9 Mart 2021 Salı

FRANSANIN VERDİĞİ DERS...

 

(YURTSEVERLİĞİMİZİ TEKRAR SOYGULAYALIM...)

 

         Bayramlar, toplumların ve bireylerin yaşamlarının muhasebesini yaptıkları gündür...

         İsterseniz, size küçük bir toplumsal ve bireysel  hesap çıkarmama izin verin;

         Bir özdeyiş vardır;

         -Kötü komşu, iyi komşuyu hacet – mal sahibi yaparmış...

         ...

         İşte Fransa da bize bunu öğretti...

         Fransa’nın yalanı yasalaştırması,

         Fransa’nın yalanı yok sayanı hapis ve para cezasına çarptırma konusunda çıkartmaya çalıştığı, meclisinden geçirerek senatoya sunduğu yasa,

        

         Bizim kendimizi,

         Bizim yurtseverliğimizi,

         Tarihimizi çocuklarımıza aktarma sorumluluğumuzu yerine getirip getirmediğimizi yeniden sorgulamamızı gerektiriyor..   .

 Örneği;

         90 yıl önce Adana da yaşanan KAÇ-KAÇ olayını kaç kişi biliyor?

         Hangimiz dedesinden ve ninesinden bu KAÇ-KAÇ olayını dinledi?

         Hangimiz dedesinden ninesinden öğrendikleri KAÇ-KAÇ olayını çocuklarımıza anlattı?        

         Bunu sorgulamamız gerekir...

         Anneler – babalar bildiklerini unutmuş...

          Çocuk dedesiyle yani iki kuşak öncesiyle ilgili bilgiye sahip değil...

         Çok değil 90 yıl önce neler yapılmış bilmiyor...

         Annesi babası , kendi anne – babalarından bu koynu sormamışlar , öğrenmemişler , çocuklarına aktarmamışlar..

         Ve bu günkü başka şeylerle uğraşan, 90 yıl öncesini öğretmediğimiz çocuklarımız , gelecekte bu ülkeyi nasıl yöneteceklerdir....

         Tarihi kısaca anımsayalım;         

         Yıl 1915...

         Fransa düveli muazzama denilen çağın süper 7 gücünden birisi olarak,

         Aralarında paylaştıkları Anadolu topraklarından kendi hissesine düştüğünü varsaydığı,

         Adana,

         Çukurova,

         Gaziantep,

         Kahramanmaraş,

         Şanlıurfa bölgelerini işgale geldi...

        

         Mersin ve İskenderun ve Karataş limanlarından bölgemize askeri çıkartma yaptı...

         Osmanlı yıkıldığı, devleti olmadığı için zor durumda kalan Milletimiz, kentleri Fransız işgalcilerine terk etmek zorunda bırakıldı...

         Terk etmeyenler de Fransızlar ve Ermeniler tarafından toplu olarak kurşuna dizildi... Soy kırıma uğradı...

         Sadece Adana içinde kayıtlara göre 40 bin Türk öldürüldü...

         Türk askerleri peki o zaman ne yapıyordu?

         Yemen’de,

         Galiçya’da,

         Balkanlar’da,

         Kafkaslarda savaşıyorlardı...

         Ermeniler askere gitmedikleri için, askerlik yapmadıkları için  ; 

         Türk evlerin,

         Türk mallarına,

         Türk ailelerine,

         Türk kadınlarının  - genç kızlarının namusuna saldırdılar...

         Cinayet üstüne cinayet işlediler... Evleri yakıp yıktılar...       

         Rahmetli Yusuf Ayhan dan dinlemiştim;

         -Ermeni kasap Agop  koyunları parçaladığı satırla, Tepebağ Mahallesindeki MUSABALI konağının altında bekliyormuş...

         Abidinpaşa’dan, adliye yönüne;

         Ya da,

         Adliye yönünden Abidinpaşa yönüne kaçan Türklerin kafasını bir vuruşta kesiyor, cesetleri dağlar gibi yığıyormuş...

         Tepebağ Mahallesindeki, altından geçilen bu tarihi konağın;

         Adliye ve Abidinpaşa caddeleri yönünde küçük nehirler gibi Türk kanı akıyormuş...

         Yine rahmetli Yusuf Ayhan hem anlatmış, hem de Güney Haber Gazetesinde yazmıştı;

         Ermeniler, Hacı Bayram Caminin minaresine köpek çıkarıp havlatmışlardı... 

         40 bin Adanalı öldürülmüş.., Yeşiloba ve Küçükdikili anıtları en büyük kanıttır...

         Şimdi soruyorum;

         -Hangi  Adanalı,  KAÇ-KAÇ olayını yaşayan dedelerinden , ninelerinden, o acı günleri öğrenmiştir...?

         Kaç Adanalı yetişkin bu günkü kuşaklara bu bilgileri aktarmıştır.

         -Oğlum, kızım.. .Bakın Ermeniler bize zamanında böyle kötülük yaptı...

         -Ermenilere güvenilmez, Fransızlara güvenilmez..

         -Ermenileri Fransızlar kandırdı,  kendi emelleri için kullandı, kendi asker kıyafetlerini giydirip Türkleri katlettirdiler...

         -Bu gün Fransa yine Ermenileri kullanarak, Anadolu topraklarındaki emellerinden vazgeçmediğini kanıtlamıştır...

         Atalarımız, yaşadıkları bu acıları, maalesef çocuklarına, torunlarına aktarmamışlardır...

         Neden aktarmamışlardır?

         Soylu oldukları için aktarmamışlardır...

         Hoşgörülü oldukları için aktarmamışlardır...

         Bağışlayıcı ve yüce oldukları için aktarmamışlardır...

 

         Ama Ermeniler hem Fransızlarla birlik olup;  Hem Türkleri katletmişler , hem de soy kırımına uğradıkları yalanını uydurmuşlardır...Ve Çocuklarına yüzlerce yıldan beri yalan söyleyerek Türklerin kendilerine saldırdığı yönünde sahte senaryolar uydurmuşlardır..

         Kin,

         Nefret,

         İntikam duygusu, aktarmışlardır...

         Ve ilkokuldaki çocukların ders kitaplarına öğrensinler diye bu iftiraları, sahtekârlıkları bu yalanlarını koymuşlardır...

         Ders diye okutmuşlardır...

         Fransızları, Büyük kurtarıcı Atatürk Anadolu’dan söküp atınca; Ermeniler, tek başlarına kalmışlar...

         Türklere karşı işledikleri cinayetlerden utanarak, mallarını – canlarını yok ettiklerinden korkarak Anadolu’yu terk etmişler...

 

         Anadolu da kalanlar da; ilk iş olarak nüfus müdürlüklerindeki, nüfus kütüklerimizi yakmıştır...

         Kimin Ermeni , kimin başka ırktan oldukları belli olmasın diye, tüm kayıtları yok etmişlerdi....

         Bu gün ülkemizde bazı kilit yerleri ellerine geçirmeyi o günden tasarlamışlardı...

         Bu nedenlerle, ülkemizde  bazı olaylarla karşılaştığımızda hayret etmememiz gerekir; çünkü Ermenilerin o sinsi oyunu, nüfus kütüklerini yok ederek Türk soyuyla karışıp, devleti içinden  bölmek – parçalamak – yok etmek için çalıştıklarını, bu emellerinden bir kez dahi vazgeçmediklerini görüyoruz...

         Türk olarak görünen, öyle lanse edilen, ama kökü karışık olan bazı kişilerin ülkemiz devletimiz ve milletimizin üzerinde oynadıkları oyunları sağır sultan bile duydu ve biliyor...

         Sonuç olarak;

         Çocuklarımıza, torunlarımıza, dedelerimizden – ninelerimizden öğrendiklerimizi anlatmak tarihi bir görevimizdir...

         Yoksa Elin Fransız’ı bin yıldan beri sürdürdüğü haçlı seferlerinden sonuç alamayınca,       

         Yüz yıl önce olduğu gibi bu gün de Ermenileri kullanmaya çalışarak;

         Toprağımızdan toprak,

         Taşımızdan taş,

         Kanımızdan kan,

         Etimizden et istemektedir...

         Bilgiyle, bilinçle, teknolojiyle biz Fransız ve Ermeni oyunlarını kesinlikle bozacağız...

         Ama çocuklarımıza bu konuyu lütfen anlatalım...

         Çocuklarımızın gerçekleri öğrenmesi; yurdumuzun esenliği, özgürlüğümüz ve uygarlığımız için gerekmektedir...

         Unutmayalım; biz gerçekleri çocuklarımıza anlatmayacak olursak; yalan yanlış bilgilerle çocuklarımızı kandırıp, tarihimizi saptırırlar...

         Unutmayalım; çocuklarımız geleceğimizdir...

         İşte size bir bayram muhasebesi yaptım; buna göre kendinizi değerlendirin...

         ABDULKADİR KAÇAR...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder