HACİVAT-KARAGÖZ filmini
gördünüz mü?
Görmediyseniz mutlaka görmenizi öneririm...
...
Bir Gazeteci arkadaşım küçük kızıyla bu filme gelmişti...
Orada karşılaştık...
Film bitti; dışarıya çıkarken kızı MİNA hüngür hüngür
ağlıyordu...
-Mina neden Ağlıyorsun? Diye babasıyla ısrarla sorduk..
Mina hıçkırıklar ve
göz yaşları arasında şunları söylüyordu;
-HACİVATLA KARAGÖZ iyi insanlardı...
Onları neden öldürdüler?
Öldürmemeleri gerekirdi, dedi...
...
Mina o filmde gördüğü sahnelerin gerçek olduğunu sanıyor...
Oradaki öldürme sahnesinin; aslında film gereği olduğunu, o
kişilerin aslında ölmediğini falan anlatmaya çalıştık...
Ama onun küçücük yüreğini ikna edemedik...
Mina sinemadan çıktıktan sonra 10 dakika kadar sesli sesli ağladı...
Küçücük yüreği ne kadar da çok üzülmüştü,
Küçücük yüreği ne kadar etkilenmişti...
...
Bunu neden anlattım?
Şunun için:
Geçenlerde bir gazetede haber şöyleydi;
ŞİDDET İLKÖĞRETİME İNDİ...
-Okul içi ve önlerinde meydana gelen bıçaklı kavgalar,
aileleri paniğe sürüklüyor... Anne-babalar okula gönderdikleri çocuklarının
hayatından endişe duyar oldu... Yapılan araştırma okuldaki şiddetin bir travma
halini aldığını ortaya koyuyor...(Adana haber 25 Şubat 2006)
...
Neden şiddet?
Neden Zorbalık?
Neden kavga?
Neden yaralama?
İşte bu sorulara yanıt bulabilmek için;
Çukurova Üniversitesi Eğitim fakültesi İlköğretim Bölümü
Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Filiz Yurtal ile Dr.
Fulya Cenkseven birlikte bir araştırma yapmışlar...
Zorbalığın İlköğretim Okullarına kadar indiğini ortaya
koymuşlar...
...
Yrd.Doç. Dr. Filiz Yurtal şöyle diyor,
-Televizyon bireyi etkileyen en önemli araçların başında
geliyor...
Özelikle şiddet içeren programlarda şiddetin sevimli ve doğal
bir olay olarak gösterilmesi çocuk üzerinde büyük ve olumsuz etki
yapmaktadır...
Bu yaş gurubundaki çocuklar daha çok gözleyerek
öğrenirler...
Bu nedenle televizyonda izlenen her şeyi gerçek olarak kabul
ederler...
Bu yaşlarda şiddet içeren programları izleyen çocuklar
gerçekle gerçek olmayanı ayırt edebilecek düşünce yapısına sahip değildirler...
Dolayısıyla çocuk gördüğü davranışları doğal bir yöntem
olarak kabul edebilir... Çocuklar açısından sakıncalı bir durum...
Tıpkı HACİVAT KARAGÖZ filmini izleyip, oradaki idam
sahnesini gerçek sanarak sinemadan çıktıktan sonra ON DAKİKA daha ağlayan MİNA da olduğu gibi...
...
Yrd. Doç. Dr. Filiz Yurtal Hocam ne güzel söylemiş...
Filiz hocam ne güzel saptamış...
Onun bu güzel düşüncelerinden yola çıkarak şunları söylemek
olası;
Lütfen çocuklarınızla ilgilenin...
Lütfen çocuklarınıza korku – şiddet içeren televizyon
filmleri, sinema filmleri izletmeyin...
Çocuklarınızın yanında aile içi kavga etmeyin...
Çocuklarınızın yanında küfürlü konuşmayın,
Çocuklarınızın yanında kimseye hakaret etmeyin,
Çocuklarınızın yanında dedikodu yapmayın,
Çocuklarınızın yanında aile içi şiddet uygulamayın...
...
Hani bir televizyon dizisi vardı ya ;
-ÇOCUKLAR DUYMASIN....
...
Çocukların duyması ve duymaması gereken konuların olduğunu
aile iyi saptamalı...
Çocukların duyup olumsuz etkilenmemesi gerekenleri, ayrı
yerlerde, çocuklardan uzak yerlerde konuşmalılar...
Çünkü;
Çocuklar ailelerin en önemli eserleridir...
Çocuklar paha biçilmez değerlerdir...
Onların doğru, olumlu, eğitilmesi,
Onların güzel ahlaklı olması için;
anne-babaların ellerinden geleni yapması gerekiyor...
...
Yine bu ZORBALIK araştırmasına dönelim;
Aile içinde uygulanan şiddet gören çocuklar bunu kendilerine
model olarak alıp çevrelerine uyguluyorlarmış...
Çocuk iletişim kurmak yerine arkadaşları üzerinde hâkimiyet
kurmaya çalışıyormuş...
Çocuğu zorbalığa uğrayan anne-babalar;
-Sen de aynı şekilde karşılık ver, diye en büyük yanlışlara
düşüyorlarmış...
...
Sonuç olarak;
Yrd. Doç. Dr. Filiz
Yurtal diyor ki ;
-Çocuğu zorba davranışta bulunan anne babaların bunun
kaynağını araştırması ve önlem alması gerekir...
Aileler çocuklarına ait sorumluluğu üstlenmeli...
Bu türlü olayları doğal karşılamalı, araştırmalı...
Buradan da yola çıkarak denilebilir ki;
Çocuğu zorbalık yapan ya da zorbalıkla karşılaşan anne-babalara
büyük görev düşüyor...
...
Sevgili Çocuklarımıza sesleniyorum;
Sizin bir tek göreviniz var;
Okumak,
Öğrenmek,
Derslerinizde başarılı olmak; sınıflarınızı takıntısız
geçmek;
Akıllı davranmak;
hem aileye hem de topluma yararlı evlatlar olmak....
Kavgaymış,
İtiş- kakışmış...
Küfür etmekmiş,
Zorbalıkmış,
Kişiye sevmediği isimle hitap etmek, gibi yanlışlar
yapmayın...
Sizler Annenizin –babanızın çiçeğisiniz,
Sizler kanadı olmayan birer meleksiniz...
Sizler devletimizin en büyük değer biçilemeyen
varlıklarısınız,
Sizler milletimizin pırlantalarısınız...
Sizler yarının büyükleri olacaksınız...
Devletimizi; ülkemizi; milletimizi sizler yöneteceksiniz...
Şimdiden akıllı olmak; akıllı davranmak zorundasınız...
-Kötüleri ve kötülük yapanları lütfen kendinize örnek almayın...
-Kötülerden ve kötülük yapanlardan uzak durun,
-Kötüler ve kötülük sergileyen sinema filmlerinden,
televizyon filmlerinden uzakta durun...
-İleride pişmanlık duyacağınız hareketlere kalkışmayın...
-Büyüklere karşı saygıyla davranın...
-Küçüklere karşı sevgiyle davranın...
...
Okulunuza doğru gidin,
Okulunuzdan doğru gelin...
Kimseye karışmayın...
Herkese sevgiyle saygıyla yaklaşın...
Öğretmenlerimizin ve anne-babalarımızın verdiği öğütlerin
dışına asla çıkmayın...
Sizin parmağınıza diken battığında;
Annenizin-babanızın yüreği kanamaktadır...
Sizler kavga ettiğinizde;
Anneniz babanız yüreklerinden yaralanmaktadır....
Anne- babalarınıza bu şekilde acı vermeye hakkınız yok...
...
Bu günün küçükleri yarının büyükleridir...
Sizleri çok seviyoruz...
Abdulkadir Kaçar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder