5 Ocak 2022 Çarşamba

İNSAN TİPLERİ…

 

İNSAN TİPLERİ…

(Sosyallere yakın, A-Sosyallere uzak yaşayın)

Bu gezegende 8 milyar insan, o kadar da farklı tip var…

Hiçbir şey yapmasa da her insan yaş alır ve yaşlanır…

Ama bilgeleşir ve olgunlaşır mı? Yanıtım hayır…

Ağaçlar, otlar, hayvanlar da bir ömürlük sürelerinde yaşlanır…

Ama bilinçleri olmadığı için kimse sorun etmez…

Evrenin en akıllı varlığı kabul edilen insan yaşlanınca;

Akıllanıp, olgunlaşıp, bilgeleşmesi gerekir değil mi?

Atasözünde olduğu gibi bazıları “OT GELİP OT GİDER” tipindedir…

Burada amacım kimseyi incitmek değildir…

Sadece yaşamım boyunca karşılaştığım ilginç, uçta yaşayan farklı insan tiplerinden söz etmek istiyorum…

Medya mensubu olarak, mesleğim gereği pek çok insanla konuştum, tanıdım, tanıştım…

Bazılarının hayatlarını yazıp kitaplaştırdım…

Televizyon programcısı olarak sokakta 7’ den 77’ye binlercesine mikrofon uzattım konuşturdum…

Çok az sayıda insan kendiyle barışık, özünü seven, ruhu ve bedeniyle dost olan sosyaldi kişiydi…

Çoğunluğu ise A-Sosyal tiplerden oluşuyordu…

A-Sosyal insanlar; ruhu ve bedeniyle ebediyen küs, kendini ret eden, özüyle barışmayı aklının ucundan bile geçirmeyen tiplerdi…

Kendiyle ve dünyayla kavgalı, daima asık yüzlü, morali bozuk, çevresindeki insanlara her daim kaygı, korku, endişe, hüzün, kin, nefret, kıskançlık, karamsarlık, kötümserlik, olumsuzluklar saçıyordu…

Bu kişiler kendini sevmiyor ki, başkalarını sevebilsin?

Kendine gülümseyemiyor ki başkasına gülümsesin…

Kendini kabullenemiyor ki başkasını kabullensin?

Her şeyiyle kendini ret ederek yaşamı gittiği yere kadar mutsuz şekilde zorunlu olarak sürdürmeye çalışıyordu…

Yıkkın, küskün, bilgiye kapalı, eskimiş ruhlu, köhnemiş düşünce yapısı, moral bozukluğunun simgesi halinde yaşıyordu…

Hiçbir soru sorulmasın, kendine karışılmasın, iç dünyasının sonsuz karanlıklarında yaşamaya devam etsin diye yaşıyordu…

Bazıları yaş almış olsalar bile soyluluğun gerektirdiği nezaket, sevgi, saygı, kibarlık, iletişim yetenekleri oluşmamış hatta sıfırın bile altındaydı…

Konuşmak adabını bilmedikleri için karşısındakine hakaret edip, azarlama ve de aralıksız küfür ederdi…

İç dünyalarında ne kadar olumsuzluk-kötümserlik-negatif duygu varsa diğer insanları da mutsuz etmek için bunları kullanmaktan zevk alırdı…

Tanıştığı ilk günden beri içinde biriktirdiği ne kadar eski erik kurusu varsa onları sözlü kurşun haline getirerek otomatik şekilde insana zarar verirlerdi…

Çağdışı kalmalarını, bilgisizliklerini, sevgisizliklerini, çağa ayak uyduramadıklarını, karşısındakine hakaretle bastırarak üste çıkmaya çalışırlardı…

Karşısındaki insanı üstüne bastığı karo, işe yaramaz çöp yığını olarak görürler…

Son derece bencil, gözü-gönlü dar, cimri, kıskanç, gerektiğinde inanılmaz saldırgan kıran, döken, zarar veren yaratıklara dönüşürdü…

Çevresindeki hiçbir insanın başarılı olmasını, mutlu yaşamasını içlerine asla sindiremezler…

İnsanların mutluluklarını yok ederek kendi gibi mutsuz olması için sinsi plan ve projeler yaparlar; genellikle de en öldürücü silah olan dedikoduyu kullanırlar…

Bu bencil davranışları yüzünden çevresindeki dostlarını kısa zamanda yitirirler…

Zaten ömürleri boyunca da uzun ömürlü dostları ve dostlukları da olmamıştır, olmaz, olmayacaktır…

Bu defa hırçınlaşıp etraftaki insanları münafıklık-gıybet-dedikodu yaparak, nankörce birbirine düşman edip aralarını bozmaktan büyük doyuma ulaşırlar…

Sosyallere gelince;

Ruhları ve bedenleriyle sürekli barışık yaşarlar…

Yüzlerinde gülümsemeyle hayat isimli bu sahnede rollerini mutlu biçimde başarıyla oynarlar…

Sahip oldukları az bile olsa olanakları en büyük zenginlikleri sayarlar…

Dünyadaki tüm insanları kendi ailesi olarak görürler…

Lokmasını karşısındakiyle cömertçe paylaşma erdemiyle doludur…

Cebindeki son kuruşu düşünmeden insanlara verirler…

Kimseyi kırmaz, incitmez, küstürmez, dedikodusunu yapmaz, karıncaların üstüne bile basmaz, her zaman duyarlı davranır…

Hiçbir çiçeği dalından kopartmaya kıyamaz…

Tanımadığı insanlara bile hürmet, sevgi ve saygıyla davranırlar…

Başkalarının sorularını kendinin kabul eder, çözüm arar, bulur ve bu erdeminden hiç kimseye söz etmezler…

Sosyal insanları iyilik yarışında durdurmak çoğunlukla olanaksızdır…

Hemen her insanın sıkıntı anında Hızır gibi yetişip yardıma koşarlar…

Dünyayla, kendiyle, çevresiyle barışık yaşayan muhteşem ve saygıdeğer insanlardır…

Sosyal insanlar ne yaptıklarını, söylediklerini, hareketlerinin amacını çok iyi bilirler…

Her adımlarında daima dengeli, akıllı, pozitif, iyi insanlardır…

Sizin de çevrenizde bu türlü tipler vardır…

SONUÇ OLARAK;

A-Sosyaller ise serseri mayın gibidir…

Ne yaptıklarını, konuştuklarını, hareketlerinin sonuçlarını asla bilmezler…

Böylece de en büyük zararlarını önce kendilerine, sonra da çevrelerine verirler…

A-Sosyallerden uzak durmakta yarar vardır…

Uzun süre iyi huylu, sessiz ve sakin görünseler bile, yıllar önce söylediğiniz bir sözü asla unutmazlar;

Fırsatını bulduklarında zarar vermek için dedikodu silahı olarak size karşı kullanırlar…

Aslında çağ dışında kaldıkları için, bunu neden yaptıklarının anlamını kendileri de anlamazlar…

A-Sosyallerden olabildiğince uzak durmak yararınızadır…

Ama sosyallerle her türlü iletişiminiz hayatınızı daha renkli, mutlu, güzel hale getirecektir unutmayın…

Siz Sosyal misiniz? A-Sosyal misiniz? Yanıtınızı duyar gibi oluyorum…

ABDULKADİR KAÇAR 2021 ADANA…

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder