5 Aralık 2025 Cuma

ÜSTÜN İNSAN

 

 

ÜSTÜN İNSAN

 Abdulkadir Kaçar adana 2004    

     

      İLK SÖZ

      Sonsuzdan sonsuza akan zaman isimli okyanusun ortaya çıkarttığı 200 milyon tür olduğu kabul edilen canlı içinde; sınırsız gelişme, oluşma, değişmeye sahip en ileri varlık şüphesiz ki insandır...

       Bugün kapasitesinin ancak yüzde 4'ünü kullanabilen insanın en yüksek niteliklisi de ÜSTÜN İNSAN 'dır...

       O dehanın da ötesidir...

         ÜSTÜN ' ü sözlükler şöyle tanımlıyor:

Üstün; 1. benzerlerine göre daha yüksek düzeyde olan, onları geride bırakan...

2. Birbirine ya da bir şeye göre nitelik bakımından daha yüksek daha elverişli olan... 

Günümüzde belki de on bin, yüz bin, belki de milyonda bir rastlanan, ancak çok uzun gelecekte sayıları artacak ÜSTÜN İNSAN  'ı çağımda tanımaya-tanıtmaya, yazmaya çalıştım...

         Önce bilgi, sonra yüksek ahlak, çalışma üretme, oluşma, dönüşme, değişme- gelişme, kendini her saniyede defalarca yeniden planlama ve programa yeteneğine vb ulaşanların bu aşamalardan geçebilenlerin içlerindeki potansiyel ÜSTÜN İNSAN 'a ulaşabileceklerine; onu yaşayabileceklerine inanıyorum...

      Bu dosyamı da tarihin ve zamanın yüce ve şaşmaz hakemliğine sunuyorum...

ABDULKADİR KAÇAR 2004

 

ÜSTÜN İNSAN

 

ÜSTÜN İNSAN: diğer insanların pençesinde kıvrandığı istekler, iç dürtüler, sınırsız beklentiler gibi gereksiz, tüm değerlerden kendini arındırmıştır... Onun için yükselmiştir...

 

ÜSTÜN İNSAN; toplumun ilerisinde yürür, düşünür, yaşar, oluşur-devinir, değişir-dönüşür gelişir... Topluma, çağın ötesine, insanın ötesine nasıl geçileceğinin yolunu açar; yaşayarak gösterir, yürür ve örnek olur...

 

İçsel tüm savaşlarını kazanan

ÜSTÜN İNSAN; dışındakilerin tamamını da kazanmış; zaferle çıkmıştır hepsinden... O tam ve kusursuz ZAFERDİR...

 

Evrensel akıl ÜSTÜN İNSAN 'da görünür... O sonsuzluğun yürek atışıdır, doğa kendini açıklasın diye ÜSTÜN İNSAN'A üstün yetenekler sunmuştur...

 

Sonsuzdan sonsuza akan, zamanın önünde; kendisinin ötesinde yürüyen ÜSTÜN İNSAN; en kalıcı, en çarpıcı, en yararlı, en ölümsüz düşünceler ortaya koyarak; insan soyuna en büyük önderlik ve evrensel iyiliği yapar,

 

Öyle olumlu düşünür, öyle farklıdır ki ana rahminde; karanlıkta bile, hem kendisiyle, hem çevresiyle, bilgece gülümseyen barış içindedir... Doğumuyla ışığa çıkmayı en büyük sevinç ve mutluluk sayar... Varlığı boyunca; tam barış insanı olarak herkesle tam ve doğru iletişim kurar... Yaşamdan ayrılacağı için asla küskün ve kırgın değildir... Doğal yasa süreçlerini saygıyla- sevgiyle karşılar ve bağrına basar...

 

Hayatın görünen ve görünmeyen tüm kurallarına tam uyumdur ÜSTÜN İNSAN; kendindeki muhteşem cevheri, evrendeki, varlığının anlamını tam keşfetmiş; tüm gizemlerini çözmüştür O...

 

ÜSTÜN İNSAN; ana rahminden başlayarak ömrünün tüm aşamalarında kendini tam, doğru, kusursuz, en verimli biçimde yöneterek; dünyayı yönetmekten daha büyük bir iş yapmış olur...

 

Filozoflar, büyük kâşifler, sanatta ölümsüzleşenler, ölümsüz düşüncelerle ürettiği eserlerle ayak izlerini bu gezegene kazımayı başaran, dehalar; içlerindeki ÜSTÜN İNSAN' nın bir bölümünü keşfedip, özlerinde onu yaşama biçimi haline getirenlerdir...

 

Kendimize dost olamasak; ne kadar yaşasak da, görmek istediklerimizi göremez, öğrenmek istediklerimizi öğrenemez, tüm zevklerin ve doyumların, sevinçlerin uzağında kalmaktan kurtulamayız... Ama ÜSTÜN İNSAN tüm bunları fazlasıyla başarandır...

 

ÜSTÜN İNSAN hayatı boyunca asla suç işlemez; kendisini suça itecek; her türlü kişi, amaç, istek, huy, çekememezlik kin, intikam, nefret duygularını yendiği için bu unvanı almıştır...

 

ÜSTÜN İNSAN; hem yapıtları, hem ömür boyu sergilediği örnek eylemleri ve düşünceleriyle ÜSTÜNDÜR... Onu yaşadığı çağı, kuşağı, tarih ve zaman isimli iki bilge böyle tanımlamıştır...

 

Zamanın en çalıştan, hayat isimli öğretmenin en başarılı kusursuz öğrencisidir ÜSTÜN İNSAN, zamanın söyledikleri gibi söyleyeceklerini; ta doğuştan itibaren anlama dehasına ve ayrıcalığına sahip olduğu için; zamanın hep önüne geçmiştir, dehasıyla zamanı hep şaşırtmıştır, hatta zamanı yenmiştir; bu süreç durdurulamaz...

 

ÜSTÜN İNSAN' nın renk, cins, dil, din, ırk, siyasi-sosyal statü, ekonomik güç,  ırkla ilgisi yoktur... O doğanın her yüz, belki de bin yılın mucizesi olarak sahneye çıkmıştır; doğa tarafından dünya insanlık ailesine en büyük ödül olarak verilir...

 

Gerekli devinim, dolaşım, oluşma, değişme, büyük uyumuyla en yüksekliğe ulaştığı için

ÜSTÜN İNSAN; acıların içinden gül bahçesinden geçercesine rahat, huzurlu, sakin biçimde gelip geçer...

 

Onunla olgunlaşır, oluşur, gelişir, değişir, ÜSTÜN İNSAN acıları kendisini çok iyi eğiten, kutsal ve saygıdeğer bir öğretmen olarak benimser...

 

Saf doğru, hoşgörü, iyilik, ahlak, yüceliktir, ÜSTÜN İNSAN; girdiği her ortamı aydınlanır; inanılmaz huzur ve güvene neden olur... Çevresindeki insanlara en büyük moral ve yaşama sevincidir... Bulunduğu ortamlar bir tür bayram yeridir...

 

Ender çağlarda ortaya çıkan ÜSTÜN İNSAN'I her derdini, acısını, sorunlarını yenip; o çağın ötesindeki mutluluklara ulaşandır...

 

İnsanın büyük geleceği; sonsuz devinim, oluşum, sonsuz değişim, evrensel gelişimiyle; zaman ve mekân kavramını aşan en yüksek akıllı ÜSTÜN İNSANLARI sahneye çıkmasına bağlıdır...

 

Yenilmezdir ÜSTÜN İNSAN... Çünkü hayat isimli öğretmenin her türlü isteklerini yenerek, bu evrensel yüceliğe ulaşmıştır...

 

Kadim ve çağın sunduğu evrensel bilginin ve yüksek bilgeliğin egemen gücüdür ÜSTÜN İNSAN...

 

Hayat sahnesinde aldığından daha da çoğunu, verir; fedakâr, saygılı, bağışlayıcı, anlayış, yiğitlik ve iyilikler bütünüdür ÜSTÜN İNSAN...

 

Yaşadığı çağdaki diğer insanların kendisini anlayıp- anlamaması umurunda değildir ÜSTÜN İNSAN'ın... O yaşamın ilk dönemlerden başlayarak tüm geçmişini, sonsuz geleceğinde ihtiyaç duyduğu her bilgiyi arar-bulur... Bilinçaltı derinliklerine girip gerekli olan her şeyi evrensel ölçekte öğrenir, elde ettiklerini kusursuzca uygulayarak inanılmaz ve kalıcı başarılara ulaşır...

 

Yaşamın ilk başladığı ilkellikten; sonsuz kusursuzluğa uzanan öyküsünün anlatımıdır kısa ve uzun anlatımıdır ÜSTÜN İNSAN...

 

Yaşamın gözü, kulağı, dili, düşüncesi ve yüreğidir ÜSTÜN İNSAN... O evrensel değerlerden doğar, anlar, anlatır, orada yaşar, oradan ışık alır, yüceliği, sevgiyi, ulaşılmaz erdemleri yansıtır...

 

Tartışılmaz şekilde tam doğrudur, ÜSTÜN İNSAN... Ve doğruluğun tek başına galip geldiği her yerde hep o vardır...

 

Sonsuz devinim, farklı oluşum, durmayan gelişim, sürekli değişimle bilinen ve anlatıldığına inanılan sıradan insanın ötesindeki en yüce değerdir ÜSTÜN İNSAN...

 

Değişerek her nefesinde milyonlarca kez yeniden oluşup, gelişerek sonsuz kez yüksek düşüncelere ulaşır, gelecekte insanın ulaşacağı bu değerleri kendi çağında alır, onu yaşar ÜSTÜN İNSAN...

 

ÜSTÜN İNSAN; sınırsız ve tam özgürdür... O özgürlüğün koşullarını bilir... Tüm özgürlüklere saygı duyar... Kendine ait olan özgürlüğü atomlarına kadar tadına vararak, gelecek kuşaklara da örnek olacak şekilde kusursuzca yaşar...

 

Çağındaki tüm insanların ÜSTÜN İNSAN olduğu bir evren düşleyin... Her köşesinde yaşam insan tarafından başlatılmış, ideal yönetim kurulmuş, eşit paylaşım, eşit koşullarda yaşayan insanlar muhteşem uygar dünyaları kurmuştur... Galaksiler arasında bir odadan diğerine geçercesine kolay ulaşım sistemleri çalışmaya başlamıştır... Bu gelecekte gerçekleşecektir. ÜSTÜN İNSAN' rın liderliğinde tüm insanlık oraya yönlendirilmektedir...

 

ÜSTÜN İNSAN' nın üstünlüğü, yaşamının her alandaki en büyük ustası olmasındandır… Bugüne kadar karşılaştığı, bundan sonra da karşılaşacağı her şey onun kontrolünde gelişir gerçekleşir, gerçekleşecektir...

 

Evren için az olsa da; insanlık için büyüktür ve mucizenin adıdır ÜSTÜN İNSAN...

 

Doğduğu andan itibaren kendine her konuda hâkim olmak, örnek yaşam sürmek, bu hedeflerini adım adım gerçekleştirmek ÜSTÜN İNSAN' nın ulaştığı ilk bilgidir...

 

ÜSTÜN İNSAN'IN mutluluğu; aşırı zenginliğinden değil, sahip olduklarıyla yetinmesindendir... O olanaklarıyla yaşayıp, isteklerini azaltarak, mutluluğunu arttırmanın deha düzeyindeki formülüne ulaşmıştır...

 

Yükselmek hep yükselmek olumlu yönde değişmek, gelişmek, oluşmak,  hep olumlu olmak, iyilikçi, hep sevgi, hoşgörü bunlar ÜSTÜN İNSAN' nın karakteridir...

 

Hemen her insanın özünde, ortaya çıkartmak, üstünlüğünü göstererek gurur ve onur duyacağı cevher vardır... Bu ÜSTÜN İNSAN ' dır...

 

Evrensel ışıktır, aydınlıktır ÜSTÜN İNSAN... O özelliğe ulaşabilmek için, uzun, derin, inanılmaz karanlıklardan, her türlü bataklık, tehdit, şantaj gibi olumsuzluklardan geçmeyi başarmıştır...

 

ÜSTÜN İNSAN dürüstlük, doğruluk, erdemler, iyilikler okyanusudur; onun mayasında bir damla eğrilik bulunmaz...

 

Aslında o da diğer türleri gibi 70-80 kiloluk bir et ve kemik yığınıdır... Onu ÜSTÜN İNSAN yapan, çağdaşlarından ayıran şey ise 380 gramlık beynindeki, çağdaşı düşünme, gelişme, değişme, yorumlama, aydınlanma ve aydınlatma yeteneğidir... ÜSTÜN İNSAN kendinin de çok ötesinde ve üstünde olan bir varlıktır...

 

Aslında her insan biricik, mucize, şahanedir; hiçbir insan sıradan değildir… Sadece yaşamın derinliklerini fark eden ÜSTÜN İNSAN olma yeteneğini kazananlarla; yaşadığının farkında olamayan, kendini keşfedemeyenler vardır…

 

Kesintisiz sevinç, kesintisiz mutluluk kesintisiz doyum, kesintisiz hoşgörü, kesintisiz yardım, kesintisiz iyilik, kesintisiz bağışlama kesintisiz çalışma, kesintisiz üretim gibi üstün değerlerin uygulayıcısıdır ÜSTÜN İNSAN...

 

Asla kötü olamaz, kötülük yapamaz, kötü düşünemez; tüm kötü duygulardan ve olumsuzluklardan ebediyen uzaklaşmıştır her yönüyle tam iyiliktir ÜSTÜN İNSAN...

 

Bal'ı arı, ipek'i böcek, evrensel ve ölümsüz düşünceyi ÜSTÜN İNSAN ortaya çıkartıp onu evrensel ölçekte değerli yapar, düşüncesinin büyüklüğü olmasa; insan karıncadan farksızdır…

 

Düşüncesindeki her türlü derinliğe, yüksekliğe, zenginliğe doğa isimli kitabı iyi okumanın sayesinde ulaşır ÜSTÜN İNSAN...

 

Yaşam zirvesi; en yüksek, en verimli, en örnek, en mutlu, en sevinçli anlamıyla; ÜSTÜN İNSAN 'ı bulmak, olmak, onu yaşamak olarak tanımlanabilir...

 

İstisnasız olarak içinde ÜSTÜN İNSAN potansiyeli taşıdığı için her insan saygıdeğerdir yücedir...

 

Katlanılmış tüm acıların en tatlı ve en olgun, mucize meyvesi olarak çıkar karşımıza ÜSTÜN İNSAN...

 

Çaresizlere çare, umutsuzlara umut, sevgisizlere sevgi hoşgörüsüzlere bağışlama, dargınlıklara barış, kötülere iyilik yaşlılara yaşama sevinci, gençlere sevda, hastalara şifa bütün bunları ÜSTÜN İNSAN başarır... O karanlıklardaki evrensel aydınlıktır- sonsuza kadar sönmeyen ışıktır...

 

Savaşların en büyük, en yüksek erdemlisi: ÜSTÜN İNSAN olabilmek için; insanın kendi kendiyle yaptığı savaştır... Bunu kazanabilen kişi sonsuza kadar evrensel kahramandır...

 

Anlamının tamamen saf sevgi olduğu bilincine ulaştığı için yenilmez ÜSTÜN İNSAN...

 

Evren ve insan türü ÜSTÜN İNSAN gibi dev bir ölümsüz kitaba sahip olduğu için övünmelidir...

 

Tüm değerlerini her nefesinde sürekli güncelleyip yenileyen, yaptığı devrimle her saniye her saniye düşüncesinden milyonlarca kez yeniden doğabilen ÜSTÜN İNSAN sıradanlığa asla geri dönmez...

 

Dikkattir, ÜSTÜN İNSAN;  çalışmak, üretmek, kusursuzluk ve de özveridir, geçmiştir-gelecektir, o her yerde, her şeydir,

 

Doğru yerde, en doğru zamanda, en akılcı doğru düşünür, doğru davranır, doğrularla arkadaşlık eder, her daim doğru konuşur, doğru durur, yanlışları bu yüzden sıfırdır, başarısı yüzde yüzdür ÜSTÜN İNSAN' nın.

 

Gerçek ve tek yarışını hem yaşam, hem de kendiyle yapar ÜSTÜN İNSAN... Her yarışından zaferler kazanır; tarihe ve zamana ölümsüz izler bırakır...

 

Tüm dünya insanlık ailesi yaşamın önüne çıkarttığı engeli, olumsuzluğu her türlü karanlığı ÜSTÜN İNSAN ' nın sönmeyen evrensel ışığıyla aşar...

 

Üstünlük düşüncesinin insana verdiği en yüksek, en beğenilen, tartışılamayan şeklini alır ÜSTÜN İNSAN... Onun tüm zirvelerini yaşar, yaşatır, açıklar; varlığıyla anlamını sergiler, o üstünlüğüyle anlamlıdır…

 

Yüksek irade insan'ı; insan da içindeki o mucize ve muhteşem varlık olan ÜSTÜN İNSAN 'ı yarattı...

 

Yaşamla her an savaşarak kesin kazanmanın, evrensel zaferlere ulaşmanın, olanaksızı başarmanın istisna öyküsüdür ÜSTÜN İNSAN...

 

Değiştirmeyeceği, düzeltemeyeceği, düzenleyemeyeceği, yenileyemeyeceği, olgunlaştıramayacağı, olumlaştırmayacağı, yükseltemeyeceği, çağın ötesine taşıyamayacağı bir tek düşünce yoktur ÜSTÜN İNSAN' da...

 

Evren en üstün gücünü ve karşı konulamaz varlığını ÜSTÜN İNSAN 'la açıklar... O evrenin yüreği, evrenin gözü evrenin dili, evrenin kulağı evrenin canı ve kanıdır...

 

Kendini tekrarlamaz ÜSTÜN İNSAN;  o hep tek'tir, hep yenidir, hep çalışır, üstünlerin de üstünü olarak hep üretir...

 

İnsan; ÜSTÜN İNSAN 'ı ÜSTÜN İNSAN da ideal ve yüksek bilgiyi, ölümsüz düşünceyi oluşturarak; uygarlıkların gelişmesinde lokomotif görevi üstlendi; dünya insanlık ailesinin bayraktarı olmayı başardı...

 

Kendine yetme erdemi, öyle büyür, öyle gelişir, öyle olgunlaşır, öyle yücelir ki; ÜSTÜN İNSAN' nın ayağına gelir, avuçlarının içine konar elde etmek istedikleri...

 

Yüksek irade, en yüksek ideal tasarım, ölümsüz düşünce, evrensel akıl muhteşem yetenek, yüksek ve sınırsız hoşgörü yüksek ölümsüz sevgi, bunlardan oluşsa da ÜSTÜN İNSAN, bunların daha da ötesindeki ideal yüksekliktir...

 

Tüm yaşamlar, ÜSTÜN İNSAN'A doğru yönelir; onu aramanın, bulmanın, ulaşmanın, onun üstünlüklerini yaşamının araştırılmasına doğru yapılan bir yolculuktur... Ve bu yolculuk insan ırkı yaşadığı sürece kesintisiz olarak devam edecektir...

 

Doğa'nın insanın önüne çıkarttığı tüm engelleri, tüm tezgâhları, tüm çukurları, bataklıkları, karanlıkları ÜSTÜN İNSAN 'la aşılır... Zaten o bu engelleri aşıp, kusursuzluğa ulaşmak için gelmiştir ve kendini geliştirmiştir...

 

Bilenlerin, tüm bilgelerin efendisidir ÜSTÜN İNSAN... Her çağın kadim ve en son geliştirilen bilgileri, onu yüceltip, kusursuzlaştırmak, aydınlatmak, yükseltmek, onurlandırmak için sıraya girip kendilerini fark etmesini beklerler... ÜSTÜN İNSAN; onların hizmetlerinden en verimli biçimde sırayla hatta fazlasıyla yararlanır...

 

İnsanlığın iki güneşi vardır, biri bilinen güneş, ikincisi ÜSTÜN İNSAN… Her çağda, her toplum, olumludan yana gelişmek-değişmek- uygarlaşmak için iki güneşe sınırsızca gereksinim duyarlar...

 

ÜSTÜN İNSAN'IN her nefesinde düşündüğüyle, zaman içinde bulduğu gelecek birbirinin aynısıdır... Çünkü o geleceğe çocukluğundan başlayarak şekil vermiş, oluşturmuş, düzenlemiş; istediğini ulaşmıştır...

 

Yaşamın dikenlerini ayıklayıp, onu gerçek, saf güllerden, kusursuz bir varlık haline getirmiştir ÜSTÜN İNSAN... Üstünlüğü varlığının her aşamasında, aldığı her nefesinde, bakışında, kurduğu her iletişiminde kolayca görülür...

 

Sevgisi kadar ölümsüz, düşüncesi kadar aydınlık, mutlulukları kadar sınırsız, sevinçlerince yaşam coşkusu, umutlarından fazlası gerçekleşen, özgürlüklerin de özgürlüğüdür o... Eşsiz görkemli, sonsuz ve ölümsüz düşüncelerin duyguların okyanusudur ÜSTÜN İNSAN...

 

Kendine, yaşama, evrene yüzde yüz başarı ve sıfır hatayla yaklaşır ÜSTÜN İNSAN... Kendinden hoşnut olmadığı hiçbir zaman yoktur, yaşamıyla; bedeniyle ve ruhuyla tam bir sevgi bütünlüğü içindedir çünkü O...

 

İçimizdeki ÜSTÜN İNSAN 'ı bulabilmek için; kendimize gitmemiz, bilinçaltı ve bilinç üstümüzdeki kendimizde aramamız, kendimizde bulmamız gerekir...

 

ÜSTÜN İNSAN’ nın ruhundaki olumsuzluğa neden olan tüm fırtınalar dinmiştir… Sürekli sevinç, sürekli huzur içindedir... En acımasız ve en çaresiz hastalıkları, en çözümsüz olayları gülümseyerek karşılar... O tüm hücreleri, DNA’ larıyla daima tam hoşgörü, tam iyilik tam huzur, tam evrensel ve ölümsüz ışıktır...

 

Doğuştan bilgedir ÜSTÜN İNSAN... Sınırsız hoşgörüsü, sürekli bilgece gülümsemesi, ılımlı sürekli yapıcı sürekli iyilikçidir...  Hüzün ve gam ona asla yaklaşamaz; o... evrendeki evrendir...

 

Önce kendini çözer, A’ dan Z’ ye, bilinçaltı ve bilinç üstünü öğrenir; ÜSTÜN İNSAN evreni öğrenmek ve öğretmek için bu sahnedeki üstün yerini daima korur…

 

Kendini evrenle; evreni de kendisiyle sürekli tartar, istediği yönde ve aralıksız şekilde kendini sürekli değiştirir, geliştirir, sürekli evrensel yükseklere taşır ÜSTÜN İNSAN...

 

ÜSTÜN İNSAN' nın gücü; kendini çok iyi keşfedip tanımlaması bilmesi, kusursuz hale getirmek için kendini düzeltmesi, geliştirmesi, kendisini bilgiyle sürekli yenileyebilme gibi üstün yeteneğinden gelir... ÜSTÜN İNSAN aşılamaz...

 

Düşüncenin aydınlığı olmasaydı insan, sağır, kör, dilsiz, aptal, ilkel, barbar olacaktı... Düşüncenin en gelişmiş en evrensel hali ÜSTÜN İNSAN 'la ortaya çıkar; yapılanları yeterli görmediği için; hep daha yükseği, yükseği, en yükseği evrenin tamamını ister; ona yönelir; ÜSTÜN İNSAN evren, evren de ÜSTÜN İNSAN ’dır...

 

Sonsuz zamanda insanı karşılayacak olan muhteşem geleceğe bugünden ulaşıp yaşar... Düşüncesinde ulaştığı kusursuzluk, her zaman her yerde her koşulda her türde hep ileriye hep yükseğe taşır ÜSTÜN İNSAN' ı...

 

 

Evrendir ÜSTÜN İNSAN' nın evi, ülkesi; her gönüldür... Onun ölümsüz bilgi ışığından yararlanır insanlar; varlıkları süresince onun ışığı ve bilgece tavır ve davranışlarının aydınlığıyla yaşamda yollarını kolaylıkla bulurlar...

 

ÜSTÜN İNSAN; sınırsız her türlü güzellik, sınırsız erdem, sınırsız hoşgörü, sınırsız sevgi, her türlü doyum, sınırsız sevinç gibi tüm duygu ve düşünceyi kendinde arar-bulur-yaşar...

 

Evrensel sınırsızlıktır ÜSTÜN İNSAN ' nın sınırı...

 

Kendine ait tüm zamanların efendisi olan onu geleceğe doğru sık sık geçen ÜSTÜN İNSAN; insana en yararlı, insana en verimli, insana en güzeli, insana en etkili değerleri toplayıp, bugünden tüm insanlığa sunar...

ÜSTÜN İNSAN 'la; zaman baş edemez, onu daima kıskanır...

 

Mutlu gibi görünmez; ÜSTÜN İNSAN, çünkü o tam mutludur, istediği her alanda daima doyum, tam sevgi, tam sevinçtir, zaten üstünlüğü her konudaki tamlığından gelir...

 

Daima kendini okur, kendini keşfeder, bilmedikleri konusunda kendini öğrenir, dünya insanlık ailesine daima kendini öğretir ÜSTÜN İNSAN...

 

Doğanın, en üstün, en yetenekli, en dehayı da aşan, mucize öğrencisidir ÜSTÜN İNSAN... Hayatın verdiği her dersinden en yüksek puanı alır... O öğretmenini her konuda hep geçmiştir...

 

İnsanı aydınlatmak için önce kendisini aydınlatır; kendini çözmüş, evrendeki konumunun ve varlığının bilincine ulaşmıştır... ÜSTÜN İNSAN...

 

Düşünce ve ÜSTÜN İNSAN; birbirlerini sürekli değiştirir; geliştirir, her nefesinde yeniden oluşturup en örnek, en olumlu karakter yapar... Sonsuz değişim; onda asla durmayacaktır…

 

Sürekli devinim, dönüşüm, arayış, oluş, değişim, gelişim, yükseliştir, ÜSTÜN İNSAN... Dünyada kişileri esir alan kaygılarının ötesindeki ölümsüzlüğün ve evrensel düşüncelerin peşindedir...

 

Ana rahminden başlayarak ustası evrensel felsefedir; ancak; öyle oluşur, gelişir, değişir, etkinleşir, öyle keskinleşir ki; bazen de zaman ustasının ilerisine kolayca geçmeyi başarır ÜSTÜN İNSAN... Bu evrendeki insanlık ailesinin asla durdurulamayan, önlenemeyen yükselişidir...

 

 

ÜSTÜN İNSAN; ölümsüz düşünceleriyle çağından sonraki yüzyıllarda da yaşayacaktır, ışığı çağından sonra da insanların önünü aydınlatacaktır.

 

ÜSTÜN İNSAN’ nın her alandaki dengeleri; evrenin ve yüksek akılın dengesidir... Hep doğrudur, hep yüksektir, hep dürüsttür hep ileridedir... Ve ölümsüzlükler bütünüdür...

 

ÜSTÜN İNSAN; kazanmadan harcamaz, kazancından fazlasını da harcamaz, ne yoksuldur, ne varsıl, ne savurgandır, ne cimridir... O geçmişin ve geleceğin incelemelerini iyi yapıp; yaşamın önüne koyduğu her türlü olumsuzluk ve sürprizlerden,  yara almadan-acı duymadan kurtulmasını bilir...

 

ÜSTÜN İNSAN; hiçbir zaman yalnız değildir... Yalnız göründüğünde bile, o kendini yeni baştan oluşturup, kendini olumludan yana değiştirmekte; düşüncelerinde sonsuzluğu ve ölümsüzlüğe ulaşmak amacıyla bu işe kendini adayandır...

 

ÜSTÜN İNSAN 'da sonunda insandır… Fiziki olarak en güçsüz, en çabuk ölen, en çabuk üşüyen, en çabuk çaresiz kalan, en cılız, en zavallı varlığıdır... Ama düşünce olarak; en güçlü, dayanıklı, inanılmaz verimli, üretken, çare olan, en yüksek, en saygındır...

 

Ölümsüz olduğuna inandı düşünceleriyle ürettiği günümüz uygarlığı sayesinde; pek çok alandaki güçsüzlüğünü yenmişti, gücünün büyük ve karşı konulamaz olduğunu göstermiştir; ÜSTÜN İNSANLIĞI buradadır...

 

Her çağ, yaş, her ortam, ÜSTÜN İNSAN' nın kendini aralıksız olarak yenileyip, değiştirip, olgunlaştırıp, kötülerden ve kötülüklerden koruyarak, ölümsüz düşüncelere ulaşması için uygundur... ÜSTÜN İNSAN; zaman ve mekân kavramının dışındadır...

 

Ömrü boyunca iç ve dış dengesini; öyle eşsiz, sağlam, üstün incelikli, nitelikli, güçlü, sevgi ve mutlulukla oluşturur ki;

ÜSTÜN İNSAN' a tüm insanlık ailesi yüksek bir hayranlık duyarak, kuşaklar boyunca kendine örnek alır,

 

Yaşamının efendisi olmak isteyenlere, en büyük, güçlü, akılcı, somut, en canlı örnektir ÜSTÜN İNSAN...

 

Yaşam isimli doğal hayat; her yönüyle efendisi olmayı başaran ÜSTÜN İNSAN' a hizmet etmekten büyük onur duyar...

 

ÜSTÜN İNSAN' nın kanıtları: daima bilgece gülümseyen yüz, her yaşında yumuşak huy, inanılmaz en yüksek anlayış, sınırsız hoşgörü,  sürekli bağışlama, hatları görmeme hatta örtme,  konusunda kendiyle yarışarak ve her koşulda kendisini geçmesidir...

 

Yükselmek için, başarılı olmak için her çağdaki insanlarca; ÜSTÜN İNSAN örnek alınır... Çünkü o; bir yüksek idealdir, ulaşılmak istenen zirvedir, bir efsanedir, bir doyumdur, bir yüceliktir, kuşaklar boyunca dünya insanlık ailesinin çok mücadele ederek ortaya çıkarttığı seçkin kişiliğin simgesidir...

 

Çağının daima ilerisindedir ÜSTÜN İNSAN... Hedefi; gelecektir, kendinin ötesidir, sonsuzluktaki gelecektir, sınırsız, her çağdaki doğruları ölümsüz bilgileri ister; onlara yönelir; çoğunu da bulup şaşılacak biçimde yaşar... Zaten üstünlüğü de buradan gelmektedir…

 

Doğa, "En büyük eserim" dediği ÜSTÜN İNSAN 'ı yaşam isimli tablosunu ölümsüz bu değerle süslemiştir; diğer insanların da ona bakarak gelişmesi ve kendini aşması için örnek olarak ortaya koyar... Doğa yaşam isimli bu tablo; ÜSTÜN İNSAN 'la süslenmeseydi asla bitirilmiş sayılmazdı...

 

Yürekten inancın, düşünmenin, okumanın, çalışmanın, değişmenin,  gelişip örnek şekilde oluşmanın, her çağın kabul edeceği en yüksek değerlere ulaşmanın sonunda bekler ÜSTÜN İNSAN olmanın sihri...

 

Her sabah coşkuyla gerçekleşen umudunun sevinciyle uyanır ÜSTÜN İNSAN... Çünkü o; çapına, olanaklarına, yeteneğine, düşünce evreninin gücüne göre umut etmeyi başarmıştır...

 

Ömrünce aklının aydınlığından başka güce gereksinim duymaz ÜSTÜN İNSAN… Yaşamı; aklının aydınlığında,  kadim ve çağın getirdiği en son modern bilgilerle, yetkinleştirerek, bilinen düşüncelerinin ötesine yürüyerek geçer...

 

Akıl, sevgi erdem, tüm değerler, ÜSTÜN İNSAN' nın vazgeçilmez aynasıdır… O bu güzellikleri varlığını en verimli şekilde kullanarak elde ettiklerini tüm insanlığa sevgiyle yansıtır… Böylece her davranışı, her değerde, her düşüncede sonsuzluğa ulaşır... ÜSTÜN İNSAN; sıradan insanlarda böylece sonsuzlaşarak evrenselleşir…

 

Sıradan insan iken; çocukluğundan beri içindeki ayak seslerini duyduğu, keşfedilmeyi bekleyen ÜSTÜN İNSAN'IN’ nın sesini duyar, onun ölümsüz ışığını hisseder, ona yürür, koşar, bilgiyle-yeniden oluşum devinim, dönüşüm, değişim ve sonsuz gelişimle içindeki insanı ÜSTÜN İNSAN’ ı eşsiz bir insan haline getirir; kendinde üstün İNSAN 'ı görür... Düşüncede böylece sonsuzlaşır, ortaya koyduğu eserleriyle de yaşamının ayak izlerini silinmeyecek biçimde bu gezegene kazır,

 

İnsanlığın bu ömürlük sürede ulaştığı, ulaşabileceği en yüksek değer ÜSTÜN İNSAN örneğidir... Ona ulaşamayan ulusların ve bireylerin çağlarıda ve tarihleri de değersizdir...

 

Dünyadaki tek üstünlük, bilginin, düşüncenin evrensel ışığı olan ÜSTÜN İNSAN ' dır... Onun dışındaki her türlü değerler parayla alınıp- satılır...

 

Her çağın değeri, toplum eğer yetiştirmişse ÜSTÜN İNSAN ile ölçülür; ÜSTÜN İNSAN 'ı olmayan çağ, dünya insanlık adına karanlık çağdır...

 

Yaşam isimli doğal süreç ÜSTÜN İNSAN olmayı öğretmez... O her türlü engellerini oluşturur kapanını kurar, acılarını yığar, sıkıntılarını, sorunlarını olanaksızlıkları koyar, yoksullukları oluşturup insanın önüne koyar... Sıradan insan; bu sınavlardan eğer tam not alıp, üstün başarıyla geçebilirse ÜSTÜN İNSAN olmaya adaydır... ÜSTÜN İNSAN olması ise kişisel cevheri, yetenekleri, kendisini geliştirmesi, erdemlerle süslemesi, sıfır hata yüzde yüz başarıya ulaşmasıyla olanaklıdır...

 

Dünya insanlık ailesindeki ölümsüzlük ışığını bugün düşünceleriyle ÜSTÜN İNSAN temsil ediyor…

 

Elbette sorunları vardır, elbette tökezler düşer hatta hasta olur, inanılmaz sıkıntılar yaşar ÜSTÜN İNSAN... Diğer insanlardan farkı; düştüğü yerden ışık hızıyla ve kusursuzca kalkıp-yeniden yürüme ve koşmayı başarmasıdır...

 

Evrenin, yaşamın dünya insanlık ailesinin tek amacı vardır, ÜSTÜN İNSAN 'ı ortaya çıkmasına birlikte hizmet etmek,

 

Kendinin sevinci, mutluluğu, coşkusu, sınırsız doyumudur... Kendine her alanda egemen olup yetebilmek, ÜSTÜN İNSAN olmanın birinci koşuludur... Diğer detaylar ise sonradan gelir...

 

O dünyadaki evrensel sevginin başyapıtıdır ÜSTÜN İNSAN... Her yeteneği ve erdeminde olduğu gibi bu yönüyle yüksek bir sevinç duyar...

 

ÜSTÜN İNSAN 'nın üstün olması için; çok ünlü olması gerekmez... Bir kişilik dünyasında da, yüksek irade, yüksek karakteriyle, sonsuz ve ölümsüz olabilir ÜSTÜN İNSAN...

 

Çağında keşfedilmemiş olsa bile, toplumun dışında çok örnek yaşamlar süren, evrensel bilgilere ulaşıp eserler veren, yüksek anlayış, evrensel kavrayış, ışıklı akıl, ölümsüz düşünce ve yüksek sevgilere ulaşıp örnek olmuş; ÜSTÜN İNSANLAR hep vardı, bundan sonra da olacak... Genellikle öldükten sonra keşfedilen, çağında pek değeri anlaşılmayan, daha sonra heykelleri dikilenler bilinmektedir...

 

ÜSTÜN İNSAN; kendini tam olarak çözüp anlar, ruhu, bedeni ve özüyle hiç bir sorunu yoktur, varlığının tamamı aşktır, sevdadır, ışıktır, sevgidir kendinin en yakın dostu, güvendiği tek varlığı, tek inancı, tek güveni, mezara dek en derin arkadaşıdır…

 

ÜSTÜN İNSAN; en olumlu, en mutlu koşullarda doğmayabilir... Hatta önemli bir altyapısı da olmayabilir... Ama mutluluğunu, altyapısını düşünce hızında hemen tamamlar, yaşadığı her dönemde ve aldığı her nefesinde, kendinden hoşnut yaşar... Nasıl bir hayat sürerse sürsün kesinlikle mutlu ölür...

 

ÜSTÜN İNSAN' nın sözleri dünya gezegenindeki tüm altınlardan daha değerlidir... Akıllı insanlar bunu o yaşarken, aptallar ise ölümlerinden sonra anlarlar…

 

Ölüme karşın büyük ve yüksek olmayı başardığı için erişilmez yüceliktedir ÜSTÜN İNSAN...

 

Hayat öyküsü de yazarı da, kalemi de, kâğıdı da, her şeyi kendisidir ÜSTÜN İNSAN' nın... Öyküsünün istediği yerinde, her türlü sorunlarını ve acılarını yok eder mutluluklarını istediğinden fazla arttırır, sevincini çoğaltır, ölümsüz düşüncelere ulaşınca da; son noktayı koyup; yaşamdan bilgece gülümseyerek, geride kalanlara örnek olacak biçimde ayrılır...

 

Düşüncesindeki sonsuz devinim, değişimi, sonsuz gelişimi, sonsuz oluşumu ölüm korkusuyla asla ertelemez-yavaşlatmaz... Işık hızıyla ölümsüz düşünceleriyle evrenselliğe koşar ÜSTÜN İNSAN...

 

Kısa vadeli yaşayacağını bilir ama uzun süreli düşünür; ÜSTÜN İNSAN...

Her gördüğüne saygılıdır, sevgiyle yaklaşır, bitmez bir merakla, sanki son kez görüyormuşçasına yaklaşır... Ömrünce kimseye, hiçbir varlığa asla kırmaz, incitmez, üzmez, kin tutmaz, nefret sözünü kullanmaz, zamanı geldiğinde yaşam isimli bu sahneden onurluca ayrılmasını bilir...

 

Yaşarken de; ölüme giderken de söyleyecekleri bitmez ÜSTÜN İNSAN' nın üstünlüğü; ölümsüz bilgilere ulaşmasından gelmektedir…

 

Ölüm diğerleri gibi ÜSTÜN İNSAN 'ı yok ederek görevini yapar... Doğa da yeni ÜSTÜN İNSANLAR 'ı yaşam sahnesine çıkartarak aradaki boşluğu hızla doldurur…

 

Aklını kullanmayı başaran her kişi bir gün ÜSTÜN İNSAN 'a ulaşmak için yaşar yaşamalıdır ve gerektiğinde o yolda ölmeyi göze almalıdır...

 

Yüzde yüz ölümlü olan insanın ölümsüzlük süsüdür ÜSTÜN İNSAN... Çünkü kendisi de ölümlüdür; ama ulaştığı ölümsüz düşüncelerle oluşturduğu eserleri sonsuz gelecekte dünya insanların önlerini aydınlatmaya devam edecektir...

 

Doğanın en küçük kopyasıdır ÜSTÜN İNSAN… Dünya evrenin, insan da dünyanın örneğidir; yani her insan bir evrendir; ama ÜSTÜN İNSAN defalarca evren içindeki evrendir… 

 

Kendi ruh ve bedenini anlayamadan ölenlerin mezarları üstünde dans eder yaşam... ÜSTÜN İNSAN; dolu dolu ve örnek biçimde rolünü iyi yapıp; yaşamı çok iyi anladığı, ölümsüz düşüncelere ulaşmayı başardığı için; onun mezarının başında saygıyla eğilir ölüm yaşam, sonsuza dek karşısında duruşunu bozmaz...

 

Ölümün yaşamının sonunda kendini esas evine; geldiği yere döndüren doğal bir yolculuk olduğunun bilincindedir ÜSTÜN İNSAN...

 

Parlayan ışık, vazgeçilmez onurdur ÜSTÜN İNSAN... Ölüm bile onun değerini lekeleyemez... Düşünceleri sonsuza dek; ölümsüzce bu evrende parıldayacaktır...

 

Abdulkadir kaçar Adana 2004...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

13 Ağustos 2025 Çarşamba

HAZIR DEĞİLİM ÖLÜM…

 

HAZIR DEĞİLİM ÖLÜM…

 

ÖNSÖZ

Alman şair ve filozof GOETHE en üzüntülü ve en mutlu olduğumuz anlarda sanata gereksinim duyarız diyor…

Tüm sanatların anası-babası-kardeşi-arkadaşı-sevgilisi-sevdalısıdır şiir… Şair ise söz ustasıdır; yine akıllı bir insan iyi şiir de kendini yazdırmak için şairini bekler… Başka bir düşünür şair de; ben kötü şiir yazmaya çalışıyorum, çünkü iyi şiir yoktur demiştir…

Bu bilgilerden yola çıkarak 1993 te yazdığım ve “HAZIR DEĞİLİM ÖLÜM” isimli kitabımda sunmuştum… Takdir her zaman olduğu gibi okurundur… Abdulkadir Kaçar-şiirler 1993-Adana/Türkiye

 

 

HAZIR DEĞİLİM ÖLÜM

Hazır değilim ölüm

İshalim,

hava soğuk,

gece karanlık,

hem annem evde yok

sana hazır değilim ölüm…

odamın duvarlarına sor,

kitaplığıma

yorganıma,

yatağıma

daktiloma,

karbon kağıdıma,

yağlıboya tabloma,

takvimime,

lambama sor

sana hazır değilim ölüm…

yaşamadığım milyarlarca duygum,

yazılacak şiirlerim var

arkadaşlığıma ne dersin?

 

 

DÜNYA MACERAM

Kanlı intihar gelir

her sonbahar can evime oturur,

zakkumlarda açar rengarenk

nefesini genlerimde hissederim,

beyaz sabahlarda

boyundan büyük sevdalar çırpınır yüreğimde

dünya macerası

piç

züppe

dalaşma

boğuşma

kızılca kıyamet yaşam,

tadı kalmadı baharların,

yıldızları koynuna dolduran çocuk,

uçurtmalarının süzüldüğü sonsuz

mavi gökyüzü yok artık…

 

 

KAN ZAMBAKLARI

Hükümlüyüm sürgünüm ölüme

kanla yıkanır sabahlarım

gecelerim kapanmaz yara

irin seli

ellerimde kördüğüm ayrılık

sanık gecelerimin en orospu konuğu umutsuzluk

saldırganlığınla gel

zehir zıkkım çirkef çıkmazlarım,

girdaplarında anarşi,

cunta sokaklarında çatışıyor ruhum

her hücrem terörist

yaşam burcuna kayıtlı pörsümüş yıpranmış depremli

silinmiş eski bir kimlik

sermayem can

biçimsiz

isyankar

karaborsa sevinçler

yılan insanların zehirlerinden koruyup

ağırcaklı zaman mor bir at

dizginsiz basıp geçiyor

yüreğimdeki kan ırmaklarıma

kentsoylu türkülerin

kaygısı yüreğimde

kıyısındayım kokuşmuş ayrıntıların,

dipsiz uçurumlu akşamlarım

camlarda parçalanıyor

eriyor yüzün yaratılmamışçasına

yokluğun küstah

kuluncumun ortasına saplı

paslı bıçak

hayvansal

bir dağ gibi oturur

gözbebeklerime hasretin

karanlık hicazkar soyunur

soylu bir fahişe

çiğnenip çiğnenip tükürülmüş

kan bulaşığı yasaklar

kirli renkler taşır

her düşüncem yokluğuna kilitli

otobanlar

caddeler

çıkmaz sokaklar dolanır boynuma

isyanlarım semirmiş birer yılan

gökyüzünde apartmanların arasında

kara bir hıçkırık düğümlenir

boğamıza yumrukçasına

ölüm son kez ertelenir

göklere çekilir yağlı urgan

can dört köşe

alıcı kuş

katil

hunhar ölümlere direniş

ırmak olmak dağlarca özgür

kolay mı intiharlar üretmek

kalbi çıkartılmış cesetçesine yaşamak

karanlık parçalıyor bekar sokaklarımı

acı çekiyorum

umutlarım saplı ustura

can evimde yitik

salyalı kuduz it yalnızlık

akşamın eşiğinde bekliyor

kan emeci

kör cellat

ıssıza çökertilmiş bir deli

zincirli içim sürgünüme

demir kapılarım üstüme kilitli,

yüzyıllardır sevgilere küskün

anahtarları küflü paslı darmadağın

bir yaz bırakıyorum ardımda

yüreğimde ıslak yeşil bir bahar

içime gidiyorum

kan zambaklarıma…

(İlk yaz dergisi Türkiye birincisi şiir ödülü…)

 

 

YAR

döl evim sevinç içinde

kardelenim çiçeğim

can parçam

yar geliyor

akasyam

ıhlamurum

nergis sevdam

bir dokunuşuna bin can verdiğim

öpüşünde dünya değiştirdiğim

kollarımda terlemesi aşk pınarım

ekmek ağacım

güneşleri kucağıma dolduran,

gömülerini bana açan yar

ayrılığın ölümlere eş

yokluğun beynime saplı kurşun

kanlı çıban…

 

 

 

ÖLÜME YATARIM

İntiharlar giyinirim

uçurumlarımın kenarında

akrep yuvalarında

kan mezarlarında

ölüme yatarım

cüzamlı kangrenli sabahlarda

yıldırımlara yaslarım yüreğimi

alevlerden demir kırbaçlarla

döver rüzgar

cesedim parça parça

anarşistler basar can evimi

kurtarma operasyonları kapalı kapılarım

vahşi kasırgalar

düşüncelerimle alır sonsuzluğuna

derin hava boşluklarında kara deliklere yuvarlanırım

düşüncelerimde yiterim…

 

 

UTANIRIM

camda keşmekeş karakış

üşür duygularım

göçmen

kararsız

darmadağın

sarı bir hüzün deformesi

yüzüm kendime yabancı

yüreğimde(mi) bemol bir sancı

yaşam kırıntılarım yanaşır

iskelem parça parça

ölüm

soyunup

girer koynuma

utanırım…

 

 

TURKUAZ

beyaz sevinler taşır buğday çiçekleri

türkuaz ikindilere

kimliksiz baharın acı sarısı

ışık akar yüreğime

yer altı mağaralarımda yaşar

en garip duygularım

heyelanlar çökertir ince yerini

pıhtı sevdalarım

ceset ağırlığında beyaz

kan terler ellerim

karanlığa kelepçeli

düşerim ortasına

erten akşamların

sevinçlerimi boğar

cinayetlerle kuşatılmış karanlıklar

yaşam toz bulutu

saralı ruhlar labirentinde

ölümleri göğüsleyerek

sabahlara kan revan içinde yürürüm…

 

 

BEN BİLİRİM

ölümler peşin

yokluklar vadesiz

sürgünümde yalnızım

isyan çiçeklerinin neftisini

ben bilirim

yanımdaki sevgiliye milyarlarca yıllık hasreti

yürek tanrısının şarkısını

açlığı

acıyı

seçeneksiz

virane

çaresizim…

 

 

KENDİMİ YARATIRIM

içimdeki okyanuslarımın kuytularında

düşünceye yatarım

döllenmemiş yumurta

doğmamış cenin olurum

kendimi yeniden biçimlendirir

en baştan yaratırım

bilinçaltı duvarlarımın ötesinde gizlice

yeni dünyalar kurarım

her nefesimde milyarlarcasını yok eder

yeniden yaratırım…

 

 

KENDİMLE KALACAĞIM

güneşte parçalanıyor gölgeler

çiçeklere kilitleniyor kırmızı

ustura ağızlı kahkahalar kaplanıyor

gözbebeklerime

kırık hayaller

intiharlar biriktiriyorum

yine de gelme

kendimle kalacağım

simsiyah hasretinle…

 

 

ORKİDE

duran kalp

beyazı dönen göz

omuzlarda giden cenaze

ben miyim

mezara indirilen

kefeni çözülen ceset

üstüne toprak atılan

başucuna isimli tahta çakılan

telkin verilen fani

ruh mu gök yüzüne yükselen şu beyaz enerji

boşlukta nasıl yol alır

ölümden sonra ilk durak var mı

orada gökyüzü bulut giyinir

eflatun yağmur ağlar mı

ağaçlar hangi rengi kuşanır

papatya beyaz

orkide siyah mı

anne-baba çocuklarını tanır mı

intiharlı ruhlar nasıl avunur

şairler hangi bölümde kalır

dünyada zemheriyse orada bahar mı?

 

 

MEZARIMDA BAHAR

bulutlardan düşen saf çocukçasına

dünyadan bilinmez karanlığa

ilk adımımı atacağım istemeyerek

varsa gökyüzündeki yıldızım kayacak

benden dünyaya toprak yığını bir mezar hatıra kalacak

üzerine yağmur-kar yağacak

rengarenk çiçek denizleri dalgalanacak

kuşlar ötecek

kaç bahar

kaç milyar yıl geçecek

ve benim bunlardan hiç haberim olmayacak…

 

ABDULKADİR KAÇAR 1993 Adana-Türkiye…