Her Çağın Efendisi...
PARA
Abdulkadir Kaçar...
İLKSÖZ
PARA; devletçe bastırılan üzerinde
saymaca değer yazılı kağıt ya da madeni ödeme aracı…
İnsan, ilk parayı günümüzde 9 bin
yıl önce(İ.Ö.7000) kullandı… O günden bu güne kadar da her çağda para hem
şeklini, hem gücünü arttırıp değiştirdi, geliştirdi; kendini her döneme uygun
hale getirdi… Para isimli bu sihirli güç en büyük mutluluklar kadar, en büyük
acılara, hatta ölümlere bile neden oldu… Her insanın paraya bakışı yaklaşımı, verdiği
değer, elde edişi, harcaması, kullanma şekilleri; her çağda, her kültürde,
ülkede hep değişik olmuştur, kural bundan sonra da değişmeyecektir… Beşikten
mezara dek yaşamın her aşamasında egemen olan insanı peşinden koşturan; haksız
yollardan kazanılmaya çalışıldığında bazen öldüren, çok az da güldüren paranın
türlü hallerini, yorumlamaya, yazmaya, insanların yaşam akışında yararlı olacağına
inandığım denemeler şeklinde yazmaya çalıştım...
ABDULKADİR KAÇAR…
1.BÖLÜM
Parayı evrensel değer haline getiren bazı politikacıların
sınır tanımayan doyumsuzluğudur…
Paranın yaptıramayacağı çılgınlık, delilik ve işletemeyeceği
cinayet yoktur…
Çok para bazı politikacılara ölçüyü kaçırtır; az parayla da
zaten politika yapılamaz…
Paraya uşak olanların gözleri kör, kulakları sağır-dilleri
konuşmaz hale gelir; zaten bu türlü kişilerin diğer duyu organlarını
kullandıkları da şüphelidir…
Sadece filozoflar paraya efendi olmayı
başarır…
Paraya egemen olmayı başaran politikacıların efendisi daima
halktır…
Her çağda, her ülkede iktidarları yaratan da, yok eden de
paradır…
Tarih boyunca bazı politikacılar paranın verdiği şekli
almıştır; geniş halk yığınları ise politikacının verdiği şekli alır…
Her koşulda normal çalışan devlet sistemlerini tıkayan
paranın sihirli gücü…
Bazı politikacılar sadece parayla ikna eder; sadece de parayla
ikna olur…
Ülkedeki tüm rüşvetleri ve suçları kazıdığınızda altından
paranın sihirli gücü çıkar…
Bu gezegendeki tüm devletlerin her türlü sistemleri para
kontrol edip yönettiği için adaletsizlikler asla önlenmez, önlenemez, önlenemeyecektir…
Bazı iktidarların acımasızlığı; paranın acımasız
yasalarından kaynaklanır…
Bazı politikacılar parayı kullanma ve yönetme sihirbazıdır…
Partilerin kapıları her gün daha çok para, itibar ve erk
kazanmak isteyen açılır…
Para bazı politikacıların elinde her sorunu çözen-devleti
zirvelere taşıyan-insanları sonsuz mutlu edebilen sihirli bir çare olabilir…
2.BÖLÜM
(Paranın çeşitli halleri )
Yaşamımızın hemen her anında para yer alır; bazen sadece yüreğimizdeki
sevgiye gücü yetmez…
Sevgisiz para değersizdir; parasız sevginin de pek değerli
olduğu söylenemez…
Zengini
fazla, yoksulu çok olan devletlerde
huzur pamuk ipliğine bağlıdır…
Devletler daha çok para kazanmak için piyango, spor
toto, loto, toto, at yarışı, sayısal loto vs gibi kumarları düzenleyerek, insanların
resmen haksız yere para kazanıp, aniden zengin olma hayallerini sürekli
kışkırtır; bu arada devlet kendi kasasını güle-oynaya doldurur…
Para gücünün önünde eğilmeyecek bir baş; değişmeyecek tek
gerçek yoktur…
Para tüm kirleri-suçun oluşturduğu kan lekelerini bile
rahatlıkla temizler…
Paranın gücüyle karşılaştığında bazı yasalar hemen değişir; para
ise gücünü daha çok arttırmak, büyümek ve değiştirme gücüne güç katmak için
önündeki tüm engelleri sihirli gücüyle temizleyerek yoluna devam eder…
Para uslanmaz bir fahişe gibidir; koynuna girdiği insana
ihanet etme ve ettirme fırsatını asla kaçırmaz; o en profesyonel fahişeleri
bile hayretler içinde bırakır…
Çok para fahişeliği örtebilir ama paranın yaptığı
fahişeliği örtebilecek bir başka güç yoktur…
Paranın
masumluğuna ve sadakatine inananlar çok saftır…
Para yasa yapar, ama hiçbir yasanın gücü parayı
sürekli egemenliği ve kontrolüne almaya yetmez…
Parayı olumlu ve
erdemli şekilde kullanması için, insanın da güçlü olması gerekir; parayı
başının üstüne koyup onu efendi yapan insanın başına gelenler-pişmiş tavuğun
başına bile gelmez…
Para adaletin
verdiği en doğru hükümleri bile bazen rahatlıkla bozar; bazen aksi görüş
savunulsa da bu kural dünya ve insanlık durdukça egemenliğini değişmeyecektir…
Para aslında yenilip-içilemeyen demir ve kağıttan
oluşan bir maddedir; bu madde karın doyurmaz ama karının doyması için gerekli
tüm gıdaları satın alır…
Sahip olduğu ve
olabileceği para ne kadar güçlü olursa olsun; insanın kendi yaşamını
yönetebilmesi için önce akıl gereklidir…
Cahiller
parasının, olgunlar(bilgeler ve filozoflar) her zaman aklının gücüyle konuşur…
Para insanı konuşturur ve parasızlık ise susturur…
Yoksulun sessizliği, paranın gevezeleştirdiği zenginin
çenesinden daha erdemlidir...
Çok para kişinin
diline güç verir ama esas güç akıldadır; parayla gelen güç daha çok parayla
geri gider… Aklın verdiği güç sınırsızdır kullandıkça zenginleşir…
Yoksulluk/parasızlık gibi hak edilmemiş paralar da
insanın kendi sorunudur…
Vicdanlı
insanların cüzdanları boştur; cüzdanı dolu olanlarda da vicdan aramamak
gerekir…
Paranın
getirdiği sevinçlere-mutluluklara herkes ortak olur; ama oluşturduğu acılarına
kimseler yaklaşmaz…
İnsanın bu serüvende yarattığı en güçlü, büyük ve
evrensel değer olan para; egemenliğine aldığı insana karşı en kötü, huysuz, utanmaz,
insafsız ve hatta onu katilliğe yönelten efendisi olur-olmuştur…
Parayı insanın
kendisine efendi seçmesi akıl karı değildir; zaten ona köle olanların aklı da
yeterince gelişmemiştir…
Paraya efendi
olanlar onu iyilik aracı olarak; köle olanlarda ise kötülük yapma gücü şeklinde
kullanır…
Köle ruhlu insanlar olmasaydı, para bu kadar
güçlenemeyecek, dünyaya, yaşama ve insana efendi olamayacaktı…
Doğru kullanılmayan paranın köleliği insanı uçuk, kaçık,
radikal, saldırgan, terörist ve de katil yapar…
Paranın efendisi olabilmek, ona köle olmaktan daha
büyük cesaret ve bilgelik ister…
Çok paraya aniden kavuşmakla namludan çıkan bir
kurşunun önünde durmak aynı şeydir…
Paralıyken de
parasızken de erdemlerini yitirmeyene bilge(filozof) denir…
Para yoksulun ömür boyu rüyası-hülyası; zenginin ise
rahatını sağlayan aracıdır…
Paraya
gereksinimi olmayan insan yoktur ancak ona doğru ve erdemli yollardan ulaşmak
isteyenler azdır…
Paranın
yaptırdığı zulmü, ihaneti, işkenceyi, hainliği, parasızlık hayal bile edemez…
Paranın
gücü iyi insanı kötü insana köle yapar…
Haksız
elde edilen para kişiyi hain-bozguncu ve tüm değerleri yıkan onursuz varlık
haline dönüştürür…
Evrensel
büyük felaketlere, kişisel suçlara-cinayetlere giden her yolun başında,
ortasında ve sonunda daima kirli ve haksız elde edilmiş kara para vardır…
Para
cinayet başta olmak üzere insanın hayatındaki tüm suçları ve kirleri yasalardan
daha başarılı ve daha kısa sürede etkin biçimde temizleme gücüne sahiptir…
Anne
babanın çocuklarına yapabileceği en büyük iyilik onları paranın efendisi
konumuna yükseltmeleridir; en büyük kötülük ise onları paraya köle yapmaktır…
Her
türlü risk ve acılarına katlanamayanlar paranın mutluluğunu elde edip
yaşayamazlar…
İnsan
cesareti kadar zengin, korkaklığı kadar da yoksul olur…
Cesur
ol paran olur; erdemli ol para uzaklarda da olsa gelip bulur…
Nice
zengin insanlar parayı iyi yönetemedikleri için yaşlılıkları,
sokaklarda-kaldırımlarda, parklarda, acı, hastalık, yoksulluk erdemsizlik içinde
sona ermiştir…
Para
hırsını yenmek, bazen devasa bir orduya karşı meydan savaşını tek başına
kazanmaktan da zordur…
Para
gençlikte kazanılır; yaşlılıkta harcanır…
Paranın
gücüyle aydın, sanatçı, filozof olunmaz; bu insanüstü nitelikler çalışılarak, paranın
egemenliğine girmeden, köle olmadan elde edilen paha biçilemeyen değerlerdir…
Mutsuzluğun
nedenini paraya bağlayanlar kadar; mutlu olmasının nedeni de onda olduğunu
söyleyenler yaşamın ve zamanın söylediklerini doğru anlamadıklarını itiraf
etmektedirler…
Parası
az olanın bir kaygısı azdır; parası çok olanın bin kaygısı olur…
Paran
yoksa derdin de azdır; paran çoksa daha büyük derdin vardır…
Akıllılar
için en yüksek değer insandır; salaklar ise bunun para olduğu konusunda fikir
birliği yapmaktadır…
ÜSTÜN
İNSAN öyle büyük ve sınırsız güçtür ki; dünyanın tüm paraları bir araya gelse
de ona bir değer katamaz; dünyanın tüm paraları toplansa da ondan en küçük bir
değer kopartamaz… Yel kayadan ne kopartabilir ki?
Onursuzca
zengin olanlar onurlu bir yaşam süremezler; ayrıca onursuz parasıyla da
mutluluk elde edilemez…
İyiler
olmasaydı paranın insani amaçlarla, iyilik, ilaç, çare olarak kullanılıp,
insanları ölümden yaşama döndürdüğünü, mutluluklar verdiğini yolda kalmışları
kurtardığını asla öğrenemeyecektik.
Dünyanın
hiçbir ülkesinde ve de kültüründe bir ömürlük dürüst çalışmayla insan sınırsız
para kazanamaz…
Bir
zenginden borç alırsanız, hem zenginin, hem de paranın kölesi olursunuz…
Çok
ve sınırsız paran yoksa üzülme; hesaplayamayacağın ölçüde de paran varsa
sevinme… Her ikisi de yaşam gibi sanal geçici ve de biticidir...
Çocuklar
henüz parayı keşfetmedikleri ve onun egemenliğine girmedikleri için inanılmaz
biçimde özgür, dürüst, saf ve mutludurlar…
Para
insanın insana hükmetme gücü verir; bazı insanlar da onun egemenliğine kolayca
girerek köle olur…
Doğru
ve yerinde kullanılan en sıradan akıl bile para kazandırır ama dünyanın tüm
paraları bir araya gelse, sıradan bir insanı akıllı yapmaya güçleri yetmez…
Hayat
isimli bu dünya sahnesindeki her türlü iyiliğin de–kötülüğün de başı-sonu daima
paradır…
Şüphesiz
ki en güzel-kaynağı asla tartışılamayacak parayı en erdemli yoldan bilgeler kazanmışlardır;
kural bundan sonra da değişmeyecektir…
En
büyük acı hak edilen olan paraya ulaşamamaktır…
Dünyanın
tüm parası bir araya gelse de bir tek ölümsüz düşünceyi yaratamaz; çünkü
ölümsüz düşünceye ulaşmak için kişinin hayatının tamamının adanması bile
yeterli olmayabilir… Üstelik bu fedakarlığı yapsa da insan bilgeliğe
ulaşamayabilir… Başaranlar ise çağlarında hak ettikleri değere ulaşamadan yok
olurlar…Ancak daha sonraki kuşaklar bu kişinin değerini, ölümsüz düşüncelere
ulaşma bilgeliğini takdir edebilir…
Verilen
bir lira, vaat edilen 1000 liradan daha değerlidir…
İnsan
önce akılda zengin olursa; parası olmasa da mutluluğu er-geç yakalayıp yaşar…
İnsan
bazen bir liraya belki bin liraya da efendi ya da köle olabilir…
Hem
haksız/adaletsiz davranıp bol para kazanan, hem de erdemli olan bir tek kişi
tanımadım ve tanımıyorum…
Zamanın
ve yaşamın söylediklerini doğru anlayıp para hırsının girdabına kapılmayanlara
bilge(filozof)denir…
Öyle
yokluk ve fakirlikle ulaşılan bilgelik makamları vardır ki; orası ancak paranın
dışındaki güçlerle elde edilebilir...
Parayı
sevmediğimden daha da çok; para da beni sevmediğini düşündüğüm için kendime
bilgelik(filozofluk)yolunu seçtim…
İnsanlık
tarih boyunca kişiyi erdemli, yüce, örnek, ulaşılamaz bilge ve sanat
alanlarında yükselterek evrensel değerlerle süsleyip oraya koymayı başaran sihrin
çoğun parasız gerçekleştirilmiştir…
Tutumlu
on insan; savurgan bir tek kişinin harcamasını bile finanse edemez…
İsteklerine
egemen olamayanları paraya köle olmaktan kimse kurtaramaz…
Para
her ülkede, her kültürde akla gelen ve gelmeyen her türlü ayıbı gizler; çünkü
onun gücü her türlü pisliği evrensel olarak temizlemeye sahip tek sihirdir…
Para
muhteşem bir öğretmendir; hem varlığıyla hem de yokluğuyla insana inanılmaz
dersler verir; bu öğretmene geç öğrenci olanların hallerine acırım…
Sabır
parayla kazanılmaz belki ama temiz ve doğru para sadece sabır ve emekle elde
edilebilir; ayrıca bu şekilde kazananlardan da asla korkma…
İster
hedefler ama insan aynı anda hem zengin hem de bilge(filozof)olamaz…
Akıllı
insan; bilgenin bilgisinden ondan daha da çok; zenginin parasından zenginden
daha çok yararlanmayı bilir; bu kişiler kurnaz deniliyor…
Bana
göre bilge, zenginden daha da değerlidir… Çünkü zengin parasını sadece kendi
için kullanır; bilge (filozof)ise bilgisini tüm dünya insanlık için oluşturur
ve de cömertçe hiçbir karşılık beklemeden kullanır…
Dünya
adını verdiğimiz bu sahne zenginle yoksulun, iyiyle kötünün, yararlıyla
zararlının birbirini sürekli yok etmeye çalıştığı acımasızlıklarla dolu savaş
alanıdır…
Olumlu
yönde değişip iyiliklere gitmeye hazırsak para inanılmaz biçimde işimizi
kolaylaştıracaktır; ancak kötü yönde değişmemiz içinde de para elinden gelen
her şeyi fazlasıyla yapacaktır…
Az
para çok değerlidir-çok para ise daha az değerlidir; az parası olanlar ne demek
istediğimi çok iyi anlarlar…
Para
insanı her koşulda haklı çıkartır; yaşamın acımasız ve bir numaralı kuralı
şudur; paran kadar haklısın, parasızsan haksızsın nokta…
Haklıyı
ve haksızı ayırırken para çok politik ve sahtekârca davranır…
Paranın
da, parasızlığında evren gibi sınırı yoktur…
Tarih
parasız olarak ne kadar da şanlı-görkemli yaşanırsa yaşansın, insanlık ondan
asla söz etmeyecektir… Çünkü yoksulluğun tarihi yoktur; insanlığın tarihi aslında
sadece paranın tarihidir… Yoksul ülkelerin tarihlerini de zengin ülkelerin
parası yazar…
Özgür
ve bağımsız olmayanlar; dünyanın tüm parasına da sahip olsalar değersizdir…
Paranın
da gücüne güven ama aklının gücünü de hep ondan ileride geliştirip yüceltmeyi
ihmal etme…
Paranın
sihri her yaşamı istediği renge boyar…
Yalanla
kazanılan paranın ömrü yalanın ömrüyle birlikte biter…
Saygı
parayla satın alınamaz; çünkü saygı ya vardır ya da yoktur…
Doğru-dürüst-erdemli
ve zorlu yollardan ulaşılan her zenginlik aslında büyük bir başarının
öyküsüdür…
İnsan
zenginliğe ulaşır; yoksulluğa ise düşer…
İnsan
parada hangi anlam ve değeri ararsa onu mutlaka bulur...
Çok
para hayaliyle, her türlü onursuzluğa kalkışıp-yasadışı davrananlar dikkat
etmeli; bu isteğine belki ulaşabilirler ama sonuçlarına katlanmaya hazırlıklı
olmalılar…
Dünyanın
hangi ülkesine ve nereye giderseniz gidin, para mutlaka sizden önce oradadır…
Para
bazı gençleri geri dönemeyecekleri biçimde yoldan çıkartıp yasadışı işlere-suçlara-giderilemez
hatalara yöneltebilir; bazı yaşlılara ise rahat ve huzurlu bir mevsim-iklim
yaratır…
Her
yaşlı paralı olmayabilir ama her yaşlı akıllı olmak zorundadır…
Gençliğinde
yeterli şekilde çalışıp birikimi yapamayan yaşlıyı sokaklar koynuna almak için
bekler…
Yaşlılıktaki
para, gençlikteki enerjiden daha çok yararlıdır…
Olgun
ve bilge bir akıl her zaman dünyanın tüm paralarından daha çok değerlidir...
Parayla
sona eren çoğu dertler; o bitince bazen yeniden başlar…
Yaşamdaki
en zor iş para kazanmayı öğrenmektir; en kolayı da onu harcamaktır…
En
küçük paraya hükmetmek bile bazen en büyük gücü gerektirir; ondan daha da güçlüsü kendine hükmetmek,
kendine egemen olabilmektir… Bazen
dünyanın tüm parasına hükmedecek yetkili olan insanların kendisine
hükmedemediği bilinir…
Paranın
hükmü ve gücü karşısında; krallar bile başını eğip ona teslim olurlar…
En
büyük güç ise üstün akılla paraya hükmedenlere hükmedebilmektir… Akıl bunu başardığında
paradan daha güçlü olduğunu kanıtlar…
Bazı
insanların çok parası olabilir ama herkesin parıltılı bir aklı, takdir edilen onuru,
üstün itibarı yoktur...
Paranın
azı dost değildir; çok fazla olanı da dost olamaz ama düşman olma riski her
zaman az paradan daha da çoktur...
Para
kazanmaya, ona efendi olmaya hazırsan o da sana hazırdır; paranın köleliği için
de bu kural geçerlidir...
Çok para kazanmak kahramanlık değildir; asıl kahramanlık tüm
parasını yitirdikten sonra insanın ayakta durabilmesi, yaşamını sürdürebilmesi-erdemlerini
ve yaşama sevincini yitirmemesidir...
Bu
gün yeryüzü denilen dünya sahnesinde görünen ve görülmeyen her şey paranın
eseridir; yarın da sonsuz gelecekte de kural değişmeyecektir…
Mutluluğun
koşulu para değildir; ama mutluluk için para her zaman gereklidir…
Paran
da senin kadar doğrudur, ya da senin kadar eğridir nokta…
Sen
doğru isen yanlış para seni bulmaz; yanlış isen de doğru para senden kaçar…
Tarihe
damga vuranların hepsi zengin değildir; aklın gücü paranın gücünün hep önünde
olmuştur, tarih bunun örnekleriyle doludur… Bilgeler(Filozoflar)paradan daha
güçlü akıla sahip olduklarını ölümsüz düşünceleriyle ortaya koydukları eserleri
sayesinde tüm dünyaya göstermişlerdir…
Para
kendini seven, ruhu ve bedeniyle barışık olana; daha çok yakışır ve de onu
güzelleştirir…
Sahtekârların
paralarından ne kendileri ne de mirasçıları doğru dürüst yararlanamaz…
Parayı
kazananla harcayanlar ayrıdır; miras buna en büyük örnektir…
İnsana
olgun bir akıl para kazanmaktan, daha da çok harcarken gereklidir…
Bazen
güneşin ışığı bazen paranın sihirli ışığı yanında sönük kalır…
İnsanlar
parasal gücü olanlarla olmayanlar diye ikiye ayrılır… Birinci guruptakiler
diğerlerine her zaman egemen olmuşlardır…
Aklın
aydınlığına ve bilgeliğine ulaşanlara, paranın yapay ışığı yetersiz komik
anlamsız, gereksiz kalır…
Parasızlığın
ve paranın yarattığı tüm sorunlar yine sadece parayla çözülür…
Para
sevgisiyle mutluluk aynı yüreğe sığmaz…
Öyle
mutluluklar vardır ki, para gelince gider; öyleleri de vardır ki para gidince
gelir…
Paranın
gücü HİÇ’ i her şeye; her şeyi de HİÇ ’e dönüştürme sihrine sahiptir… Ancak
ikinci maddeyi daha çok uygulamaktan zevk alır…
Ölçüsüz
derdi olanın nedense ölçüsüz parası olmaz; ölçüsüz parası olandan da ölçülü
davranış beklenemez…
Para
parayı; yoksulluk yoksulluğu çoğaltır…
En
büyük ve yenilemez güç olan sevgi; paranın azaltıp çoğaltamadığıdır…
Bazı
insanların paraya ulaşmak için ortaya koyduğu dehası yaşamın tüm engellerini
yenebilecek güçte olabilir… Ancak bu becerisini, dehasını sadece para
kazanmakla sınırladığı için, kendini geliştirip, bilgiye ulaşamaz ve böylece de
dehasının kendisine sunacağı ölümsüzlük olan bilgeliğe/kalıcı eserler üretme
erdemini elde edemez… Buna dehanın yanlış kullanılması ve yok edilmesi denir…
Soylunun
elinde en soysuz para bile iyilik-ilaç-yardım-adalete -barış ve özgürlüğe dönüşüp
insanlara hayat verebilir… Soysuz kişi de ise en soylu para tüm insanlığı öldürmek
ve yok etmek için kullanabilir...
Değerini
bilene olgun ve bilge bir akıl; dünyanın bütün paralarından daha büyük
servettir…
Etik
değerlerle para terazinin iki kefesi gibidir biri inerken diğeri çıkar…
Bu
sahnede zor olan paradan daha çok akıllı olmak, kendini yönetebilmektir…
Para
kirlenmek isteyen, buna yatkın olan insanı istediğinden ve hedeflediğinden daha
da fazla kirletir; temiz kalmak isteyeni ise kirletmeye gücü yetmez…
İnsanın
yaşamının ustası olup olmadığını parayla olan ilişkisinde somut biçimde ortaya
çıkar…
Parayla
dost olandan dostluk istemek; katırın doğurmasını istemek gibi olanaksızdır…
Çok
paranın vereceği rahatsızlığı-tedirginliği hatta cezayı parasızlık hayal bile edemez…
Zengine
göre herkes hırsız, fakire göre de herkes zengindir…
Para
ateştir; onu elinde tutmayı başarmak her insana özgü değildir…
...
3.BÖLÜM
(Para ve ölüm ilişkileri )
Haksız ve yasadışı yollardan elde edilen para ölüm
riskini de her zaman yanında taşır…
Paranın tarihi kavgaların, cinayetlerin, savaşların, ölümlerin,
tarihini de oluşturur…
Fahişelerin ihaneti-paranınkiler yanında çok masum
kalır…
Yaşamın
her anında para hüküm sürer; sadece yürekteki sevgiye gücü yetmez…
Gelişi sevinç-bayram-mutluluktur
paranın; gidişi acı, sıkıntı, kavgalar, yaralamalar, cinayetler hatta ölümdür;
insanın ömrü bu iki uç duygunun arasında geçer...
Sağlığı yitirme pahasına elde
edilen parayla sadece kefen ve mezar yeri satın alınabilir…
Ölümsüz düşünceler tarihi aklın da
tarihidir; para ise bu düşüncelerin yanına bile yaklaşamaz…
Ölen zenginlerin vereceği tek ders
vardır; para sadece dünyada bir işe yarar…
Büyük uygarlıkları para kurmuştur;
onları yıkan, yok eden, insanları savaştırarak öldüren, tarih sahnesinden silen
de yine daha büyük paranın sihirli evrensel gücüdür…
Parada ve dünya da kimseye kalmaz…
ABDULKADİR
KAÇAR…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder