık dayın aşama; (Anlamı: cebin tıka basa dolu; cebinde çok yiyeceğin var  var, kedii gibi  gizli gizli yiyorsun...)
...
Bargan  cerge barayık; bereketini alayık; (Anlamı;  gittiğimiz yerde ne varsa ne yoksa hepsini bilinçsizce alıp, tüketip bereketini kaçıralım...) 
....
Ketkenińde saa sorpa mı soğutacaklar;  (Anlamı; gittiğin yerde sana et haşlaması, et  sulu  yemek mi   yedirecekler ki acele gidiyorsun ?)
....
Bismilla değende   şaytan day dağıldılar;  (Anlamı; besmele çekince şeytanın kaçtığı gibi kaçtılar..)
...
Orazanıń onu kaldı, kurtkaların gönü kaldı; (Anlamı; Ramazanın son on günü kaldı ama ihtiyarların açılıktan sadece derisi kaldıl...)
...
Höküre höküre çıladı; (Anlamı; hıçkırarak ağladı...)
...
Ölürüm değen ölmez: hökürüp cürgen ölür; (Anlamı; ölürüm diyen ölmezde; ölümü aklından bile geçirmeden yaşayan düşüp ölebilir...)
....
Başıńı  sasıtmak; (Anlamı; çok gereksiz konuşmalarla insanın başını şişirmek...)
...
İpipillah, sivri külah; (Anlamı; mal varlığı olmayan...)
...
Kişi aldıgna şıgacak; (Anlamı; insanların önüne çıkacak...)
...
Bezenip  şıktım ayatka / Bezeğim kaldı bayatka; (Anlamı ; gitmek için hazırlanıp çıktım, ama isteğim olmadı, yine sonraya ertelendi...
....
Telli araba, tellarış; tayta düş, tayda tüş; (Anlamı; salıncakta sallanan kişinin inip, yerini başkasına bırakması için söylenen tekerleme...)
....
Cin aşar / şaytan duasını okur; (Anlamı; yapılan işin kimseye yararı olmadı, tüm emekler boşa gitti...)
....
Eki calay bir cuta; (Anlamı;  hızlı yemek yiyerek, diğer insanların haklarına da saygı göstermiyor...)
...
Mah sağa, mah sağa, çüküm kaldı kel Hasanga; (Anlamı; Kurallarına göre dağıtılmayan bir mal, para, bir ürünün elden çıkması ve geriye hiçbir şey kalmaması...)
...
Mışık aşadı, men aşadım, mışık aşadı, men aşadım; Mışık menden köp aşadı;  (Anlamı; kedi yedi, ben de yedim, ama kedi benden çok yedi...Öyle iştahsızım ki ...)
....
Umut düńyası; belki bir okka toń  may alıp ciberir; (Anlamı; yakını, kente giden bir Tatar ın, akrabalarından varsıl olanının, bir okka donmuş iç yağı alıp köyüne göndereceğini umması...)
.... 
Tuzsuz üy, tuzlu üynü calar pitirir; (Anlamı; evine tuz almayan, sürekli tuzlu  başka evden  isterse, oradaki tuzu da bitirir...)
...
Ketecek kıznı kertip kalayık; (Anlamı;  düğünü olacak; evden gidecek olan  kıza ne  kadar çok iş yaptırırsak o kadar karlı çıkarız...)
...
Tüşman közü capkış; (Anlamı; düşman gözünü boyamak için, önem verilmeden, rastgele  düşünülmeden rast gele yapılan sıradan bir  iş...)
...
Ağısı bar bolsa, Tiyragı da bar; (Anlamı; zehri olsa bile bir kişinin, onu giderecek panzehiri de var..Kötülüğü kadar da iyiliği var...)
...
Mışık külgende kül; (Anlamı;  sen gülmeyi bilmiyorsun; kedi  ne zaman gülerse sende o zaman gül...Kedi gülmeyeceğine göre, sen de gülme...)
...
Akılsız itni col kocatır; (Anlamı; ömrü yolda geçen hiçbir iş yapamayan köpek gibi boşa uğraşmış olur..)
....
İşi  yok, it taşlay; (Anlamı; boş, anlamsız, gereksiz işlerle uğraşıyor...)
.....
Bay degende bakırgan; (Anlamı; evde kalmış kızın evlenmek, koca istemek düşüncesini  sesli olarak ortaya koyar...)
...
Ucuz etning sorpası tatımaz;  (Anlamı: ucuz etin haşlamasının tadı olmaz...)
....
Akam sen namazńı kıla tur; ben cilikni aşay turayım; (Anlamı; Abim, babacığım sen namızını kılmaya devam et, ben tavuk etini yemeye devam edeyim...)
...
Cengem Nogay şayını cuvunduruk day yasay; (Anlamı; yengem Nogay çayını bulaşık suyu gibi kötü yapıyor...)
...
İt aşı kara bılamık; (Anlamı: yemek sadece köpeklere verilecek kadar kötü olmuş...)
...
Hava köterildi; (Anlamı; hava  açıldı...)
...
Elden elek; daldan taşşak; (Anlamı; işini bilmeyen , elden hacet istemeyi alışkanlık haline getiren kişileri için kullanılır...)
....
Adamanan mal pitmez;  (Anlamı;  adak sadece sözden oluşan  bir vaaddir...Ne kadar vaad edersen et,  yine de bir şeyin eksilmez...
....
Aylan köznen Karay; (Anlamı; rahatsız edecek şekilde gözetliyor...)
....
Mışığın cuvurganı koradan korağa; (Anlamı; kedi küçük bir hayvandır, gücü de etkisi de oldukça  sınırlıdır...Onun gücü bir evin bahçesinden, diğer evin bahçesine  koşmaya ancak  yeter...)
...
Kör itin ölgen yeri; (Anlamı; çok uzak..)
...
Kalakayım, kara şayım közünge tizinge tursuńg; (Anlamı; yapılan iyilikleri bilmeyen karşı tarafa yapılan hakaret, beddua ...)
....
Cer bizni baskaşık; biz cenri basayık;(Anlamı; ölüp toprağa girmeden önce, zamanımızı iyi değerlendirip, çok gezelim...)
....
Bir ayağını algaşık bir ayağını it aşar; (Anlamı; öyle salak, öyle anlamsız  ve beceriksizce davranır ki; yolda yürürken bile bir adımını ileri atıncaya kadar diğer ayağını köpek  yer...)
...
Nerede tımbırtı, orda buluntu; (Anlamı; işini gücünü bırakıp , gönlünü eğlendirmenin peşinden koşar...) 
....
İtten kuzu tuğmaz; (Anlamı; her canlının yavrusu kendisine benzer...Kötünün çocuğu da kötü olur...)
....
Arap may tapsa ; taşağını maylar; (Anlamı;malı ve parayı gereksiz yere saçıp savurmak...)
....
Akşam aytar; saba kaytar; (Anlamı; akşam söz verir, sabahleyin sözünden cayar..)
...
Kapıdan kuvsań bacadan tüşer; (Anlamı; kapıdan kovsan, bacadan geri gelir...
...
Mına menim ballarda; kötge sürtecek akıl yok; (Anlamı; Bu benim çocuklarım akılsız...)
...
Boz eşeğin burnu day; (Anlamı; rengi solmuş, boz, hoş olmayan bir renk...) 
....
Balańı arkan tırtmışlap bayla; Cuvur ket; (Anlamı; çocuğunu sırtına sarsılmayacak şekilde bağlayıp koşarak git...)
...
El işine kuvana; öz işine zuvana; (Anlamı: başkasının işini sevinerek yapıyor; kendi işini yapmak istemiyor...)
...
Aşuv aşadı;aşaganını ana bekte ketip avardı; (Çok sinirli biçimde yemek yedi, yediklerini  öteki tarafı gidip kustu...Sinirli yiyen, kusar...)
...
Şingene balaban atga minse ; tańrısını unutur; (Anlamı; çingene, büyük bir ata bindiğinde, öyle büyüklük havalarına girer ki, kendisini yaratan tanrısını unutur...)
....
Acıkkan yer ayrı ; acıyan yer ayrıdır; (Anlamı; insanın bir yakınının ölümüne üzülüp aştan ekmekten kesilmesi yanlıştır...İnsanın acıyan yeriyle acıkan yeri ayrı ayrıdır...)
...
Kaşlarını mışık calaan; (Anlamı; kaşlarını öyle  zayıf, öyle  görünmez öyle az ki; sanki kedi yalamışta yok etmiş  şekilde çıkmış...)
....
Malım arağa keteceğine, karnım araga ketsiń; (Anlamı; malım zarar göreceğine, telef olacağına, döküleceğine, karnımı gereğinden fazla doyururum...)
....
Men süyemen Konak beg, al sende süy; (Anlamı; ben çocuğumu çok ve sınırsızca seviyorum, konak beyi, al benim çocuğumu benim sevdiğim  gibi  sev....)
....
Nasipsiz Kazakka şoşka pitmez; (Anlamı, nasipsiz ise kazak yemek için domuz eti bulamaz...)
...
Tok kişini sıylaması zor bolur; (Anlamı; Karnı tok olan kişiyi ağırlamak, doyurmak çok zor olur...)
...
Bir balanıń anası akıllı bolsuńda akası isterse Kurtiy(akılsız) bolsuńg; (Anlamı: çocuğu; çocuğu annesi eğitir, babası ister akılsız ve aptal olsun o önemli değildir...)
... 
Katkan kalgan tana tinevinden  ölgen; (Anlamı; zayıflıktan derisi kemiğine yapışmış zayıflamış, taş gibi katılaşmış dana yaşarken ölmüş..)
....
Sen akanın nesin kördün; alt yanında bir eleklik kılı bar; (Anlamı; sen babanın  nesini gördün ?Onu yeterince tanımıyorsun , bilmiyorsun....)
....
Tıgırgan arabadan kuru kalmaz; elamanın taz kızı; (Anlamı;  Nerede yürüyen bir araba görse, nereye gittiğini sormadan hemen ona biniyor...)
...
Ekmeğen yerde pite; (Anlamı; Hiç umulmadık yerde, beklenmedik bir ortamda, kimsenin aklından Geçmeyen bir yerde hemen ortaya çıkıverip herkesi şaşırtıyor...)
...
Ońmuycak hacını, tüyening(deve) üstünde cılan soğar; (Anlamı; işleri olumlu gitmeyecek hacıyı, devenin üstünde bile  yılan sokar...)
....
Bilmegen kızga tögerek örnek; (Anlamı; bilgisi yoksa kıza, en basit yemek olan tögerek böreği bile  örnek olur...)
....
Öksüzüńg bir toyarı ayran , bir toyarı bayram; (Anlamı;  yoksul, öksüz insan/çocuk bir yayık yayıldığında, ayranın bol olduğu gün karnını iyice doyurur, bir de bayramlarda karnını doyurur...)
....
Menden ırılsıńg da kayda kırılırsa kırılsıń; (Anlamı; benden uzaklaşsın da nerede kırılırsa – arızalanırsa – yok olursa olsun....)
...
Bu duman başımızdan ırılgaydı ; kardaşçak kırılgaydık; (Anlamı; sonucu bilinmeyen, görülmeyen kötü olaylar, netleşseydi, her şeyi görebilseydikte, hepimiz ölsekde gam yemezdik...)
Sen köbete men cantık  / Seniń menden neń  artık; (Anlamı; köbete ve cantık Tatarların milli yemekleridir...İki kişi  farklı görünmeye çalışsalar bile aynıdırlar...
....
Kün körmeğen kün körse; kündüz şırak caktırır; (Anlamı; sonradan olan zenginler, ne yapacaklarını, nasıl davranacaklarını bir türlü bilemez...)
...
Koy  körmegen koy körse; kuvup cürüp hoplatır; (Anlamı; sonradan koyun sahibi  olan görgüsüz kimse; çevresindeki diğer insanlara hava atmak için onu kovalayıp, koşturup hoplatır sevinçten...)
...
Urus un oyunu caman; osursa baş teşer; (Anlamı; Ruslar  entrikacı, oyuncu bir millettir...Osursa bile  masum insanlara inanılmaz zarar verir/öldürür bile ...)
....
Caman dadandı bu kurtka; kene kelir bu curtka; (Anlamı; ihtiyar çok alıştı buraya; gidecek yeri de yok, tekrar tekrar gelecektir....)
...
Tiyaran tıyış; kötü kıyış; (Anlamı; söylenen her sözden alınıyor....Çok zayıf bünyeli...)
....
Bay tileğen baka dayın cata;  (Anlamı; tıpkı isteyen koca isteyen–kurbağa–gibi yatıyor...)
....
Akay tanaday, kelin mınaday;  (Anlamı, gelinle damat uyuşmamışlar..)
...
Etmen rakı, tatarıng hakkı;(Anlamı; et ve rakı tatarın hakkı...)
...
Pırt etti pırtlağım şıktı/ Aptesim bızıldımı mollakam; (Anlamı;  elimde olmadan gaz çıkartım; hocam acaba abdest im bozuldu mu ?)
....
Balanı işke çiber arkasından sen ket; (Anlamı; çocuk iş yapamaz; ona iş verdikten sonra senin takip etmen gerekir...)
...
Olsaman bolsa ekisi bir araga kelse; (Anlamı;  olasılıklar bir araya gelse her şey ne kadar da güzel olacaktır...)
....
Catkan aslandan, gezgen şakal arüv; (Anlamı; sürekli yatan en güçlü hayvan olan aslandan, kurnazlığından başka hiçbir yeteneği olmayan, ama sürekli av peşinde koşan,  çakal daha iyidir...)
....
Tapkan kuvanır, tanıgan alır; (Anlamı; bir şeyi elde emek etmeden bulmak kişiyi sevindirir; ama o bulduğunu tanıyan  gerçek sahibi alır...)
....
Ayta bergen avuzdan, sışa bergen köt iyi; (Anlamı; boş boğaz, gereksiz yere konuşup, dedi kodu yapan, bir ağızdan;  popo daha değerlidir ... )
....
Şaştım aşı şibörek; (Anlamı; Tatarlar her gün  hangi yemeği pişireceklerini  şaşırdıklarında akıllarından hiçbir zaman çıkmayan şibörek yaparlar...)
...
Tıńlağan  özünü tuyar; (Anlamı; dedikodu yapanları, ya da kapının arkasından konuşulanları dinleyen kişi, öncelikle  kendisi aleyhine söylenenleri duyar...)
...
Aklımda turacağına, karnımda tursuń;(Anlamı; aklımızda duracağına midemizde dursun...derler.)
...
Kolaysıznı koynu  alsań; kolu ayağı dışarıda kalır; (Anlamı; salak bir kadını koynuna alsan eli, ayağı yorganın dışında kalır....)
...
Süyündürük bolmak; (Anlamı; gereğinden fazla sevinmek, sevinmeyi bir hastalık haline getirmek....)
....
Birevińg katında taa ayt; (Olmayacak yerde, olmayacak lafı söyleyene, burada beni  yeterince rezil ettin; birilerinin yanında da söyle de daha da rezil et salak...)
...
Korkkan cerńi koluńa al; (Anlamı; cesur ol, korkma, korkarsan kendini teselli et... 
...
Kadı kızı kotak tutkan/ kolu kabardı degen; (Anlamı; çalışmaya alışmamış insanlar en kolay işlerde bile zorlanır...)
...
Özüne ovmaş ovamay/ elge lakşa keser; (Anlamı; kendi işlerini yaparken çok beceriksizdir...Ama elin işini yaparken inanılmaz maharetlidir...)
....
Toyga barsańg toyup bar/ Cańgı sırtıńı kiyip bar; (Anlamı; düğüne tok git; yemekler sen gelmeden önce  önceden dağıtılmış yenmiş, içilmiş olabilir...Ayrıca yeni  kıyafetlerinle gidersen sana daha büyük itibar gösterirler
....
Tonka aytgańını  bilmez; (Anlamı; Tonka, lafın,  sözün nerede, nasıl, niçin, kime ne şekilde söyleneceğini bilmez...)
....
Koy soyup kolaba tizmek(Anlamı; Hatırlı, saygıdeğer konuklara geldiğinde Kırım tatarları  koyun kesip; özel yemekler yapar... )
...
İtge talangaşık/ şalını dolan;  (Anlamı; pisliğe bulaşmamak için, başka yolları seç...)
...
Ölüp kör de körüp kör; (Anlamı; ahirete inanın, yanlış yapmayın...Öldüğünüzde, öteki dünyada göreceksiniz her şeyi...)
...
Cerden  tapkan cilik başı yasamak;( Anlamı; Eve gelen konuğu yere göğe sığdıramamak...) 
....
Pakıl ońgsa  sışan ońgar; ( Anlamı; fesat hain hiçbir pamaz adam olmaz...Fesatlığa ve hainliğe en yakın hayvan olan sıçanların durumu ortada...)
...
Kıl şikar bolsa iting kötünde pitmez; (Anlamı ; kıllı olmak önemli olmak demek değildir...)
....
İnne yeğen itge döngen; (Anlamı; çok zayıflamış...)
....
Köz cumulur, köt aşılır; (Anlamı; uyuyunca insan gaz çıkartır...)
....
Cavun  toksadı; ( Anlamı; yağmur yavaşladı...)
...
Eteği bar,ceni bar, cedi günnük işi bar; (Anlamı; bir işi bitirmek istemeyen terzinin, müşteriyi oyalaması...)
....
Öksüzüng eteene kavurga kuygannar , cümüyüm candı değen tökken; (Anlamı; öksüzler, kendilerine yapılan yardımın değerini, anlamını tam olarak anlayamazlar...)

Kayda bolsan kayda bol / Perdelaziz de üyde bol; (Anlamı; Kış mevsiminin en soğuk, günü evde ol...)
...
Koca kıznı kelin etkenner , buğa da şükür değen; (Anlamı; evde kalmayı göze alan kızın, evlenince sevinir..)
...
Tatarga akıl ne kerek;  körgeniń işler; ( Anlamı; Tatar ,  gördüklerini yapar; yeniliklere çok  açıktır...)
...
Karannıkta aş aşağan, Karip yerde yaş yaşağan; (Anlamı; aydınlık ortamlarda yaşamalıdır insan; karanlıkta kalmasıyla, garip bir memlekette yaşaması aynı anlama gelmektedir...)
...
Tilengenini tökken aptalga döndü; (Anlamı; zorla elde ettikleri boşa gitti...Hiç bir zaman değerlendiremedi...)
...
Kartayganda tırtaygan; (Anlamı;yaşlılar  zamparalık yapmaya çalıştıklarında gülünç duruma düşer...) 
...
Bizden ketkeşik; saabına cetkeşik;  ( Anlamı; bir iş, yapan kişiden uzaklaşıp, müşteriye ulaşıncaya kadar sağlam olsunda; ondan sonrası önemli değil...)
...
Süymegeńi   süyersińg / Süygenigińin hatırı içün; (Anlamı; Sevmese de sevdiklerinin hatırı için severmiş gibi yapmak...)
...
Üyretme akıl/  Üy aylangaaşık ; ( Anlamı; kişinin kendi aklı yoksa; kendisine öğretilenleri evin arkasına dolanıncaya kadar unutur...) 
...
Katayıp turma; (Anlamı; karşımda  kazık gibi boşuna dikilip durma, bir işe yara...)
....
Kaygını kazanga kuyduk; (Anlamı; yemeğimizi hazırladık, tasamız kalmadı...)
...
Corap colga mindirir; (Anlamı;İnsan ne düşünürse onu yaşar...)
....
Ulung barsa şeher ekmeği tattırma / Kızıńg bar mı  el üyünde catırma; (Anlamı; köyde yetişen bir çocuk şehirdeki zenginliği, varsıllığı görünce, köye ilgisini yitirir....Kızın el evinde yatarsa; o evdeki  oğlanla aşna-vişne eder..)
...
Uluńg  okutursańg kadı bolur  / Kızıńı okutursańg cadı bolur; (Anlamı; oğlunu okursa kadı, kızın cadı olur...)
....
İdare etken mudara etmez; (Anlamı; olanaklarıyla yaşayan kimseye muhtaç olmaz..)
....
Ar etken kar etmez; (Anlamı; utangaç hiçbir işinde başarılı olmaz...)
....
Tuvarga tökken day; (Anlamı; öküzün önüne dökecek kadar çok ve fazla yiyecek...)
....
Sakıngan közge şöp tüşer; (Anlamı;Sakınan göze çöp düşer ...)
...
Kırlı bolsa kırımdan artmaz; (Çok önemli, çok değerli bir şey olsa, Kırım lılar onu kimseye bırakmaz...)
....
El külüncü, köt silinci; (Anlamı; ellerin güldüğü, değersiz, önemsiz...)
...
Sakın abirliniń kışından; öküznü ayırır eşinden;(Abirli  kışı öyle  serttir ki;  en güçlü hayvan  olan   öküzü bile eşinden ayırıp , yok edebilir...)
....
Aslını citirgen aramzade; (Anlamı; aslını yitirenler soysuz olur...)
....
Ellide bolgan  balanıń / El körür  ayrını; (Anlamı; Evlilik yaşı geçip 50 sine varan kişinin dünyaya getireceği çocuğun yararını başkaları görür )
.....
Aşa balam aşa, zera dananıń toyu bola; (Zehra abla nın düğünü oluyor...İkram edilen yemeklerden bol bol yiyerek karnını doyur)
...
Ay aylanmasıńg / Cıl cıllanmasıng; (Anlamı: Beddua; bir ay, bir yıl geçmeden önce öl...)
....
Ötmek carkabaş bolgan; (Anlamı; fırında pişirilen ekmeklerin  üstleri yarılması...)
...
Bu da boldu bir tamak; (Anlamı;  Yeni doğan bir çocuğun, aileyle birlikte sofraya oturur hale gelmesi; sofrada kendisine yer bulması...)
...
Keday bolmak; (Anlamı; büluğ çağına ermek... )
....
Saraylı apakay; (Anlamı; köylerde  konaklarda genellikle parasal durumu iyi olan aileler yaşar...Bazen alay konusu da olurlar...)
...
Kopşora bala; (Anlamı; Dolduruşa gelen, övüldükçe insanlara karşılıksız   hizmet  etmekten hoşlanan; biraz da salak  insan ...)
....
Yibraaaam  tur şu(Anlamı; İbrahim çabuk şimdi kalk, uyan, ayağa kalk...)
....
Bala mağa bek üyür boldu; (Anlamı; insanın, kendisine örnek aldığı, kişiye hayranı olup sürekli  izleyecek kadar bağlanması....)
.....
Saraydan sadaka şıkkan; (Anlamı; Sarayda oturanların pek sadaka vermediği iyilik yapmadığı  kabul edilir ...)
...
Ekmekni bala;samannı tana pitirir; (Anlamı; ekmeği çocuk, samanı dana bitirir...)
....
Aşavı camanıń sışavı caman bolur;(Anlamı; çok yemek yiyenin,  aşırı besili olanın kakası da bol olur ...)
...
Beyden bır at istermen ; berirse miner ketermen , bermese döner ketermen; (Anlamı; Beyden bir at isterim,verirse biner giderim, vermese de kırılmadan döner giderim... Kırım Türklerinin geleneğinde  küsmek, kırılmak  yoktur... )
...
İndemeden tura; (Anlamı; Sesini çıkartmadan duruyor ama çok tehlikeli, çok yırtıcı...)
....
Can talak bolmak; (Anlamı: Ne yapacağını şaşırarak, heyecanlı biçimde  hareket etmek...)
...
Ana betge cılış; (Biraz öteye git...)
...
Irbayıp cata; (Sere serpe, her organını gösterecek şekilde kendinden geçmiş yatıyor...)
...
Yuvalańg şuvalańg: (Anlamı; çok uzun, yakışmayan bol şalvar veya etek...)
...
Canı istemegen aş, ya karın avurtur  ya baş; (Anlamı; Gönülsüz yapılan veya sunulan yemek insanı rahatsız eder...)
...
İtiń kursağı sarı maydan almaz; (Köpek tere yağının tadını bilmez, anlamaz... )
....
Camandan boyunu  satıp al; (Anlamı; kötü/yaman insandan hayatını gerektiğinde bedel ödeyerek bile  satın al...)
....
Şompayıp oturgan; (Anlamı; bedenini kontrol edemeden, tüm organları herkes tarafından görülecek biçimde dengesiz oturuyor...)
....
Herkiş akıllı bolsa; koyunga şoban tabılmaz; (Anlamı; herkes akıllı olamaz ; olsa çok az akıl gerektiren çobanlığı kim yapar ki ?)
...
Tilinge tüyürtmek şıktıkatçenin kötüne; (Anlamı; dilinde küçük sivilce çıkınca, geçmesi için söylenen tekrerleme, küçük tekerleme...)
....
80 kere şapırsaňg  şekerli bolur; (Anlamı: Nogay çayını  80 deva çömçeyle savurarak kaynatırsan şekerli olur...)
...
Corgannı köndeleňg cap; (Anlamı; yorganın enini yatağın boyuna , boyunu da enine gelecek şekilde ört...)
...
Şorlaşıyık; (Anlamı; dedikodu yapalım...dertleşelim...)
....
Aklı kolaylı; (Anlamı; saf, samık...)
...
Akılga toygun; (Anlamı; salak, aptal, geri zekalı..)
....
Somağını şişirgen; (Anlamı; küstü, küser gibi oldu...)
...
Buda bir boldu akam; (Anlamı; bu bir fırsat oldu...)
....
Pürtlep şıkgan; (Anlamı; kimsenin istemediği, sevmediği anda ortama gelmiş...İstenmeyen kişi...)
....
Mına balanı taşla kel; (Anlamı; bu çocuğu götür, başından sav gel...)
...
Fakirin kalbırı sık , elee siyrek bolsuňg; (Anlamı; yoksul olan insanın geliri fazla, gideri az olsun...)
....
Adı petre bolsuňg/ ekmek ketire koysuňg; (Anlamı; erkeğin güzeli / çirkini olmaz...İsmi ne olursa olsun, yeter ki evini geçindirebilsin...)
...
Tabamayedik; aşayamayedik/ Şimdi taptık aşamayaymız; (Anlamı; genç iken güzel şeyler  bulamadığımız için yiyemiyorduk; şimdi yaşlandık, her şeyi bulduk ama yine yiyemiyoruz...)
...
Körgeing közüňde  kalsıňg, terisi yüzüngde kalsıňg;
(Anlamı: Bir şeyleri gözetleyenin görmemesi gereken şeyleri gören için kullanılır..)
...
Koca öğüznüg samanga tüşkeni day tüşe; (Anlamı; yemeği görgüsüzce yemeye çalışmak, bir öküzün samanına saldırdığı gibi saldırıyor...) 
...
Tilli tibek boklu kürek; (Anlamı:  konuşmayı söken, çok konuşan, hatta bilgiçlik taslayan çocuklar için kullanır...)
...
Mına totaylar türkü diňliyler; üyrüle üyrüle turalar; (Anlamı; şu genç kızlar türkü dinleyip yerlerinde oynuyorlar...)
....
Köp saylagan ya sazga ya tazga; (Anlamı: çok seçen beğenemeyen en kötüsünü alır...)
...
Kınaanda kırk batman tabılır; (Anlamı; kınayanda daha fazla bulunur...)
...
Bireving kuyruğuna kısıldı; (Anlamı; birisi bir yere giderken istemediği halde onun yanında gitti)
...
Bir susaan, bir susaan suvga kadaldı; (Anlamı: Öyle susamış ki, suya hiç doymayacakmış gibi saldırdı...)
... 
Şaşlarıňg maykırt maykırt bolgan; (Anlamı: saçların yağlı yağlı olmuş...)
...
Can alamat koşmak; (Anlamı: can tehlikesi varmış gibi koşmak, kaçmak...)
...
Düdükke kuyup üfürdü; (Anlamı: herkese duyurdu...)
...
Arı tuul karı; (Anlamı ; her zamanki huyu...)
...
Taşaama su serpe; (Anlamı; beni teselli etmek için yalan söylüyor...)
...
İt azdıra; (Anlamı; izini kaybettiriyor...)
..
İt ileşi day; (Anlamı: çok pis çok kirli, köpek ölüsü gibi..)
...
Kirinden kirtergen; (Anlamı: aşırı derecede kirlenmiş )
...
Zoypanta; (Anlamı: züppe, aylak...)
..
Mık böcüğü; (Anlamı: kırk ayak...)
...
Şikar bolsa saa şikar; (Anlamı; kıymetliyse sana kıymetli..)
...
Aklı kaytgan; (Anlamı; akli dengesi bozulmuş, delirmiş...)
...
Aş kulağa  asma bolgan; (Anlamı; yemek çok iyi olmamış...)
....
Kamırnı aşamayman cıyrıla; (Anlamı; hamuru açamıyorum kıvrılıyor...)
....
Meni taşkalaga alasıng; (Anlamı; benimle dalga geçiyorsun...)
...
Kayrı tölden töşten kesildi; (Anlamı: artık üreme yeteneğini yitirdi...Çocuğu olmaz...)
....
Közümü külleme; (Anlamı: beni kandırma...)
...
Közü küllü; (Anlamı; hiçbir şeyden haberi yok...)
...
Cıllazgan cıllı cıllı bok aşasıňg; (Anlamı; çocuk oyunlarında oyun bozanlık yapanlar için söylenen tekerleme...)
...
Tilak day; (Anlamı: incecik, küçücük dil gibi...)
...
Cılagaňıga tiyti mi?; (Anlamı; ağladığına değdi mi ?)
...
Közünüňg  siydiğini akıttı; (Anlamı; ağladı...)
...
Nişanandık kartaydık; üylendik öldük; (Anlamı: nişanlandık sorunlar çoğaldı; evlenince daha da arttı...)
....
Pırtlaz bolmak; (Anlamı; yerinde duramamak, heyecanlanmak)
...
Bek aruv; (Anlamı; çok iyi...)
...
Küserseňg  kündürge, başın kirsiňg tandırga; (Anlamı: sebepsiz yere küsenlere söylenen tekerleme...)
....
Mına apakay bek küncü, meni künnüy; (Anlamı: şu kadın çok kıskanç, beni kıskanıyor...)
...
Ne boldu künnedingmi; (Anlamı: ne oldu kıskandın mı ?)
....
Tebeler tebesi : bundan bu yak; (Anlamı: bundan sonra tövbeler olsun....)
...
Kuskunu tüşük; (Anlamı: uçkuru sıkı bağlanmamış, kasığa doğru kaymış...Düşük bel pantolon...)
...
Cemtik betli; (Anlamı; tavukların kursağı gibi şişmanca ve tombul yanaklı...)
....
Katımda katayıp durma; (Anlamı: karşımda kazık gibi dikilip durma...)
...
Toy aşı tumalak; ( Anlamı: düğün yemekleri hep bellidir...)
...
Süyekleri sürme boldu; (Anlamı; ölümünün üzerinden öyle çok zaman geçti ki kemikleri bile eridi yok  oldu...)
...
Avzuňgu kımtırıp turma; (Anlamı: ağzını büzüp konuşmadan duruyor...)
....
Başı kayrak day; (Anlamı; kel, saçısız, saçı kazınmış...
Dazlak)
...
Kara kazanım, karip başım; (Anlamı: bana kimseden fayda yok, gene ne varsa kendimde olan yeter...)
...
Üycaazım  üycaazım: saklar menim sırcaazım....
(Anlamı:Herkesin sırlarının olduğu kendi evidir...)
...
Taz üstüne şıban; (Anlamı; dert üstüne dert...)
...
Cım cım cımurta,  cumurduum kötünge pırta; (Anlamı: küfür...)
...
Küldürmegeen alla küldürmez; (Anlamı: Güldürmeyen Allah güldürmez...)
...
Şipşe tölee kirmiy; (Anlamı; civciv  kümese girmiyor...)
...
İşker üy; (Anlamı: misafir odası...)
...
Takanı şırtladıgıňız ;(Anlamı; pencereyi mandalladınız mı ?)
...
Kapınıň şırtı bızılgan; (Kapının kolu bozulmuş...)
....
Başım aylana ; (Anlamı: başım dönüyor...)
....
Kıyşaňg  kıyşaňg  keldi; (Anlamı: kırıta kırıta geldi...)
...
Tazıngamı tiydi ?(Anlamı: zoruna mı gitti...?)
...
Mışık sofusu day otura; (Anlamı: suç işliyor, sonra da hiçbir şey yapmamış gibi oturuyor...)
...
Mertebesini taptı; (Anlamı; belasını buldu...)
...
Körmeden karaamet etme; (Anlamı; görmeden iftira atma...)
...
Karaametke uğrağan; (Anlamı; iftiraya uğramış...)
...
Kuvancıňga kuş yetmiy; (Anlamı: öyle seviniyor ki, sevinçten uçuyor...)
...
Sıylı tamak; (Anlamı: güzel şeyler yemeye alışmış kişi...)
...
Apakaylar talaştı; (Anlamı: kadınlar kavga etti , döğüştü...
...
Cel tirmeni day (Anlamı: çok hızlı..)
...
İting umalaa mışııng cumala; (Anlamı: dağınık, kötü, düzensiz, işe yaramaz...)
...
Kirmegen teşiii yok; (Anlamı:girip çıkmadığı yer yok....)
....
Kerç ete; (Anlamı; dalga geçiyor,alay ediyor...)
...
İpimen kuşa  üşeğinen taşağı; (Anlamı: hiç mal varlığı yok...)
...
Koraz mı tepti?; (Anlamı; horoz mu tepti ? Hastalandın mı ?)
...
Tilimen tuzakka tüştü; (Anlamı; diliyle tuzağa düştü...
...
Çatraş güdük; (Anlamı: kareli gömlek...)
...
Sakatiy bolmak; (Anlamı: sakatlanmak...)
...
Avrum savrum;(Anlamı: çok dağınık...)
...
Tırışıı cazıldı; (Anlamı: küsmesi geçti, neşesi yerine geldi...)
...
Maymaşık apakay; (Anlamı: uyuşuk, hareket yeteneği az, canından bezmiş kadın.....)
...
Üllüz togay; (Anlamı: çok zayıf, çelimsiz, sağlıksız inek)
...
Aydaş bala; (Anlamı:  çok zayıf, gelişmemiş, derisi kemiğine yapışmış çocuk....)
....
Sıvaşık bala; (Anlamı: sırnaşık çocuk...)
...
Tiyeran üzülgen; (Anlamı: biraz eskimiş , yıpranmış , yırtılmaya yakın tiftiklenmiş, giysi...)
....
Taz üstüne şıban;(Anlamı; dert üstüne dert...)
...
Kangıldaa şıkkan; (Anlamı: çok zayıflamış , iskelet gibi olmuş..)
....
Tüytürmen day bolgan; (Anlamı: kilo almış, gelişmiş, serpilmiş...)
...
Tilli düdük etti; (Anlamı: reklam etti, herkese duyurdu...)
...
Cartı curtu; (Anlamı: eski püskü...)
...
Kart mışık; (Anlamı: bilgiçlik taslayan yaşlı kişi...)
...
Irbaydıňg mı?; (Anlamı: yattın mı ?)
...
Otga közge tüştü; (Anlamı; çok görgüsüzce davrandı...)
...
Şırpı bacaklı; (Anlamı: çalı gibi ince bacaklı...)
...
Şapiyiňgden öpermen; (Anlamı: ellerinden öperim...)
...
Naşatsız kiev; (Anlamı: damat neşesiz , üzgün , tadı yok...)
...
Corganlap keldim; (Anlamı: hızlı hızlı koşturarak geldim...)
...
Cemtik bet; (Anlamı; tombol,şişman  yanaklı iyi yanaklı...)
...
Cemtii şişken;  (Anlamı; karnını iyi doyurmuş....)
...
Alayını ketir; (Anlamı; hepsini getir...)
...
Bek takıl tuul; (Anlamı; çok iyi değil...)
...
Beşir ette beş kapka kuy; (Anlamı; yeterki başarlı ol...Önceki başarısızlıkların önemli değil...)
..
Tör köşege oturgan; (Anlamı; baş köşeye oturmuş...)
...
Güdüň Cengini tüymele; (Anlamı: gömleğinin kolunu düğmele...)
...
Kolu Cüyrük; (Anlamı; vurmayı, dövmeyi alışkanlık haline getirmiş...)
....
Tuvar dayın Karay; (Anlamı; öküz gibi bakıyor...)
...
Taş kalav; (Anlamı; taş duvar...)
...
Nogay bet; pasaportu betinde; (Anlamı; Tatar olduğunu söylemeye gerek yok; yüzünün yapısından anlaşılıyor...)
...
Öğüzge buynuz ağırlık etmez; (Anlamı; İnsanın ailesi yakınları kendine yük olamaz...)
...
Mağa tokanma da katsegňg  kat; (Anlamı: bana dokunma da ne yaparsan yap...)
....
Ketken saytın; (Anlamı;  git gide/ gittikçe...)
...
Şibörekni tavlı yasaňız; (Anlamı; çiğ böreği tolgun yapın ..)
...
Kart kişini keşti; (Anlamı; yaşlı kişiyi geçti...)
...
Kayerge ketesiňiz?(Anlamı; nereye gidiyorsunuz ?)
...
Şeşek cıydım; (Anlamı; çiçek toplandım...)
....
Bir buvganman, bir cuvgan alır; (Anlamı: O kadar cimri ki;
ancak parasını öldürenle, cenazesini yıkayan alır...)
..
Bötüy dal bolgan;  (Anlamı; simsiyah olmuş...)
....
Meram etseňg sokur közden yaş şıgar; (Anlamı; insan isterse olmayacak şey bile olur...)
...
Teccal Bala; (Anlamı: yaramaz çocuk..)
...
Börtkün tana; (Anlamı;  bir yerde sürekli ve kapalı kalan bir insanın ya da hayvanın , salıverildiğinde çılgın hareketler yapması, zıplaması...)
...
Arık atlatgan, köz patlaktan; (Anlamı: baştan savma yapılan iş...)
...
İtke küçü  küçü deseňg  üşeğini şıkartır; (Anlamı: haddini bilmez insanlara yüz verirsen bu anlayışını kötü niyetle kullanır...)
...
Üyüne barganedim meni heçsindi; (Anlamı; evine gittiğimde bana değer vermedi, görmezden geldi... )
...
Balanı türtmüşlep tura; (Anlamı; çocuğu dürtükleyip duruyor...)
...
Atlını atından endirir; (Anlamı; şeriyle atlıyı atından indirip ona kötülük yapar....
...
Meniki buzavlaan bolsa ; seninki celinneeen; (Anlamı; Benim başıma gelenlere boşuna sevinme yakında senin de başına gelir...)
...
Ongup  ösmesing; (Anlamı: beddua / intizar...)
...
Kılavu aruv, kılavu cerinde; (Anlamı; kıyığı kıyafeti düzgün yerinde...)
...
Ciksiz karga cigini tabar: aylanır kelir özünü tabar; (Anlamı: birinin kötülüğünü istersen o kötülük gelir seni bulur...)
...
Unutmadı suutmadı; (Anlamı: zaman geçirmeden hemen sıcağı sıcağına yaptı...
...
Kıytık angıla; (Anlamı: bahane arıyor...)
....
Tavuk tıyıldı( Anlamı; tavuk yumurtadan kesildi...)
...
Özüňü  algan kiev bir algan günü , bir ölgen günü süyünür;
(Anlamı; seni alan damat bir aldığı gün, bir de öldüğün gün sevinir...)
....
Alama – talama; (Anlamı; ala bula..)
..
Kırk kargaga bir sapkan taşı; (Anlamı; verilen şey kalabalığa göre çok az...Kimseye yetmez...)
...
Kuyruk tutamı kete; (Anlamı; hemen arkasından gidiyor...)
...
Başı sal ağaşına tiygen; (Anlamı; artık gerçekleri gördü...)
...
Kattı küsken; (Anlamı: barışmamışcasına küsmüş...)
...
Şımpırayıp keldi; (Anlamı; çok lazımmış gibi gelip oturdu...)
...
Kıyış kongur; (Anlamı; eğri / büğrü...)
...
Küntabak aşıy; (Anlamı; ay çeçeği yiyor...)
...
Kapını kaytarıňız; (Anlamı; kapıyı yavaşça kapatın...)
...
Terşiktim; (Anlamı; hafifçe terledim...)
...
Aldımda turma; (Anlamı; önümde durma...
...
Aldıma kuyma; (Anlamı: önüme koyma...)
...
Türtmecik/ şomacık; (Anlamı: hor görerek iteklemek...)
...
Ordu ketti oynayık/ cadı ketti cayrayık; (Anlamı: meydan bize kaldı, rahat rahat hareket edebiliriz...
...
Abul kubul aşadı;(Anlamı; lokmaları çif çift, hızlı hızlı yedi...)
...
Toyup koyu; (Anlamı; tok kişiyi ağırlaması zor olur...)
....
Dal tüşüp keldi; (Anlamı:  koşturarak nefes nefese geldi...)
...
Carka capıştı; (Anlamı: aşırı derecede ilgilendi, sahip çıktı...)
...
Cerde kalgan cetim; (Anlamı; yerde kalan yetim...)
...
Kırk öksüzmen bir maaarada kaaan; (Anlamı; bakmak zorunda olduğu çok nüfusu var...)
...
Cığıla abana keldim; (Anlamı; düşe kalka geldim...)
...
Colga tüştü; (Anlamı; yola düştü...)
....
Bala yuklayceyken;(Anlamı; çocuk uyuyacakmış...)
...
Bekliy bekliy intil boldum; (Anlamı; bekleye bekleye bıktım...)
...
Elden kelgen öğün bolmaz, o da vaktında tabılmaz;( Anlamı; insan bazen başkasından gelecek yemeği bekler...O da getirse bile zamanında getirmez...)
...
Tizlerimin bavı çezildi; (Anlamı; dizlerim de derman kalmadı...)
...
Nogay şayını cımbıl cımbıl etip yasan; (Anlamı; Nogay çayına az süt katmış, çok cıvık olmuş...)
...
Boş torbaa at tutulmaz; (Anlamı: paran yoksa hiçbir şey yapamazsın...)
...
Ballar kürmeleşe; (Anlamı; çocuklar boğuşuyorlar...)
...
Taz tarangaaşık toy piter; (Anlamı; kel saçını tarayana kadar düğün biter dağılıp gider...)
...
Umar/ Cumar; (Anlamı; karma karışık...)
...
Bog sakalga bılaşkan; (Anlamı: erkeğin ya da kadının eşinin kötülüğe bulaşması...)
...
Üreňg  süregňg  bolup keldiler; (Anlamı; kalabalık bir şekilde istenmedikleri yere geldiler..)
...
Şıbırıp keldiler; (Anlamı; peşpeşe akarcasına geldiler...
...
Taşaana su serp; (Anlamı; yalancılıktan yağcılık yap...)
...
Ezan okudu , kıygaşa kokudu; (Anlamı; ramazan aylarında çocuklanın ezanın okunduğunu belirten tekerlemesi...)
...
Kötkapak(Anlamı; aralarında su sızmayan, çok samimi )
...
Bir kabakka osurgannar; (Anlamı; aşırı derecede samimiler, sırdaşlar...)
...
El kolundan kuş toymaz; (Anlamı: insanın karnı başkasının yedirmesiyle doymaz...)
....
Oşaktan yırak bolsuňg; (Anlamı; Allah başımıza vermesin...)
...
Badırayıp kaaan; (Anlamı; yüzü ve gözleri, pörtlemiş...)
...
Akıl deseňg  nanay; (Anlamı; akılsız...)
...
Şatala bala; (Anlamı:  çılgın dengesiz hareket eden çocuk...)
....
Kardaşdakı  cara kavalda teşik; (Anlamı;  kardeşinin canının yanması insan için bir şey ifade etmez....)
....
Aklı eksiğiin zevki  artık bolur...(Anlamı ; akılsız insan her şeyden zevk alır...
...
Ağarıp akka, göğerip gökke şıktı; (Anlamı: geçmişi kirliydi, şimdi temize çıktı...)
...
Mına ağaş başını kaldıramay  tireviş bereyik; (Anlamı; bu ağaç  çok meyve tutmuş, dalları çok yüklü, direklerle kaldıralım...)
...
Camavluklu güdüümü ketiriňiz; (Anlamı: yamalıklı gömleğimi getirin...
...
İptil men keldim; (Anlamı; ilk önce ben geldim...)
....
Paltada da bar sapta da bar;onu sürgen tatta da bar; (Anlamı; suçlu tek taraf değil..)
...
Suvga tögünüyüm; (Anlamı; banyo yapayım, duş alayım...)
...
Kurudan kuruga kurban bolayım; (Anlamı; kurudan kuru, sadece sözle kurban olayım...)
....
Ulumuzga kız pitirdik; (Anlamı; oğlumuza kız bulup söz kestik..)
...
Mına balanı taşlap keleyim; (Anlamı; su çocuğu  bırakıp, ekip geleyim...)
...
Türlü türlü turcaun..(Anlamı ; durduğu yerde çeşit çeşit iş çıkartıyor...)
...
Üzülmeeen koyuňug büzülmeeen kötü; (Anlamı; sonu gelmeyen iş ...)
...
Al saa bir laf, kes paltaa bir sap; (Anlamı; boş laf...)
...
Cüreem sığa; (Anlamı; yüreğim sıkılıyor...)
...
Cavun keliyatır; (Anlamı; yağmur geliyor...)
...
Başım mank  day boldu; (Anlamı; kafama hiçbir şey girmez oldu...)
...
Tiyeran aylanıp keliyim; (Anlamı; biraz dolaşıp geleyim...)
..
Mına apakay totaylarını bayga bermedi; karlangaş cücüü day üyülüp turalar; (Anlamı: bu kadın kızlarını  isteyenlere vermedi; kırlangıçlıran yavruları gibi yuvada yığılıp kaldılar...)
...
Köp mesarifli bolasıňg; (Anlamı; Çok masraflı oluyorsun...)
...
Songradan aşga  kelgenge, ya soğan, ya sövgen; (Anlamı:yemege geç kalana ya soğan yedirirsin ya da küfür edersin...)
...
Köküy közlüm; (Anlamı; gök gözlüm...)
....
Caypi tepşekni ketiriňiz; (Anlamı; yayvan tabagı getirin...)
...
Cıyrılma kel; (Anlamı; utanma gel...)
....
Kırılıp cabılıp süyemiz; (Anlamı; ölürcesine seviyoruz...)
...
Barga bayram yasamak kolay; (Anlamı; zengine bayram yapması kolay...)
...
Aş yasaganedim, kırılıp cabılıp aşadılar; (Anlamı; yaptığım yemeği ölmüş gibi yiyip bitirdiler...)
...
Tişine kan tiyti; (Anlamı: tadını aldı artık peşini bırakmaz...)
....
Dangalakka dat etti; (Anlamı: herkese duyurdu...)
...
Mışık dayın angıla; (Anlamı; kedi gibi saldırmaya hazır  pusuya yatmış bekliyor...)
....
Suvga tüşken şışan dayın bolgan; (Anlamı; sırılsıklam ıslanmış....)
....
Aşka bir şımtım tuz atıngız; (Anlamı; yemeğe bir tutam/fiske tuz atın...)
...
Aşamaan bogu kalmadı; (Anlamı; yapmadığı pislik kalmadı...)
...
Bala zay etken; (Anlamı; çocuk düşürmüş...)
....
Menim canım şingenening çöküşünden şıkmadı; (Anlamı; Benim canım o kadar ucuz değil....)
...
Kaysıra gettik, kıysıra keldik; (Anlamı; boşu boşuna gidip geldik...)
...
Közümü kızdıra; (Anlamı; beni kıskandırmaya çalışıyor...)
...
Nee aytmasıňg tiling tışavlı mı? (Anlamı:  neden konuşmuyorsun dilin dağlandı mı ?)
....
Üyde insaňg  kişkenesi bolacağına: dağda şoşkaňıg balabanı bol; (Anlamı:  evde çocuk olana kadar dağda domuz ol...)
....
Odka közge tüştü; (Anlamı; inanılmaz derecede görgüsüz davranıyor neredeyse saldırıyor...)
...
Aş aşasam kaşşıma şıga; (Anlamı:  yemek yerken bile karşıma çıkıyor....)
...
Arabalar tokuşkan; (Anlamı: kaza olmuş....)
....
İnatından kan sışacak; (Anlamı:  inadında alabildiğince diretiyor...)
...
Kıdıraman kıdıraman tabamayman; (Anlamı: arıyorum arıyorum bulamıyorum...)
....
Uşaaan mı, uşamağan mı ?; (Anlamı; benzemiş mi, benzememiş mi ?)
...
Ne aşadıňg tamşanıp durasıňg; (Anlamı: ne yedin azgını şapırdatıp duruyorsun...)
...
Avzum hötelendi; (Anlamı; ağzım yandı...)
...
Aklıňı  bir tülüm ötmenken aşadıng mı? (Anlamı; aklını bir dilim ekmekle mi yedin ?)
...
Meramıňı ayt; (Anlamı; derdini anlat...)
....
Üzümnü siftiňiz; (Anlamı; üzümün tanelerini ayırın...)
....
Öttüm patladı; (Anlamı; korktum ,ödüm patladı...)
...
Balanı siftidi;  (Anlamı; çocuğu tartakladı...)
...
Calpayıp oturgan; (Anlamı; kontrolsüz yayılıp oturmuş...)
...
Mına ballar közüme kök monşak day körüne; (Anlamı; bu çocuklar gözüme mavi bomcuk gibi güzel görünüyor...
...
Kök monşak; (Anlamı: mavi boncuk...)
...
Süygüm keldi; (Anlamı; seveceğim geldi...)
....
Somagını şişirdi..(Anlamı; küser gibi oldu, yüzünü azdırdı...)
....
Oşakka kuyganım aş  ögüz eti day pişmiy; (Anlamı; ocağa koyduğum yemek öküz eti gibi bir türlü pişmiyor...)
...
Tiliňg  mi kışına?; (Anlamı; kavga etmeyi mi istiyorsun ?)
...
Korkanından astına sışacak edi; (Anlamı; korkusundan altına edecekti...)
...
Tatlı tamak; (Anlamı; tüm dişleri dökülen, ya da hiç dişi çıkmamış çocuk...)
...
Mına cara üfürülgen şıkkan; (Anlamı; bu yaranın olduğu yer şişmiş)
....
Tavuknu culktuňuz mu?; (Anlamı;  tavuğu  yoldunuz mu?)
....
Ayuv day bolgan; (Anlamı; ayı kadar gelişmiş, güçlenmiş, kontrolsüz biçimde kuvvetlenmiş...)
...
Küpüňe sışan tüşgen; (Anlamı; hamile kalmış...)
...
Ürpek şaşlı; (Anlamı; dağınık saçlı...)
...
Buzavnı bayla; (Anlamı; buzağıyı bağla...)
...
Irıl başımdan; (Anlamı; yanımdan  git...)
...
Kübüday bolgan; (Anlamı; kilo almış, göbeği çıkmış...)
....
Karıňg  şekilmiy, kaarıg kır eşekten ziyade; (Anlamı; kahrın çekilmiyor...)
...
Bal yasamaağan arı day vızılday; (Anlamı; bir iş yapamıyor, ama sürekli konuşuyor...)
...
Karnı tımtak day bolgan; (Anlamı: çok iyi beslenmiş...)
....
Aşağan işken mışık day calana; (Anlamı;  yemiş içmiş kedi gibi yalanıyor...)
...
Körgenindeň   köz kirası istiy; (Anlamı; gördüğünden almak, her gördüğünden yemek  istiyor)
...
Kana kayda?; (Anlamı; hani nerede )
...
Göbelek kayda?; (Anlamı; kelebek nerede ?)
...
Laf cıldıra; (Anlamı; lafı  değiştiriyor...)
....
Küncü külmez pakıl ongmaz; (Anlamı; kıskançlık yapanın yüzü gülmez, hainlik yapan iflah olmaz...)
...
Seni hangi beşşikke beliycekmen bilemedim; (Anlamı; sana bir şey beğendiremiyorum, kahrını çekemiyorum artık...)
...
Karganıňg bir közü okta, bir közü bokta bolur; (Anlamı; İnsan yanlış bir şey yapıyorsa tehlikesini de bilir, fakat ondan vazgeçmez...)
...
Birevler keliyatır; (Anlamı; birileri geliyor)
...
Cin atına mindi; (Anlamı; çok sinirlendi, aklı başından gitti...)
...
Salavat kuvvatka baylı; (Anlamı; salavat getirmek  bile belli bir güç gerekir...)
...
Samannık saray boldu , apakaylık kolay boldu; (Anlamı; hanım olmak kolaylaştı...)
...
Ekmek satın ; su satın Patma da bolgan hatın; (Anlamı:  ekmek de su da satın alınıyor, Fatma artık hanım oldu...)
...
Kuvancından talaa kattı; (Anlamı; sevincinden aklını yitirdi...)
...
Mına mışık kuman dayın bolup otura; (Anlamı; bu kedi İbrik kadar olmuş oturuyor...)
...
Kol elekeni; (Anlamı; el leğeni...)
...
Kürnek yeri bolgan; (Anlamı; koyun ve keçinin kirlettiği yer...)
...
Bizim üynü kürnek yeri yasadıňız; (Anlamı; bizim eve çok fazla gelip yatıp-kalkıp kirlettiniz...)
....
Keldi bize taraşkannık berdi; (Anlamı; bize geldi, yerimizi daralttı...)
...
Kuyruumu taptadı; (Anlamı; bana dalkavukluk yaptı..)
...
Köstü Kayerde?; (Anlamı; köstebek nerede ?)
....
Köp sallı hardalatsız bolgan; (Anlamı; çok büyük ve şekilsiz olmuş...)
...
Bolsa bolsuňg; (Anlamı; olursa olsun...)
...
Bir talay bala şaga keegen; (Anlamı; bir sürü çoluk çocuk gelmiş...)
...
Kırsıznıň özü aytmasa közü aytar; (Anlamı; suçlu ben yapmadım dese de gözünden anlaşılır...)
...
İşkilli büzük dingilder; (Anlamı; suçlu adam hareketleriyle kendini belli eder...)
...
Paklalar saknaağa turgan; (Anlamı;  fasülyelerin taneleri kapsülün içinde, yavaş yavaş oluşmaya başlamış...)
...
Koldaşınnan getkenner; (Anlamı; eşiyle/ kocasıyla birlikte gitmişler...)
...
Cavun cavdu carıklar Piteldi; (Anlamı; artık zaman geçti, olaylar kapandı , yaptıklarını unuttum...)
...
Burun kırın; (Anlamı; küsle barışık arası isteksiz...)
...
Lambanı kındırıňız; (Anlamı; lambanın ışığını kısın, azaltın...)
...
Közünüňg kındırığından karay; (Anlamı; gözünü aralayıp bakıyor...)
....
Koluna karga şışkan; (Anlamı; eline biraz para geçmiş...)
...
Közünü patladıp karay; (Anlamı; çok dikkatli, rahatsız edecek şekilde bakıyor...)
...
Aşını beğenmep burnunu kangayttı; (Anlamı; yemeğe burun kıvırdı...)
...
Okungan mektupnu tekrar okuysuňg; (Anlamı; söylediğini tekrar edip insanları bıktırıyorsun...)
...
Daylı mı soğacak; (Anlamı; zehirli yılan, akrep mi sokacak... )
...
Kazan kötüm kara demez; (Anlamı; hiç kimse kendisinin suçlu olduğunu kabul etmez...)
...
Suç sırmadan kürk de bolsa kimse kiymez; (Anlamı; Suç kötülüğü kimse üzerine almak,  istemez...)
...
Karip itiňg kuyruğu töşünde kerek; (Anlamı; insan bir yerde garipse, sahipsizse dikkatli olması gerekir....)
....
Cavmasaňda da kürle; (Anlamı; bir işi yapmayacaksan bile yapacakmış gibi umut ver...)
...
Mına bala bek cıyrık; (Anlamı; bu çocuk çok utangaç...)
...
Mına bala bek şılşık; (Anlamı; bu çocuk çok iştahsız...)
...
Avrum / savrum; (Anlamı; darmadağınık...)
...
Togaylarga sakırga şongan;(Anlamı; ineklere kene birikmiş...)
...
Ay deme ata yok, koy deme koca yok;(Anlamı; sahip çıkacak ne babası , ne de kocası var; başına buyruk geziyor...)
...
Algışıngman tuvmadım ki,  kargışıngman ölüyüm; (Anlamı: Senin duanla doğmadım ki bedduanla öleyim...)
...
Avzu oymak day; (Anlamı; ağzı küçücük kibar...)
...
Taktasız taktasız aytaberme; (Anlamı; anlamsız konuşma...
....
Sozup şıkargan; (Anlamı: çekip çıkartmış...)
...
Sozuldu keldi; (Anlamı; üzülüp geldi...)
...
Bürkenip kelgen..(Anlamı; sarılıp , bürünüp gelmiş...)
...
Başında mık yülüy; (Anlamı; İnanılmaz işkence ediyor....)
...
Bilmirlilik taslay; (Anlamı; bilgiçlik yapmaya çalışıyor...)
...
Sozalıp kaldı...(Anlamı; işin üstesinden gelemedi,bozuldu...)
...
Közünü  akıytıp karay; ( Anlamı; saldıracakmış gibi bakıyor...)
....
Şöplep şöplep aşay; (Anlamı; seçip seçip yiyor...)
...
Tomalak başım; top kötüm; (Anlamı; tek  başımayım ve özgürüm...Canım nereye isterse gidebilirim...)
...
Karap karap küle; (Anlamı; bakıp bakıp gülüyor...)
....
Tangrıňıg  künü tarıdan köp; (Anlamı; Allahın günü darı tanesinden daha çok) 
...
Ağaş  dalıman kürler; (Anlamı: dostu olmayan insan da bir şey yapamaz..)
...
Kölgesinde oturacak bolgan ağaş köp budanmaz; (Anlamı; evleneceğin erkeğe fazla masraf yaptırılmaz ; )
...
Kara boya kabı; her tetree torbası bar; (Anlamı: bedava olunca ne bulursa yiyor...)
...
Tımgırı bala; (Anlamı: geberesice çocuk...)
...
Sokurlar cetekleşe; (Anlamı: körler birbirlerinin elinden tutup yardımlaşıyor...)
...
Kana karayım?; (Anlamı: hani bakayım...)
...
Karnım burka; (Anlamı; karnım ağrıyor...)
...
Közlüy közlüy közümden boldum; (Anlamı; baka baka gözlerimden oldum....)
....
Büklesin tutu; (Anlamı; Karında gaz kilitlenmesi sonucu aniden ortaya çıkan dayanılmaz sancı... )

Kateceň dışarda; cıllı cıllı üyüňde  otur; (Anlamı; dışarıya çıkıp ne yapacaksın; sıcak evinde otur...)
...
Alla uydurmasa üy etmez; (Anlamı: Allah  birbirine yakıştırmasa,  evlendirmez...)
...
Mına üynü: tilimden/ tişimden arttırdım da yasattım; (Anlamı; evimi çok zor koşullarda yaptırdım...)
...
Üyümüzge kadı keldi , avzumuzun tadı keldi; (Anlamı; sevilen birisi eve geldiğinde mutluluk belirtisi olarak söylenir..)
....
Köp yaşa, çokmar kadar may aşa; el kazansıň sen aşa; kayırlı yaşlar yaşa...(Anlamı; hapşırana çok yaşa...)
...
Cıgılganga bir tepik; (Anlamı;işi bozuk giden herkes zarar verir...)
....
Hörbene day olup kelgenner; (Anlamı; sığır sürüsü kadar olup geldiler...)
...
Ne bakrıklaysıňg; (Anlamı; niye bağırıyorsun ?)
...
Urşuk başım torbada, eki közüm şorbada; (Anlamı ; Kirmanım torbada, çıkarasım yok, karnım aç, gözüm de pişen çorbada...)
....
Bostan baylık bir aylık; (Anlamı; yalan dünyada hiç kimsey kalmaz; yaşamda karpuz mevsimi gibi gelip geçer..)
...
Kirtüs bolgan; (Anlamı; öyle kirlenmiş ki, kirden görünmez olmuş...)
....
Oklav cutkan day tigilme; (Anlamı; oklava yutmuş gibi dikilip durma...)
...
Şartmek dayın karama; (Anlamı; şıllık, orospu / orospu  bakma...)
....
Öt day; (Anlamı; ham, yemyeşil ,acı ...)
...
Sokur mışııgın közü day; (Anlamı; kör kedinin gözü gibi ışık vermeyen, karanlık...)
...
Cumarlap cumarlap ata; (Anlamı; buruşturup buruşturup atıyor...)
...
Bir tıngırşık irişkin; (Anlamı; bir halka suçuk...)
...
Kıykalaket yasadı; (Anlamı; ortalığı birbirine kattı , olay çıkarttı...)
...
Al saa bir laf; kes paltaa bir sap; (Anlamı; olmayacak yerde, söylenen ilgisiz söz...)
...
Tögülgenden calap kal; (Anlamı; eline geçen fırsatlardan yararlan...)
...
Aytkanını ayta bere; (Anlamı; söylediğini tekrar tekrar söylüyor...)
...
Cavun köpüydü; (Anlamı; yağmur çoğaldı...)
....
        Avzundan kirdi; burnundan şıktı; (Anlamı; diliyle kandırdı...)
...
İşindeki tışında; (Anlamı;  saklısı gizlisi yok...Her şeyi ortada...)
...
Akay campiygen; (Anlamı; adam  yana doğru eğik duruyor...)
...
Cavun cavganda tavan tamzıy; (Anlamı; yağmur yağdığında dam akıyor...)
...
Sokur tutkanından ayrılmaz; (Anlamı; alışkanlıklarından vazgeçmez...)
...
Kumkuyluk olmak; (Anlamı:  kalabalığın oluşturduğu kargaşa...)
...
Sen sırtıňgı  sıylarsaňg , sırtta seni sıylar, (Anlamı; sen elbiselerini güzel kullanırsan, uzun süre ondan  yararlanabilirsin...)
...
Tiş tırnak; (Anlamı; çok çalışkan; cimri; kavgacı..)
...
Her balık degenge şolpa alıp koşa; (Anlamı; kim ne iş buyursa, hiç düşünmeden koşuyor...)
...
Ulkum bet;(Anlamı; tombul ve sarkık yanaklı...).
...
Başımda baytaran mı bar?; (Anlamı; başıma toplandınız başımda kabe süpürgesi mi var ?)
...
Anam aydaldı; (Anlamı; anam ağladı...)
...
İmiriň İti  day cata; (Anlamı; rahatı yerinde, yeyip içip yatıyor...)
...
Mınav keldi Şam totay; (Anlamı; bu kız  geldi, zaten gittiği de yok...)
...
Şalası cangan şingen day koşa; (Anlamı; Götü tutuşmuş yanan çingene gibi koşuyor...)
...
Deli çokmar cıyar; (Anlamı;Deli iyi kötü/ temiz/ pis demeden her şeyi toplar...)
...
Cavunda cibirsiňg; (Anlamı; Yağmurda ıslanırsın...)
....
Carga yapıştı; (Anlamı; çok sevinerek yapıştı; bırakmıyor...)
...
Katalaňg katalaň; (Anlamı; kendine özgü yürüyüş şekli)
...
Duvul duvul; (Anlamı; heyecanlı heyecanlı yürüyüş şekliyle...Nasıl yürüdüğünü fark etmeden yürüyor...
...
Şalaňg şalaňg; (Anlamı; telaşlı telaşlı; hiçbir şeyin farkına varmadan yürüyor...)
....
Üyrüle üyrüle; (Anlamı; dalgalana dalgalana...Belli bir ritme göre hareket eden...)
...
Mınav totay Cozutgan; (Anlamı; bu kız  yoldan çıkmış...)
...
Karnı küptü; (Anlamı; ishal olacakmış gibi karnı  şişti...)
....
Tumtakday boldu; (Anlamı; karnı iyice doydu...)
....
Köküy közlüm; (Anlamı; gök gözlüm, mavi gözlüm...)
...
Köreyazganedim; (Anlamı; istemeden görüverecektim...)
....
Cürek cargan;(Anlamı; bitkilerin yaprak çıkartmaya başladığındaki ilk görüntüsü insan yüreğine benzer.)
...
Corgalap kete; (Anlamı; koşarcasına hızla gidiyor...)
...
Kozgalak tüştü; (Anlamı; aniden telaşlandı, şaşırdı..)
....
Hırsızıng özü aytmasa közü aytar; (Anlamı; hırsızın kendisi söylemese de suçunu gözleri söyler...)
....
Aptir – septir; ( Anlamı; düşe kalka...)
...
Ölüm kartga yakın; (Anlamı; Ölüm yaşlıya yakın...)
...
Cantık dayın  cebiń bar, Mışık dayın aşama;(Anlamı; cebin dolu, kedinin yediği gibi az az yeme...)
....
Anam şay, babam şay; (Anlamı; Vasiyetim de şay...)
....
Kumannı toturup, otnug başına kuyuńuz  diymen ańlamaylar...(Anlamı; ıbrığı doldurup ocağın başına koyun diyorum anlamıyorlar...)
....
Tańrı coysuń; (Anlamı; Allah canını alsın...)
...
Katseńg kat; (Anlamı; ne yaparsan yap...)
...
Aynanayım balamdan; (Anlamı; çocuğuma kurban olurum...)
...
Tapsa aşar, toysa oynar; (Anlamı; bulsa yer, doyarsa oynar..)
...
Elden elek, tavdan taşak; şay pişirdik...(Anlamı; zor koşullarda çay yaptık...)
...
Akam üyde; (Anlamı: Babam evde...)
....
Otga közge tüşmek(Anlamı; paniklemek...Ne yapacağını bilememek...)
....
Akamalar toyga kelmiy; (Anlamı: Babamlar düğüne gelmiyor...)
....
Kiev mışıknı köteklep öttürdü; (Anlamı: damat döverek öldürdü...)
...
Betimi cuvamıyman;  (Anlamı: Yüzümü yıkayamıyorum...)
...
Mına ballar töbeleşe töbeleşe cılay; (Anlamı; Bu çocuklar kavga edip ağlıyor )
....
Sıyrağın sasıy; (Anlamı: Ayağın kokuyor...)
....
Karvulem kayda; (Anlamı: Ayakkabım nerede ?)
....
Sıyırlarıng  eşmekleri Tamşılar; (Anlamı: İneklerin memelerinden süt damlıyor...)
....
Sıyırlarıng  eşmekleri şalkaygan; (Anlamı: İneklerin memeleri çalkalanıyor...)
....
Katesińg  aruvmusuńg;  (Anlamı; Nasılsın, iyimisin ?)
....
Buşeni öttür;  (Anlamı: pireyi öldür ... )
.... 
Tepreşke şıkmak; (Anlamı: Piknik yapıp eğlenmek...Zamanı boşa harcamak.. )
...
Taz başınga taz mı istiysing; (Anlamı; kel başına çiban mı istiyorsun?)
....
Kulağınıng tibi halva kokuy; ( ölüme yaklaştın artık...)
...
Kekreğimden keldi;(  midem bulandı)
...
Mına katıkka şıbınnar şongan; (Anlamı: Yoğurda sinekler konmuş...)
....
Cartı saküv kiygen bala; (Anlamı: Çocuk eski bir ceket giymiş...)
..l
Pışaklarnı cańıdıńız mı;  (Anlamı; Bıçakları bilediniz mi ?)
....
Bala carımadı; (Anlamı; yemek yiyen çocuk doymadı... )
...
Egeşe eğeşe kete;  (Anlamı; iddialaşa iddalaşa gidiyor...)
...
Mına balanı coyt kel; (Anlamı: Bu çocuktan ek-gel...)
....
Kün aylandı;  (Anlamı: Akşam yaklaştı...)
...
Köp aşama avdarırsıńg; (Anlamı; çok yeme kusarsın) 
...
Şapta şebelekge beńgziy; (Anlamı; hiçbir şeye benzemiyor...)
....
Mostrası bar mı;(Anlamı; örneği var mı?)
....
Yüzge şıktık tüzge şıktık; ( Anlam : Rumi takvime göre Kasım 100 deyince, doğanın uyandığına, artık kıştan kurtulduğuna inanır Tatarlar...Kasım‘ ın 100 ü de 15 Şubat a denk gelmektedir...)
....
Abirlining kışın; kuduruk itning  tişleğeni day bolur;
(Anlamı; Nisan ayının kışı çok ciddi ve sert geçer...Gerekli önlem alınmasa, insanı köpeğin ısırması gibi ağrıtır...)
....
-Sakıngız  abirlining kışından, camıznı ayırır eşinden;(Anlamı; Nisan ın kışı öyle güçlü geçer ki; bazen soğuğa en dayanıklı hayvan olan camızı bile eşinden ayırır...)
.....
-Bir şiyni sınamadan almak, abirlining kışında; sakuv kiymeden tışarı şıkkan day bolur;(Anlamı;alış/ veriş yaparken, deneyerek almanız gerekir...Denemeden alırsanız, kışın ceket giymeden sokağa çıkan kişiler gibi donup kalırsınız...)
....










TATAR TÜRKLERİNİN  ŞINGLARI...
(maniler – şiirler – tekerlemeler )

Biz bizni tanısak bizge uşasak/Avuynan kıtayga bolmadedik uşak
Şimdi cavun cavdu küneş görünmüy/Bizni kurtaracak kelecek kuşak...
...
İlle canım kıygaşa/ Beş on börek 
Kudaşama( dünürüme )  tiymeńiz/ Mağa  kerek...
....
Üyülüp catkan tobandan / Saman aruv... 
Celbirek gezgen soktadan / Şoban aruv...
.....
Mal   degende  bar edi bir tanası/ Men bargaşık ölgeydi kart anası.......
...
Şıng  bilmesen sana şıng  üyreteyim/ Boklu Şarık boynunda süyreteyim...
....
Irafta mamelek işinde kaşık/ Men sennen şınglaşmam/ Avzun sasık..
....
(bir kız torunu  tuvganda, müsemma nenem mınaday şıng  ayta )
Dumbul bumbul  dumbulduk / Ulmu eken dep umsunduk,
Kız bolsa da kuvandık/ Molla akamdan dua aldık 
60 arşın al kumaş/ Satuv(çeyiz) keldi kızıma ...
....
( Cenboyluğun (delikanlı ) birevi  üylenmek istiy;
ayyesine (annesine ) aytgan...Ayyesi de; uluna ; 
-Zeminabay Borçka kız bere ket iste...degen, ketip istegen )
-Mal degende bar bır alatanam/ Borçka kız bolsa al dedi anam...
Kızıń Ayyesi;  cevap ayta;
- Mal degende bar eken bir ala tanańg/ Borçka kız bolmaz halt etken  anań...
....
Cem boyluğun(delikanlının birisi )birevi Tatar totaylarını(kızlarına )sınav yasay...
Aksarayıń şeşmesi  beder buzlar/ On eki ayın ezanı kaç eder kızlar?/ 
Toyaylar cevap bere;
-Avzıń  şeker şerbet limon tatıy/ On eki ayın  ezanı bin sekiz yüz okuy...
....
Elimde cün tarağı/ Cün tarayman ,
Dayımın ulu bolsa da/ Men baraman...
....
-Menim karnım aşıktı ne aşayım ana yav?
-Eşkit(davar ) tavga ketti ne bereyim balam yav?
-Tavuk soyda cilik ber  onu aşarman ana yav ?
-Tavuk kurkka cattı  ne bereyim balayav?
Koraz keste  cilik (but)ber onu aşarman ana yav...
...
Akşam boldu kün endi ekindiğe/ akan seni berecek ependige,
Akam berse men barmam ependige/ Özüm saylap barırman kekelliğe.
Akşam boldu kün endi taktalarga / Akan seni berecek softalarga/ Akam berse men barmam softalarga,
Özüm saylap varırman yosmalarga...
....
Aylan aylan centilmen/ Centolganda vay 
A kız kayda barasıń/ Ben turganda vay...
....
Kök köz Bayar otura / Tüfekke şaşma totura,
Eki kazak bir papaz/ Dinińi de ber dep otura...
...
Toyga buyuruńuz toyga/ Caşlar  kave tüymeğe,
Kartlar kave işmege..
....
Cuvura cuvura Zaydebay /Balak bavu üzülgen,
Ay betli eğen Medine/ Konakka barıp süzülgen....
Medinem kaşgan kecesi/ Cavun cavgan  sebelep,
Siyit Osmanga ne bolgan/ Caş Bikesin töbelep
...
Kurban bolayım Kerim sağa/ Eşeknen odun ketir mağa,
Pakla şorbası/Yasayım sağa...
...
Tarhana tartar/ Boğazımı  cırtar,
MAMELİKA(tatar yemeği ) kardaş/ kel meni kurtar...
...
Vay malayım malayım/ Seni kaydan tabayım,
Sen BEH dep şıkkanda/ Korkgan kişiler men  bolayım..
....
Bargan edim barınga/ Aş tapmadım karınga,
Şingene şıpıt  olmasedi/ Sışar edim cerninge...
....
Akam akam  al akam/ Alma satıp kel akam,
Kesem unutkanman dep/  Şılkav(bahane)  ette kel akam...
Akam da Aksarayı yasatkan/ Cavun cavsa Tamşılar(damlar),
Akamın meni de köresi kelse/ Atına da minip kamşılar..
....
Sepet sepet  cımırtga/ Anay meni unutma ,
Bala ketken askerge/  Üy aylanıp cılaylar...
.....
Şalkayganda şal saküv/ Cerge tiye avuzu
Açıp cürgende/ Topur tüye...
....
Eki tüttüt bir metiy/ Dımbırdar da dımbırdar,
Onu körgen insanlar/ Ircańlar da corgańlar...
...
Baş kazığın baş taktan/ Can alatın/ İşte kudam ketirdik amanatıń....
(ölü mezara konulurken söylenen dua şıng)
...
Siyt Osman Saray saldırgan ay boyganda boyga 
Sen nişanda yok edin ay hoş kelding toyga...
Kazan kazan aş pişirirsin/ Soğanın yokmu,
Öz başınga toy yasaysıń/ Tuvganıńg yok mu?
...
Şelebim şimşir kaşıktan/ Şebelim neni,
Ben şelebime aşıkman/ Şelebim neni...
...
Akamın bağına bir bercimek ektim
Bercimek te bercimek/May tatıy miybarek...
...
Sokurdana  berme öz başına/ Tavuk boku çakarman,
Taz başıńga...
...
Cürüńüz ballar toyga ketiyik/ Toy elińg eken nemizge kerek ,
Cürüńüz üyke ketiyik....
...
Kişkene kelin akası/ Ot başına oturtsak 
Maylı kalakay yasatıp/Cıllı cıllı aşasak...
....
Köp aşadık şay–kalakay/ Sağa zor boldu – bolmadı kolay...
Her gün kel bizge/ aşatayım şiberek sizge...

Cılankale kalakay/ Ciyan(Ceyhan) nehri Nogay çay bolsa,
Tüm  ormanlar şomakay bolsa/ İşsem işsem  toymasam...
....
Bir elinde kalakay/ Bir elinde şomakay 
Şomakayda sarı may/ Şalpap şalpap  şomurdata şomurtada Nogay şayı işe Veli akay..
....
Şagarak dolu mayımız bolsa/ Cartı cartı kaşıklarımız bolsa,
Aşasam aşasam koymasam/ Kene toymasam...
....
Üyken börek yasadım/ kaygımı tencerege saldım...
...
Sarı may sarı may,
Seni körmegenime tamam boldu carım ay...
Seni körmeğenimden beri/ Kanmım ekmekke carımay...
....
Kaşıkbörek men işmem/ Bal katmasań
Karartıńı coyarım/ Söz katmasan...
...
Oturşuń  oskaysız odurayıp/ A gız seni kim alır/ Para sayıp...
.....
Şiy şiy etermen/ Şibörek berseng ketermen...
...
Köp köp etermen/ Köbete berseng ketermen...
...
Kıy kıy etermen/ Kıygaşa berseń  ketermen...
..... 
Bizim Ünalgı(Radyo ) türkü aytmay ,
Yaşar türkü aytkan ünalgı(Radyo ) ketirecek...
...
Atmağa tuz yok/Cılt etmeğe may yok, 
Sürtmeğe sabın yok/ Ne kave var ne de şay?
Ne yasasıńg melvadabay?
...
Tatar akası , kızını süye ;
-Cılavuk bolsańg  akan bolmam  Miyrem kız...
Astına şışsańg babańg bolmam Miyrem kız...
...
Orak değenińg kayday bolur?/ cańı  tuvgan aydan boolur..
Sepet denińg kayday bolur?/ Tavugun kötü day bolur...
...
Tüşünemen  tüşünemen/ kuman elde kelemen/
Betimi cuvayım dedim/  cuvamayman...
....
ÇİĞBÖREK...
Ustası keldi Kırım dan/ Sarı buğday unundan/ Cıllı, cımşak mayalı şibörek...
Ah şiböreknen/ Kim össe/ Hastalık neken bilmez..
Balaban bir doktor/ Aytkan tansiyonunu/ Bir kartka  ..Babayga başka şare yok,/ Şibörek kerek...
Sağ  başıńa kelse/ Avur bir sancı  Dakikasında keser/ Şibörek ilactır...
Ataydan kalma aşlar/ Etli mayalı kamuraş/Şiböreknen, mamelek/ Katlama cantık,tögerek, Mantı tatar...
Ah şiböreknen/ Kim össe/ Hastalık neken bilmez..
...
TATAR TÜRKÇESİYLE  TAPMACALAR (BİLMECELER)
Kaliy catar; mırza basar; katı kirir, çımşak şığar...
(Değirmen...)
....
Caypı catar/ Sivri sürter,
Ekisiń arasında  bir iş biter...(Yufka ekmek)
...
Belini buğup bağlağan, suga tüşüp oynağan (salma isimli özel yemek )
...
Aşılganı aşılgan  Eki tarafından tüy pitip / Cumulganı ne eken / (Göz...)
....
Tögerek aran/Astı boran/ (Un eleği)
...
Biz biz edik bizedik/ Otuz eki kız edik 
Takta şıka tizildik/ Tan  atkanda coyulduk / (32 diş)
...


TATAR TÜRKÇESİYLE YAKIŞTIRMALAR..
Tatar tekneye batar/Tekneden çıkar  Horoza biner/ Elma satar...
....
ŞİBÖREK
Tatar balası totayga aytgan;
-Mağa şiberek ber aygız...
Totay balağa aytgan..
-Şibörek bersem mayı ağar /anam tuysa canımı cağar...
....
Cavunda dam tıpırdısı/ apakay sokurtusu bolgan yerde turasım kelmez...
Para şıkırtısı/ sofra tıkırtısı bolgan yerden gidesim kelmez...

ÖRÜMÜM
Kartanam başına torunnarını cıygan: mınaday ayta:
-Mınav körgenneriňgiz  benim örümüm...
Kongşusu( eteni üstlerine sallay ) mınaday ayta;
-Örümü maaa, körümü maaa...
Alla maada bersing bunday...
...
MAGA KÜLÜňÜZ...
Urkiye hala  mınaday ayta;
-Balam balam; sakatga, sokurga(köre) külmengiz...Menday karta külüngüz...Siz de kart boluňguz..
....
KAYNANA BOLMAYASICA...
Kaynanası kelinine aşuvlangan;
-Kaynana bolmağa ermeyesing...
....
TOSBAA
Tosbaanı atkannar;
-O bağ bolmasa, bu bağ bolsung...degen..
...
KÖP SAĞINGANEDİM
Kaydasıňg balam kaydasıňg / Körgenime bek kuvandım...
Köp sağınganedim  Sağınganımdan ürayama kirer bolganediňg
...
İMANIMI KIZDIRMANGIZ 
İmanımı kızdırmaňgız/ Pire uçun corkannımı cağarım ,
Sışan uçun samannıknı cağarım..
...
BALA CUVMA
(Çocuğu banyo yaptırırken söylenen tekerleme)
Şingene şit/ arkası bit/ Bir kuman su/ arkasını cuv....
...
KIZLARNI KÖRGENDE
Karnım avura/ Cüreğim burka, Kızlarnı körgennimmen/ Üşeğim kaka...
...
HARKUT..
Harkut/ torbangı sarkıt/ Bediyanı al ket...
....
Patırga pıs/ Kötüňü kıs...
....

TATAR TÜRKÇESİYLE  FIKRALAR...

TAVŞANIN
KART BALASI...
Tatar akaylar avga ketgen;  karşılarına ölgen bir eşek şıkkan,
Akaylar eşekni evirgen-çevirgen; ne bolganını anlamagan...
Kaytıp Akıldanege ketgenler...
-Bu ayvanın ne bolganını anglamaymız değerler...
Akıldane gelgen  evirgen-çevirgen...
-Bu bolsa bolsa temiz tavşanın kart babası bolur...degen...
....
EŞEK ARISININ KARTAKASI...
Tatar akayları  gezmege ketken... 
Cuvurur eken karşılarına  bir düşken ucak şıkkan...
Akaylar evirgen çevirgen ne bolgadını  şıgaramaganlar...
Ketip Akıldanemizge tanışıyık  degenler...
Akıldane de kelgen evirgen-çevirgen;
-Bu bolsa bolsa eşek arısının kartakası bolur...değen...
...
BİÇER DÖVER...
Yellibel Köyünde, Raziyedaday cangı kelin kelgen, cangı  üylüyeken; biçer-döverni o yaşına kadar körmegen, bilmiyeken...
Akşam bolgan  Akayı(İlyas ağa) üyge kegen...
Cuvura cuvura  akayına;
-İlyas İlyas...Ne kördüm bile misin?
-Ne kördüng degen?
-Ben bir şey kördüm  öngden  calap calap cuta  geri yanından ata...
.....
ŞAY KETİRİńİZ
Ölüm töşeğinde son nefesini vermek üzere olan tatar birden canlanır...
Etrafındakiler;
-Tam öldü...Son nefesini verdi...diye düşünürler...
-SALAVAT KETİR AKAM  SALAVAT KETİR...diyler...
Tatar;
-Mağa SALAVAT malavat kerekmiy, Nogay şayı ketirińiz...değen...
....
NOGAY ŞAYI...
Aklını coytkan Tatar  Ruh Sağlığı Hastanesinde  iyileşken dayın turur...
Hekimler;
-Aklıgını  coytkan edin; biraz aruvsun...Seni mından cibereyik...dep aytarlar...
Tatar bek süyünür...
Hekimler, aklını coytkan ama aruv bolganına inandıkları Tatarga sorganlar ;
-Mından ketgende, dışarıda ilk iş ne yasıycaksın? Dep aytkanlar..
Tatar; 
-Bek özledim...Nogay Şayı içecekmen...der...
Hekim sorgan;
-Kayday yasanır  NOGAY ŞAYI?
Aklını coytkan tatar başlar anlatmaga;
-Bır tencerege su kuyarman...İşine şay atarman...İçine süt katarman...İşine karabiber, tahaan, taze yağı da kuyup içermen...
Hekimler ;
-Bu akay coytkan aklını taaa tabamagan ...der...
Tatarı hastaneden cibermegenler...
Oysa NOGAY ŞAYI  formülü doğru; bizim her gün  içtiğimiz sabah kahvaltımızdır...
.....
APIRSANGDA AŞARMAN
ŞAPIRSANGDA AŞARMAN...
Tatar akay defa kentge engen...
Kalıp kalıp tizilgen sabınlarlı  ilk defa körgen...Aşanacak bir şiy anlağan; bir talay sabın algın; aşamağa başlağan...
Sabın köpürgen, köpürgen, köpürken...
Tatar kendi kendine diyeken ki;
-Abırsang da aşarman, şapırsang da aşarman...
Ben sağa para saydım...
....
TUVARLAR MINADAY  YASAYAMADINGIZ...
Bir Tatar köyünde, öküzün kafası küpün işine kirgen..Köylüler uğraşkan uğraşkan şıgaramağan...
Akıldanelerini şağırganlar...
Akıldane ;
-Ketirińiz maaa bir pışak...değen...
Öküznün boynunu kesken, küpke de bir tekme atgan...
Çevresinde bulunanlarga;
-Tuvarlar mınaday yasayamadıńız mı?...değen...
...
BAYŞIĞIM ...
Cańı  kelin, bayınıng sırtlarını, tıypazlap tıypazlap;
-Bayşığım...Canşığım...diye cuva eken...
Kiri heş keşmiyeken...
Kaynanasının sırtlarını da ;
-Koca kortlak...dep, söğe söğe  cuva eken...
Bayınıń sırtları bimbiyaz olaeken....
Kaynanasıńg sırtları kirli kalaeken...  
....
RUSÇA AYTMAGINIZ..
Moskova da bır TATAR Mahallesi bareken...
Camide Rusça aytkanlarnı azarlagan Tatar  hoca efendi;
-Camige kirgen son Rusça kavara(konuşmayın)ayrtmańgız...
Jina jast bulursuńuz (cehennemde yanarsınız )
TATAR hocanın kendisi Rusça konuşulmaması için Rusça aytkanıń farkında bile değil eken..
....
TAKIRGALAR OMUZGAAA!!!!
Tatar balası askerde Çavuş bolgan;
Komutan bek süye eken...
-Tatar Balası, men 1 saat son kelecem...Bölüknü sen durmadan aylandır...degen...
Tatar Balası da, komutan kentgende askerlerge;
-Catıńgız...Komutan bir saat son kelecek...
10 dakika son komutan kelegoykan; Tatar balası, tatarca askerlerge şöyle degen ;
-Bölüüük...Tur...Bababan akay  keliyatır...Targırgalar omuzga...
....
KAYSI KOMUTANIM...
Askerler çok yorulgan, komutan;
-Karşı tepede eki tene ağaçtan sağdakinin ne bolganını bilirseńiz  10  künnük tatilge  cibrecekmen...değen...
Askerler saymaga başlagan;
-Şam, çınar, dut, değenner...
Komutan bilemediklerine bek aşuvlangan;
Bu sırada olayını cangı tuygan tatar balası karagan;
-Kaysı komutanım...değen...
Komutan;
-Aferim balam....Bildiń degen..
Tatar balası;
-Kaysı (hangisi ?) diyeken...
Komutan,
-Balam bilding ...dese de  , tatar balası 
-Kaysı dep aytmasını sürdürgen...
....
SIYIR
Birevin tarlasına sıyır (inek) kirgen...
Tatarlar;
-Biz bunu kayday şıgarayık? diye birbirlerine sorganlar...
Akıldaneleri;
-Cürüp şıgartırsak  baksan yerini batırır...
En iyisi sürütüp şıgarayık ...degen...
....
KELİN DEGEN KAPİR
-Ulum değen Batur...
Töşek altında catır...
Kelin değen kapir 
Bir tilim ekmekke oynatır...
Kelin (gelin ) kaynanasını oynatmadan, bir lokma ekmek bermiyeken....
Ulunun adı da batur eken; anayı uluna kelinini şikayet etken...Ulu da töşeğin altına  saklangan kaynana öğle dep oynağan; Ulu apakaynı töbeleğen...
....
KARA KASIM...
Tatar  totayları  Kara Kasım nı heç süymüyekenler...
Kına keşesi,  totaylar şıng aytıp;
-Kara Kasım nı tanrı coysun...degenler..
Kara Kasım tınlıgan işün  hemen ketip kumanga bir avuç kırmızı biber aktan...
Totaylar   kenepke ketkende, kırmızı biberden canmağa başlagan...
-Caktın bizni Kara Kasım;degen koşup şıkkan kenepten...
....
SAKÜVÜNÜ COYTKAN 
Bir kızıng nişanlısı şeerge ketken...
Şeerde saküvünu coytkan...
Totaylar, nişanlı totayga takılaekenler...
-Nişanlın bir saküvüne sahip bolamadı...Samık nişanlıń...
Kız da değen ki;
-All alla , şu halkın col bilmemesine karańgız...Barıńg malı coytulur – coyulur ....
Yokung nesi? diyeken...
Nişanlısına toz kondurmayeken...
.....
COYTULUNGUZ
Tatarlar kavede  kendileri için kıyıp özel olarak yapıp sattıkları tütünlerini içip aytışaegenner...
Devlet yasakladığı için, kaçak  tütünü kıyıp, satgannarnı  tutuklayeken...Tatarların en koyu sohbetinde Kolcularnıng kelgenini  uzaktan körgen bir tatar; öteki insanlar  anlap rahatsız olmasıng  degen ve mınıday aytkan;
-Kolcular keliyatır coytuluńuz...
Tatar ayakları, kolcular kemeden kaveden kaşgannar...
Kolcular ketgende , geri dönüp kalganları yerden tütünlerini tüttürgenner...
....
KURTİYİNG  YUKUSU...
Yellibel Köyü  tutması KURTİY adlı   bir gariban bareken...Ramazan da, davul çalıp, insannarnı sahurga kaldıraeken...Bir gün bek yorulgan Kurtiy, iftarını etip erken catgan...
Köyün  muziplerinden İsmail Akay, teravih kılıngan camige keter eken, üyününg önünden keşken, karagan ki, kurtiy yuklay...
-Kurtiy kurtiy tur...Taa yuklaysıńg mı? Saba namazı boldu , camide namaz kılına sen taa davulnu şalmadıng?
Saat falan da olmadığı için, köylüler teravih namazını kılarkan;  Kurtiy,
-Güm güm güm güm...davulnu şalmaga köynü dolaşmaga  başlagan...
Camiden teravih namazından şıkkannar;
-Kurtiy, ne boldu sağa? Taa, biz teravih namazını kılamız...Ket yeringe  cat...Ta sahurka bir talay bar değenner...
Kurtiy pek kuvangan...Ketip catıp, saba karşı birtta davulu şalmaga durgan...
İsmail Akayıńg sözlerine bir taaa inanmağan...
...
SÜT KATIK BOLUR...
Apakayı Tatar bayını sıyır (İnek ) alması içün pazarga cibergen...Akaynı kandırgınnar, sıyır  dep öküz satgannar; akay bir tene tuvar(Öküz)nen dönüp üyge kegen...
Apay ;
-Kattińg sen..Men saga sıyır alman içün pazarga cibergenedim, sen tuvar(öküz) alıp kegensin ?
Akay kendinden emin;
-Bolsun bolgun ballarga süt bolur  katık bolur ...dep duraken...

TİRKEMESENG  KALA...
Tatar akayı, Apakayı ve kaynanasını arabağa mindirgen...Öz anasını da  arabasının arkasına belinden baylagan, cayav cürüteken...
Colda körgenler sorganlar;
-Bu apakay kim?
-Benim apakayım..
-Ya bu apakay kim?
-Kaynanam...
-Belinden arabağa baylap cayav cürdürdügün apakay kim?
-O da menim öz anam...Tirkemeseng kala...
...
BAKALAR...
Bir mışık  bakalarga (kurbağalarga )
-Haydińgiz arkadaşlar  yaylaga ketiyik degen...
Bakalar  onu dinglemep comp comp suga atlağanlar...
Mışıkta orada kalgan...
Yaz kelgen, su kurugan, bakalar ölgen..Mışık şöyle değen ;
-Vatana vatana / şu serilip yatana / ardıç  dibi yayla bolur / selde kalgan böyle bolur...
....
BALA
Tatar apaykayına sorganlar;
-Ulunung  kaş balası bar?
-Kıran kirsing  5 tene...
-Kızınıng kaş balası bar?
-9 tenecik cetişkeni bar...degen...
....
ÖKÜZ  KÖZ KIRPA...
Tatar akayının birevi bir öküzmen tananı arabağa koşgan...Tana heş şekmiyeken, akay öküznü kötekliyeken...
Bunu körgenler; 
-Öküznü kötekleme, tana şekmiy...değenler...
Tatar akayı;
-Öküz tanaga şekme dep köz kırpa  değen...
Bir şeyde büyüğün örnek olmasına örnektir...
....
KÖTEKLEYEMEDİM
Akay Apakayını köteklemek isteğen; bir  zumzuk vurgan Apakayı ölgen... Akay;
-Gene kötekleyemedim apakay seni...değen...
....
KARANNIK DERE KÖYÜ..
  Karaannık dere değen bir Tatar Köyü bareken...Heş gelgen – ketgen bolmayeken...Kuş uşmayeken, kervan keşmiyeken ...
Bir  gün akayın birevi  köyden şıkkang başka bir köyge Bargan...Karagan ki bayram bolganını körgen...
-Bu nening  bayramı? dep sorganda...
-Ramazan bayramı degenner...
Akay Karannık dere köyüne kegende, degen ki;
-Arkadaşlar Köyümüzün kadrini biliyik...Ramazan kegen keşken kaberimiz bolmağan...
....
KART KIYAR AŞANMAZ...
Ulu üyde kaan apakay; onu körmüyeken...
Totaylarını turmadan azarlayeken; bir gün de degen ki:
-Ne bayga barmaysıňgız, kart kız bolacaksıgıňız..Kart kıyar aşanmaz...
....
BALALAR KÖBÜYÜR
Akşemsettin in apakayı bek saf eken; apakayına  diyeken ki;
-Koradan taşlarını cıy, cıymasang balalar köpüyür...
Apakay da inana eken, taşlarını  etene cıyıp cıyıp aketip töge eken...
Balalarınıng köpüymesini istemeyeken...
-Azgana balalarga taa kolay kararman...diyeken..
...
TATAR TÜRKÇESİYLE  DİYALOGLAR
Alıcı;
-Mına taranı kaşga beresing?
Satıcı;
-Sening çün bir uruplak buğdayga bolur...
Alıcı;
-Savkuvnu kaşga beresing?
Satıcı;
-Eki mecidiyege bolur...
Alıcı;
-Almanı kaşga beresing;
Satıcı;
-eki mecidiyege bolur..
Alıcı;
-Tuvarnı(öküzü) kaşga beresing?
Satıcı;
-Keşen sefer berdik alamaya yazdık; Piyatını köp bulganediler...Keşende 60  mecidiye degenedik, Kırka bolur..
fiyat sorup almagan kişige, satıcı mınaday aytgan;
-Mavtüv müsüng? Tonkga cenabet...
....


TATAR TÜRKÇESİYLE  HİKAYELER...
KOŞANAY – KUZU... 
Bir Tatar akayıng koşanayı adlı bir kuzusu  bar eken...Akay odun cıymağa ketgen , koşanayına da tembih etken;
-Kapını sakın kimsege aşma...
Bunu takip etken ayuv  kapıga kelgen, işerdeki konaşanayga seslengen;
-Tavdan cıydım tav şeşek/ kırdan cıydım kır şeşek/ aş koşanayım kapını 
Koşanay ;
-Sen benim anam tuulsung, benim anamın sesi ince, ayakları biyaz edi değen...
Ayuv hemen demircige ketip tilini dövdürgen, sesini inceltgen, ayaklarını kireçke boyagan geri kelgen...
İnce bir sesnen;
-Tavdan cıydım tav şeşek / kırdan cıydım kır şeşek / aş  koşanmayım kapını ...
Koşanay kapını aşganıman, ayuv kuzunu calap cutması bir olgan...
Akay üyge döngende, koşanaynı ayuvnun aşağanını körüp köp üzülgen,  intikam almağa karar bergen...
Derin bir kuyu kazgan, işine ateş cakıp köznen toldurgan, üstünü dallarnan şeşeklernen  kapatıp süslegen...
-Ayuv kardaş, bu akşam yemekke davet etemen, kuzu kızartması bar...degen...
Ayuvung avzunu şapırdata şapırdata kelgen...Kuyunun kenarına oturgan;
-Hoş keldin degen...
Ayuv tam sofraga uzanacakken;
-Ayuv kardaş kak hele astıngda kırgışım kalgan degen...
Ayuv kakarken , arkasından köz tolu kuyuga itekleğen...
Ayuv ateşte canıp inlerken bakıraeken 
-Vay ayaklarım, vay kollarım, vay başım diye feryat edekeen...Akay da;
-Ohhhh boldu...Sen  nasıl   menim  koşanayımın ayaklarını, kollarını, közlerini aşadıng diye süyünüp kalgan...
Böylece ayuvdan intikamını algan...
...
AYUVNUG BALASI...
Ayuv balasını  algan armıt toplama ketgen...
Ağaçka şıkkan; armıtlarnı kobarıp kobarıp  ataeken, balası yerge tüşkenini aşay, aşay,  eken...
Ayı aşuvlanıp aşağa engen, balasını catırgan, kımıldamasıng diye üstüne kocaman bir  taş kuygan...
Armıtnı toplap pitirgende, karaan ki  balası taşıng astında ölgen...
-Mıjgaaayyy..Mıjgaayyy ...dep cılagan...
...
BİR ŞIBIN
Akayıng apakayı arılarga bilmeden zeyir aktan...Bir kovan arısını öttürgen.... Akay apakayını töbeleyeken, apakayı da;
-Alla alla be bir şıbınman şıbınnı mı bolacağeding? diyeken...
Yasağanının köp balaban suş olganını bilmeyeken...
...
TÜTEEN KARABORAN...
Catalak bir kartanay bar eken; cıllardır catıp tışarısını körmüy eken...Üyününg işinde keşeken ömrü...
Yaz keen, hava köp sıcak bolgan...Catalık bolgan uşun  apakay  kış mı yaz mı keenini bilmeykeken...
-Ballar dışarıda ava kayday? dep soragan..
Ballar da; 
-Katecek acep havanın sıcak bolup bolmağınını bile mi değenner ki;
-Tüteen karaboran...Köp suuk.. bar değenler...
Bunu tuygan kartanay, titreeen corganını başına şekken...
-Oooooh....değen...
....
KANIMLIĞIM TUTTU...
Akayıng bir evi bir kızman üylenmek istiy...Kız değenki,
-Men sennen üylenirim ama benim bir kusurum bar...
Akay da;
-Her türlü kusuruňgu kabul etemen....Yeter ki menimnen üylen değen...
Kız ,
-Senede bir sefer kanımlığım tutar...
Akay;
-Bolsa bolsung... değen...
Üylengenler...
Aradan bir vakıt keşkende, apakayın kanımlığı tutkan...Tışarıdan bir tilençi kelgen, bir şiyler isteyeken...
Apakay da  ateşteki kazanga tavuk kuygan, pişrie eken..
Tilinciğe değen ki;
-Menim bu gün kanımlığım tuttu...Keş işeriden bir şiyler al ketir...
Tilenci içeri kirgen, karan ki kazanda tavuk bar...Hemmen tavuklu alıp torbasına kuygan...Şarğıını da  kazanga kuygan...
Apakayka değen ki;
-Sening bu gün kanımlığın tutkan bosa, ben saa bir oynayım da öyle ketiyim...deeğen...
Şingene başlağan şıng aytıp oynamağa...
-Senin tavuk menim torba işinde; menim Şarık senin şorba işinde...Apakay da;
-Bek kuvandım....Aruv türkü aytasıng, aruv oynaysıng...Aruv göbek atasıng...değen...
Akşam bolganda akayı keen, karan ki kazanda bir Şarık şıkkan;
Apakayını bir kötekleğen, bir kötekleğen...
Apakayı da;
-Kanımlık kim men kim? Bir taa bunday  bir şiy yasamayacakman dep tövbeler  bolsun bundan bu yak...değen...
....
MAMITÇA AYAKKABI...
Ciyang ın Yellibel Köyünden bir TATAR kızla  evlenen, hem imam hem de öğretmen ve devlet memuru olan: halkın ifadesiyle;
-Mamıt Akay; bek sayılıp süyeleken...
Caň şıkkgan lastik ayakkabını alıp giyip  köyge ketirgen...
İlk onun kiygenini körgen köylüler;
-Mamıtça Ayakkabı.. demeğe başlağan...
O günden beri bu ayakkabının ismi halen Yellibel Köyünde Mamıtça Ayakkabıdır...
...

MONŞAK...
Ciyanıng Yellibel köyüne katırman bir çerçi kelgen...Öteberisini ortaa tökken...
Aklı ermeğen bir kız, bir de ul bala ketirgenner...Kız  balası  çerçinin mallarının arasında bulunan MONŞAK(Boncuk) algan..
Ul bala pışakka yapışkan...
Yaratılıştan, ul ve kıznıng katecekleri bellirgendir...Uluňg
silahka, kıznıng süsge tüşkünnüğü değişmemiştir....
...

MIŞIK (TAKMA DİŞ/TOTAL PROTEZ)AŞAMAY...
Bek fakir eken tatar apakayı....Tişileri dögülgen song tamak tatkırgan...Köp süyüneken...Yakınnarı da;
-Mışık damak tişingi aşar...Mışkka kaptırma...dep korkutaekenner...
Tatar apakay beti sabınna cuvareken damak tişini şıkartıp canına kuygan....közlerini de sabunnagan: ..Muzip bir  yakını kegen;
-Miyaaaav... degen, takma tişlerini aketken...
Betini curgareken tatar apakay bek heyecanlangan...Közlerini sabunu sabunu aşgan, közleri cangan...
-Kördüngüz mü ballar, mışık benim tişlerimi alıp ketti..Mışık dişlerimi calap cuttu...degen...
Bir cılaan, bir cılaaan...Bir süre songra acıganar apaykayga ketirip takma  tişlerini;
-DADA MIŞIK DİŞLERİNGİ AŞAMADI...dep dalga keşgenner...
...

TAVUKKA ADIMI KUYGAN...
Urkiyedaday  Melvadabaydan, bir tavuk algan...Atını da Melvade tavuk kuygan...
Melvadabay Urkiye Dadayıng üyüne gezmeee ketken..Tavuk oradan şıkkanda, Urdiyedaday;
-Mına Melvade tavuk yerinde turamay...Korazlarnıng ardından koşup geze değen...
Addınıng tavukka kuyulganına bek alıngan Melvadabay, kakkan üyüne ketken, Urkiyedadaynan yıllarca konuşmağan ...
....

BETERİNG BETERİ
Urkiyedaday köp kastalangan...İbramakayın Tükkannına aspirin almağa ketken...İşeri kirerken, onu körmegenler...
İşerdekilerden Hacemetakay; birden aşuvlangan ; 
-Arkadaşlar, betering de beteri bar...Urkiye ni közügüňüzün önüne ketiringiz...
Urkiyedaday bunu duygan, bir aşvulangan, bir aşuvlangan...
-Maga ne bolgan da bundan aytasıng?
Bakırıp şakırgan...Şıkkan ketken...Acemetnen yıllarca konuşmağannar...
...
PİS APAKAY...
Tatar pakay otobayda(avludaki ocakta) aş pişireeken...Tencireni şömşenen karıştıraken...Katına bir it kegen...Apakay , şömşenen , itning başına bir vurgan:
-Pislikten heş hoşlanmam değen...
Şömşeni kazanga kuyup karıştırmaa devam etken...

...
BOLSA BOLSA 
Tatar  keday ını (delikanlı)  üylendirgenner; sabanan sorgannar;
-Kelinni kayda  taptıng?
Canngı kiyev;
-Bolsa bolda bunday bolur...dep, Apakayını övgen...
....
KÜRSÜ TEDAVİSİ...
Yellibel Köyündeki Tatarlar eskiden üşüten hastayı tedavi etmek için çok ilginç yöntem kullanırlardı....
Soba henüz icat edilmediği yıllarda , ocakta sürekli ateş/ köz eksik olmazdı...Yatağı sererken ayak ucuna da temiz bir tenekeyi ağzı yatağın içine gelecek şekilde yan yatırırlar; küçük bir bakır tabağın içine  biraz kül koyduktan sonra ortasına biraz köz koyarlardı...Tabağı da tenekenin içine koyarlar, hasta yatağa yatırılır, ayaklarını fazla uzatmazdı....Üstüne de bir yorgan örtülür, teneke içeride kalacak şekilde örtülürdü....Böylece hasta terletilir ve tedavi edilirdi...
Bu tedavinin adına da KÜRSÜ derlerdi...
....

DÜĞÜN VE ŞEKER ARMAĞANI...
Yellibel Köyünde düğün davetiyesi olarak her eve okuntu adı altında peşkir(Avlu) dağıtılırdı...Düğün evine her gelende “Hayırlı olsun “birer kilo çay şekeri” getirirdi...
Daha sonra da kırkım adı altında düğün sahibine para yardımı yapılırdı...
...

MEYVE ADLARI...
Ataylarımızın  ağaç adları...
Kartbaba  inciri...
Kelinşek inciri...
Kuş inciri...
Orak inciri...
Kuş bogu inciri...
Kokulu zerdali,
Pambık zerdali,
Tokmak zerdali,
Oğrak zerdali...
Tokalı zerdali...
Belben; incirin kabuklarının soyulup lapa haline getirilmesi ve çaputların üzerine serilerek 1 santim kalınlığında kurutularak genellikle kış günlerinde  tüketilen bir gıda maddesi...
...


TATAR TÜRKLERİNİN  YEMEKLERİ...
NOGAY ÇAYI...
Malzemeler; 2 bardak su,  2 yemek kaşığı Türk çayı, yarım kilo süt, 1 çay kaşığı tuz, bir tatlı kaşığı karabiler 1 yemek kaşığı tere yağı, pirişilmiş yeşil biber, ya da biber salçası...
Yapılışı; Bir tencereye su koyulur , içine çay atılır...Çayın rengi suya çıkana kadar kaynatılır...Tuz ilave edilir...iyice kaynayınca  süt eklenir...Karabiber eklenerek  beş dakika iyice kaynatılır..
Sonra bir kasede yemek kaşığı tahin iyice çırpılarak  ilave edilir...çırpılır...Çay servisi yapılır, üzerine bir tatlı kaşığı tere yağı ilave edilir...Çanağın içine  ekmek doğranarak, yemek kaşığıyla tüketilir....Ayrıca zevke göre çayın yanında közlenmiş kırmızı biber, ya da kırmızı biber salçasıylasıyla da aynı anda tüketilebilir......
....
CANTIK...
Malzemeler; 1 kilogram un, 1 tatlı kaşığı tuz, biraz yaş maya; iç için 3 tane ince doğranmış soğan, 2-3 yeşil biber, yarım demet maydonoz, bir kalıp peynir, yarım çay bardağı sıvı yağ, 1 tatlı kaşığı  salça, yeteri kadar tuz...
Yapışılı; Hamur  kulak memesi kıvamına gelene kadar yoğrulur, mayalanmaya bırakılır...Daha sonra iç için hazırlanan malzemeler derin bir kapta karıştırılır...
Mayalanan hamur  iki çeşit parçaya bölünür...Bir parçayı tepsinin altına  yayılır...İç malzemeleri  bu hamarun üzerine konulur...Üzerine diğer hamurlu kapatılır , börek kare şeklinde kesilir, üzerine yağlı yoğurt sürülüp 180 derecelik fırında pişirilir...
....
KIYGAŞA...
Malzemeler; yarım kilo un, 1 tatlı kaşığı tuz, bir tatlı kaşığı yaş maya....
Yapılışı; Malzemeler su ile karıştırılarak kulak memesinden biraz daha cıvık bir hamur elde edilir...
Hamur 30 dadika mayalanmaya bırakılır...Çöğün kazan denilen özel bir dökümden yapılan  kazanda bir su bardığı yağ iyice ısıtılır...Hazırlanan hamur cıvık olduğundan elde hızla açılarak yarım sanmtim kalınlığında avuç içinden biraz büyük daire haline getirilir ortası parmakla delinir...Bu hamur önceden hızarlanmış kıygın yağda kızardıncaya kadar bir şiy yardımıyla çevrile çevrile pişirilir...Domates, peynir, zeytin  ve çayla servis yapılır...
...
MALAY
Malzemeler; 1 çay bardağı şeker, 250 gram mısır unu, su...
Yapılışı; Şeker, mısır unu, su karıştırılarak kek hamuru kıvamında birk hamur elde edilir...Bu karışım bir gece bekletilir... Ertesi gün yağlanmış  tepsiye çok   kalın şekilde dökülür ...  200 derecelik fırında 40-45 dakika pişirilir...
....
SÜT BULAMIK
Malzemeler; yarım kilogram süt, 3-4 yemek kaşığı un, tereyağı, toz biber, tuz...
Yapılışı; Süt ve un iyice çırpılarak pişirilir...İçine bir miktar tuz atılır...İyice koyulaşınca ocaktan indirilir ve servis tabaklarına koyulur...Üzerine tavada eritilmiş tere yağ ve toz biber ilave edilir...
...
KARTALAŞ
Malzemeler; yarım kilo un, yarım kalıp yağsız peynir, iki yumurta, 2 paket kabartma tozu, 1 tatlı kaşığı pakmaya...
Yapılışı; Malzemeler karıştırılarak yoğrulur...Kulak memesi kıvamında hamur elde edilir...Hamur yarım saat dinlendirilir...
Hamur mandalina büyüklüğünde bezelere ayrılır...Ayrılan hamur yemek tabağı büyüklüğünde açılıp saçta ya da teflon tavada çok az yağ dükülerek iyice kızartılır....
...

KÖBETE...
Malzemeler; temizlenmiş bir tavuk,  250 gram pirinç, iki baş soğan, salça, yeteri kadar tuz...
Yapılışı; Bir tüm tavuk  temizlenir haşlanır, salçalı, soğanlı pirinçle hafif pişeçek şekilde  kavrulur...
Bir yandan tepsinin kenarlarından 5-6 santim  taşacak büyüklükte hamurlar yufka şeklinde açılır ...Tepsinin tabanı yağlanır her yufkanın  arası yağlanarak  5-6 yufka döşenir...
Ortasına haşlanmış, pirinçle, salçayla, soğanla pişirilip hafif kavrulmuş tavuk tüm olarak konulur....
Üstüne her katının arası yağlanan  5-6 kat  yufka yine döşenir...Alt kattaki yufkalarla, üstü kattaki yufkaların tepsiden dışarıya taşan kısımları  daire şeklinde katalanır   tepsinin kenarlarına sıkıştırılır...
En üste de yanmamak üzere kalın bir yufka konularak fırında iki saate yakın pişirilir...
TATAR TÜRÇESİYLE  SÖZLÜK ;
A
Abceliy: şaşkın behlül...
Abay;abla..
Abanmak; üstüne düşecek gibi olmak...
Aka;baba, abi..
Akam; babacağım...Babam...
Akay; adam...
Aket; al git...
Aketiyik; alıp gidelim....
Akeliyik; alıp gelelim...
Alayı; hepsi...
Ald; ön...
Aldıngda tabıldım; önünde bulundum...
Algış; dua...
Alcıdı; iyice azıttı, yoldan çıkmaya, kötü olmaya başladı...
Amanat;emanet..
Ana bet; o taraf...
Anay; anacığım , anneciğim...
Anayerge; o tarafa...
Anabette; öbür ya da öteki  tarafta...
Ankıtmak; korkutmak....
Ańsıtmak; hissettirmek..
Anaday; onun gibi...
Anyer; orası...
Anav; şu kişi...o kişi...
Angıla; saldırmaya hazır pozisyon almış her an saldıracak  durumda...
Ardang ardang; zorla ayakta durarak; düşmeye yakın, düşe kalka , titreyerek yürümek....
Art; arka, geri..
Aptır/septir; düşe kalka...
Apakay; kadın – avrat...
Aruv;iyi, hoş, güzel, sevilmeye değer...
Astıma; altıma..
Aşavı ; yemesi...
Aşuvlanmak; aniden sinirlenmek, iyi sinirlenmek...
Aş; yemek...
Aşap;yiyerek...
Avurmak; ağrımak
Avura; ağrıyor..
Ava; hava...
Avuz; ağız...
Aylanmak: dönmek..
Aydaş; çok zayıf, yetersiz beslenmiş, gelişmemiş, derisi kemiğine yapışmış çocuk...
Ayuv; ayı...
Aytma; söyleme..
Aybetli; kıymetli...
Ayt; söyle...
Aytmağanedi; söylememişti...
Aylanmak; dönmek , dolanmak...
Aylanagoy; dönüver...
Azgana; azıcık...
Azgana; azıcık, çok az...
....
B
Balak; şalvar paçasının ağzı....
Bala şaga;çoluk çocuk...
Bakrıklamak; bağırmak..
Bala; çocuk..bebek...
Balaban; büyük kocaman, çok büyük...
Barmak; varmak...
Barasıńg; varıyorsun ...
Barınga; ev barınılacak yer...
Barganedim: varmıştım..
Batasıca; yerin dibine giresice...Yok olasıca..
Bav; bağ..
Bavı;bağı...
Bavluk; baharla birlikte sarı çiçekler açan süpürge biçiminde çalı...Katır tırnağı...
Barga: varlığı olana , zengin olana...
Bay; koca, erkek, herif..
Baytaram; çok ince yapraklı, süpürgeye benzeyen, güzel kokulu bir çiçek...Kabe süpürgesi de denir...
Bet; yüz..
Bekliy; bekliyor...
Beliycekmen; beleyeceğim...
Bek; çok..
Ber; ver...
Bet; yüz ...
Berdi; verdi...
Bergen;  vermiş......
Bezergen; rengi solmuş...
Bızık; bozuk...
Bike; avrat...kadın...
Bilmirlilik; çok bilgili olmak, bilgiç olmak...
Bileeken; biliyormuş..
Bilmiyeken; bilmiyormuş...
Bike; avrat...kadın...
Birev; birisi...
Bilmiy; bilmiyor..
Biy; tarantula – büyük örümcek...
Bolmak; olmak...
Bolsa  bolsung; olursa olsun...
Bosağa; eşik...
Boksurtmak; saçmalamak...cılkını çıkartmak...
Boşlar; sorumsuz...
Börü; kurt...
Börk; kavuk, papak, serpuş, külah,
Börtkün; çılgınca hareketler yapmak, koşmak, zıplamak, anormal davranmak..
Buzav; buzağı...
Büklesin; karında gaz kilitlenmesi sonucu meydana gelen ağrı...
Bu yakka; bu tarafa...
Bunday; bunun gibi...
Buğup; boğup...
Buşe; pire...
Bürkemek; sarmak, bürümek...
....
C
Cabılmay; kapanmıyor..
Cala; yala...
Calpaymay; yassılmak
Cabılmay; kapanmıyor , örtülemiyor...
Calap; yalayıp...
Camavluk; yamalık...
Cap; kapa..
Calanglamak; koşturmak..
Calpaymak; yayılarak oturmak...
Calay; yalıyor...
Camavluk; yamalık...
Cara; yara...
Cavmasang; yağmasan...
Cavluk; yağlık...
Cangırık; üzerinde odun kesilen kütük..
Cańıdıńız mı ; bilediniz mi ?
Canńı; yeni...
Cavun Cavgan; yağmur  yağmış...
Canık; yanık...
Cantık; fırında, somun yapılırken,  mayalı hamurdan yapılan özel  içle yapılan irice ve büyük börek...
Cavun; yağmur...
Cavluk; yağlık...
Cap; kapat , ört...
Carık; yarık, aydınlığı bol..
Carımak; doymak...
Cartı; eski, işe yaramaz ,yıpranmış ama hala kullanılan... 
Catma; yatma...
Caş; genç, delikanlı...
Cavluk; mendil..
Cazma; ayran...
Caypı;yayvan...
Cayav; yayan...
Caypi; yayvan...yana doğru yatmış...yaygın...
Celtaşşak; yerinde duramayan aceleci..
Cenabet; pislik, piş, kirli...
Cemboylu; delikanlı...
Cenge; yenge...
Cer; yer...
Cetekleşmek; el ele tutuşmak..
Cetişken; yetişmiş, olgunlaşmış...
Cerge; yere ...
Cerninge; canına ...
Celbirdek; boş bomboş gezen, kendisini rüzgara bırakıp her şeyden vazgeçen...
Cenabet; cünüp...
Cemtik; tavuk kursağı...
Ceninlegen; ineğin memeleri büyümüş, sütü memelerine kadar inmiş...Yakında  buzağılayacak..Doğum zamanı gelmiş...
Cel;  yel.
Cemtik; kanatlı hayvanlardaki kursak, mide...
Cem; yem...
Cemleğen; aynı yiyecekten çok yediği için midesi, bağırsakları bozulmuş...Gazı çok kötü kokuyor...
Cetekleşmek; el ele tutuşmak...
Cımırta; yumurta...
Cıgılganga;  yıkılana...
Cıgılamak; düşmek 
Cığa; yıkıyor, deviriyor...
Cırt; yırt...
Cımbıl cımbıl; cıvık...
Cıllazmak; oyun bozanlık yapmak...
Cırcır; ağustos böceği...
Cırtıldı; yırtıldı....
Cıyındırık; etin bıçakla kesmekte zorlanılan, sünen lastik gibi sinirli yeri...
Cıyrık; utanganç...
Cıynaklı; tertipli düzenli...
Cıymak; toplamak....
Cılay; ağlıyor...
Cılınmay; ısınmıyor...
Cılavuk; kolay ağlayan...
Cıldırmak; gülmek..
Cıgıldıń mı; düştün mü ?
Cıllı; ılık, sıcak ...
Cılamak; ağlamak...
Cıl; yıl...
Cılt; ısınma...
Cıy; topla...
Cıyrık; utangaç...
Cırtık; utamaz...
Cılış; yaklaş....uzaklaş...
Cilik; tavuk butu.....
Ciber; gönder...
Citirgen; yitiren...
Ciyrengiş; iğrenç....
Cibitmek; ıslanmak...
Ciber; gönder...
Cimbit; cımbız..
Ciyrendi; iğrendi...
Cilik; tavuk, horoz gibi kanatlı hayvanlar...
Colga; yola...
Corganmak: hızlı hızlı davranmak...
Col; yol...
Colunduk; yolunduk...
Coymak; yitirmek, kaybetmek..
Coyulmak; kaybolmak, yitirilmek...
Corap; yorumlayıp...
Corgan; yorgan...
Cozutkan; yoldan çıkmış, kontrol edilemeyen...
Cumarlap; buruşturup, yuvarlayarak...
Cumurduk; yumruk...
Cuvacekedi; yıkayacaktı...
Cuvur; koş..
Cuvguş; çamurla duvarları sıvama...
Cuvunacam; banyo yapacağım...
Culkuňuz; tüylerini  yolunuz...
Cut; yut...
Curt; yurt...
Cumurduk; yumruk...
Cuta; yutuyor...
Cuntluk; sundurma...
Cutmak; yutmak ...
Cutuk; obur..
Curt;  yurt...
Cuvunduruk; bulaşık...
Cuv; yıka, temizle...
Cuvur; koş
Cür; yürü...
Corgalat; yürü git, arkana bakmadan git...yürü ancak gidersin...
Cürmek; yürümek...
Cürüngüz; yürüyün...
Cüntük; zayıf ve kısa boylu....
....

Ç
Çatraş güdük; kareli gömlek...
Çillik; vajina..
Çipiyim; küçüğüm, canım....
Çot; keser...
Çokmar; çok fazla..
Çötkü; mısır sapından yapılan badana fırçası....
Çöküş: çekic...
Çümüy; çocuk penisi...
.....
D
Dada; abla...
Day; gibi...
Daylı; zehirli yılan, akrep gibi...
Debildenme: debelenme..
Degen: demiş..
Diyeken; diyormuş...
Dülber; Dilber...

.....
E
Egeşmek; boş yere iddialaşmak...
Ekindi; ikindi...
Eki ; iki
Emirsek; çocuğunu emzirmeye çok hevesli kadın...
Emşek; meme, kadın memesi...
Emşek torbası; sütyen..
Ergele; hergele / inek sürüsü...
Erte; erken
Ertelik: sahura kalkmak...
Eşkit; davar...
Ependi; efendi...
Evrağaş; yufka ekmek yapmakta kullanılan tahta gereç...

....


G
Gicimik; eskime belirtisi gösteren buğdayda oluşan küçük böcek..
Göbelek; kelebek...
Güdük; gömlek.

H
Hardalatsız; çok büyük, şekilsiz...
Hapta; hafta...
Heçsinmek; önemsememek, adan yerine koymamak...
Höküre höküre; hıçkıra hıçkıra..
Höşşek; lafçılık etmek...lafı birisinden alıp ötekine götürmek, ötekinden aldığını da berikine ulaştırmak...
Hötelendi; yandı...
Hörbene; sığır / inek sürüsü...
Huradaa şıkkan; emekliye ayrılmış...

I
Ibırış; yedikleriyle doymayan...
Ilbırdaan; olgunlaşmış, daldan düşecek kadar çürümüş hale gelmiş..
Irbaymak;  kontrolsüz, rast  gele yatmak...
Irıl; uzaklaş, yanıma yaklaşma...
Irgag; yüksek dallardaki meyveleri toplamak için ucu V şekline kesilmiş değnek;  ya da incir ağacının üstünde  incir toplarken sepete takılan V şeklinde bir  takılan ağaçtan yapılan  gereç.....

İ
İndemeden; sesini çıkartmadan, sessizce duruyor...
İnne; iğne, dikiş iğnesi..
İştan; don, iç don...
İşker üy; köy evlerindeki misafir odası..
İşeyik; içelim..
İşmeyecek; içmiyormuş...
İtnen; it ile...
İptil; ilk önce, birinci....
İyleşmek; birbirine yapışmak...
...

K
Kaar; kahır...
Kabargan; şişmiş, büyümüş, su toplamış...
Kana;  hani ?
Kakırık; balgam...
Kaltır kaltır ete; yaşlanmış, eli ayağı titriyor...
Kakırık; balgam..
Kalkıntı; evin önünden süpürülen zibilin üstünde kalan irileri...
Kalgıma; oturduğu yerde uyuma, otururken uyuyup başının öne düşmesi...
Kaltır kaltır; ayakta zor durarak, acele acele, bilinçsizce hareket ederek...
Kalpımak; zibili silkeleyerek irilerini üste çıkartmak...)
Kamam; hamam...
Kangıldak;  çok zayıflamış, iskeleti çıkmış kişi...
Kateyim; ne yapayım?
Kargışınman; bedduanla..
Karmaklamak; karanlıkta el yordamıyla bir şeyler aramak...
Karaamet; iftira..
Kamga; onunun parmağa, tırnak arasına küçük batan kısmı...
Kateceňg; ne yapacaksın ?
Kalk; yabancı...
Kartanay; nine...
Kartakay ; dede...
Kart; yaşlı...
Kartaygan; yaşlanan...yaşlanmış...
Kat; yan...
Katırdavuk; yedikce kart kart ses çıkaran şeker..
Kalakay; mayasız hanmurdan, yağla yoğrularak yapılan bir tür ekmek...
Kalav; duvar ...
Kalaklamak; sendelemek...
Kalgımak; çok uykusu gelmek...
Kara; bak...
Karay; bakıyor...
Kaysı; hangisi ,,,
Karuvle; ayakkabı..
Katesińiz; ne yapıyorsunuz ...
Katip; nasıl edip ..
Katık ; yoğurt...
Kay; odun...
Kayda; nerede ...
Kayerde; nerede...
Kayrak taşı; biley taşı...
Kayız; ekmek yapılmak üzere karılmış hamurun üstünün pul pul olması, ya da çocukların başında büyük parçalar halinde kepeklere verilen ad...
Kave tirmeni; kahve değirmeni...
Kaytmak; gitmek...
Kade; kadeh...
Katseng kat; ne yaparsan yap ?
Kayerde; nerede ...
Kayda; nerede ?
Kayrak taşı; biley taşı...
Kavsara; ağaç kabuğundan örülen, hamalların sırtında taşıdığı sepet...
Kenep; tuvalet...
Ketken saytın; gittikçe...
Ketkeşik; gidene kadar...
Ketkenner; gitmişler...
Ketmek; gitmek...
Kenitmek; genişletmek...
Ketir; getir...
Kerek; gerek...
Kegende; geldiğinde ...
Ketkeşik; gidene kadar...
Ketip; gidip...
Kel; gel...
Kemında; gel buraya...
Keday; çocuklukla , delikanlılık arasındaki genc...
Kelmiy ; gelmiyor..
Keş; geç..
Kerç etmek; alay etmek..
Kılav; kılık kıyafet..
Kımtırmak; büzüp konuşmamak..
Kımırşka; karınca
Kırlı; iyi güzel...
Kırgış; gözleme yaparken çevirmeye yarayan tutaç...
Kırsız; hırsız...
Kırslamak; hırsızlamak...
Kıytık; bahane...
Kıyır; somun ekmeğinin kesilen ilk dış  dilimi...
Kıyış; eğri..
Kıstaldım; küçük çişin insanı sıkıştırması...
Kıyışmak; yamulmak...
Kıymık; odunun parmağa, tırnak arasına batan en küçük parçası...
Kırgış; saçta pişirilen böreklerin altını üstüne getirip çevirmeye yarayan avuç içi büyüklüğünde, uzunca saplı alet...
Kıdıń; penis..
Kıdıra; arıyor...
Kırslamak; hırsızlamak...
Kırgış; saçta börek pişirmekte  kullanılan alet...
Kızınmak; ısınmak...
Kızılköt; tembel...
Kirmek; girmek..
Kirevit; divan – sedir...
Kişkene; küçük...ufak...
Kiev; damat...enişte...
Kıyır; yuvarlak somun ekmeğin kesilen kenarındaki ilk dilimi...
Kiymez; giymez...
Kirekken; kirlenmiş..
Kir cuvaman; çamaşır yıkıyorum...
Kona; ev halkının üzerinde yemek yediği, yere konulan, yerden 30-40 santim yüksekliğinde yuvarlak masa...
Koray; tezek...
Koldaş; eşi  , kocası...
Koraz; horoz..
Kozlak; tavukların yumurtladığı yer..
Końuz; bok böceği...
Kona; üzerinde yemek yenilen, yerden 20 santim yüksekliğindeki  yuvarlak, ortaya konulan tahta...
Kora; evin bahçesi...
Kodalak; küçük at arabası...
Korugan; düşmanı gözetlemek için yapılan kamuflaj çukuru..
Koy; koyun..
Kopşora; iltifat edilmekten hoşlanan, iltifat edildikçe bedava iş yapmaya bayılan, hiçbir beklentisi olmadan herkesin yardımına koşan...
Koraz; horoz
Koralay; korun ateşi
Kozladı mı; yumurtladı mı ...
Koşanay; kuzu
Koldaş; eşi, kocası...
Kozlak; tavukların yumurtladığı yer..
Kozgalak; çam kozalağı..
Końuz; bok böceği...
Kopşora; iltifat edilmekten hoşlanan, iltifat edildikçe bedava iş yapmaya bayılan, hiçbir beklentisi olmadan herkesin yardımına koşan...
Koraz; horoz
Köp; çok ...
Körköstü; köstebek...
Kötünü; götünü...
Kötengşe; ishale yakalanan civcivlerin ölmeden önceki yürüyüşleri....
Körse; görse....
Köteklemek; dövmek...
Köter; kaldır..
Köz; göz...kor ateş...
Kök; mavi...
Körmek; görmek...
Kötür; götür...
Kötüre; götürüyor
Köküş; hindi..
Köküy köz: mavi göz...
Köpüy; çok....
Köstü; köstebek...
Kötkapak: aralarından su sızmıyor , sırdaşlar...
Körümlük; Nişanlı kıza damat tarafından götürülen hediye...
Kubarmak; coşmak, boş yere dolduruşa gelmek, kendinden geçercesine davranmak.....
Köbete; bol etli, özel Tatar yemeği; çok hatırlı konuklara özel larak hazırlanır...
Köbete; bol etli, özel Tatar yemeği; çok hatırlı konuklara özel olarak hazırlanır...
Köp; çok ...
Kötünü; götünü...
Körse; görse....
Köteklemek; dövmek...
Köz; göz...kor ateş...
Kök; mavi...
Körmek; görmek...
Kötür; götür...
Kötüre; götürüyor
Köküş; hindi..
Köküy köz; mavi göz...
Köpüy; çok....
Köstü; köstebek...
Kötkapak: aralarından su sızmıyor, sırdaşlar...
Körümlük; Nişanlı kıza damat tarafından götürülen hediye...
Kubarmak; coşmak, boş yere dolduruşa gelmek, kendinden geçercesine davranmak...
Kumkuyluk; kargaşa, kontrol edilemeyen hareket, kalabalığın büyük bir heyecana kapılması...
Kuvanmak; sevinmek...
Kuman; ıbrık – ibrik...
Kuda; tanrı ...
Kurtiy; akılsız
Kuymak: (akıtma adlı hamur yemeği)
Kuvanmak; sevinmek...
Kuman; ıbrık – ibrik...
Kuda; tanrı ...
Kurtiy; akılsız
Kuymak;  (akıtma adlı hamur yemeği)
Kubat; kaba...
Kuvanmak; sevinmek...
Kuvup; kovalayıp ...
Kün; gün...
Küşenmek; ıkınmak...
Külüşürken; gülüşürken...
Kudaşa; dünür...
Kuyulduk; çok bol ve uzun...
Kübü; yayık...
Küpmek; çok sinirlenerek köpürmek..
Kübüpişmek; yayık yaymak...
Küşenmek; ıkınmak...
Külüşürken; gülüşürken...
Kün; gün...
Kuyulduk; çok bol ve uzun...
Kübü; yayık...
Küpmek; çok sinirlenerek köpürmek..
Kübüpişmek; yayık yaymak...
Küsgen; küsmüş...
Külmez; gülmez...
Kün; gün..
Küntabak; günebakan, ayçiçeği...
Küncü; kinci, kıskanç...
Künnemek; kıskanmak...
Küpte; köfte...
Kürmeleşmek; boğuşmak.
Kükü; çocuk oyunu..Uçları sivriltilen 25-30 -40 santim de olan bilek kalınlığındaki kazıklar , çamurlu bir alana oynayanlar  tarafından hızla vurularak yumuşak çamura saplanır...Daha sonra diğer oyuncu , aynı alana daha önce saplanan kazıkları yıkmak amacıyla kazığını saplar...Önceki kazığı devirebilirse, o kazık  kendisinin olur...En az iki kişiyle oynanan kazık  devirmece   oyununda en çok kazığı kendi kazığıyla yıkarak alan, en güçlü; en itibarlı  kişi ilan edilir, büyük saygı görür...
Köndeleng;  başı aşağıya, tersine...
Köküy köz; göz gözlü..
Küymek; yanmak...
Küyüklendi; ateş yanmadı, karardı, alev alamıyor...



M
Malaat; melahat...
Malay; iri öğütülmüş mısır unu...
Maktamak; övmek, yağ çekmek, olduğundan büyük ve önemli göstermek...
Mamelek; özel mısır unundan yapılan, Tatar yemeği...
Mağa; bana...
Maymaşık:Anlamı: uyuşuk, hareket yeteneği az, canından bezmiş...
Maycı; yağcı...
May; yağ...
Maymeltek; tembel, işe yaramaz, beceriksiz, elinden iş gelmez...
Maykırt; yağlı..
Menmen; benimle... 
Menday; benim gibi...
Men;ben..
Meersek; birine aşırı derecede düşkün olmak, gözünden ayırmamak, ölürcesine sevmek...çocuklarına aşırı bağlı olan anne/ babalar için kullanılır...
Metiy; davul
Mık; çivi...
Mık böcüü; kırk ayak...
Mıllığı tüştü; yüzü asıldı...
Mılı mılı; çiklet...Sakız...
Mıymıntı; uyuşuk, iş bilme , beceriksiz...
Mınaday; böyle ...
Mınayer; burası..
Mıksıştı; cimri...
Mıllıklanmak; küsmeye yakın, kırılmak...
Mısmıl; uygun, işe yarar...
Mışık; kedi...
Mına; bu...
Mınavu; bu..
Mıradı; yıkıldı...
Mıńaygan; küser gibi olan, küsme pozisyonuna giren; ağlamak üzere lan...
Mola; hoca, bilge kişi...
Monşak; boncuk...
Mögedek; at arabasının üzerine örten tente...
Müsür; mısır...
....

N
Nargüz; nergiz...
Naşatsız; neşesiz..
Neken; neymiş ...
Nişşaret;  cimri, kötü, uğursuz, görgüsüz, pislik, doymak bilmeyen...
Nünük; salyangoz..

O-
Od; ateş...
Oğa; ona...
Onday; onun gibi...
Oskaysız; biçimsiz, kontrolsüz, düzensiz...
Otobay; avluda, açık havada yemek pişirmek için yapılan küçük ocak ya da ocaklar topluluğu...
Oňup; onmak...
Ongan; isteklerine ulaşmış, mutluluğu yakalamış, her şeyiyle zenginliğe ulaşmış kişi...
Oşşak; ocak..
O yakka; o tarafa...
Oymak; dikiş yüzüğü...
Oysuz; gamsız, kedersiz, sorumsuz...

Ö-
Örk; hayvanı kaçmadan yayılması için uzun iple çayırlık alana bağlamak...
Örkütüp cürgen;sağlıklı biçimde yürüyüp gezen...
Örşiytmek; kışkırtmak...
Örümüm;benim ailem, benim varlığım...
Örsenglep; yere düşücek gibi acele acele koşarak...
Östürmek; büyütmek, genişletmek, çoğaltmak...
Öttürmek; öldürmek...
Ötmek; ekmek.
Örtme: koyun keçi gibi hayvanların kapatıldığı küçük yarısı kapalı ahır...
...

P
Pandafla; içi  pelüşlü bayan ev terliği...
Pakıl; hain...fesat,kıskanç...
Papiş; pabuç...
Partampay; kapış kapış...
Partoş; yüzü çok  geniş boğazının altı sarkan, ama işe yaramaz, zengin görünümlü zavallı...İri göbekli...
Penar; peynir....
Pırım; fırın...
Pırtlaz bolmak; çok fazla sıkılmak, kabına sığmamak...
Pırtaymak; küsmek...
Pışak; bıcak...
Pırtlaz; yerinde duramayan, abuk/ subuk hareketler eden...
Pine; kümes...
Piteldi;  yarıklar kapandı, yapılanlar unutuldu...
....
S
Saa; sana...
Sabantoy; saban düğünü...
Samık; aptal, geri zekalı, behlül...
Saylap; seçerek...
Sağa; sana...
Salpı dudak; kalın dudak...
Salyakoy; bırakıver...oraya koy...
Sallı; büyük..
Salkamaş; ayran..
Salkın; serin..
Satuv; çeyiz...
Sağınmak; özlemek ...
Saylap; seçip...
Sakuv; ceket...
Savut; bulaşık..
Sakna; fasülye, mercimek, nohut gibi tahılların  tanelerini oluşturmaya başladığında  çekirdeğini barındıran kapsülünün dışarıdan görünüşü....
Sakırga; kene...
Samık; zor anlayan, anlama özürlü, salak, çevresinde olup bitenden haberi olmayan..
Sasık; kötü koku...
Saylangan; seçilmiş...
Seğirt;  koş...
Sernik; kibrit..
Selekiylemek;  tükrükle ıslatararak...
Sebelep; serpiştirerek yağan yağmur....
Seyirt; koş...
Sernik; kibrit...
Sıkmar; cimri...
Sıpra; sofra...
Şımdım; bir tutam...bir fiske...
Sıvaşık; sırnaşık...
Sıkgan; sıkmış...
Sıylamak; çok güzel, çok fazla yemek ikram etmek...Ağırlamak...
Sıyır; inek...
Sıyrak; ayak...
Sındırmak; bozmak, hırpalamak, parçalanmak...
Sıncıktın; şimardın, tadını kaçırdın...
Sışavı; büyük abdest yapmak...
Siyt; seyit...Hoca, bilge kişi...
Siymek; işemek...
Sokurdanmak; kendi kendine söylenmek, homurdanmak...
Solabay; beceriksiz, yeteneksiz, behlül...
Sölpümek; kendiliğinden, küçülerek ufalmak, havasının gitmesi, yığının  küçülmesi...
Soyka; ölünün kullandığı eşyalar....
Sozalmak; ereksiyonu yitirmek, sönmek, bozulmak, işe yaramaz hale gelmek...
Sokur; kör...
Sorpa; et suyu
Sozup;  çözüp...çekip almak...
Sökkü; azar...küçük küfür...
Sümüyük; hasta yüzlü, rengi solmuş, iş yapmak istemeyen, gelecekte de başarılı olacağından  umut vermeyen bir çocuk tanımı...
Sündük; gördüğü her şeyden bir pay bekleyen, almadan gitmeyen bir türlü dilenci...
Süstü; keçi ve koyunun insana tos vurması...
Süygüm; sevesim...
Süydü; sevdi... 
Süymek; sevmek..
Süyeredi; severdi...
Süyünmek; sevinmek...
Süyerken; severken.....
Süymegeńi; sevmediğini ...
Solaybay; beceriksiz....
Söyleneberme; söylenme..kendi kendine homurdanma...
....

Ş
Şalak; ham karpuz...
Şagarak; baca...
Şank; şeytan
Şakurtuğ; gelinin, düğününden sonra eşiyle baba evine gittiği ilk davet..
Şatala; çılgın , dengesiz...
Şay; çay ...
Şalıń; çalın...
Şarıldatmak; şarıldatarak...
Şalıbaş; çalı süpürgesi...
Sasık; kötü koku...
Şalkay ay; ayın  belirsiz – kararsız hali; ağzı yukarıya doğru geldiğinde, havaların kurak geçeceğinin anlaşıldığı ayın durumu...cılkay...kötü ay...
Şılkay ay; ayın ayaklarının dünyaya doğru döndüğü, yağmurun yağacağının anlaşıldığı durumu...
Şalkayganda;  cılk...
Salma; erişte...
Şarbe; eşarp..
Şarık; çarık...
Şakılsıňg ; çakılsın...
Şapke; şapka...
Şartmek; şıllık, orospu...
Şarmıta; orospu, yollu ...
Satuv; çeyiz...
Şartmek; yoldan  çıkan kadın...
Şapiy: el...
Şarbe; eşarp..
Şarık; çarık...
Şakılsıňg; çakılsın...
Şatala; çılgın, dengesiz...
Şay; çay ...
Şalıń; çalın...
Şarıldatmak; şarıldatarak...
Şalıbaş; çalı...
Sasık; kötü koku...
Şaşma; saçma...
Şamamiy; küçük kavun...
Şamek; maymun...
Şapıt; bez...bez parçası..
Şapke; şapka...
Şartmek; şıllık, orospu...
Şarmıta; orospu, yollu ...
Satuv; çeyiz...
Şelebi; kayınbirader..
Şeşek; çiçek..
Şikar; çok değerli, çok önemli ...
Şıbın; kara sinek...
Şıray; yüz..
Şipatak; Tögerek...
Şıraysız: kılıksız – yüzsüz..
Şıplamak; çok doldurmak...
Şıbırmak; akmak, damlamak...
Şikar; değerli, kıymetli...
Şeşme; çeşme...
Şingene; çingene...
Şıkmak; çıkmak...
Şılkav; bahane...
Şıgarayık; çıkartalım...
Şılşık; iştahsız..zor beğenen..yavaş hareket eden...
Şırpı bacak: ince bacak..
Şıplamak; sokmak..
Şıldırtmak; cıngırdak..
Şımtımak: çimdiklemek...
Şum tutmak; şartlanmak, bir konu üzerinde ısrar etmek ve sürekli aynı konuda, aynı şeyleri söylemek ve aynı şekilde hareket etmek....
Şongteng kolumu öpsüng; çocukların pipilerine dokunup, onları kızdırmak için yapılan bir hareket....
Sıylaşamadı; sindiremedi, yedikleri onu rahatsız etti...
Sümsük; meymenetsiz, işe yaramaz, kötü....
Şıray; yüz...
Şıraysız; renksiz...
Şılşık; iştahsız, çok yemek seçen, olumsuz huylu...
Şibörek; içi kıymayla doldurulan hamurun yağda kızartılmasıyla elde edilen, kıymalı börek...
Şıńg; dörtlükler halinde, söylenen; genellikle atışma amacıyla karşılıklı  olarak
Şipşe: civciv ......
Şomakay; çömçe, kepçe...
Şoşka; domuz...
Şontay; çocuk pipisi...
Şokup; gagalayıp...
Şolpa; olta
Şolpańlamak; aşırı derecede ilgilenmek...
Şölep şölep; seçip seçip...
Şöplep şöplep; seçip seçip...
Süyek; kemik..

T
Tabamayman; bulamıyorum...
Tabaldık; nalın, nalin...
Tabacak; doğuracak...
Talağan; ısırmış..
Takıl; seçkin...
Taktasız; saçma sapan...
Taka; pencere...
Takırdak; tüfek..
Tart  çek...
Tat; tatar...
Tamşılar; damlar...
Tamşanıp ;Ydalmayıp...
Tamak; damak, çocuk...
Tamziy; damlıyor...
Talay; gurup...
Talay; bir gurup, bir çok...
Talgan; mısır, buğday, küncü-susam gibi taneli ürünlerin bir araya getirilip kavrulup öğütülerek içine toz şeker karıştırılarak  yapılan özel bir  çerez...
Tar; dar...
Tara; tahra...
Tatıy; tadında...
Taşmańglay; açık alınlı, geniş/ iri alınlı...
Taz; kel...
Tavga; otlağa, otlamaya ...
Tapmak; bulmak..
Taptamak; basmak9, horozun tavuğu döllemesi...
Taşak; testis...
Tatiy; ayak ...
Tattat; minik çocukları dövmek için;tokat atacakmış gibi elini göstererek  kullanılan korkutma sözcüğü...
Tamşanmak; ağzı şapırdatmak...
Tapmaca; bulmaca...
Taş kalav; taş duvar...
Tavlangan; kilo almış...
Tarangaşık; taranana kadar...
Taraşkannık; daraltmak...
Taşşannı okkalay; yağ çekiyor...yalakalık yapıyor...
Tavlı; semiz, dolgun ...
Tavaba; soy, sülale...
Tebelleş  bolmak; sırnaşmak...Bela olmak...
Tebettü teala; Allah..
Terek; ağaç...
Teşer; deşer...
Teşik; delik...
Teşt;  leğen..
Tepşek; küçük bakır tabak...
Telefsidim; bunaldım, nefes almakta zorlandım, öleceğim sandım...
Temir; demir..
Terşiktim: terledim...
Teşik; delik..
Tepsermek; kurumaya yaklaşmış olmak...
Tetiy; et...
Tevatır; harika, görkemli, muhteşem, çok güzel...
Tevge; yaramaz, arsız çocuk...
Tıgırtmak; yuvarlamak...
Tıngırşak; halka...
Tımgırı; geberesice...
Tırtmaşlap bayla; sıkı sıkı bağla...
Tışarda; dışarıda...
Tışavlansın; dağlansın...
Tıyılmak; kesilmek, kapanmak...
Tıypazlamak; elle sırtını okşamak, gönlünü hoş edecek biçimde sırtın sıvazlamak...
Tırnavuş; eskimiş süpürge...
Tırışkak; direngen, çok çalışıp yılmayan ...
Tızbiy; tez ağlayan...
Tınlağan; dinleyen...
Tığırdı; öldü...
Tırtaygan; yoldan çıkan, yaşına uymayan  garip ve saçma sapan davranışlarda bulunan...
Tızıktırmak; azarlamak, sıkıştırmak
Tışav; dağlanmış...
Tilay;küçük,ufak, ince..
Tilengen; dilenmiş...
Tilli düdük; reklam...
Tilli ; dilli...
Tinevin; dün...
Tirgen; dirgen ..
Tiymńiz; dokunmayın...
Tiymeńiz; dokunmayın...
Tinevin; dün...
Tiyeran; birazcık...Az ...biraz daha...
Tinkoz; kendinden başka kimseyi beğenmeyen, insanlara yüksekten bakıp aşağılayan...
Tirmen; değirmen..
Tirnekli; dirençli
Tiyme; değme , dokunma...
Tiş; diş...
Tiş tırnak; çok çalışkan, tutumlu, biraz da kavgacı...
Tiydi; değdi...
Tiygen; değmiş..
Tiyeran tiyti: azıcık dokundu..
Tiz; diz...
Tokta;dur..
Tonka; akılsız , salak , aptal ...
Toyga; düğüne...
Totur; doldur...
Toymak; doymak...
Torgay; serçe...
Toy; düğün...
Tor; çalışmaya alışkın olmayan ...
Toymak ; doymak ...
Tokta; dur..
Totay; genç kız...
Tosmak; büyük çişini yapmak...
Totur; doldur...
Topuş;durmadan düşen, ayağı bir yerlere takılan...
Töge; döküyor...
Tööle; kümes..
Tör köşe; baş köşe...
Toratiy; ibriklerin, suyunun aktığı küçük boruya  verilen isim...
Töbeleşme; dövüşme...
Tögülgen; dökülen...
Töremeyesice; çoğalmayacısa...
Tuul; değil...
Tutam; birazıcık...
Tuturuk; çok ekşi, dayanılmayacak kadar ekşi...
Turasıňg; duruyorsun...
Tuyak; kenar , kıyı , yan....
Tuygan; duyan...
Tuturuk;çok ekşi...
Tuvgan;  doğmuş...
Turgan; kalkmış, durmuş, ayaklanmış
Tuvar; öküz...
Tuyar; duyar...
Tursuń; dursun...
Turuńuz; kalkın...
Tuul; değil...
Turmak; uyanmak, ayağa kalkmak...
Turşah; ekşi...
Tüye; deve...
Tüş; in ...atla..
Tüttüt; zurna...
Tüygüş ; sarımsak döveceği...
Tüş; in...
Tüpse; civcivlerin su kabı...
Tüyülmek; insanın boğazına  bir cismin takılıp öksürtmesi; genze  yabancı bir cismin, takılıp sürekli öksürtmesi...
Tümsüklemek; dürtüklemek...
Türtiyip şınkan;(dürtüp çıkmış..)
Türtmek dürtmek...
Türtmüşlep; dürteleyip, dürterek...
Tüpse; küçük...küçücük...
Tüşken; düşmüş...
Tütttüt; zurna, düdük..
Tüygüş; sarımsak döveceği, havanın eli...
Tüyür; az, çok az...
Tüytürmen; gelişmiş, serpilmiş, kilo almış...
...
U
Ul; oğul...oğlan çocuğu...
Ulkum bet; tombul ve sarkık yanaklı...
Ulkum culkum; salkım saçak..
Umsunmak; umarak beklemek, ummak...
Umsuluk olmak; insanın çok istediği bir şeyi alamadığı için, hasta olmak..
Urşuk başı; kirman başı..
Uşay; benziyor...
Uşak; acaba ?
Uşadı; benzedi...
Uşun; için
Uvalań Şuvalań; çok uzun vebol, şalvar veya etek...
Üymek; yığmak, yığın yapmak...


Ü
Ünalgı; radyo...
Üllüz: çok zayıf, çelimsiz, sağlıksız 
Ürpek; dağınık
Üşek; penis..
Üşün; için....
Üyretmek ; öğretmek...
Üy; ev...
Üylü; evli ...
Üyken; büyümüş...
Üyretmek; öğretmek...
Üyür bolmak; aşırı derecede bir kişiye bağlanmak, onu örnek olarak almak...
....
Y-
Yasa; yap...
Yasatkan; yaptırmış...
Yetkeşik; yetişinceye kadar...
Yuklay; uyuyor...
Yuklayceken; uyuyacakmış...
V
Vırççıkla; iki elinle iyece karıştır ez...

Z
Zavurlanmak; azarlamak...
Zaydabay; zaide abla..
Zeminabay; zemine abla...
Ziynepabay; Zeynep abla...
Zıknabıt; zıkkım, zıkkımın kötü...Sevilmeyen insanların eşyaları...
Ziyt may; zeytinyağı...
Zıknabıt; zıkkım , zıkkımın kökü, sevmediği insanların eşyaları , yiyecekleri...
Zoypanda; züppe aylak..
Zumzuk; yumruk...
...

1. Not; Bildiklerim/yaşadıklarımın dışında bu  kitapta yer alan bilgilerin bir çoğu, aşağıda adı geçen; akrabalarım, tanıdıklarım, köylülerim, köylülerimin yakınlarından  derlenmiştir;  Dr. Fatih Karayandı, Habibe(Kaçar ) Tuncer, Davut Güçlü,  Semiha Güçlü, Anıl Güçlü,   Mümin Akgül,  Nilay Yetiz, Ayten Yetiz, Tahsin Kurt, Müzeyyen Kandemir, Murat Kandemir, Hayriye Tığıl, Sülbiye Adıgüzel (Kaçar ), Meryem Erkan(Kaçar), Bedia Kaçar (Balcı ), Burhan Yetkil, Hanife Küreci, Fatma Kaygısız...Durmuş Coşkun,Kemal Yalçın, Ahmet Şen...

2. Not; ayrıca bu kitapta yer alan konuların oldukça  büyük bölümü, benim doğup – büyüdüğüm –ilkokulu bitirdiğim Ceyhan ın yellibel köyünde yaşadığım; binlerce yıldan beri nesilden nesile ulaşan  ve  bire bir uygulayarak öğrendiğim gelenek-göreneklerimizin ve ana dilim TATAR TÜRÇESİ nin  bende bıraktığı bilgilerden ve izlerden de  oluşmaktadır...Abdulkadir Kaçar...)
3. Not; Ortaasyadan başlayarak önce kırıma, oradan Anadolu ya, Adana nın yellibel köyüne kadar gelen, binlerce yıllık gelenek, göreneklerimizi kitaplaştırma fikrini bana veren amcamın torunu Nusret Coşkun a teşekkür ederim...

5.Not;Bu kitabımın oluşmasının tüm aşamalarında beni cesaretlendiren, teşvik eden  bu konuda lokomotiflik görevi yapan, DR.Fatih Karayandı kardeşime/dostuma yürekler dolusu teşekkürler...
ABDULKADİR KAÇAR 
...
İLETİŞİM ;
Ceyhan belediye başkanlığı Ceyhan/ADANA-TÜRKİYE
pk.4 Adana/Türkiye...
Yellibel Köyü muhtarlığı Ceyhan/Adana/Türkiye.

ABDULKADİR KAÇAR IN YAYINLANMIŞ ESERLERİ...

Çivi(günlük yazılar)
Kılçık(günlük yazılar)
Dan dan adana dan(ortak kitap)
Çukurova evliyaları
Mini şiirler
Mini şiirler-2
Hazır değilim ölüm(şiir)
Denemeler,
Büyük kitap,
Adliye ve insan(fotograf katalogu)
Adana belediye meclisi(fotograf katalogu)
Deli yücel in anıları,
Sevgi sensin,
Sevgiye yolculuk,
Düşünüyorum,
Altın fırsat,
Günce ve fotograflarla adana deprem gerçeği(ortak kitap)
Genç şiir 93,
Yazar-çizer dünyası(ortak kitap)
Yoksulluğun erdemleri,
Üstün insan,
Çağın efendisi para,
Kel Tekin in anıları,
Chp nin ulu çınarı Nebile ataç ın anıları,
Kırım TATAR Türkleri,
Son filozof Abdulkadir kaçar,
Yaşam bana ben kendime ödülüm,
Vasiyet,
Ölüm kitabı,
You tube nin son kahramanı Abdurrahman Boztaş...
Sen hangisisin?
....

BİZ BİZNİ TANISAK BİZGE UŞASAK
AYUVMAN KITAYGA BOLMAZEDİK UŞAK
ŞİMDİ CAVUN CAVDU KÜNEŞ GÖRÜRÜMÜY ,
BİZNİ KURTARACAK KELECEK KUŞAK...
Arka kapağa yazılacak şiir)