9 Mart 2021 Salı

PAPA TÜRKİYE DE...

 

Papa; yani baba...

         Hıristiyanların Kutsal baba dedikleri, papa 16.Benedictus;

         Dört günlük bir ziyaret için Türkiye de bulunuyor...

         ...

         PAPA ziyareti aylar önce başlayan propagandalarla;

         Yaygın televizyonlar,

         Yaygın basın tarafından günlerce şişirildi, şişirildi, şişirildi...

         Büyütüldükçe büyütüldü...

         Sanki Türkiye’nin başka sorunu yok;

         Sanki PAPANIN,  gelmesiyle ülkemizdeki tüm sorunlar beşikten mezara kadar çözülecek;

         Herkesin başı göklere erecek...

         ...

         Yok, böyle bir şey: herkes işine gücüne baksın...

         Papa da, bizim gibi 9 ay on günlük bir insan...

         Tek bir farkı var: O da dini bir devlet olan VATİKAN’ın hem devlet başkanı,  hem de dünya Katoliklerinin dini lideri olması...

         Türkiye Cumhuriyeti Devletini yöneten devlet adamlarımız, unvanı, yetkisi, temsil ettiği gücü ne olursa olsun zaten hiçbir yabancı konuğa karşı saygıda kusur etmemiştir...

         Konuk severliğimiz zaten dünya tarafından bilinmekte ve takdir edilmektedir...

         -Hoş geldi, sefalar getirdin sayın Papa..

         Giderken güle güle deriz olup biter...

         Türkiye ye hafta sekiz, gün dokuz devlet başkanları gelip gidiyor...

         Pek çok devlet başkanın gelip gitmesinden haberimiz bile olmuyor...

         Aslında sıradan bir ziyaret olan PAPANIN gelişini

         Batının borazanlığını yapmayı kendilerine ilke edinmiş: bazı meslektaşlarımızın, bu olayı gereğinden fazla büyütmelerinden çıkarlarının olduğu somut biçimde ortadadır...  ...

         Papa, yani Hıristiyanların KUTSAL BABA dedikleri 16.Benedictus’la ilgili sizlere iki fotograf sunmak istiyorum...        

         9.Cumhurbaşkanı sayın Süleyman Demirel,  daha önce Türkiye yi ziyaret eden PAPA yla ilgili anısını Milliyet Gazetesi Köşe yazanı, Sayın Fikret Bila’ya anlatmış...

         Şöyle diyor Sayın Demirel;

         -Papa 1966 da Türkiye ye gelmişti...

         Ben o zamanlar başbakandım...

         Papa Efes e gitmek istemiş..

         Ben de o zaman Dışişleri Bakanı olan İhsan Sabri Çağlayangil’e dedim ki, PAPA YI AL, İzmir e oradan da Efes e götür...

         Sabri Bey PAPA’yı İzmir’e götürmüş,  oradan da arabasıyla Efes e gidiyorlar...

         Arabanın arkasında sağda PAPA solda İhsan Sabri Bey oturuyor...

         Papa çok özel kıyafeti içinde vatandaşı selamlayarak gidiyorlar...

         Bazen vatandaşlar durduruyorlar arabayı, böyle bir anda kadın arabaya yanaşmış, İhsan Beye demiş ki;

         -KOCA PAPAZ HANGİNİZSİNİZ?

         İhsan Bey de;

         -Niye soruyorsun KOCA PAPAZ ı ne yapacaksın? demiş..

         -Hiiç demiş kadın, Kızım hasta da okutacaktım...

         Sayın Süleyman Demirel, bu öyküyü anlattıktan sonra da Şunları söylüyo ;

         -İşte Anadolu insanın kültürü budur, hoşgörüsü budur, din adamına saygısı budur onun için Papa YLA GÖRÜŞÜRSEM OY KAYBEDERİM DİYE KİMSE ENDİŞE ETMESİN...

         (Milliyet gazetesi 24 Ekim 2006)        

         ...

         PAPANIN ziyaretiyle ilgili ikinci fotoğraf;

         Yıl 1967; aylardan Temmuz.. .Papa 6.cı Paul Türkiye de: Yine Ayasofya krizi yaşanmaktadır…  Herkes bu olayın altından nasıl kalkılacağını hesap ederken ;

         Dönemin dış işleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil;

         -Siz bu işi bana bırakın, der...

         PAPA gelir Ayasofya ya; müze gezecek güya; emrivaki niyeti belli...

         İsa ve Meryem Mozaiğini görür - görmez kendini yere şak diye bırakır, mermeri öper...

         Tam istavroz çıkartıp, duaya başlayacak  ki ;

         Bir el yerden kalkmasına yardımcı oluyormuş gibi koluna girer;

         Çağlayangil;

         -Ekselansları, der... Bildiğiniz üzere, Ayasofya yüce Atatür’ ün emriyle müzedir... Amacı gereği bu müze dini vecibelerin yerine getirilmesi için uygun bir ortam değildir…

         Bir kez daha hatırlatmak isterim...

         Buyurun gezelim...( 26 Kasım 2006 sabah gazetesi )

         Papa mermeri öptüğüyle kalır...

         Kuzu kuzu gezmeye başlar...

         Böylece kriz, deneyimli bir diplomatın zarif diplomatik manevrasıyla tatlıya bağlanır...

         ...

         Sonuç olarak;

         Papa, papa  olmadan, yani Vatikan Din Devleti Başkanı olmadan, Alman Kardinal Radzinger olarak,

         -Türkiye Avrupa Birliğine girmemeli, şeklinde Türkiye karşıtı açıklamalar yapmıştı...

         Alman Kardinal Radzinger in PAPA seçilmesinde, Türkiye karşıtlığı önemli rol oynamıştı...

         Daha da önemlisi;

         Almanya da yaptığı İslamiyeti ve peygamberimizi eleştiren konuşması sonrasında,  uçakta PAPA nın Türkiye ye  gidip gitmeyeceği sorulunca,

         -KONSTANTİNAPOLE gideceğim, demişti...

         Yani , 1453 yılından beri Türk yurdu olan Anadolu’yu, İstanbul u  bunlar  hala, kendi kafalarında yaşattıkları hayale göre anıyorlar....

 

         Bütün bu nedenler yan yana geldiğinde, Papanın  yapacağı sıradan bir ziyaret  tüm dünyanın adım adım izleyeceği bir showa dönüştü....

         İslam dininde , ruhani sınıfın olmamasının ne kadar önemli bir kez daha ortaya çıktı....

         Türkiye de, herkesin neredeyse tapma derecesinde ilgi gösterdiği, bu türlü bir uygulamanın olmaması ne kadar güzel...

         Laiklik ne kadar güzel…

         Papanın Türkiye yi ziyaretiyle bir kez daha somut biçimde ortaya çıkmış bulunuyor...      

         İslam Dininde; kul ile Allah arasına kimse giremez...

         Kimse kimseye cennet vaat edemez; cennetten arsa falan satamaz...

         Kimse kimsenin günahını affedemez...

         Biz yaratılanı hoş görürüz yaratandan ötürü...

         Büyük Türk Millet; renk, cins, din, dil, parti, mezhep, sosyal statü ayırmadan her canlıya sevgide ve saygıda kusur etmez...

         Türkiye Cumhuriyeti Devleti laik bir devlet ve hiçbir din mensubu devlet karşısında  ayrıcalıklı  sayılamaz..

         Dinimizin, devletimizin, sahip olduğumuz değerlerimizin kıymetini iyi bilelim...   

         Birbirimize sımsıkı sarılalım;      

         Dünyanın gözünün üzerimizde, sahip olduğumuz kültürel değerlerimizde olduğunu unutmayalım...

         Sahip olduğumuz değerlerin önem ve anlamını bir kez daha düşünelim...

         Sahip olduğumuz değerlerimizle övünebileceğimiz kadar övünelim...

         Bize bu d eğerleri miras olarak bırakan Atatürk başta olmak üzere, tüm Türk büyüklerine, binlerce teşekkürler, minnet ve saygılar sunuyorum...

         ABDULKADİR KAÇAR...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder