KADİRLİDEN DÜNYAYA
YAYILAN ÖLÜMSÜZ IŞIK…
Yazdığı hikâyeleri, şiirleri, yaptığı besteleriyle
hayatının ayak izlerini dünya isimli bu gezegene en ölümsüz şekilde kazımayı
sürdürüyor…
En son çalışması “KANEPE-KÖY HİKÂYELERİ” kitabını
heyecanla, zevkle en önemlisi de hiç bitmesin diye, kendimden kıskanarak günde
bir iki öyküsünü okudum, inanılmaz büyük zevk aldım…
Bu şuna benzer;
Hani insan çok sevdiği bir yemek, tatlı, çikolatanın
verdiği zevki ağzında ezerek damağında daha çok tat bırakması amacıyla
bitmesini istememesi gibi bir şey…
Ahmet kardeşim “KANEPE-KÖY HİKÂYELERİ” kitabını öyle
ustaca, güzel, bilgece ve akıcı şekilde yazmış, kusursuzca anlatmış ki;
-Her hikâyesinin gerçekleştiği o kanepede keşke bende
olsaydım…
-O hikâyeyi bende orada dinleyebilseydim…
-Gelip geçen sohbet eden köylülerden biri de ben
olsaydım diye düşündüm…
Kadirlinin İlbistanlı Köyünün belli sokağına-ya da
meydanına vatandaşlarca bir kanepe konulmuş; insanlar günlük işlerini yapmak,
ineklerini otlatmak, tarlalarını sürüp ekmek, ilçeye gidip gelirken bir süre
dinlendiği, ya da buluştukları her gün kendiliğinden oluşan muhteşem bir sohbet
mekânına dönüşmüş…
Köylü vatandaşlar yılın, günün, belli saatlerde o
noktada kendiliğinden ya da isteyerek karşılaşıyorlar; halkın ifadesiyle ”BİR
ÇİFT LAFIN BELİNİ KIRIYORLAR”…
Dünya, Türkiye, Adana, Kadirli ve İlbistanlı Köyünün
gündemiyle ilgili sohbet ediyorlar… Kimi günlük TV haberlerinden edindiği
izlenimlere tepkisini gösteriyor… Kimi biber fideleri nasıl ekilir? Nasıl
ilaçlanır? İlaç atılan araç-gereçler nasıl yıkanır? İneklerin kışlık
yiyecekleri nasıl yazdan istiflenir, zeytin hangi mevsimde toplanır gibi
deneyimlerden oluşan muhteşem diyaloglar kuruluyor… Ya da, ünlü eşkıya öyküleri
anlatılıyor… Eski eşkıya maceraları dilden dile yeni nesillere aktarıyor… Yani
o ünlü kanepe insanların birbirlerinden bilgi verme, bilgi alma, aydınlanma ve
aydınlatma noktası olmuş…
Ahmet Dokuzoğlu da, akıllı gözlemci, yazar, şair,
besteci olduğu için bu sohbetlerde en can alıcı, en kalıcı, gerçekten de
gelecek kuşaklara da ders olabilecek değerli konuşmaları kitabına almış, çokta
iyi etmiş…
30 yılı aşkın bankacılık mesleğinden sonra Zaten
SAVRUN SUYU’ nun kenarında kurduğu ata yurdu çiftliğinde kendi cennetini
oluşturmuştu…
Diğer insanlardan farklı olarak ta çocukluğundan beri
çok okuyan, çok düşünen, çok derin gözlemlerle hayatı sorgulayıp aydınlanan,
ulaştığı bilgileri de kitaplaştıran, öyküler, şiirler yazıp besteler yapan
aydın bir insan… Bu hikâyelerin içinde DOKUZOĞLU ailesinin kedi sevgisi ise
ciltler dolusu romanlara konu olacak kadar renkli ve güzel…
Kitabın ön sözünde belirttiği gibi köy kültürünü
yaşayan insanların yaşamayanlara göre daha büyük şanslı olduğunu ısrarla anlatıyor…
İş hayatı başta olmak üzere bir ömür boyunca verdiği
mücadelesini de kusursuzca ve muhteşem biçimde öyküleştirmiş…
Geçen yüzyılda eşkıyalığın, ağalığın, şiddetin, halka
yapılan zulmün merkezi olan bu güzel ilçemizde eskiden yaşanan bu olayların
unutulmaması, yeni nesillere aktarılması için hikâyelerinde sözcüklerle oya
gibi işlemiş…
“KANEPE-KÖY HİKÂYELERİ” kitabında İNCE MEMET ‘ in
babasının değirmenine gelip konuk olduğunu, SAFİYE MEMET olarak tanıdığını çok
detaylı biçimde anlatıyor… Çok büyük maharetli, büyük usta, örnek bir
değirmenci olan “TOPAL HOCA” lakaplı kıymetli babasının başarılarını bu olayla
sihirli biçimde birleştiriyor…
Her hikâyesi bir öncekinden daha da etkili, güzel,
akıcı ve ustalıkla örülmüş, muhteşem anlatımlı gerçeklerden oluşuyor…
“KANEPE KÖY HİKÂYELERİ” kitabının finalinde ise büyük
kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk’ün Cenaze Namazıyla ilgili köylülerin
kafasındaki soru işaretini aydınlatmak için verdiği bilgiler çok değerli…
Son cümlesi ise aynen şöyle;
-Atatürk ölümünde bile dini kullanmamış, laikliği uygulamıştı…
Bu dindarlara göre yanlış, laiklere göre doğruydu… Bütün tartışmalar buna göre
devam ediyor…
Sonuç olarak;
Kadirli İlçesinin nüfusunu, ilçe merkezine yaklaşık
19-20 kilometre olan İlbistanlı köyünde kaç kişi yaşıyor bilmiyorum…
Bildiğim tek şey 30 yıldan beri arkadaşım, kardeşim
olan Ahmet Dokuzoğlu’nun İlbistanlı köyün ata yurdunda kurduğu cennetinde
yaşayan, o beldenin en akıllı, en usta, en maharetli kişisi olduğudur…
Yazdığı 8 kitaplar, yaptığı besteleriyle o bölgeden
dünyaya aklın, sağduyunun, bilginin ışıklarını yayan Ahmet Dokuzoğlu’dur…
Bir filozof “HER İNSANIN BU GEZEGENE BİR KİTAP BORCU
VAR” ifadesine uygun olarak 8.kitabını yayınlamış… Bu gezegene borcunu tam 8
defa ödemiş oldu…
Yolun açık, ömrün uzun, ışığın bol ve daim olsun; daha
nice güzel eserlere imza atacağına yürekten inanıyorum… Kutluyorum… Başarıların
daim, ışığın sonsuz olsun…
ABDULKADİR KAÇAR ADANA 2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder