(YURTSEVERLİĞİMİZİ TEKRAR SOYGULAYALIM...)
Bayramlar, toplumların ve bireylerin yaşamlarının
muhasebesini yaptıkları gündür...
İsterseniz, size küçük bir toplumsal ve bireysel hesap çıkarmama izin verin;
Bir özdeyiş vardır;
-Kötü komşu, iyi komşuyu hacet – mal sahibi yaparmış...
...
İşte Fransa da bize bunu öğretti...
Fransa’nın yalanı yasalaştırması,
Fransa’nın yalanı yok sayanı hapis ve para cezasına
çarptırma konusunda çıkartmaya çalıştığı, meclisinden geçirerek senatoya
sunduğu yasa,
Bizim kendimizi,
Bizim yurtseverliğimizi,
Tarihimizi çocuklarımıza aktarma sorumluluğumuzu yerine
getirip getirmediğimizi yeniden sorgulamamızı gerektiriyor.. .
Örneği;
90 yıl önce Adana da yaşanan KAÇ-KAÇ olayını kaç kişi
biliyor?
Hangimiz dedesinden ve ninesinden bu KAÇ-KAÇ olayını
dinledi?
Hangimiz dedesinden ninesinden öğrendikleri KAÇ-KAÇ olayını
çocuklarımıza anlattı?
Bunu sorgulamamız gerekir...
Anneler – babalar bildiklerini unutmuş...
Çocuk dedesiyle yani
iki kuşak öncesiyle ilgili bilgiye sahip değil...
Çok değil 90 yıl önce neler yapılmış bilmiyor...
Annesi babası , kendi anne – babalarından bu koynu
sormamışlar , öğrenmemişler , çocuklarına aktarmamışlar..
Ve bu günkü başka şeylerle uğraşan, 90 yıl öncesini
öğretmediğimiz çocuklarımız , gelecekte bu ülkeyi nasıl yöneteceklerdir....
Tarihi kısaca anımsayalım;
Yıl 1915...
Fransa düveli muazzama denilen çağın süper 7 gücünden birisi
olarak,
Aralarında paylaştıkları Anadolu topraklarından kendi
hissesine düştüğünü varsaydığı,
Adana,
Çukurova,
Gaziantep,
Kahramanmaraş,
Şanlıurfa bölgelerini işgale geldi...
Mersin ve İskenderun ve Karataş limanlarından bölgemize
askeri çıkartma yaptı...
Osmanlı yıkıldığı, devleti olmadığı için zor durumda kalan Milletimiz,
kentleri Fransız işgalcilerine terk etmek zorunda bırakıldı...
Terk etmeyenler de Fransızlar ve Ermeniler tarafından toplu
olarak kurşuna dizildi... Soy kırıma uğradı...
Sadece Adana içinde kayıtlara göre 40 bin Türk öldürüldü...
Türk askerleri peki o zaman ne yapıyordu?
Yemen’de,
Galiçya’da,
Balkanlar’da,
Kafkaslarda savaşıyorlardı...
Ermeniler askere gitmedikleri için, askerlik yapmadıkları
için ;
Türk evlerin,
Türk mallarına,
Türk ailelerine,
Türk kadınlarının -
genç kızlarının namusuna saldırdılar...
Cinayet üstüne cinayet işlediler... Evleri yakıp yıktılar...
Rahmetli Yusuf Ayhan dan dinlemiştim;
-Ermeni kasap Agop
koyunları parçaladığı satırla, Tepebağ Mahallesindeki MUSABALI konağının
altında bekliyormuş...
Abidinpaşa’dan, adliye yönüne;
Ya da,
Adliye yönünden Abidinpaşa yönüne kaçan Türklerin kafasını
bir vuruşta kesiyor, cesetleri dağlar gibi yığıyormuş...
Tepebağ Mahallesindeki, altından geçilen bu tarihi konağın;
Adliye ve Abidinpaşa caddeleri yönünde küçük nehirler gibi
Türk kanı akıyormuş...
Yine rahmetli Yusuf Ayhan hem anlatmış, hem de Güney Haber
Gazetesinde yazmıştı;
Ermeniler, Hacı Bayram Caminin minaresine köpek çıkarıp
havlatmışlardı...
40 bin Adanalı öldürülmüş.., Yeşiloba ve Küçükdikili
anıtları en büyük kanıttır...
Şimdi soruyorum;
-Hangi Adanalı, KAÇ-KAÇ olayını yaşayan dedelerinden ,
ninelerinden, o acı günleri öğrenmiştir...?
Kaç Adanalı yetişkin bu günkü kuşaklara bu bilgileri
aktarmıştır.
-Oğlum, kızım.. .Bakın Ermeniler bize zamanında böyle
kötülük yaptı...
-Ermenilere güvenilmez, Fransızlara güvenilmez..
-Ermenileri Fransızlar kandırdı, kendi emelleri için kullandı, kendi asker kıyafetlerini
giydirip Türkleri katlettirdiler...
-Bu gün Fransa yine Ermenileri kullanarak, Anadolu
topraklarındaki emellerinden vazgeçmediğini kanıtlamıştır...
Atalarımız, yaşadıkları bu acıları, maalesef çocuklarına,
torunlarına aktarmamışlardır...
Neden aktarmamışlardır?
Soylu oldukları için aktarmamışlardır...
Hoşgörülü oldukları için aktarmamışlardır...
Bağışlayıcı ve yüce oldukları için aktarmamışlardır...
Ama Ermeniler hem Fransızlarla birlik olup; Hem Türkleri katletmişler , hem de soy kırımına
uğradıkları yalanını uydurmuşlardır...Ve Çocuklarına yüzlerce yıldan beri yalan
söyleyerek Türklerin kendilerine saldırdığı yönünde sahte senaryolar
uydurmuşlardır..
Kin,
Nefret,
İntikam duygusu, aktarmışlardır...
Ve ilkokuldaki çocukların ders kitaplarına öğrensinler diye
bu iftiraları, sahtekârlıkları bu yalanlarını koymuşlardır...
Ders diye okutmuşlardır...
Fransızları, Büyük kurtarıcı Atatürk Anadolu’dan söküp
atınca; Ermeniler, tek başlarına kalmışlar...
Türklere karşı işledikleri cinayetlerden utanarak, mallarını
– canlarını yok ettiklerinden korkarak Anadolu’yu terk etmişler...
Anadolu da kalanlar da; ilk iş olarak nüfus
müdürlüklerindeki, nüfus kütüklerimizi yakmıştır...
Kimin Ermeni , kimin başka ırktan oldukları belli olmasın
diye, tüm kayıtları yok etmişlerdi....
Bu gün ülkemizde bazı kilit yerleri ellerine geçirmeyi o
günden tasarlamışlardı...
Bu nedenlerle, ülkemizde
bazı olaylarla karşılaştığımızda hayret etmememiz gerekir; çünkü
Ermenilerin o sinsi oyunu, nüfus kütüklerini yok ederek Türk soyuyla karışıp,
devleti içinden bölmek – parçalamak –
yok etmek için çalıştıklarını, bu emellerinden bir kez dahi vazgeçmediklerini
görüyoruz...
Türk olarak görünen, öyle lanse edilen, ama kökü karışık
olan bazı kişilerin ülkemiz devletimiz ve milletimizin üzerinde oynadıkları
oyunları sağır sultan bile duydu ve biliyor...
Sonuç olarak;
Çocuklarımıza, torunlarımıza, dedelerimizden – ninelerimizden
öğrendiklerimizi anlatmak tarihi bir görevimizdir...
Yoksa Elin Fransız’ı bin yıldan beri sürdürdüğü haçlı
seferlerinden sonuç alamayınca,
Yüz yıl önce olduğu gibi bu gün de Ermenileri kullanmaya
çalışarak;
Toprağımızdan toprak,
Taşımızdan taş,
Kanımızdan kan,
Etimizden et istemektedir...
Bilgiyle, bilinçle, teknolojiyle biz Fransız ve Ermeni
oyunlarını kesinlikle bozacağız...
Ama çocuklarımıza bu konuyu lütfen anlatalım...
Çocuklarımızın gerçekleri öğrenmesi; yurdumuzun esenliği,
özgürlüğümüz ve uygarlığımız için gerekmektedir...
Unutmayalım; biz gerçekleri çocuklarımıza anlatmayacak olursak;
yalan yanlış bilgilerle çocuklarımızı kandırıp, tarihimizi saptırırlar...
Unutmayalım; çocuklarımız geleceğimizdir...
İşte size bir bayram muhasebesi yaptım; buna göre kendinizi
değerlendirin...
ABDULKADİR KAÇAR...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder