İNSAN TİPLERİ…
(Sosyallere yakın, A-Sosyallere uzak yaşayın)
Bu gezegende 8 milyar insan, o kadar da farklı tip
var…
Hiçbir şey yapmasa da her insan yaş alır ve yaşlanır…
Ama bilgeleşir ve olgunlaşır mı? Yanıtım hayır…
Ağaçlar, otlar, hayvanlar da bir ömürlük sürelerinde yaşlanır…
Ama bilinçleri olmadığı için kimse sorun etmez…
Evrenin en akıllı varlığı kabul edilen insan
yaşlanınca;
Akıllanıp, olgunlaşıp, bilgeleşmesi gerekir değil mi?
Atasözünde olduğu gibi bazıları “OT GELİP OT GİDER”
tipindedir…
Burada amacım kimseyi incitmek değildir…
Sadece yaşamım boyunca karşılaştığım ilginç, uçta
yaşayan farklı insan tiplerinden söz etmek istiyorum…
Medya mensubu olarak, mesleğim gereği pek çok insanla
konuştum, tanıdım, tanıştım…
Bazılarının hayatlarını yazıp kitaplaştırdım…
Televizyon programcısı olarak sokakta 7’ den 77’ye binlercesine
mikrofon uzattım konuşturdum…
Çok az sayıda insan kendiyle barışık, özünü seven, ruhu
ve bedeniyle dost olan sosyaldi kişiydi…
Çoğunluğu ise A-Sosyal tiplerden oluşuyordu…
A-Sosyal insanlar; ruhu ve bedeniyle ebediyen küs, kendini
ret eden, özüyle barışmayı aklının ucundan bile geçirmeyen tiplerdi…
Kendiyle ve dünyayla kavgalı, daima asık yüzlü, morali
bozuk, çevresindeki insanlara her daim kaygı, korku, endişe, hüzün, kin,
nefret, kıskançlık, karamsarlık, kötümserlik, olumsuzluklar saçıyordu…
Bu kişiler kendini sevmiyor ki, başkalarını sevebilsin?
Kendine gülümseyemiyor ki başkasına gülümsesin…
Kendini kabullenemiyor ki başkasını kabullensin?
Her şeyiyle kendini ret ederek yaşamı gittiği yere
kadar mutsuz şekilde zorunlu olarak sürdürmeye çalışıyordu…
Yıkkın, küskün, bilgiye kapalı, eskimiş ruhlu, köhnemiş
düşünce yapısı, moral bozukluğunun simgesi halinde yaşıyordu…
Hiçbir soru sorulmasın, kendine karışılmasın, iç
dünyasının sonsuz karanlıklarında yaşamaya devam etsin diye yaşıyordu…
Bazıları yaş almış olsalar bile soyluluğun
gerektirdiği nezaket, sevgi, saygı, kibarlık, iletişim yetenekleri oluşmamış
hatta sıfırın bile altındaydı…
Konuşmak adabını bilmedikleri için karşısındakine
hakaret edip, azarlama ve de aralıksız küfür ederdi…
İç dünyalarında ne kadar olumsuzluk-kötümserlik-negatif
duygu varsa diğer insanları da mutsuz etmek için bunları kullanmaktan zevk
alırdı…
Tanıştığı ilk günden beri içinde biriktirdiği ne kadar
eski erik kurusu varsa onları sözlü kurşun haline getirerek otomatik şekilde
insana zarar verirlerdi…
Çağdışı kalmalarını, bilgisizliklerini, sevgisizliklerini,
çağa ayak uyduramadıklarını, karşısındakine hakaretle bastırarak üste çıkmaya
çalışırlardı…
Karşısındaki insanı üstüne bastığı karo, işe yaramaz
çöp yığını olarak görürler…
Son derece bencil, gözü-gönlü dar, cimri, kıskanç,
gerektiğinde inanılmaz saldırgan kıran, döken, zarar veren yaratıklara dönüşürdü…
Çevresindeki hiçbir insanın başarılı olmasını, mutlu
yaşamasını içlerine asla sindiremezler…
İnsanların mutluluklarını yok ederek kendi gibi mutsuz
olması için sinsi plan ve projeler yaparlar; genellikle de en öldürücü silah
olan dedikoduyu kullanırlar…
Bu bencil davranışları yüzünden çevresindeki
dostlarını kısa zamanda yitirirler…
Zaten ömürleri boyunca da uzun ömürlü dostları ve
dostlukları da olmamıştır, olmaz, olmayacaktır…
Bu defa hırçınlaşıp etraftaki insanları münafıklık-gıybet-dedikodu
yaparak, nankörce birbirine düşman edip aralarını bozmaktan büyük doyuma
ulaşırlar…
…
Sosyallere gelince;
Ruhları ve bedenleriyle sürekli barışık yaşarlar…
Yüzlerinde gülümsemeyle hayat isimli bu sahnede
rollerini mutlu biçimde başarıyla oynarlar…
Sahip oldukları az bile olsa olanakları en büyük
zenginlikleri sayarlar…
Dünyadaki tüm insanları kendi ailesi olarak görürler…
Lokmasını karşısındakiyle cömertçe paylaşma erdemiyle
doludur…
Cebindeki son kuruşu düşünmeden insanlara verirler…
Kimseyi kırmaz, incitmez, küstürmez, dedikodusunu
yapmaz, karıncaların üstüne bile basmaz, her zaman duyarlı davranır…
Hiçbir çiçeği dalından kopartmaya kıyamaz…
Tanımadığı insanlara bile hürmet, sevgi ve saygıyla
davranırlar…
Başkalarının sorularını kendinin kabul eder, çözüm
arar, bulur ve bu erdeminden hiç kimseye söz etmezler…
Sosyal insanları iyilik yarışında durdurmak çoğunlukla
olanaksızdır…
Hemen her insanın sıkıntı anında Hızır gibi yetişip
yardıma koşarlar…
Dünyayla, kendiyle, çevresiyle barışık yaşayan
muhteşem ve saygıdeğer insanlardır…
Sosyal insanlar ne yaptıklarını, söylediklerini,
hareketlerinin amacını çok iyi bilirler…
Her adımlarında daima dengeli, akıllı, pozitif, iyi
insanlardır…
Sizin de çevrenizde bu türlü tipler vardır…
…
SONUÇ OLARAK;
A-Sosyaller ise serseri mayın gibidir…
Ne yaptıklarını, konuştuklarını, hareketlerinin
sonuçlarını asla bilmezler…
Böylece de en büyük zararlarını önce kendilerine,
sonra da çevrelerine verirler…
A-Sosyallerden uzak durmakta yarar vardır…
Uzun süre iyi huylu, sessiz ve sakin görünseler bile,
yıllar önce söylediğiniz bir sözü asla unutmazlar;
Fırsatını bulduklarında zarar vermek için dedikodu silahı
olarak size karşı kullanırlar…
Aslında çağ dışında kaldıkları için, bunu neden
yaptıklarının anlamını kendileri de anlamazlar…
A-Sosyallerden olabildiğince uzak durmak
yararınızadır…
Ama sosyallerle her türlü iletişiminiz hayatınızı daha
renkli, mutlu, güzel hale getirecektir unutmayın…
Siz Sosyal misiniz? A-Sosyal misiniz? Yanıtınızı duyar
gibi oluyorum…
ABDULKADİR KAÇAR 2021 ADANA…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder