Gözümüzü açtığımız her sabah;
Gün isimli “BİLGE ÇERÇİ” de bohçasını
getirip önümüzde serer...
Ömür boyu ya da dün, hatta uyanmadan
birkaç saniye önce düşüncemizin kenarından geçirerek kendine verdiğimiz
siparişlerimizi;
Eksiksiz, kusursuz tam olarak getirip bize
sunar ve şöyle der...
-BEĞENSENİZ DE BEĞENMESENİZ DE;
İŞTE
BUNLAR BANA VERDİĞİNİZ SİPARİŞLERİNİZ...
BUYUR AL, DOYA DOYA KULLAN der...
...
Uyandığımız her gün bu sahne ömrümüz boyunca
düzenli olarak sürekli tekrarlanır...
Bu nedenle doğan her günü;
Getirdikleriyle
“BİLGE ÇERÇİ” ye benzetiyorum...
Hani
çocukluğumuzda bohçacı kadın çerçiler vardı ya;
Onlarda verilen siparişleri kusursuz olarak birkaç
gün sonra getirirlerdi...
Ya
da o anda getirdiklerini insanlara sunar; kişiler beğendiklerini ücretini
ödeyerek alırdı...
...
İşte
bu nedenle;
Ben
doğan her günü “BİLGE ÇERÇİ” ye benzetiyorum...
Ama bu çerçi çok farklı;
Öyle
ki hem ömür boyu; hem de uyanmadan birkaç saniye önce düşüncemizin kenarında
bile geçirdiğimiz siparişleri;
Gözümüzü açtığımız an getirip önümüze
seriyor;
Ama gün isimli “BİLGE ÇERÇİ”;
Bizlere diğer çerçilerden çok farklı
davranıyor;
Şöyle ki; hep iddialı, hep daha ısrarcı, sert hatta
otoriter, kendini beğenmiş, burnu havalarda satıcı gibi davranıyor...
Bizimle asla pazarlık etmiyor...
Söz hakkı bile tanımıyor...
Hep kendi istediklerini kabul ettiriyor...
Üstelik
bunu da profesyonel başarıyor...
Sunduklarına asla karşı konulamayan her zaman
da kendini beğenen bir satıcı gibidir...
Örneğin mutluluk sevgi, aşk, sevda,
başarı, güzellik, doyum ve erdemleri;
Nazlanarak gönülsüzce çok ağırdan
alarak, yavaşça ve sanki istemeden;
Hatta yüzünü öte tarafa çevirerek bize
veriyor...
Ama olumsuzluk içeren sorun, sıkıntı,
başarısızlık, hüzün, kaygı, endişe, her türünden acı, kötülükleri ise zorla
üstümüze atarak sahiplenip yaşamamızı emrediyor...
...
Aslında gözümüzü açtığımız her sabah
yüzde yüz karşılaştığımız;
Gün isimli bu evrensel “BİLGE ÇERÇİ” yi suçlamaya
hiç hakkımız yok;
Çünkü o görevini hiç aksatmadan ömrümüz
boyunca hizmetkârlık görevini kusursuzca ve kendinden emin şekilde yapıyor;
Bohçasında getirdiklerini;
Sevsek de sevmesek de;
Kabul etsek de etmesek de;
Beğensek de beğenmesek de;
Gün isimli “BİLGE ÇERÇİ” her sabah gözümüzü açtığımızda sipariş
ettiklerimizi getirip önümüze seriyor...
Bunun da ötesinde;
Biz unutsak bile;
Yıllar
önce düşüncemizle verdiğimiz o siparişlerimizi unutmadan getirip önümüze
koyuyor onları alıp yaşamak zorunda bırakıyor...
...
Her sabah gözümüzü açtığımızda bire bir
karşılaştığımız;
Bir türlü hizmetkârlık görevini
kusursuzca yerine getiren bu “BİLGE ÇERÇİ” ye
Getirip önümüze serdiği bu
siparişlerimizi biz ona nasıl veriyoruz?
...
Bunu şöyle yapıyoruz;
Yaşamayı düşündüğümüz;
Yaşamayı umut ettiğimiz;
Ya da ömür boyu hayalini kurup;
Gerçekleştirmek için çaba harcamayı
planladığımız;
Ya da uğruna mücadele ettiğimiz eylemlerimizle;
Düşünce dünyamızda oluşturduğumuz
fikirlerimizle;
Seçtiğimiz ve gerçekleştirmeye çalıştığımız;
Her adımımızda elde etmek için peşinde yürüdüğümüz
hedeflerimiz,
Çevremizdeki insanlarla kurduğumuz her türlü
ilişkilerimiz;
Yaşama bakış felsefemiz;
Sevgimiz, erdemlerimiz, sorunlarımız, ortaya
çıkmasına neden olduğumuz hatalı ve yanlışlarımızdan oluşuyor...
...
Hatta farkında olmadan yıllar
öncesinden ön ödemesini bile yapıp;
Siparişini çok önceden verdiğimiz
değerleri gözümüzü açtığımız;
Bir sabah “BİLGE ÇERÇİ” nin getirip önümüze
koyduğuna tanık oluyoruz...
...
Başka bir deyişle;
Yöneldiğimiz her türlü konular;
İçimizden arzu edip unuttuğumuz;
Ya da ret ettiklerimiz;
Hayatımızla
ilgili her türlü düşüncelerimizi saniyesi saniyesine kayıt ediyor...
Sabahları
gözümüzü açtığımızda;
Çağırmasak hatta istemesek bile;
Bohçasına doldurup getirip önümüze seriyor...
-Buyurun bunlar sizin kendi
istekleriniz; kendi düşüncelerinizde oluşturduğunuz siparişleriniz;
-Hadi alın şimdi dolu dolu yaşayın
diyor...
İstesek de istemesek de onun
getirdiklerini alıp yaşamak zorunda kalıyoruz...
Sipariş etmemize rağmen getirdiklerinin
bazılarından mutlu olup olmadığımız;
Ya da üzüntü duyup duymadığımız,
Acı çekip çekmediğimiz;
Hizmetkârlık yapan “BİLGE ÇERÇİ” nin umurunda
bile olmuyor...
...
Olayın başka bir boyutuna gelince;
Gün isimli “BİLGE ÇERÇİ” ye bilinçli ya da bilinçsizce;
Sipariş ettiklerimizin arasında;
Erdem,
güzellik, sevgi, sevda, mutluluk, coşku, hoşgörü, adaletli davranış, aşk,
bağışlamalar olabildiği gibi;
Farkında olmasak da;
Sorun yaratmak, insanlarla çatışmak,
kırmak, dökmek, dedikodu yapmak, saf insanlara tuzak kurmak, cinayet işlemek,
kötülük yaparak daha büyük sorunlar ve acılar yaratmak, kendimizin başına bela
açmak;
Yakınlarımızı zarara uğramak, başkalarına acı
vermek, kavga etmek, küfür etmek, hak yemek, onursuz davranmak gibi olumsuz
konular da oluyor...
...
Bu “BİLGE ÇERÇİ” ;
Düşünce ve isteklerimizi gün boyunca sıfır
hata, yüzde yüz başarılı şekilde kayıt ediyor;
Bohçasına dolduruyor;
Her sabah uyandığımızda da;
Verdiğimiz siparişlerimizi getirip önümüze
koyuyor;
...
Belki de şöyle düşünüyor;
Ey beyefendi;
Ya
da hanımefendi;
-Hoşuna gidenler kadar gitmeyenler de sen
sorumlusun...
-Ben sadece çerçilik görevini yaptım
senin isteklerini, düşüncenden geçenleri anı anına belirleyip, dilediklerini
getirdim, der...
Biz getirdiklerinden memnun olsak da olmasak
ta;
“BİLGE ÇERÇİ”
ertesi sabah tekrar bize sunmak istediğimiz;
Siparişlerinin hazırlıklarını yapmak
üzere bizim bilinçaltımızdaki düşüncelerimizi, eylem ve hareketlerimizi kayıt
etmeye devam eder...
...
Çünkü hizmetkârlık görevini sıfır hata
yüzde yüz başarıyla sürdüren;
“BİLGE ÇERÇİ” düşündüklerimizi, yaptıklarımızı,
hayallerimizi ve umutlarımızı bir emir olarak kabul ediyor...
Bize hatasız hizmet etme konusunda sanki kendiyle
inanılmaz şekilde yarışıyor...
Ertesi gün ve uzun gelecekteki istediklerimizi
belirleyip getirebilmek için gün ve yaşam boyu bizi izlemeye devam ediyor...
...
Bize düşen görev ise net olarak şudur;
İsteklerimizi siparişlerimizi en doğru,
en akılcı, olanaklarımıza ve yeteneklerimize göre belirlemeliyiz;
O zaman gün isimli “BİLGE ÇERÇİ” nin yaşamamız
için her sabah bohçasından çıkartıp önümüze koyduğu siparişler hiçbir zaman
sürpriz olmaz ve getirdiklerinden de pişmanlık duymayız,
Aksine daha da çok mutlu oluruz...
...
Ama yanlış, aklımızı kullanmadan
hatalı, olanaklarımızı aşan;
Bizi ve çevremizi zora sokabilecek
isteklerimizi sipariş ettiğimizde ise;
Mutsuzluk, karamsarlık, acı, olumsuzluk, kaygı,
hüzün başarısızlıklara dolu bohçasını getirip her sabah önümüze açacağını asla
unutmayalım.
Mutluluk denilen şey;
Gün isimli “BİLGE ÇERÇİYE” ömür boyunca;
Güzel şeyler düşünüp,
Güzel davranışlar sergileyip,
Güzel hayaller kurup,
Güzel ve doğru sipariş verip;
Getirdiklerini alıp çekinmeden, korkmadan, mutlu
şekilde alıp coşkuyla yaşamak olmalıdır... ABDULKADİR KAÇAR ADANA 2022
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder