7 Mart 2021 Pazar

YABANCI SÖZLÜ TABELALAR…

 

Bu gün size: Adana’nın her tarafında yer alan, yabancı sözcüklerden oluşan tabelalardan söz etmek istiyorum;

         Şimdi okuyacaklarımı lütfen çok dikkatlice dinleyin...

         Bakalım ne anlayacaksınız?         ...

         Giftland, Puffy Center, Cafe Viva, Rex Rotary, Gestetner Cafe Rose, Picadılly, Jumbo corner, Fenerium, Billa Bong, Journey, Hom Collection, Genenu Draft...

         Ne anladınız?    

Hiçbir şey değil mi?

         İsterseniz bir deha daha okuyayım... Belki anlarsınız...

         Hayır hayır 1000 defa dinleseniz de bir şey anlamazsınız...   

         Çünkü bir Türk’üz,

         Çünkü Türkiye de yaşıyoruz,

         Çünkü Türkçe düşünüyorum,

         Çünkü Türkçe iletişim kuruyoruz

         Çünkü Türkçe konuşuyoruz...

 

         Biraz önce okuduklarım Adana nın en önemli cadde ve sokaklarındaki; işyerlerinin isimleri ;

         Kimisi kitapçı dükkanı,.

         Kimi tencere satıyor,

         Kimisi yatak yorgan,

         Kimi hediyelik eşya,

         Kimisi bira,

         Kimi giysi,

         Kimi de Birahanenin ismiydi...

         Peki bu işyerleri neden Türkçe isim kullanmıyorlar?

         Yanıtı çok kolay ;      

         -Amerikalılara özenti,

         -Avrupalılara özenti...

         Türkiye’yi yavaş yavaş yok etmeye çalışan sömürge kültürlere özenti...

         Bu işyerleri; yabancı kültüre uygun davranarak;

         Daha çok müşteri çekeceklerine inanıyorlar,

         Türkçe isim yazan yerlere göre daha kaliteli iş yaptıkları izlenimini vermeye çalışıyorlar,

         Daha çok para kazanacaklarını sanıyorlar,

         Daha modern bir görüntü vermek istiyorlar...

         İşyerlerine Türkçe tabela asanlar daha mı gerideler bu yabancı hayranı olan işyerlerinden?

         Hayır,

         Daha bilinçliler,

         Daha güzel iş yapıyorlar,

         Daha kaliteli iş yapıyorlar,

         Daha çok kazanıyorlar,

         Daha çok müşteri çekiyorlar...

         Geçenlerde  ünlü bir hiper alış – veriş merkezindeki  kasiyere yaklaşıp sordum;

         -Firmanızın isminin anlamını biliyor musunuz?

         Yüzüme anlamsız anlamsız baktı...

         -Bu nasıl soru? Bu güne kadar kimse sormadı?

         -Siz neden soruyorsunuz? Gibi şeyler düşünmüş olmalı...

         Bilmediğini söyledi.. ben oradan ayrılırken gülümseyerek  şöyle seslendi ;

         -Müdürümüzün bildiğini de sanmıyorum, dedi..

         ...

         Atatürk Caddesindeki çok ünlü bir firmanın şefine sordum;

         -işyerine İngilizce isim koymuşsunuz, anlamını siz biliyor musunuz?

         Güldü;

         -Yok abi, patron da bilmiyor.. Hava atmak için bu ismi koydu...

         ...

         Başka bir Firmanın yetkilisine sordum;

         -Neden İngilizce isim koydunuz işyerinize?

         -Üniversiteye giden çocuğum vardı; o bilgisayardan bulmuş... Bende istemedim ama ne yapayım? Dedi...

         ....

         Başka bir firmanın yetkilisine sordum;

         -İngilizce isim koymuşsunuz ama anlamını biliyor musunuz?

         -Hayır beyefendi... Ahhh... Ahhh, dedi...

         Geçenlerde işyerimizde bunun tartışması oldu...

         İngilizce tüm sözlüklere baktık bizim firmamızın isminin anlamını bulamadık...

         ....

         Yıllardır soruyorum;

         -Cafe Viva ne demek?

         -Billa Bong?

         -Jumbo Corner?

         -Genieune Draft hangi anlama geliyor?

         Kimse bilmiyor..

         Kimse işyerinin anlamını tam olarak üzüntüyle belirtmeliyim ki;  anlatamıyor...    

         Ama işyerinin ismini İngilizce MODA olduğu için koyuyorlar....

         ....

         Aynı kişilere;

         -Neden Türkçe isim koymadınız işyerinizin adını? Dedim;

         Buna da doyurucu bir yanıt veremediler...

 

         Büyük Türk Milletinin kültür emperyalizminden bu kadar etkilendiği bir dönem daha olduğunu sanmıyorum...

         Ama şunu da unutmamak gerekir ki;

         bu millet 1400 yıldır adının anlamını bilmiyor...

         Doğuyor,

         Çocuk oluyor,

         Delikanlı oluyor,

         Yetişkin oluyor,

         Yaşlanıp ölüyor, işin daha da garibi;

         İsminin anlamını bilmiyor; bunu öğrenme gereği de duymuyor...

         ...

         -Ahmet ismini taşıyan kaç kişi adının anlamını biliyor?

         Ya da

         -Fatma hangi anlama geliyor?

         Yüzlerce binlerce örnek vermek olanaklı...

         Kültür Emperyalizmlerinin birisi gelip,

         Kültür Emperyalizmlerinin diğeri gidiyor... 

         Minicik bir bilinç,

         Minicik bir öz değerlere küçücük saygı olsa;

         İnsanlar işyerlerinin isimlerini İngilizce koyarlar mı?

         İnsanlar isimlerin adlarını öğrenmezler mi?

         Moda eğer bizim öz değerlerimizi tanımıyorsa,

         Moda eğer bizi biz yapan değerlerimizi yok sayıyorsa,

         Moda eğer işyerimize koyduğumuz yabancı isimlerin anlamlarını bilmemize izin vermiyorsa;

         Ona moda değil; kültür emperyalizminin –  kültür sömürgesinin kişiliksizleştirmesi demek daha doğru olur...

         Akıllı insanlar ve bilim diyor ki;

         -Bir milleti yok etmek için önce dilini yok etmek gerekir…

         Çünkü dilini yitiren milletlerin varlıklarını sürdürmeleri olanaksızdır...

         Dilini yitiren milletler tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir...

         ...

         Ülkemizde bazı yerel belediye meclisleri aldıkları kararlarla yabancı isimlerin işyerlerine konulmasını yasaklamışlardır...

         Bazı belediyeler de; yabancı isim koyan işyerlerine para cezası uygulamayı sürdürüyorlar...

         Ne güzel etmişlerdir...

         Oysa; yazılı belgelere dayalı;

         Dünyanın en eski üç dilinden birisi olan 500 Milyon insanın konuştuğu Türkçe’miz;

         Bu gün evrensel boyutlarda;

         Sanat,

         Edebiyat,

         Teknoloji,

         Bilim  dilidir..

         5 bin yıldan beri bu böyledir...

         Ana sütümüz gibi tertemiz olan Dilimizi kendimiz koruyamasak kimseden bu davranışı bekleyemeyiz...

         Karamanoğlu Mehmet Bey in; 700 küsur yıl önce;

         -Bundan böyle okulda, mecliste, sokakta, çarşıda, pazarda Türkçe den başka dil kullanılmayacak diyen fermanı geliyor aklıma...

         Yüzlerce yıl öncesinden bu kadar;

         Aydın,

         İleri görüşlü,

         Öz değerlerine saygılı atalarımızı düşündüğümde onlara binlerce kez teşekkür ediyorum...

         700 yıl önceki atalarımız bizden daha ileri de düşünüp yaşıyorlarmış...

         Günümüzde Karamanoğlu Mehmet Beylere ne kadar çok gereksinimimiz var değil mi?

         Bizim de üçüncü bin yılda bunun bilincinde olmamız gerekmiyor mu?  

         Avrupa da bu durum nasıldır?

         Amerikan kültürel taarruzu karşısında, Avrupa; sinemasını, müziğini, mutfağını, dilini korumaya aldı...

         Alman Dilini Koruma Derneği, İngilizce sloganlarda ısrar edenlere Alman cayı BİR ŞEMPANZE DİLİ ne düşürdükleri gerekçesiyle, her yıl DİLİ BOZMA ÖDÜLLERİ veriyor...        

         İngilizce istilasını soykırıma eşdeğer suç olarak tanımlayan Fransız dilbilimci PAUL GUTH, Paris sokaklarındaki İngilizce yarıların, nazi işgali dönemindeki Almanca Yazılardan bile fazla olduğu kanısında...   

         Fransa da çıkartılan bir yasayla, medyada, tabelalarda, şirket anlaşmalarında, faturalarda, iş ilanlarında Fransızca kullanma zorunluluğu getirdi...

         Çoğu lokantada İngilizce yemek listesi yok; Garsonlar İngilizce bilseler bile konuşmuyor, DVD’ler İngilizce alt yazı konuyor...

         Yabancı kaynaklı, kültür sömürgesine daha ne kadar çanak tutacağız,

         Yabancı kaynaklı kültür sömürüsüne daha ne kadar izin vereceğiz?

         Lütfen biraz daha düşünelim ....

Abdulkadir Kaçar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder