25 Mayıs 2021 Salı

“YAZAR-ÇİZER DÜNYASI”


 

“YAZAR-ÇİZER DÜNYASI” KİTABIMDAKİ ŞİİRLERİM…

 

 

GÖZLERİMDE NERGİS AÇAR…

Alnında çiğ tanesi

Yüzünde bir avuç ışık,

Sabah

Çıkar gelir habersiz…

Bilinçsizce açan kan zambaklarının

Dünyaya pamuk ipliğiyle bağlı ömürlerini elinde tutup

SENİ ARADIM NEREDESİN?

 

Kelebekler bulut bulut savrulur,

Koynunda rengârenk flamingolar,

Laleler,

Maviye bulanır ıslak,

Mor karlı düşünceye yatar dağlar,

YOKLUĞUN DAYANILMAZ…

 

Günün sırtına sererim düşlerimi,

Eflatun-pembe-mor,

Kırmızı yeşil ebemkuşakları içinde soğuk

Bir rüzgâr eser yüzüme,

Bilemediğim sevgi ülkesinin yağmuruna kapılır,

Mavi dumanlara takılır gider gözlerim,

AKLIM SENDEDİR NEREDESİN?

 

Zerdalinin altında açan adını bilmediğim,

Kır çiçekleri tutar götürür hayallerimi elimden

İki çiğdem bekleşir sevda dağlarının uçurumlarında

Titrek, ürkek, kararsız,

ÖLÜM ÇAĞIRIR…

 

Uçuk vişne çürüğü zaman çırpınır içki kadehinde

Son nefesini veren rengârenk kelebek gibi

Kopar dalından yaprakları

Bir bir dökülür gül,

Kırmızı beyaz üstüne akar sevdam kana bulanır

NEREDESİN?

 

Dağların buğulu kokularında düşlerim

Ortalıkta dolaşır utanırım,

Yokluğunun adını saklarım aynalardan,

Acı sarı bir ışık akar saçlarıma,

Çiçekler boğulur

Öfkesinden birden bire kabarır bulutlar,

DOĞA AYRILIMIZIN YASINI TUTAR…

 

Camgöbeği nehirler mavinin mavisine ulaşmak için

Denizlere koşar,

Güneşsiz ülkelerde elsiz ayaksız sevdasızım,

Yağmur yağar hayallerimin yoksul kentine,

Ruhumun harabeleri yıkılır,

YOKLUĞUN ÖLÜM NEDENİM…

 

Susar deniz,

Ölür dağlar,

Kuş yuvasına engerek çöreklenir

…/… kin kırk düğüm,

Umut dağların ardandı unutulur,

Anılar suda dağılan bir tomar kağıt,

Nihavent bir şarkı dilimden düşmeyen,

Terk edişini haykırır,

N’OLUR GEL…

 

Derin bir çizgi düşer alnımdan gözyaşlarıma karışır,

Boğulurum,

Ateşlere atarım hasretini,

YANMAZ…

 

Kırmızı bir ölüm tutar elimden,

Şiire yaslarım yüreğimi,

Kollarım iki yana kırık,

Kana bulanan sevda çiçeklerimin ülkesinde koparılır

Bedenim,

Kefenimin ipleri çözülmüş, donmuş yüzü çürümeyi bekleyen

Cesetlerin içine atılır,

ELVEDA…

 

Bir ucundan akrep yer yüreğimi,

Kanımı toprak emer,

Mor solucan etlerimle beklenir,

Vücudumun yarısı iskelet,

Yok olmayı bekler acılara belenip,

Alır götürür yağmurlar yaşamadığım duygularımla dolu

Beynimi,

KOKUNUN GELDİĞİ YÖNE…

 

Bu topraktan çanak olan avuçlarımdan iki serçe su içer,

Dudaklarımda sümbül,

GÖZBEBEKLERİMDE NERGİS AÇAR…

Abdulkadir Kaçar, 1999 Adana…

 

SENDE SEN EYLE

Gizli sevişmelerimizin sıcaklığını götürme

Nisan yağmuru kokulu saçlarını toplayıp gitme

N’ OLUR?

Kirpiklerinde gizlediğin utanç duygularını at,

Bir kez daha gireyim dilimle,

Çocuksu dudaklarının savunmasız nemli kırmızısına

Gözlerinin derinliklerinde yelken açayım,

Bin yıllık özlemlerimi yüklediğim gemimle,

Yaslayayım yüreğimi yüreğine,

Ek beni tenine,

Göm bedenimi bedenine

Nefesinle erit,

Buhar eyle teninde,

Kanında kan olup akayım yüreğinin

Derinliklerine,

Sevdalarında sevda yap,

Bekâr yatağımdaki düşlerimin göbeği

Dağ mavisi nefesim

AL BENİ SENDE SEN EYLE…

Abdulkadir KAÇAR, 1999 Adana…

 

YOKLUĞUN

Eski bir akşamın koyu yelin koynunda

Eritip düşlerime sığınıyorum…

Kristalleşiyor zaman kırılıyor ortasından

Dış bahçesindeyim ömrümün,

Tükeniyorum,

Umutsuzluklardan önce dipsiz uçurumlara düşüyorum,

Bir mahur

Günün getirdiği hüzünler denizine dalıp gidiyorum

Erken bir karanlık iniyor perde perde,

Köhne,

Sağır,

Eski yüzlü bir duvara çarpıyor sesim yalnızlığını

Gece güce eksilerek, iki-üç yıldız

Dört donuk yere bakıyor,

Küsüp geri dönüyorlar,

Acı yeşillerin siyah gölgelerine bakıyorum çocukluğumu

Adsız bir ülkede,

Kendimde yitmişliğin öksüzlüğünde saçlarım,

Alevden bir ok yokluğun

Gözbebeklerime saplanan

Kanlı sevda saklı gözlerimde,

Karaçalı mezar

Yalnızlık tomurcuklanıyor çiçek çiçek,

Öfkelerimi mağaralara yuvarlıyorum

Çiçekler yükleniyor ölüm bekleyişlerine,

Yokluğun ağzına mermi sürülüp şakağıma dayalı silah…

Zaman

Karanlıklarını emerek sömüren,

Parçalanıyor düşlerim birden, kurşun bir sevdanın saman sarısı gölünde ölgün

Suya yansıyor görüntüm durgun

Ben nefesi kıt bir sesi kırık,

Ben dili paslı,

Ben sırtı hançer saplı,

Zehirli çiçek,

Kendimden çıkıp gidiyorum dünya gezegenine,

Hiç gelmemişçesine…

Abdulkadir Kaçar  1999 Adana…

 

ÖLÜM DÜŞÜ

Uzar gece

Sonsuz karanlığa yaslanır,

Puşt bir zaman,

Göz bebeklerinden çivilenir,

Odamın duvarlarına rezil,

Balık gibi avuçlarımdan kayar gider mutluluk,

Oyuncağı kırılmış çocukçasına masumlaşır yüzüm,

Mavi uçurumların karanlık diplerinde bir ağıt çağırır,

Uykuları soyulmuş bir intihar bekler kapıda,

Korku tünellerim uzadıkça uzar,

Akrep durur,

Kırılır yelkovan,

Uçuşur saatler,

Duvar diplerine,

Kapı içlerine siner

Kudurur ustası bilinmeyen yalnızlığım,

Salyalı it,

Gizli özsüzlüğüm çırılçıplak yaralı

Bin mengene sıkar yüreğimi

Sisler

Parça parça

Gölgeler dolaşır etrafımda

Can çekişir iki kişi kimliksiz,

Ben karanlıklarda umut avcısı

Her martı,

Yalnızlık taşır çığlıklarında,

Her adımda yokluğunu sürürüm,

Kanlı,

Taşıyamam gözyaşlarımı her biri Seyhan,

Kırık bir umut ışığını tutmaya çalışırım,

Bin hücremde bahar,

Bin hücremde karakış,

Trilyonlarcası karmakarışık,

Gecikmiş bir kar başlar saçlarımda,

İçim üşür

Yaşadığım kent bu olamaz,

Bin yıllık bu yırtık yüz,

Beden benim değil,

Burası dünya mı?

Menekşe ağlar penceremde,

Suskun gecenin kucağında kuşlar,

Bir

Bir

Ölür…

Aynalar üstüme üstüme yürür,

Kaçamam gölgemden,

Nefesim kesilir,

Kanım donar,

Dünyamın sınırı burada biter,

Köşe başlarında beyaz ölüm beni bekler,

Adam boyu

Kalabalık…

Korkak sarı

Islak, beyaz yanar sokak lambaları,

Cılız bir türkü bulaşığı dudaklarımda,

Kaldırımlar boş,

Bir baykuş ağlar,

Bir kadın sesinde yalnızlığa bulanır tüm sokaklar,

Yırtılır gece boydan boya

Karanlık damlar avuçlarıma,

Ay vurulur,

Gecenin göbeğine düşer,

Kar yanar,

Yırtılmış eski yüzlerini gecenin derinliklerine,

Bırakan her vücut kendi başını taşır koltuğunda,

Kalpleri

Çıkartılmış bedenleriyle

Bir kartalın silueti yüzüme düşer,

Penceremden sızan

İplik iplik iki ışık boynuma dolanır,

Kaçamam kendimden…

Her adımda biraz daha ben olurum,

Ölümün ateş rengi yerleşir gözbebeklerime,

Kefenler biçtirir,

Düşerim

Beynimin içindeki dipsiz kuyulara,

Kollarım bacaklarım kopar,

Bedeni parça parça,

Kan gölünün ortasında bir papatya açar

Yalnız…

Titrek dolaşır ruhum cesedimin üstünde,

Köpek kanımı yalar,

Bir mezarın içinde dirilirim,

Bin yıllık cesetler uzatır başarı,

Hüzünlü ermişlikleriyle,

Burunsuz

Derisiz,

Yüzsüz gülümseyişleri işlenir

Zamanın en ince gergefine

Toprak olur etim kemiğim,

Yediveren güllerinin damarlarına kan olup yürürüm,

Bin bir renkle açarım

Sabahın içinden mavinin sonsuzluğuna uzanan yollarda,

Alır başımı giderim,

Bir elimde gökyüzü,

Ötekinde güneş,

Gölgemin içinde yittiğimde,

Kokusunu, ılıklığını duyduğum ölüm düşü tutar elimden,

Beni dünyasına götürür

Kedimi seyrederim kendi içimde…

Abdulkadir Kaçar 1999  Adana…

 

MEZARIM GÖKYÜZÜ

Kiralık smokinli

Yırtıcı soluklu bir gecenin dibindeyim,

Yorulmuş,

Kırık,

Eski düşler doldurur ayak izlerimi

İçinde

Ben

Reçeteli yalnızlıklar keser yolumu,

Dünyam burada bitiyor,

Kartal uçurumlarının mavi karanlıkları

Tutup belimden çekiyor

Yokluğunun derin çığlıklarıyla

Üstüme çöküyor

Acının duvarları,

Hasretin içimde ustura gibi duruyor,

Parçalanıyor bedenim

Çırpınıyor

Ezilmiş,

Bir yürekte

Boyutsuz darmadağın,

Cesetleşiyor zaman,

Yaşanmış kırık bir çağ,

En bilinen yerinden kanıyor plastik yüzlerde,

Esmer yokluk içinde,

Sevdalar bekleyen vücudum dünyadan kazınıp

Uzayın bilinmezliklerine atlıyor,

Uyanamıyorum

Yabancı yanıyor sokak lambaları,

Yağmurla ıslanıyor

Mor,

Bir damla gözyaşımda yüzüyor görülmemiş düşlerim,

Yağmalanıyor

İçimde duvarlarım yıkılıyor,

Yapıyorum,

Yıkılıyor,

Yapıyorum

Yıkılıyor…

Abdulkadir KAÇAR,  1999 Adana…

NEREDESİN?

Yalnızlık destesi bağlar

Gün gölgesi

Üstüme

Üstüme

İplik gibi ışıkla bir hikaye sonlanır

Yürekte sevgi kırıntıları bırakıp

Mavilere haykırırım kendimi

Köyü gölgelerinde saklar

Gözyaşlarını dünya,

Ağlayamaz

Acılarını

Karanlıklarını gömer okyanuslarının

Sevişme renginde

Sabah

Koynunda

Ilık

Bir güneş,

Çıkarır,

Sarı bir aydınlık demeti serer

Kırık bir sevgi dökülür,

Rüzgârın pembe dudağından

Bulut

Düşsel renginde,

Yarısını gösterir yüzünün

Kırık

Yıkık anılar altında kalan bedenim inler,

Menekşe kanatlı meltem

Okşar

Yüzümü

Sevda dağlarca

Sevişmenin yağmura kaçan rengi,

Masum

Çaresiz,

Her hücrem

Kendi sevdasına

Programlı,

NEREDESİN?

Abdulkadir Kaçar, 1999 Adana…

YAR

Uçurumlarında can telef eden depremimsin,

Utangaç gülüşüm,

İnce sancım

Kanım-tenim yar,

Ortanca kokulum,

Can tomurcuğum,

İzlerini öpeceğim,

Yüz süreceğim bastığın toprakları koklayacağım

Gel

Gel

Teneşirime kadar aşkımsın

Ölümüm…

Abdulkadir Kaçar 1999 Adana…

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder