ÖMÜR AĞACINIZ SOLMADAN…
Hayat isimli bu serüvende her şey hem olağan, her şey
olağandışı da olabilir…
Gün gelir sahip olduğunuz her şey avuçlarınızdan
yavaşça kayıp gider…
Bu gidenler ömür isimli ağacınızın yitirdikleridir…
Bu gün benim diye övündüğünüz her şey sizin olmaktan
çıkıp terk edip gidebilir…
En sevdiğiniz yakınınız beklenmedik bir anda hayata
veda edebilir…
En sevdiğiniz ev elinizden çıkabilir…
Ömrünüzün geçtiği mahalleyi terk edebilirsiniz…
Çocukluğunuzdaki köyünüz ve anılarınız artık sadece hayaldir…
Yatağınız beni değiştir der; yastığınızın yerini başka yastık alır…
Akvaryumunuzdaki en sevdiğiniz balık ölebilir…
En sevdiğiniz çiçek vazonuzda kurur…
Dün göğsünüzü gererek kullandığınız otomobiliniz artık
başkasının olmuştur…
Yıllardır severek kullandığınız televizyon bir anda
bozulur…
Zevkle izlediğiniz, hayran olduğunuz TV programı
yayından kaldırılır…
Sevdiğiniz şarkıcının hayatını kaybettiğini
öğrenirsiniz…
Tuttuğunuz futbol takımı şampiyonluğu son saniyede elinden
kaçırır…
Anılarınızın merkezini oluşturan tarihi bina birkaç
günde yıkılır, yerine farklı bina yapılır…
İnternetiniz kesilir, işlevsiz kalır…
Sosyal medyadaki arkadaşlarınız sizi, siz de onlarla
iletişiminizi kuramazsınız…
Çok sevdiğiniz, elini öptüğünüz öğretmeninizin salgın
hastalıkta hayatını kaybettiğini öğrenirsiniz…
Ya da trafik canavarı en sevdiğinizi yaşamdan kopartır
alır…
Her gün saygıyla selamlaştığınız komşu bir sabah
nedensiz olarak sırtını döner; selamlarınızı almaz olur…
Sohbetini sevdiğiniz ömür boyu arkadaşım olarak kalır
dediğiniz kadim dostunuz sizi dedikodu silahıyla can evinizden yaralar…
Yanında sansürsüz konuştuğunuz büyük diye saydığınız biri
başarılarınızdan dolayı kıskandığı için kırk yıllık dostlarınızla aranızı açar;
büyük hayal kırıklıkları yaşatır…
Bayılarak okuduğunuz yazarın kitapları bir an gelir
artık zevk vermez olur…
Çöplüğe attığınız yazarı yeniden keşfedebilirsiniz…
Yemin ederek söz verenler ortalıktan birden kaybolur
gider…
İyi gün dostları küçük sıkıntılarınızda hızla sizi
terk ederler…
Maneviyatınızı sorgularsınız…
Dünkü yazdıklarınız sizden çıkıp, başkalarının düşünce
evrenlerinde yerini alır, sizin yabancınız olur…
Sağlık sorunları da sonunda gidenler korosuna katılır…
Ayağınız tedavi edilse de eski hizmeti yapmaz…
Gözlerdeki katarakt ameliyat gerektirir…
Sonra bel, baş, diş, burun, parmak her şey sırayla
isyan etmeye başlar…
Oysa her şey daha iyi olabilirdi…
Acılar unutulup yaralar sarılabilirdi…
Ama bazen de daha kötüsü olabilirdi…
Masraflarına yetişemediğiniz için en sevdiğinizi, anılarınızın
olduğu otomobili elinizden çıkarmak zorunda kalabilirsiniz…
Yıllarca kuruş kuruş biriktirdiğiniz servetiniz bir
anda dolandırıcı ve hırsızların eline geçebilir…
Hastalıkların tuzağına düşüp ölebilirsiniz…
Hayat isimli bu serüvende, her şey çok olağan, her şey
aniden olağandışı olabilir…
Ömür sayfa sayfa eksilirken ona ciddi olarak sahip
çıkmalısınız…
Sahip olduklarımız elimizdeyken, sıkıca sarılıp hak
ettikleri değeri vermelisiniz ki; elinizden gittiğinde üzülmeyiniz…
Ben gereken her şeyi yaptım, ama hayatın kuralları
budur diyebilme erdemini göstermeliyiz…
Hayatımızın hiçbir aşamasında “KEŞKE” sözcüğünü
kullanmayacak şekilde davranıp, güzel değerler oluşturmalı, örnek insan
olmalıyız…
İyi insanlarla arkadaş olmalı, iyilik düşünüp,
iyilikler yapmalı, dedikodu, kin, nefret, entrika, gibi olumsuzluklarıyla
tanımladığımız insanları hayatımıza sokmadan, onlardan olabildiğince uzak
huzurlu yaşamı seçmeliyiz…
Bunu başarmak için hayat isimli öğretmene iyi öğrenci
olup, verdiği her dersi iyi bellemeli, deneyimler çıkartıp yanlışlarımızı
azaltmalı, aynı hataları yapmamalıyız…
ABDULKADİR KAÇAR… Adana 2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder