Bir uçağa şöyle uzaktan
bakınca düşünürüm ;
50 metre uzunluğunda,
45 metre genişliğinde
10 metre yüksekliğinde bir devasa çelik yığını…
İçine yüzlerce yolcu binen alt bölümünde yüzlerce ton kargo taşıyan
bu çağın en güzel en modern,insanın yaratısı en son alet..
…
Sonra tekerleklerine takılır gözüm ;
O devasa çelik-demir yığının altında ince ince bacaklar ve onların yere dokunan
bölümlerinde de dört tane tekerlek lastik…
Uçakların iniş-kalkış hızında oluşan yüz binlerce tonluk
ağırlığı düşündükçe şaşırır kalırım...
…
Yahu ben mi yanlış görüyorum?
Gözlerim beni yanıtlıyor mu?
Hayır yanıltmıyor ;
…
Sonra kendi kendime sorarım bir türlü de yanıtını
bulamadım,veremedim,veremem de ;
-Yahu bu demir-çelik gövdeyi tasarlayıp,üreten firmanın
Teknik yöneticileri,
Mühendisleri,
Bu sistemi çizen tasarımcıların hiç mi dikkatini çekmiyor ;
Bu bacaklar,bu tekerlekler bu devasa demir-çelik yığınını
uçuramaz…
…
Bunu kimse sormuyor da Abdulkadir neden soruyor?
Yanıtım yok; ama göz var nizam var ;
Çıplak gözle baktığım zaman ;
Hangi uçak olursa olsun,
Hani kargo,
Hangi yolcu,
Hangi savaş,
Hangi barış uçağı olursa olsun ;
Uçakların tekerlekleri ile bedenleri arasında inanılmaz bir
mantık ve görüntü hatası var…
Bu tıpkı bir filin, tavuk ayakları üzerinde durup,yürümesini
andırıyor…Mantıksız geliyor..
Ya da devasa bir masanın
her ayağının dikine bir kalem
üstünde durması gibi mantıksız gelir…
Bir de o masanın her ayağının altında dikine duran
kalemlerin üstünde yürüdüğünü,sürüdüğünüzü,düşünün bu bence matematik
kurallarına uygun değil…
…
Başka bir deyişle ; ben uçakların devasa gövdeleriyle
ayakları diyebileceğimiz ucunda dört tane lastik tekerlek bulunan ayakları
arasında inanılmaz bir mantık hatası görüyorum…
…
Fillerin tavuk ayakları üstünde durması nasıl olanaksızsa?
Günümüz uçaklarının
gövdelerinin de mevcut ayak ve tekerlek sistemleri üstünde durmasını öyle
olanaksız olarak görüyorum…
…
Bırakın kalkışlardaki hızı,
İnişler sırasında,yüz binlerce tonluk uçağın içindeki
yolcuların,kargoların,uçağın bedeni o tekerleklerin üstüne yükleniyor…
…
İşin daha da garibi ;
bedeni ve ayakları arasında bu kadar oransızlık olmasına karşın ;
Uçakların iniş-kalkışlarında ayaklarından ve lastiklerinden
kaynaklanan bir kazanın olmaması…
Bunun adı da mucize olmalı…
Ama,bu olmayacağı anlamına da gelmemeli…
Belki bu günkü teknoloji bu sistemi iyi organize etmiş,bıçak
sırtında bir dengede tutuyor olabilir ama ;
Benim yine de bu yazımı okuyanlardan dileğim ;
Uçakların bedenleri ve ayaklarıyla tekerlekleri arasındaki
oransızlığın çözülmesi şeklindedir…
Yaşadığım sürece de bu tezimden vazgeçmeyeceğim…
…
Bana mantıksız geliyor?
Ya size gelmiyor mu?
Bu günkü uçak gövdelerini,bu günkü uçağın ayakları
diyebileceğimiz sistem ve tekerleklerinin taşıyamayacağı yönünde…
…
Bu arada ünlü ve
efsane Concourt uçağının düşme nedenini
de anımsamakta yarar var…
O da havalanma sırasında pisteki 20 santim uzunluğunda bir
demir parçasının uçağın lastiğine zarar vermesi değil miydi..
…
Otomobillerin ilk icatları sırasında koskocaman gövdelerinin
araba tekerleklerinin üstüne konulması ; sonra bu günkü teknolojiye
ulaşmalarının öyküsünü herkes biliyor…
Otomobillerdeki tekerlek devriminin, uçaklara uygulanması ne
zaman gelecek acaba?ABDULKADİR KAÇAR…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder