AKILSIZ DOSTUN OLACAĞINA
AKILLI DÜŞMANIN OLSUN…
Atasözlerimizin her biri ciltlere sığmayacak kadar bilgelik
ve gerçeklikle doludur…
Binlerce yıldır defalarca test edilerek günümüze kadar
ulaşan şu söze bakın;
-AKILSIZ DOSTUN OLACAĞINA; AKILLI DÜŞMANIN OLSUN…
İnsanın yaşı ilerledikçe, hayat deneyimi arttıkça bu sözlerin
ne kadar doğru olduğunu yaşayarak görüyor…
İstisnasız olarak her insan yaşlanır sadece bazıları
olgunlaşır…
Toplumun çoğunluğu sadece yeme-içme, cinsel dürtü,
diğer doğal ihtiyaçlarını gerçekleştirir; hayat isimli bu tiyatro sahnesinden
inip giderler; arkasından adı bile anılmaz… Ölümleri ve yok oluşları bir
sinekten farksızdır…
İnsanın olgunluğa ulaşabilmesini bazı değerler
belirler…
-İçinden geldiği kültür,
-Akıl sağlığının düzeyi,
-Kişilik yapısı,
-Hayattaki hedefi,
-Bir adım sonrasını görememe,
-Olumsuz ve karamsar düşünceye teslim olma,
-Dengesizlik davranışlar,
-Atalarından gelen olumsuz DNA’ lar,
-Kişinin ilkel davranmasına neden olan; kin, nefret, başarılı
olanları kıskanma, tuzak kurma,
-Öldürücü dedikodu silahıyla saldırma yaralama
hastalığı...
Bu kötü yanlarıyla çevresine sıkıntı yaratan ve acı
veren kişiler için filozof ne güzel söylemiş;
-İNSANLARI TANIDIKÇA KÖPEKLERİ DAHA ÇOK SEVMEYE
BAŞLADIM…
Çünkü köpekler bu türlü kötü düşünceli-kıskanç
insanlardan daha zararsızdır da ondan…
Yaşadıkça bu sözlerin ne kadar gerçek olduğunu; bu
hainlikleri olan ham insanları maskesiz kadar güneş net görüyor…
Çok üzülüyor insan ama elinden de hiçbir şey gelmiyor…
-DAĞLARIN YER DEĞİŞTİRECEĞİNE İNANIRIM DA İNSANIN
DEĞİŞECEĞİNE İNANMAM, özdeyişi de bu gerçeği net olarak anlatıyor…
İnsan karakterini oluşturan bu ilkel kurallar sadece
çağımız, ülkemiz ve çevremizdekiler için geçerli değildir;
Evrenseldir, Japonya da Avustralya da, Güney Amerika
da, Çin de yani 200 devletteki 8 milyar insanlar için aynı şekilde geçerlidir…
…
Oysa insan mucizedir; ZÜBDE-İ KÂİNAT ‘tır… Yani
kâinatın çekirdeği; küçük kâinattır denir…
Ama her insanın yaşlanma, olgunlaşma, bilgeleşme,
hayata bakışları A’ dan Z’ ye kadar çok farklıdır…
Belki de; birkaç turp, bir deste maydanoz, tek bir domates;
yaş almış ama olgunlaşamamış insandan daha da dünyaya daha da çok yararlıdır…
Bu bitkiler en azından zararlı değildir; dedikodu
yapmaz, tuzak kurmaz, entrikalarla kişilere zarar vermez, kişilerin arasını
bozmaz, kötülük yapmaz; aksine insan türünün hayatını sürdürmesini sağlayan
yararlı varlıklardır…
Ya da koyun, keçi, kedi, zürafa, tavuk-horozda,
güvercin doğal olarak bir süre sonra yaşlanacaktır; bunlar da insan türüne
yararlıdır… En azından zararlı değildir…
Ama yaş almış, olgunlaşmamış, hayatın verdiği dersleri
anlayamamış, ham ve kıskanç insana gelince;
Bunlar kendi başarısızlığının verdiği acıyı,
bunalımını, pişmanlıklarını, uğradıkları zararları herkesin yaşamasını ister…
Kendi halinde yaşayıp, başarılarıyla mutlu olanları
insanların kıskanarak dedikodusunu yaparlar, olmayacak hain senaryolar yazar, arkadaşlarıyla
aralarına nifak tohumları saçarak birbirlerine düşman yapar…
Bunu kötülüğü gerçekleştirdiğinde de inanılmaz
mutluluk duyarlar…
Olayın başka bir boyutuna gelince; özürlü denebilecek
bu insanlar temelde ruh ve bedenleriyle kavgalı ve de sorunludur…
Hayatları boyunca hayallerini kurduğu hiçbir konuda
tatmin olmamış, ulaşmak istedikleri hedefin çok uzaklarında kalmışlardır…
Toplumla her an çatışmalı, çelişkili, tartışmalı,
çapraz ilişkileri nedeniyle de doğru dürüst çevreleri de oluşmamıştır…
Bu nedenle etrafındaki mutlu kişileri de hırs, kin,
nefret, kıskançlık, çekememezlik gibi kötü huyları yüzünden kısa zamanda kaybederler…
Ömürlerinin sonunda da; arkalarında hiçbir olumlu anı,
iz bırakamadan sürüden ayrılıp yok olup giderler…
…
Oysa:
Olumlu bir kültürden gelen insan her yaşında aklını
daha da çok geliştirir, deneyimleriyle daha çok olgunlaşır; ileri yaşlarda,
daha da evrensel ölçülerde bilgeleşir…
Edindiği deneyimleri, ortaya koyduğu eserleriyle
mutluluk izlerini bu evrene kazır; ölümsüz düşünceleriyle gelecek kuşaklarca
saygıyla, sevgiyle, özlemle anılır…
Hayatın her anını bu bilgelik penceresinden bakarak
yorumlar; dünya insanlık ailesini ayırt etmeden hepsini kucaklar;
RENK, CİNS, DİL, DİN, TİP, PARTİ, MEZHEP, SOSYAL VE
SİYASİ FARKLILIK VE EKONOMİK GÜCÜNDEN dolayı kimseyi farklı görmez…
Çevresindeki herkese eşit ve sevgiyle yaklaşır;
-ADIMIZ MİSKİNDİR BİZİM/DÜŞMANIMIZ KİNDİR BİZİM/BİZ
KİMSEYE KİN TUTMAYIZ/KAMU ÂLEM BİRDİR BİZİM, der…
-YARATILANI HOŞ GÖRÜR YARATANDAN ÖTÜRÜ… Yunus Emre’nin söylediklerinde olduğu gibi…
Böylece insandaki olumsuz ve kötü davranışlarına neden
olan yukarıdaki negatif duygularından tamamen arınarak, hem kendine hem de
dünya insanlık ailesine olumlu katkılar yaparak varlığını sürdürür…
Ya da; hacı Bektaşi Veli’nin dediği gibi
-ELİNE BELİNE DİLİNE MUKAYYET olur…
Ya da Mevlana’nın çağırısındaki mesajları yaşar ve
yaşatır;
-KİM OLURSAN OL YİNE GEL…
İnsanların arasını bozmayı bırakın, yerdeki karıncaya
bile zarar vermez, zarar vermeye kalkanları engelleyerek bilgeliğini ve
olgunluğunu gösterir…
Münafıklık yaparak sırf kıskançlığı yüzünden
insanların arasını bozmayı bırakın; bozulan, küsenleri bile barıştırıp,
buluşturur, sevgiyle aralarını düzeltmeye çalışır…
Sonuç olarak;
“HER NE ETSE KİŞİ KENDİNE EDER” özdeyişinde olduğu
gibi herkesin hayatı kendi eseridir…
Karşısına geçip baktığında yaşamıyla onur duyanlar; hayatlarında
“KEŞKE” ve “PİŞMANLIK” sözleri bulunmayanlar, bu serüvende olanaklarıyla
yetinip mutlu olmayı başaran, eser verenler gerçek bilgeliğe ulaşanlardır…
Yine bir özdeyiş;
AKILSIZ DOSTUN OLACAĞINA; AKILLI DÜŞMANINIZIN OLSUN”
der…
Vay gele “AKILSIZ DOSTU” olanların başına… Bu akılsız
dostlar karnınızın yumuşak yerini bilirler, neresine saldırırsam, ne yaparsam
ne kadar büyük zarar veririm, kimi kimle düşman yaparım, aralarını nasıl
bozarım, hesapları defalarca yaparlar…
En samimi göründükleri, ama mutlu olan, kıskandıkları yakınındakilere
zarar vermekten tatmin olurlar; ham oldukları için, verdikleri acılarla doyuma
ulaşırlar…
“AKILLI DÜŞMANI” olanların ise öyle bir sorunu yoktur;
çünkü o akıllı düşmanlar sizden uzak durdukları için, sırlarınızı, karnınızın
yumuşak yerini bilmezler ve fazla da zarar vermezler, akıllı oldukları için nerede
duracağını bilirler…
Hep iyi olmak, iyi insanlarla karşılaşmak, akılsız
dostlar yerine akıllı düşmanları tercih etmek gerektiğini bu gün somut olarak
görüyorum…
Yaşlanmakla kalmayın, aklınızı geliştirin, bilgiyle
süsleyin ve koşullar ne olursa olsun bilgeleşmeyi de mutlaka başarın; sizi bilgeleştiremeyen
yaşınızın yaşadığınızı yok sayın…
Bilgeleşemediğiniz bu sahnede boşa yaşamış olacağınızı
peşin olarak kabul edin…
Kimseye zarar vermeyin; karıncayı bile incitmeyin…
Hele başarılı dostlarınızı, mutlu arkadaşlarınızı
kıskanarak zarar vermeye kalkışmayın; onlara vermek istediğiniz zarar dönüp-dolaşıp
gelir ayağınıza dolaşır bunu da unutmayın… NE EKERSEN ONU BİÇECEĞİNİ DE
AKLINIZDA TUTUN…
ABDULKADİR KAÇAR 2021 Adana…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder