ABDULHEY’İN ÖLÜMÜ…
Dün bir arkadaşımın çok sevdiği kedisi öldü…
Onunla birlikte bende çok üzüldüm…
Arkadaşımın bürosunun çevresinde yaşadıkları için, onu doğduğu günden itibaren gelişip, güçlenmesini,
vahşiliğe yatkın beden hareketlerini yakından gözlemlemiştim…
Arkadaşım da adını ABDULHEY koymuştu…
-Pisipisi Abdulhey, gel, diyor geliyordu…
-Nasılsın Pisi Pisi? Diyordu…
Onunla insan gibi konuşuyor, kedicikte
ona sevgi gösterileriyle karşılık veriyordu…
Tam bir doğa ve hayvan sever olan bu arkadaşım evinden yemek,
ciğer, kemik, getirip veriyordu…
Bunu unuttuğu günlerde en lüks AVM’
lerden salamlar, sosisle besliyor, hareketlerini sevgiyle, merakla, ilgiyle
izliyordu…
Aralarında inanılmaz şekilde sevgi bağı
olmuştu…
İki gün önce üzüntülü bir sesle telefon açtı;
-Abdulhey in gözleri çapaklı ne yapayım?
-Sendeki göz damlasından damlat dedim…
Çünkü insanlarla, kediler, hayvanlara
aynı ilaçlar kullanılıyor…
Öğleden sonra gittiğimde, Abdulhey’in gözleri tamamen
kapanmıştı…
Arkadaşım onu yeniden besleyip iyileştirmeye,
antibiyotiklerle tedavi etmeye çalıştı olmadı…
Ve son gördüğümde başını iki elinin
arasına almış, inleyerek ölümünü bekliyordu…
Artık veterinerin de yapabileceği bir şey kalmamıştı…
Bir iki gün böyle geçti, dün arkadaşıma kapıcıları söylemiş;
-Abi akşamdan ölmüş, sabahleyin cesedi kaskatı kesilmişti
Arkadaşım kadar ben de çok üzüldüm…
Abdulhey 9 ay falan yaşadı…
Ama
doğdu, açlık çekti, karnını doyurdu, insanlar gibi hasta oldu, gerektiğinde
nasıl ölüneceğini, ölümün aslında korkulacak bir yanı olmadığını dünyaya
gösterdi ve sahneden inip yok olup gitti…
Abdulhey’in cesedi önceki gün toprakla buluştu…
Aradan uzun zaman geçti…
Artık
cesedi iyice çürüyüp, toprak olmaya başlamıştır…
Ve bünyesinin içindeki kurtçuklar, tıpkı
insan cesedinde olduğu gibi yiyip kedinin de bedenini yok etmekle uğraşıyorlar,
ya da yok etmişlerdir…
Şunu söylemek istiyorum;
Adulhey isimli kedi dün vardı artık bu gün yok,
İnsanlar gibi bir kez doğdu, bir kez yaşadı, bir kez öldü
toprakla buluştu…
Aslında insanlar gibi diğer tüm canlıların
yaşam çizgileri birbirlerinin aynısı…
O kediyi ölüme yattığında dakikalarca
izlediğimde bir insanın ömrünün de tıpkı bir kedi gibi olduğunu gözlerimle
görüp anladım…
Ve bu kadar geçici olarak bulunduğumuz
yaşam isimli bu sahnede insanların hiç ölmeyecekmiş gibi, savaşıp yaralayıp kırdıklarını,
haklarını gasp ettiklerini, dedikodu silahıyla ruhlarındaki kötülüklerini çevrelerine
zarar vermek amacıyla yaymaya çalıştıklarını, oysa bunların ne kadar anlamsız
ve boş olduğunu bir kez daha anladım…
PARA isimli denemelerimin birinde şöyle dedim;
-Nice insanlar, nice paralar biriktirdiler, nice insanlar hiç
ölmeyecekmiş gibi sonsuza kadar yaşayacakları yalanına kendilerini inandırdılar…
Şimdi yoklar, ama yok olduklarını
kendileri de bilmiyorlar, şimdi uyandırsak, nerede, saatin kaç olduğunu
sorarlardı…
Kendilerinden önceki zenginlerden
belki de ders almaları gerekirsen almadılar, ne yazık ki, hırslarının, egolarının
kölesi olarak herkesi kırıp, dökerek bir olumsuz yaşam serüveni izlediler…
Abdulhey isimli kedinin doğumuna ve yaşam serüveninin bir
bölümünü izleyerek, sonunda can çekişmesine ölümüne tanık olarak bir kez daha
paranın, yaşamın, insanlığın geçici olduğuna inandım…
Doğru olanın iyi insan, anlayışlı kişi, bilgelikte olduğuna
inandım…
200 milyon tür olduğu kabul edilen diğer canlılarla ortak
evimiz olan bu gezegende, hayat serüvenimizde dürüst, güven veren, emin olunan,
kibar, nazik, erdemli, yardımsever, hoşgörülü olmaktan başka çare yor…
Abdulhey 9 ay gibi kısa ömründe bana
en güzel yaşam ve ölüm dersi verdi, çekip gitti… Teşekkürler kediciğim…
Hepimizin alması gereken ders bu… Madem doğduk, kesin
öleceğiz…
Arkamızda hoş bir sâda bırakmak en büyük erdemimiz olmalı…
ABDULKADİR KAÇAR… 2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder