Dünya İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesinin kabul edilişinin elli sekizinci yıldönümü, bir hafta sürecek
etkinliklerle kutlanıyor...
....
Sokakta 1000 kişiyi durdurup sorsak;
-İnsan hakları nedir, desek?
Çok az sayıda, belki
de 1000 kişiden sadece birisi, ya da birkaçı bu soruya yanıt verebilir...
...
Tarihçesi kısaca şöyle;
1215 te İngiltere kralına kabul ettirilen bildirge,
Dünyadaki ilk insan hakları kavramının belgesi olarak kabul ediliyor...
Bu konuda yayınlanan bir diğer önemli bildirge de 1789 da
Fransız devriminden sonra Amerika tarafından yayınlanan bildirgedir...
Tüm dünya devletlerinin 58 yıl önce, altına imza attığı bu bildirgenin kabul
edildiği gün olan 10 Aralık DÜNYA İNSAN HAKLARI günü olarak kutlanmaktadır....
Bildirgenin bazı maddelerinin bazı bölümlerine göz atalım;
.Tüm insanlar özgür, onur ve hakları yönünden eşit doğarlar...
.Herkes ırk, renk, cins, dil, din, siyasi ya da herhangi bir
başka inanç ve köken, gözetmeden, bütün bu haklardan ve özgürlüklerden
yararlanırlar...
.Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır...
.Hiç kimse köle ya da kul olarak kullanılamaz; kölelik ve
köle alım satımı her türlü biçimiyle yasaktır...
.Hiç kimse keyfi olarak tutuklanamaz, alıkonulamaz...
Ve daha pek çok maddesi bulunuyor...
İnsan Haklarının, devletlerarası boyutu olduğu gibi,
bireysel boyutları da vardır...
İsterseniz bir de bireysel olarak, öz yaşamımızdaki insan
haklarından kendi haklarımızdan söz edelim...
Bireyin insan haklarının sınırları;
Diğer bireyin haklarının sınırına kadardır...
Ya da şöyle diyelim;
-Benim haklarımın sınırı; sizin haklarınızın sınırına
kadardır...
Örneğin;
.Kaldırımda yürürken, diğer yayaların haklarına saygılı
olmak...
.Yerlere tükürmemek, çevremize çöp atmamak, çöp kutularını
kullanmak...
.Yol yerine kaldırımlardan yürümek...
.Cep telefonuyla, herkesi rahatsız edecek biçimde, dolmuşta,
otobüste, cafede yüksek sesle konuşmamak...
.Kılık kıyafetimizin düzgün olmasına özen göstermek..
.Dişlerimizi sağlıklı biçimde tutmak için, görüntüsüyle
kimseyi rahatsız etmemek için düzenli fırçalamak...
.Belediye otobüslerindeki kurallara saygı göstermek...
Örneğin, hasta, yaşlı, hamile, çocuklu kadınlara ve
sakatlara yer vermek...
.Kaldırımlardaki ağaçlara, fidanlara zarar vermemek...
.Trafik kavşaklarındaki uyarı lambalarına uymak...
.Yaya haklarına saygı göstermek... Yağmurlu havalarda,
kaldırımlarda yürüyen yayaları otomobilimizle ıslatmamak...
.Alış – veriş merkezlerinde, toplu taşıma araçları, diğer
özel ve kamu kuruluşlarındaki kuyrukta bekleyen insanlara saygılı olmak;
.Büyüklere karşı saygılı, çocuklara karşı sevgiyle davranmak...
.Hasta olanlara, yolda kalanlara, aç olanlara, açıkta
olanlara olanaklarımız ölçüsünde yardımcı olmak...
.Kış mevsiminde üşüyen bir öğrenciye olanaklarımız el
veriyorsa giysi yardımında bulunmak...
.Üniversite sınavını kazanan ama parasal sorunu olduğu için
gidemeyen öğrenciye destek vermek...
.Kötülere ve kötülüklere karşı bilinçlenmek ve onları engellemek...
.İşimizi bir gün öncesine göre iyi yapmak;
.Tartıda, ölçüde, ayarlarda hile yapmamak...
.Yakınları ölenlerin acısını paylaşmak; mutlu olanların
mutluluklarını paylaşmak...
.Devletimizi sevmek...
.Polisimizi sevmek...
.Askerimizi sevmek...
.Devlet malına kendi malımız gibi sahip çıkmak...
.Devlet benim için ne yaptı ki, sorusu yerine, ben devletim
için ne yapabilirim? diyebilmek...
Kısacası, kötü olmamak; kötülük yapmamak; kötülere ve
kötülüklere engel olmaktır...
İyi olmak; iyilik yapmaktır... İyilikleri çoğaltmaktır...
Beşikten mezara kadar insanın gereksinim duyduğu her alanda,
yardımlaşmak, çare olmak, güç vermek, olmalıdır...
KISACASI İYİ İNSAN OLMAKTIR...
Benim İNSAN Hakları deyince aklıma bunlar geliverdi...
ABDULKADİR KAÇAR...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder