Sevgi Sensin...
Abdulkadir Kaçar...
İlk söz...
Sevgi; insanı bir şeye ya da bir kimseye yakın ilgi ve
bağlılık göstermeye iten duygu...
Sevda; güçlü aşk...
Aşk; aşırı sevgi ve bağlılık duygusu...
Türkçede SEVGİ diye tanımlanabilecek
olan bu üçüz duyguyu birbirinden ayırmak olanaksızdır... Öz’ leri aynı olan,
sadece ince noktalarda birbirinden ayrılan bu duygular tarihi boyunca insanı
hep peşinden koşturdu... Acı verdi, tutsak aldı, intihar ettirdi, bazen cinayet
işlettirdi, öldürdü... Ama bunların yanı sıra insanın ayaklarını yerden kesecek
kadar mutluluklar sundular... Pekiinsan; sevgi, sevda, aşk duygularını
yeterince tanıyabildi mi? Kontrol edebiliyor mu? Yanıtı hayır... Sevgi, sevda,
aşk konusunda insanın bilgisi evrenin tümü hakkında elde ettiği bilgi kadar az
ve sınırlıdır... İnsan yaşamının çevresinde döndüğü bu merkez duygunun daha iyi
tanımlanması, anlatılması, anlaşılması gerekir... Dolu dolu yaşadığıma
inandığım, hem yararlarını, hem de sayılmayacak kadar zararlarını gördüğüm bu
duyguların bendeki yansımalarını özlü sözler biçiminde anlatmaya çalıştım... Bu
gün itibarıyla vardığım sonuç şudur ki;
insan görünen somut sevgiden başka hiçbir şey olamaz... Öyle ya; bu gün karşı cinsleri bir araya
getirerek onları birbirine bağlayan, ortak yaşamlar oluşturmasına-aile
kurmasına olanak tanıyarak, yeni nesillerin ortaya çıkmasını sağlayan bu duygu
sevgiden başkası olamaz... İnanıyorum ki; uygarlık adına ortaya koyduğu her
şeyi insan bu duygusuna, sevgiye borçludur... Kural bundan sonra ve sonsuz
gelecekte de asla değişmeyecektir...
Abdulkadir Kaçar...
SEVGİ SENSİN
Sevgimizle anlamlandırdık kendimizi,
Sevgimizdi kanadımız mutluluklar ülkesine götüren
Sevgilimizle yürüdük ölümün üstüne,
Ve öldüğümüzde yüreğimizde bulunan son duygumuzdu
Sevgi...
Sevgiye vardığında acıyı aramana gerek yok; o nasıl olsa
seni eliyle koymuşçasına bulacaktır... Sevgiye vardığında mutluluğu da aramana
gerek yok; o seni kesin bulacaktır...
Sevgi sensin; sen sevgisin...
Unutma! Sadece sevgin kadarsın...
En büyük sevgi; insanın kendisini
sevmesidir...
Öyle sev ki; sadece sen değil çevrendekiler de mutlu
olsun...
Sevgi ırmağından mutluluk suları içebilmen için korkunç
uçurumlarından geçmen gerekecek...
Sevmiyorsan mutluluklar ülkesine götürecek bir çift kanattan
yoksun kalırsın...
Mutlu olabilenler mutlu olabileceklerine inananlar; sevebilenler
sevebileceklerine inananlardır...
Sevgiyi sadece mutluluk ve zaferleriyle değil;
yenilgileriyle de kabul edebilirsen mutlu olabilirsin...
Ödediğin faturası kadar sevgi ve mutluluğu bulursun…
Saf acıdır sevgi; ama insanı onun kadar olgunlaştırıp mutlu
edebilecek başka duyguyu da tanıyorum...
Mutluysan nedenini sevgide ara; mutsuzsan, sevemiyorsan bu
da senin eserindir...
Sevgi kanına; mutluluklarıyla birlikte acılarını,
ateşlerini, ölümlerini de enjekte eder...
Sevgiler acılarını peşin, mutluluklarını taksit taksit
öder...
Sevgi mutluluk vermekten daha çok acı vermek için zorlar
kendini; bunu da inanılmaz biçimde başarır...
Anlamının sevgi olduğunu bilirsen; gideceğin her yer
mutluluk ülkesi olur...
Sevgin en yalnız anlarında istediğin düşlerinin içine
girmeni ve mutlulukları yaşaman için bir çit kanat görevi yapar...
Sevgiyi düşündüğünde büyük insan olursun; onu yaşamına
geçirdiğinde erişilmez mutluluklar dünyasının kralısın...
Gözyaşları ve acı ırmaklarından, ateşler ve alevlerin
arasından geçmeden sevginin mutluluklar okyanusuna ulaşılamaz...
Sevgiyle doldurduysan yüreğini mutlulukların her türlüsüne hazır
olmalısın...
Ancak sevginin gözüyle bakanlar; mutlulukların-doyumların
sonsuz ülkelerini görmekle kalmaz içine girip yaşarlar...
Mutluluklar dünyasına acılarla yaptığın meydan savaşından
kazanabildiğin zaferlerle ulaşabilirsin…
Bazen severek mutluluğumuzu arttırdığımızdan daha çok
mutsuzluğumuzu da arttırmış oluruz...
Yaşamın gibi sevgi de akıp gider; gönençler ondan koparmayı
başardığın küçük küçük parçacıklardır...
Elini, belini, dilini paylaştığın sevgili, en bilinmeyen mutluluk
iklimlerine götürür seni; yaşadığını senin sen olduğunu öğretir kendine...
Yüzüne sevgisinin mutluluk ışıkları olarak yansıyan insan
milyarlarca arasından bir güneş gibi doğar...
Sevgi mutlulukla-mutsuzluğu; acıyla–ateşi aynı kapta sunar..
Acı çekmektir sevmek; ama mutlu olmanın başka yolu da
görünmüyor...
Mutluluklar ülkesi öyle ulaşılmaz; öyle dipsiz uçurumlu,
öldürücü sarp zirvelere sahiptirler ki; oraya ancak ve de sadece sevginin
kanatlarıyla çıkılır...
Aşk ve mutluluk ormanı yetiştirebilmeleri için çocuklarımızın
yüreklerine kesinlikle sevgi tohumları eklemeliyiz...
Sev çünkü mutluluk okyanuslarına kaptan her zaman gerekli…
Zavallı insan; yan yana eklense bir saat bile etmeyecek
mutluluklar uğruna; sevginin yüz yıllık kahrını, acısını, ateşini çekmeye razı
olur...
Sevgi insana verdiği mutluluktan daha çok acı çekmeyi-buna
rağmen hayatta kalmayı ve başarılı olmayı öğretir...
Sevgiye ve sevgiliye uzanan el boşta kalmaz. Ya mutluluğu ya
da ihaneti yakalar...
Sevgi parayla satın alınabilseydi, en mutlu insanlar
zenginler olurdu...
Düşünmek, yanmak, acı çekmek, mutlu olmak uçmak için hep
sevginin gizli gücüne gereksinim duyarız...
Ey sevgi! Sen sadece insanın değil, tüm evrenin de
anlamısın...
Duygularının mimarıysan başyapıtın sevgi olur...
En büyük iyiliği de, kötülüğü de sadece sevgiyle
bulacaksın...
Kesin öleceğin için; kesin sevmelisin...
Yaşam karanlık ve uzundur; sevginin aydınlığıyla aşmaktan
başka çare yoktur...
Sevgi anahtar, insan da kilit... Zaman zaman yer
değiştirseler bile hiçbir şey fark etmez...
Her şeyini sevgiye ver ama onun sana her şeyini vermesini
bekleme... O zaman vereceği mutluluklardan daha çok yararlanabilirsin…
Evet sevgi oyundur bazen; ama rollerinin hakkını
veremeyenlerin göz yaşlarına asla acımaz...
Yasakların bittiği yerde başlar sevgi; yaşatır, coşturur,
geliştirir, serpilmesini sağlar ve insana inanılmaz mutluluklar sunar...
Kokaklar korktukları, cesurlar cesaretleri sayesinde sevgiyi
farklı farklı yaşarlar... Korkmamayı öğrenirsen sevmeyi de öğreneceksin...
Sevgiye tadını acısı verir...
Seven de sevmeyen de, pişmanlık duyar....
Dünyalar sevgiye sığar ama insan kalbindeki bir tek minik
sevgi bile dünyalara sığmayacak kadar büyüktür...
Her öykü bir sevgiyi anlatmasa bile, her sevginin bir öyküsü
vardır...
Bedenin en sihirli dilidir sevgi... Kullanmasını bilene
mutluluklar okyanuslarını sunar…
Acımasız koşullarını ortaya koyarken her sevgi bencildir;
asla hiçbir ortak istemez... Bu davranışı onun karakterini oluşturur...
Yaşam gibi insan da mucizedir: her ikisi de sevgi diliyle
konuşur...
Sevgi olmasaydı ruh ve beden dilsiz kalırdı...
Sevgi aydınlığının tadına varanlar, içlerindeki
sevgisizliğin zifiri karanlıklarına asla geri dönmek istemezler...
Yaşamlarının en zor, en acılı dönemlerinde sevgi, pek çok
insana can simidi olur...
Tükenmez sevgilerle tüketilebilen yaşam; amacına uygun
yaşanmıştır...
Sevgi değiştirir / Sevgi geliştirir,
Sevgi bilgeleştirir / Sevgi bazen de öldürür...
En kısa sevgi bile, en uzun acıyı kısaltır; belki de
kökünden söküp atar...
Filozoflar büyük ve karşılıksız sevginin ürünüdür...
Sevgiyi bulup yaşayabilme olanakları olsaydı; tüm filozoflar
kesin olarak mutlu olmayı seçerdi...
Sevmek yapmaktır... Yaparken de sevmek kaçınılmazdır…
Sevgi isimli yanıta ulaşamasaydı insanın yaşamı hep eksik
kalırdı...
Sevgiyle her öğüt altın olur... En küçük sevgi bile kocaman,
paha biçilemez altın bir öğüttür...
Altının yoksa üzülme; sevgin yoksa öl...
Altının peşinde koşmaktan daha fazla, sevginin peşinden koşarsan kazançlı
çıkarsın...
Altının yoksa sevgin her işe yarar... Ama sevgin yoksa;
altının hiçbir işe yaramaz...
Düşüncesiyle evreni değiştirme yeteneğine ulaşan insan,
sevgisiyle de kendini değiştirmenin-bedeninin ve ruhunun derinliklerinden çıkarak,
mutlulukların zirvelerine ulaşabilir...
İnsan sevginin ete kemiğe bürünmüş halidir...
Gerçek sevgiyi arıyorsan, rahat etmeyi, dinlenmeyi,
unutmalısın...
Sevmeye karar verdiğinde onun her zorlu ateşiyle göğüs
göğüse savaşmayı göze almalısın...
Akıl gerekli ortamı sağlamadan sevgi yüreğe giremez...
Gerçekten sevebilenler, bir düş’ün içinde yaşarlar...
Sevgi gençlikte öğretmen, olgunlukta bilgi, yaşlılıkta iyi
bir hizmetkar ve baston görevi yapar...
Sevgi olan öz’ üne insan er geç döner...
Önce sev, fikrini sonra söylersin...
Seversen aynada kendine daha rahat bakarsın...
Güç sevgiyle, sevgi de güçle birleşince sonsuzlaşır,
mutlulukla ayağa kalkar-başı göklere erişir insanın...
Can can a yaklaşır /Can can la sırdaşlaşır,
Can can la yoldaşlaşır /Sevgi can a girince...
Sen sevgiysen, sana ayna gerekmez; diğer insanların
gülümsemelerinde kendini zaten görürsün...
Sevgisiz yaşam insana göre değildir; taşların sevgiye
gereksinimlerinin olup olmadığını da henüz bilmiyoruz...
Sevgiyi isteyen sevgilisinin ruh ve beden ikliminin
egemenliğini de ister...
Sevginin uşağı olmayan krallığını elde edemez...
Seversen felsefe yapmış olursun; sevmesen mantık...
Yaşamın boyunca sevgiyi kolaylaştıranlardan daha çok,
zorlaştıranlarla karşılaşacaksın... Zorlaştıranları da sevginin o sihirli
gücüyle yeneceksin...
Yaşam ‘SEVMELİYİM’ ya da ‘SEVMEMELİYİM’ sözcüklerinin
sınırları arasında verdiğin kararındır...
Sevginin götürdükleri, getirdiklerinden her zaman çoktur...
Değerini bulan sevgi güneşleşir; sahibini mutluluklar
denizinin kralı yapar...
Hangi yaşında, hangi sevgiye gidersen git, yeni yeni
tanımadığın, ilk defa karşılaşacağın mutluluklar ve acılara hazırlıklı
olmalısın...
En olgun, bilgeliğe ulaşan insan, sevginin verdiği acılara
en çok katlanmayı başaranlar arasından çıkar...
Aklına ve sevgine güvenirsen, kötü günlerinde de kendine
daha az yük olursun...
‘EVET’ sevginin içinde; sevgi de ‘EVET’ in içinde
İki kişilik oyundur sevgi; son perde de genellikle yalnız
kalınır...
Sonu yüzde yüz ölüm olan yaşam isimli bu sahnede büyülenmek
ve büyülemek için sevmek gerekir...
Seven sevgideki her yenilgisini, zafer olarak görecek kadar
gerçeklerden uzaklaşabilir bazen... Bunun adı duygusal yanılmadır…
Unutma! Yenilgiler kalıcı olsaydı, sevgi yaşamazdı, yaşayamazdı...
Yaşamın en büyük ve en eşsiz ödülüdür seven sevgilisine ...
Seven ateşle savaşır ve genellikle de kazanır...
Sevgi bazen buza imza atmaktır /Bazen su üstünde yürümenin
adı/ Sevgi bulutlara yazılan isim/Rüzgara karşı söylenen şarkı/Sevgi bazen her şey/Çoğunlukla
da hiçbir şey...
Sevgiyi sermaye olarak biriktirmek isteyenler; para
biriktirmekten daha çok çalışmalı...
Acılar ve sevgiler aynı kaynaktan doğar...
Bazen ateş bazen de su gibidir; insanın kendine layık gördüğün kadardır
sevgi...
Sevgisiz beden, bazen başsız gezer...
Bilgenin sevgisinin sınırsızlığı, onun yaşamanın ustası
olmasından ileri gelir...
Sevgiyi öğrenenler yaşam isimli, en eşsiz öğretmene en iyi
öğrenci olmuştur...
Mermere yontu, insana sevgiye, acı ve mutluluklar şekil
verir....
Büyük sevgilere büyük acılarla ulaşılır...
Sevgiyle birisine bağlanan insan, yaşamın kalan bölümünde de
kendisi değildir...
Cesur ol; tepeden tırnağa sadece sevgi olduğunu
göreceksin...
Sevgi tartışmasız en yüce huydur...
Sevgisini veren, sevgilisinin avuçlarına binlerce güneşi
kondurur...
Sevgiyi yüreklerinde taşıyanlar, yaşamın tüm karanlıklarında
önlerini aydınlatabilecek sihirli bir ışığa sahip olurlar...
Sevgiyi bulanlarda gece yoktur; çünkü onlar başlarının
üstünde ve yüreklerinde sayısız güneşlerle dolaşırlar...
Seversen aydınlanırsın; ruhun güneş bedenin yeryüzü olur...
Gelecekte zaman olacak/Gelecekte insan olacak,
Geleceke sevgi de olacak/Gelecekte sadece sen olmayacaksın...
Erken üzül, erken sev, erken acı çek, erken ağla, erken yan…
Çünkü sevmediğine üzülmeye başladığında her şey geçmiş gitmiş bitmiş olacak...
Sevgiyi anladığın ölçüde; insanı, evreni, hatta kendini de
daha iyi anlayacaksın...
Çare sevgidir; sevgi çaredir...
Sev, çok sev; bu gezegende ne senden ne de sevginden eser
kalmayacak çünkü...
Sevginin değerini tam öğretebilirsek; gelecek kuşaklar
yaşamın değerini daha doğru anlarlar...
Sevgisinin mimarıdır insan; acının, mutluluğun, mimarı da
sevgi...
Sevgiyi bu kadar büyütmeseydi insan; bu kadar mutlu
olamayacak; bu kadar büyük acılar da çekmeyecekti...
Sözde bazı dostlarımız sevgilerini kendilerine saklayıp tüm
acılarını bizlere cömertçe sunarlar...
Ömrünün sınırı; sevebildiğin yıllarla ölçülür...
Yaşamın iksiri olan sevgiyi tadanlar-ruhlarını onun
frekanslarıyla dolduranlar; başka değerle ve doyuma asla ulaşmaz...
Sevmek kendini keşfetmekle başlar..,
Sevmek! Sevgilinin dilinde dil/Yüreğinde yürek, Belinde bel/Gözünde
göz, Ruhunda ruh olmanın adıdır...
Sevgisiz insan; içi boş resim çerçevesi gibidir...
Ateşin tadı-yakıcılığı-yok ediciliği, bazen sevginin de
tadıdır...
Sevgilerini-mutluluklarını paylaşanların acıları-dertleri de
alıcı bulur...
Sevgi öyle ateştir ki; yakarken bile serinlik, mutluluk,
azizlik, huzur, doyum, her türlü inanılmaz yücelikler sunar...
Giden sevgiler acılarını götürmeyi unuttukları için;
sevenler hep acı çeker...
Yaşarsan değil; seversen yaşamının ustası olursun...
Gelen sevginin önce bal’ı sonra zehri tadılır...
Suya yazabileceğin kadar sevmek bile, hiç sevmemekten üstün
sayılır...
İçindeki aşk güneşini fark eder seven insan...
Bir tek sevgi alabilmemiz için, bazen karşılığında tüm
birikimlerimizle birlikte kendimizi de vermemiz gerekebilir...
Sevgim gel/Işıktan kanatlarını ört üstüme/İçimi doldur/Rüyana
al beni rüyamla...
Görüntü de hep sevgi vardır; acı ise yüreğin derinliklerinde
gizlenir...
Gerçekten seven; tetiği çekilmiş bir silahtan çıkan kurşunun
önüne yüreğini koymaya cesaret eder...
Sorunsuz sevgi arayan, kendisinin önünde en büyük sorunun
koymuş olur...
Sevgi, sevgi, sevgi diye çarpmayan yürek akmayan donmuş bir nehir
gibidir...
Yaşamak altından ilk şansımızdır; sevmek ise ikinci altın
şansımız olabilir...
Sevgiyle bakan göz kusurları görmez...
En çok acıyı hiç sevmeyenlerle, en çok sevenler çeker...
Sevmeden önce iyi düşün; sevince buna fırsatın olmayacak...
Sevgi ışıktır/Sevgi nefes/Sevgi sudur/Sevgi ses,
İnsandır sevgi/Sevgi her şey herkes...
Dünyanın en eski yasası; sevgi her çağda, her insanda, her
yaşında hep yenidir...
Hiçbir hayal sevme olasılığındaki kadar büyük olamaz...
Sevgi tohumlarının yüreğinde yeşermesini istiyorsan;
yumuşak, ılımlı, bitek, bol verimli sihirli toprak gibi ol...
Her ulusun sevgi felsefesi; acılarını da oluşturur ...
Zamana gül eken gül’le; baldıran eken baldıran’ la; sevgi
eken de sevgiyle karşılaşır...
Her sevgi önümüze–keşfedilerek yaşanacak kocaman evrenler
koyar...
Yüreğinin derinliklerindeki duvarları yıkıp, sevgisini
çıkartarak yaşamayı başaran insan, bitmeyen bir define elde etmiş gibi olur...
Bu gezegende gözle görebildiğimiz her şey istisnasız
sevginin eseridir...
Sevmek sanattır ama; insanın ömrü hep çıraklıkla geçer..
Sevgisiz yaşam değersizdir-yaşanmamıştır... Tarih ve zaman
isimli iki bilge o yaşamı kayıt etme gereği duymaz…
Sevgilinin güneşine sığınmaktır sevmek... Orada yanarken de
mutluluk çığlıkları atarak, dünyaya sevindiğini göstermenin adıdır…
Yaşamayı başardığın her sevgin; yaşama karşı kazandığın
zaferindir...
Değerlerin en erdemlisi sevgiye değer olmaktır...
Evreni
titreten sevgi minicik yüreğe bile sığar…
Katlanılabilecek
en tatlıdır acıdır sevgi…
Yaşamı
güzelleştirmekle kalmaz sevgi; acılara daha rahat
dayanma yeteneği de kazandırır…
En güzel kusursuz ve en
sadakatli hatadır sevmek; çünkü insan da bu hatayı her zaman yapamaz…
Övünebileceğin
sevgin varsa sen gerçekten yaşıyorsun demektir…
Sevgiyi
en kestirme yoldan, her türlü acıyı, mutsuzluğu, yanmayı da öğreten ücret
istemeyen eşsiz bir öğretmenlerdir…
Gerçekten
seven ateşle oynar ve yanacağı ateşi kendi elleriyle istediği biçime sokar…
Sevgi
üzerine mutluluklar ekilmiş acı pastasıdır.
Sevgi
ağzında bal, kuyruğunda iğne olan arı gibidir
Sevginin
uçurumlarına gülümseyebilenler, mutluluğunu
yakalayabilme şansını elde ederler.
Zor
seven zor affeder.
En
büyük cezayı da ödülü de kendine verir seven..
Sevgi
çiçeğinin açtığı her iklim yaşanabilecek en güzel yerdir
Öleceğini bile bile, yaşama getirdiğimiz çocuklarımıza
verebileceğimiz tek armağanımız sevgi olmalı...
Ölüm sadece sevgiyi, mutlulukları yok etmekle kalmaz; aynı
zamanda acıları, çaresizlikleri, umutsuzlukları, hastalıkları, yoksullukları da
sonlandırır...
Sevginin
ne kadar gerekli ve acil olduğunu en iyi bir mezar
anlatır.
Öyle
yaşa ki, sevgin mezar taşında bile görünsün.
İçi
sevgiyle dolu yürek, ölüme mutlu gider.
Beşikten mezara kadar sevginin söyleyecekleri asla bitmez...
Sevgi katlandığım derin acım/Sevgi bitmeyen yalnızlığım,
Sevgi baş tacım/Sevgi içtikçe susatan deniz suyum,
Sevgim ölümsüzlük sunan ekmek ağacım...
Sevgi sensin /Sen de sevgi / Seninle doğdu /Ölümünle bitecek..
Ölüm isimli uçurumlarının dibinde açan sevgi çiçeğini almaya
harcanır neredeyse tüm yaşamlar...
İnanıyorum ki; sevgi ölümden her zaman daha büyüktür...
Ömrünü sevgiyle gülümseyen gökyüzünün altında geçirmişsen;
mezar taşında cesedin de gülümser...
Sevginin ve sevdiklerinin ölümü doğanın umurunda bile
değildir; o ölenleri toprağa çevirirken kendisine yeni taze sevgiler, sevgililer,
aşklar yaşayacak olan insan isimli oyuncaklarını yaratmayı sürdürür..
Ölüm sevgiyle hep saklambaç oyar; kazanan hep ölüm olur...
Sen sevgiyi bul; ölüm nasıl olsa seni bulur...
Sevgi felsefen yoksa ölüm korkusu
efendin olur...
Gerçekten sevenler/Son dudak kıpırdanışı,
Son parmak oynatışı/Son kalp atışına kadar,
Sevmeye devam ederler...
Sevgi yaşarken en güzel en üstün süsün; ölünce mezar taşın
olsun...
Sevgi ışık; ölüm karanlıktır... Işık karanlığı hep
yenmiştir...
Sevgini miras olarak bırakırsan, öldüğünde insanlar seni
yüreklerine gömerler...
Sevgi zamanla öğrenilir/mutluluk zamanla,
Acı zamanla öğrenilir/Sadece ölüm öğrenilmez; çünkü o
geldiğinde insan çoktan gitmiş olur...
Sevmek ölümü bile geciktirir...
...Ve ölüm geldiğinde sevgimle birlikte gitmiş olacağım...
ABDULKADİR
KAÇAR-ADANA-TÜRKİYE…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder