Bazı konular vardır
günlüktür; konuşulur, yazılır, tartışılır, yorumlanır biter yiter gider...
Bazı konular haftalıktır
Bazı konular aylıktır;
Yıllık konular da vardır;
Yıl boyunca kamuoyunu meşgul eder...
Konuşulur, yazılır, tartışılır, yorumlanır, biter – yiter
gider...
Bazı konular vardır; yıllarca sürer; Birkaç insan ömrüne sığmaz... Konuşulur,
yazılır, tartışılır, yorumlanır, ama bitmez...
İşte Türkiye’nin en çok gündemde kalan birkaç nesilden beri konuşup
tartıştığımız; konusu olan AVRUPA BİRLİĞİ dir;
1959 da Ankara antlaşmasıyla başlayan bu serüven hala
sürmektedir, sonuçlanmadan da yıllarca devam edecek gibidir...
-TÜRKİYE UYANDI...( Tercüman 14 Aralık 2006 )
Bu kadar uzun yıllar, Avrupa Birliği adı altında örgütlenen
Hıristiyanlar,
-TÜRKİYE Yİ DE ARAMIZA ALACAĞIZ, diye bizi bunca yıl oyalamışlar...
Neden?
Çünkü, 1959’larda Türk kamuoyu; bu günkü kadar aydınlanmamıştı...
O yıllarda ülkemizde bir tek Ankara Uzun dalga radyosu
vardı...
Başka deyişle,1990’larda başlayan medya devrimi henüz
gerçekleşmemişti; Yani özel radyolar, televizyonlar yoktu…
TRT bile yoktu o yıllarda, halkın bilinçlenmesi falan
olanaksızdı...
Başbakan Menderes in asılması;
Darbelerin yapılması hep o karanlık döneme rast gelmiştir...
vrupa Birliği’nin yetkilileri kapalı kapılar arkasında
konuşuyorlar,
Türkiye nin ağzına yılda
bir parmak bal sürüyorlar,
Ülkelerine döndüklerinde de bu şekilde davranışlarının
tersini yapıyorlardı, Türkiye’yi çok yüzlü politikalarla oyaladıkça oyalıyorlar
zaman kazanıyorlardı...
Günümüze geliyoruz;
300 e yakın özel televizyonumuz,
500 civarında özel radyomuz,
Gazetelerimiz, bütün olayları öyle ince detaylarına kadar
halkımıza yansıtıyorlar ki, ayrıca dış kaynaklardan da bu olayı
izleyebiliyoruz...
Sokaktaki insan, Dünya, Türkiye ve Avrupa Birliği
konularında bazı liderden -
politikacılardan daha fazla bilgiye sahip...
Bu bilgiler ve yorumlar ışığı altında Avrupa Birliğinin çok
yüzlü politikaları artık açık seçik ortaya çıktı...
Bu nedenle;
Son yıllarda AB ye halkın desteği yüzde 70’lerden 30’lara
kadar düştü...
Müzakere tarihinin alınmasından bu güne kadar süreçte neler
oldu?
-24 ayda müzakereler askıya alındı...
-Uyum yasaları kılıfıyla Lozan delindi...
-Azınlıklar kışkırtıldı...
-Soykırım yalan demek bile suç sayıldı...
-Kıbrıs’ı rum adası yapmak için referandum tanınmadı...
-KKTC ne verilen Sözler tutulmadı...
-TV VE BÜROLARDA Türkiye düşmanı teröristlere prim verildi...
-Her fırsatta kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri hedef
alındı...
-Bir rüyaydı kâbus oldu...
-Milenyum projesiydi sakat doğdu...
Halkımızın yüzde 70 i bu gün itibariyle Batının böl parçala
al - yut taktiği yerine vatansever
olmayı seçtik, diyorlar...
Bu ülkeler neler yapmışlar da Avrupa Birliği isimli parasal
örgütü kurmuşlar?
Şu nedenle;
1. Öncelikle dünyayı sömürerek sermaye birikimi
sağlamışlar...
2. Sonra sanayilerini geliştirmişler...
3. Yeni bilgi üretiyorlar...
Hepsinden de önemlisi;
Ülke kaynaklarını haksız kazanç avcılarına, hortumcularına
talan ettirmemişler ettirmiyorlar...
Hala dünyadaki mazlum milletleri sömürüyorlar ,
Hala mazlum milletlerin gelişmelerinin önünü tıkıyorlar...
Doğal varlıklara sahip ama onları işletemeyen mazlum
ulusları;
Demokrasi,
İnsan hakları, yutturmasıyla sömürmeye, bölüp parçalayıp
yutmaya devam ediyorlar...
Türkiye gibi nüfusunun yüzde 75 i 35 yaşın altında olan genç
bir nüfusa sahip Müslüman ülkeyi sofralarına sokmak istememektedirler...
Hatta, bu konuda kararlıdırlar....
Bu nedenle,AB dışındaki ülkelere çifte standart çok yüzlü
politikalar uygulamaktadırlar....
Ortaya çıkan bu fotoğrafa baktığımızda;
Birkaç insan ömrüne sığmayan Türkiye’nin AB politikası, daha
uzun yıllar süreceğe benzer...
Belki de Türkiye yi aralarına kabul etmeye karar
verdiklerinde AB diye bir birlik kalmayacaktır...
Bu aşamada bize, yani sıradan yurttaşlara düşen görev nedir?
Devleti yönetmek için seçtiğimiz hükümetlere güvenmeliyiz...
Çünkü yurttaşların, devlet yönetimindeki görevleri seçimden
seçime kadar oy kullandıkları süre olan 1-2 dakikadır...
Türkiye, her yıl 750 bin kişiye iş bulmak durumundadır...
Elbette Avrupa Birliği;
Aş demektir,
İş demektir,
Yeni olanaklar demektir...
Ancak oyalama politikalarıyla birkaç neslin daha gelip
geçeceğini söylemek yanlış olmaz...
Ancak; Türkiye’nin, kendisini AB ye girecekmiş gibi
hazırlamasının, AB standartlarını yakalaması, oraya girmesinden belki de daha da
önemli olacaktır...
Sonuç ne olursa olsun; Türkiye Avrupa Birliği yoluna devam
etmelidir...
Belki biz göremesek de, çocuklarımız , torunlarımız bu
konuda bazı sonuçlara ulaşabilecektir...Bu da kötü olmayacaktır....
ABDULKADİR KAÇAR...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder