BAŞKAN DURAK, ÖLEN BAŞKANIN
MEZARINI KAZDIRIYOR…
Belediye eski başkanlarından Ali Sepici ’nin toprağa verilişini
baştan sona kadar gazeteci olarak saygıyla, izledim…
Yeni başkan Aytaç Durak mezarın başında bekliyor…
-Ofluyor… Pufluyor… Herkesin
duyacağı şekilde;
-Bu mezar kazıcıların elleri de amma ağır oluyor ha, diyor…
Mezarcılar ne yapsın? 13: 00’ te gelecek dedikleri cenaze 12: 15
te gelmiş…
Hava oldukça sıcak… Başkan mezarcıyı sıkıştırıyor…
Bir tarafta yüzlerce kişi, ötede ölen başkanın bekleyen tabutu…
Başkan mezar kazıcıyı acele ettiriyor;
-Hadi yavrum… Daha hızlı vur şu kazmayı, daha hızlı vur… Bırak
ötesi berisini kazmayı, şunu kullan diyor…
Mezarcılar iki kişi… İkisi de kan ter içindeler… Durak’ın
sürekli müdahalesi karşısında dişlerini sıkıp kendilerini zor tutuyorlar…
Neredeyse başkan Durak’a çatacaklar;
-Al kazmayı sen kaz diyecekler Başkan Durak bu dinler mi? Mezar
kazıcıları seslerini çıkartamıyor diyemiyorlar…
Söylediklerini yapmayan mezarcıya Durak genişten gelen öfkeli,
kin dolu bir sesle; başkan daha sert ses tonuyla;
-Senin adın ne bakim, söyle bana diyor…
-Cabbar, diye başkanın yüzüne bakmadan adını söylüyor…
Etrafta bulunanlar 40 yıllık mezar kazıcısın uyarmak istiyorlar;
-Oğlum, karşındaki başkanla dikkatli konuş… Yoksa yarın seni
kapının dışına koyar, diyecekler ama mezarcı dik kafalı… İstediği yere vuruyor
kazmayı…
Mezarcı elinin tersiyle terini siliyor… Güneşin gözlerine
girmesini engellercesine şöyle başkana bir bakıyor;
-Yahu sen ne anlarsın mezardan? 40 yıllık mezar kazıcısına nasıl
akıl veriyorsun, diyecek ama ne cesaret… Herkes bekliyor… Törene katılanlar
mezar kazıcıya;
-Oğlum Durak için bu mezar çok önemli… Durak ne derse onu
yap… O cenaze töreninin görkemli olmasını sağladı… Başkanın dediğini
yap, halkın arasında ona direnme, diyecekler ama nerede?
-Durak sağ ayağından, sol ayağının üstüne veriyor… Yandaki eski
mezarın mermer kenarlarından daha sıkı tutuyor… Mezarın içine
eğiliyor…
-Çağırın başka bir mezarcı gelsin… Ses yok…
-Başka mezarcı yok yahu?
Başkan Durak’ın bu serzenişine genç mezar kazıcısı utangaç
biçimde cevap veriyor…
-Başka mezar kazıcımız yok…
-Yok mu? Yok evet…
Başkan Durak şaşırıyor… Yüzlerce kişinin içinde, 1,5 milyonluk
kentin mezarlığında nasıl iki mezarcı olur diyerek… Ama bu durumda tamamen
kendi hatası…
Başkan Durak sesini yükseltiyor, çevredeki memurlara talimat
veriyor;
-Müdürü çağırın diyor…
Müdür bey geldi… Sendeleyerek kazılan toprakların yeniden
mezarın içine akıtarak hazır ol vaziyete başkanın karşısına geçiyor…
-Yavrum bir tek mezar kazcından başka yok mu?
-Yok efendim…
-Ne zamandan beri böyle bilgi ver, diye yarı azarlar şekilde
konuşuyor;
Herkes müdür beyin inip mezar kazacağını sanıyordu… Ama
yanıldıklarını kısa süre sonra anladılar…
Durak Başkan bu kez Cabbar’a
-Oğlum şurayı kaz, şurayı kaz başka yerle uğraşma, diyor…
Cabbar kazıyor…
-Şu ağaç köklerini al, diyor, Cabbar alıyor…
Müdürün gözüne bakmasından azıcıkta olsa yola gelen Cabbar,
Başkanın sözünü harfiyen yerine getiriyor, dışına çıkmıyor…
Bu kez tabutu içeri indiriyor, sığımıyor…
-Cabbar çeeek diyor… Yüzlerce kişi tabutu dışarı çekiyor…
Bu arada gelip gidenler Cabbar’a seslenenlere karşılık veriyor…
-Söyleyin o cenaze beklesin… O cenaze sahipleri de acele
etmesin...
Yıllarca Adana’nın en renkli, en sevilen eski belediye başkanı
yeni başkan Aytaç Durak’ın talimatıyla kazılan mezarında ebedi istirahatgâhına
konuluyor…
Çevredeki binlerce kişi onunla ilgili anılarını tazeliyor,
yakınlarının gözyaşları sel olup akıyor…
Ama başkan Durak, eski başkana görevini yapmanın huzuru, ama
sevdiği kişi kaybetmenin hüznüyle Asri Mezarlıktan ayrılıyor…
ABDULKADİR KAÇAR…
(Bu makalem 19987 yılında gazetelerde yayınlanan KILÇIK isimli
kitabımda yer almıştı… Google Abdulkadir kaçar ın sanal dünyası yazdığınızda
kitaptaki diğer makalelerime de ulaşabilirsiniz)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder